BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana Sayfaİlginç Bankacı Hikayeleri'İstanbul’a aşık bir İstanbulluyum'----

'İstanbul’a aşık bir İstanbulluyum'

'İstanbul’a aşık bir İstanbulluyum'
06 Ocak 2010 - 13:28 www.finansgundem.com

Aycı: İstanbul’un pek çok özelliğini ve güzelliğini, şehir hayatı ve dokusu içerisinde farklı yaşam alanlarını bilirim. Bu manada kendimi iyi bir İstanbullu olarak tanımlıyorum. İstanbul’a aşık bir İstanbulluyum.

Güneş Sigorta Genel Müdürü İlker Aycı, yılın 200 günü iş seyahatinde, hal böyle olunca biz de onu havada yakaladık ve Aycı ile Denizli-İstanbul uçuşunda kah sokaklarda top peşinde koştuğu çocukluk yıllarına gittik, kah bu yoğun tempoda bile her hafta maç yapmaktan vazgeçemediği futbol tutkusundan bahsettik. Tam bir İstanbul aşığı olan Aycı, yıllar içinde İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşamış, bu şehrin tarihine hayran bir İstanbullu. Bize kendinizi tanıtır mısınız? Çocukluğunuz nasıl geçti? İstanbul doğumluyum. Karadeniz kökenli bir aileye mensubum. Tipik Karadeniz ailesinin özelliklerini alarak yetiştim. İstanbul’un pek çok özelliğini ve güzelliğini, şehir hayatı ve dokusu içersinde farklı yaşam alanlarını bilirim. Bu manada kendimi iyi bir İstanbullu olarak tanımlıyorum. İstanbul’a aşık bir İstanbulluyum. Ailemde benden sonra gelecek nesillerin de iyi birer İstanbullu olarak yetişmesini isterim. Çocukluğum İstanbul’da ve iyi bir şekilde geçti. İstanbul’da yetişen her çocuk gibi dönemime ait güzellikleri yaşadığımı düşünüyorum. Çocukluk döneminden itibaren ortaya çıkan bir liderlik vasfınız var mıydı? Çevrenizden bu yönünüzle ilgili olarak övgüler alır mıydınız? Benim arkadaşlarımla olan ilişkim liderlik ilişkisi üzerine kurulu değil. Dostluk, paylaşım ve kolektif hayattan keyif alabilme üzerine kuruludur. Önce iyi bir takım arkadaşı, iyi bir takım oyuncusu oldum. İyi bir takım oyuncusu olmak takımdaki arkadaşlarıyla birlikte hareket edebilmek, bulunulan ortama katkı sağlayabilmek zaman içersinde beni bu noktaya getirdi diye düşünüyorum. Sigortacı olmasaydınız ne olmak isterdiniz? Hayalinizde bir meslek var mıydı? Aslında futbolcu olmanın eşiğinden döndüm. Çok severek yaklaşık 7-8 yıl futbol oynadım. Sarıyer altyapısından yetiştim. Daha sonra çeşitli amatör kulüplerde oynadım. Üniversite döneminde de üniversite takımında oynadım. Bilkent Üniversitesi’nde üniversite takımının kaptanlığını yaptım. Genelde oynadığım takımlarda takım kaptanlığı yaptım. Oynamaya başladıktan bir süre sonra kaptanlık bandı veriliyordu. Sanırım bu durumu arkadaşlarımın teveccühü onların güvenini kazanmak olarak tanımlayabilirim. Spordan çok şey öğrendim. Paylaşma duygusunu, birlikte kazanmak ve kaybetmek, ortak bir hedefe sahip olmayı bunun için fedakarlıkta bulunma, taşıdığın yeteneklerin tamamını o takım için verebilmek, özveride bulunmak, zor anlarda diğer insanlara pozitif enerji verebilme gibi. Kolay kolay demoralize olmam. Kişinin çalışarak, inanarak, güvenerek sonucu değiştireceğine inanırım. Güneş her sabah doğduğunda önünüzde yeni bir ufuk açılır diye düşünürüm. İki gün arasında bir fark olmalı diye düşünür, kişinin her yeni günü farklı ve daha iyi geçirmesi gerektiğine inanırım. Sigortacı olmasaydım futbolcu olmak isterdim, sonrasında da iyi bir spor yazarı ya da teknik direktör olurdum diye düşünüyorum. Ama şu an yaptığım işten ve mesleğimden çok memnunum. Üniversitede siyaset bilimi ve kamu yönetimi okudum. Sonra uluslararası ilişkilerde yüksek lisans yaptım. Aldığım eğitimden çok memnunum. Çok iyi bir üniversitede okudum. Böylelikle kendimi iyi geliştirdim. Okulumun benim kişisel gelişimimde çok yararı oldu. Analitik düşünmeyi öğrendik. Analitik düşünmeyi öğrenerek hayata başladık. Hayatın özü doğru soruları sorabilmektir. Önemli olan cevaplar değildir, doğru soruları sorabilmektir. Soru yanlışsa cevapların hiçbir anlamı yoktur. Nereye gittiğinizi bilmiyorsanız ne kadar hızlı gittiğinizin hiçbir önemi yoktur. Dolayısıyla üniversitede en azından bu temel bakışı öğrendiğimi düşünüyorum. Hem entelektüel hem de kişisel gelişimim açısından ve kurduğum dostluklar açısından eğitim öğretim hayatımdan çok etkilendim. Kendimi olumlu yönde değiştirdim ve geliştirdim. Bu anlamda iş hayatına girdikten sonra da iş hayatının eğitim hayatından çok farklı olduğunu ve aldığınız diplomaların hiçbir anlamı olmadığını gördüm. Şöyle ki, kağıt üzerinde iyisin ama uygulamada hayata başlarken bunlar tek başına yetmiyor. Tecrübe kazanmanız gerekiyor. Şuna inandım hep, keskin kılıç olmak için çok çekiç yemek gerekir. Ben bu günlere gelene kadar hayatta çok çekiç yedim. Böyle keskin kılıç olana kadar ve her iki tarafı kesene kadar çok çekiç darbesi yedim. Bunların bıraktığı bu izler bizi pişirdi, olgunlaştırdı, güçlendirdi ve dayanıklı hale getirdi. Hayatta dayanıklı olmaya mecbursunuz. Ama bunların tamamını yaparken, işinizde başarılı olmak için elinizden geleni yaparken, insani özelliklerinizi, temel ilkelerinizi ve prensiplerinizi de taşımanız ve kaybetmemeniz gerekiyor. İlkeler ve prensipler olmadan yaşanan hayatının boşa yaşanmış olacağını düşünüyorum. Bu bakımdan iş hayatında bugün geldiğim noktadan çok memnunum. Bu duruma gelirken de ilkelerimi bırakmadan onları üzerimde bir ağırlığa dönüştürmeden taşımaktan mutluyum. Sigorta sektöründen ve sigortacılık yapmaktan çok memnunum. Beş yıl önce bu sektöre geçtim ve iyi ki de bu sektörde yer alıyorum. Bu sektörden çok şey öğrendim. Sektördeki değişim, gelişim ve dinamizm beni çok etkiledi. Kişiliğime uygun bir sektördeyim diye düşünüyorum. Sigorta sektörüne nasıl girdiniz? Başarının tek bir rotası yoktur. Başarı, sadece sözlükte çalışmaktan önce gelir. Dolayısıyla önce çalışmak sonra başarı. Önce herkes çok çalışacak. Herkes kendi başarı hikayesini yazar. Hayat hikayemi geçmişten günümüze okuduğunuz zaman aslında yolların buraya çıkmasının tamamen tesadüflerle dolu olduğunu görürsünüz. Herkesin hayatında bu böyledir. Kalıplara göre ilerlemek, o yolun sonunda oraya ulaşmak gibi bir şey yoktur. Benim hayat hikayem çok ilginçtir. Asla siz de böyle yapın diyemem. Herkese şunu tavsiye ediyorum; herkes hayatta kendi yolunu bulacak, herkes kendi hikayesini yazacak. Hikayelerini iyi ya da kötü yazanlar olacak. Ama ne olursa olsun hikayelerine sadık kalsınlar. Başka başarı öykülerine öykünmekten geri durmasınlar. Hayatta başarı ve ibret hikayeleri olacaktır. Ama herkes sonuçta kendi çıkış yolunu bulacak. Önemli olan kendi çıkış yolunu bulmakla ilgili, insanların hayatta kendilerine doğru hedefler koyabilmeleridir. Ne iş yapıyorlarsa yapsınlar onu en iyi şekilde yapmaları gerekiyor. Ne olursan ol onun en iyisi olmaya çalış felsefesiyle çalışmaları gerekiyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra dış ticaretle ilgilendim, belediyede çalıştım, danışmanlık yaptım ve bir araştırma kuruluşunda raporlar yazdım. Kar amacı gütmeyen kurumlarda çalıştım. Hayatın pek çok yönünde tecrübe kazandım. Müdür olarak girdiğim kurumda genel müdür oldum. Genel müdür yardımcısı olarak başladığım bir kurumda genel müdür oldum. Hayatta önemli olan geçtiğin her basamağın hakkını vermektir. Geçtiğiniz her basamağın hakkını vererek ilerliyorsanız, bulunduğunuz her ortamın hakkını vererek çalışıyorsanız ve sizinle çalışanlar sizinle çalışmaktan memnuniyet duyuyor ve bunları önemsediğinizi, onlar için bir şeyler yaptığınızı biliyorlarsa onlar da kendi işleri için sizin takımınız için fedakarlık yapıyorlar. Bu ortak duygu ve düşünce hali sonunda başarıyı getiriyor. Samimiyet, çok çalışmak, hedefleri olan bir insan olmak, iddialı olmak bizim işimiz. Genç arkadaşlarıma bunu öneririm. Ben 10 yıl daha aktif yöneticilik hayatıma devam ederim diye düşünüyorum. Ardından da, hayatta yaşadığım tecrübeleri, kitaplarda yazmayanları ya da satır aralarında yazanları anlatmaya çalışacağım. Bunu bir üniversite bünyesinde yapmayı çok istiyorum. Bu anlamda gençleri biraz olsun bilgilendirip, uyarabilirsem ne mutlu bana diye düşünüyorum. 10 yıl sonra aktif çalışma hayatını sürdürmemeyi, üniversiteye geçmeyi düşünüyorum. Üniversitede yazıp çizmeyi yeni bilgilerle devam etmeyi genç insanlarla, taze beyinlerle sürekli tartışarak kendi beynimi de genç ve taze tutmayı istiyorum. ‘ÇOCUK İÇİN ROL MODEL OLABİLMEK ÇOK ÖNEMLİ’ Hobileriniz neler? Kitap okumayı çok seviyorum. Futbolu da çok seviyorum. Hayatta kendimden daha çok ve hızlı okuyan eşimi gördüm. Biz o bakımdan ailecek şanslıyız. Örneğin küçük kızım ilkokul 4’e geçti. İlkokul 3.sınıfın ilk dönemini tamamladığında 29 kitap okumuştu. Okulda en çok okuyanlar listesine girdiğinde çok mutlu olmuştum. Bu durumdan bir baba olarak çok memnun oldum. Hem benden hem annesinden bu özelliği almış olmasından çok mutlu olduk. Çocuk için rol model olabilmek ebeveynler için çok önemlidir. Okurken çok şey öğreniyorum. Ailemle, çevremle keyifli sohbetlerden çok zevk alıyorum. Yemek konusunda ciddi bir zaafım olduğunu biliyorum. Bu durum da zaten bana kilo olarak yansıyor. Ama spor, hayatımın önemli bir parçasıdır. Zaten bir kulüp başkanlığı yapıyorum, Vakıfbank Güneş Sigorta Spor Kulübü’nün başkanıyım. Gurur duyduğum ve Türk Telekom’un da sponsor olduğu bir voleybol takımımız var. Arkadaşlarımla bir araya gelip futbol oynamayı ihmal etmiyorum. Milli maçları ve Galatasaray’ın maçlarını kaçırmıyorum. İyi bir Galatasaray taraftarıyım. ‘BAĞIMSIZLIĞINA DÜŞKÜN BİR KIZIM VAR’ Tatillerinizi nasıl değerlendirmekten hoşlanırsınız? “Seyahat edin sıhhat bulun” tavsiyesini yerine getiriyoruz. İşimizi yerinden görmek, yerinden anlamak üzere her yere giderek, bakarak yerinde karar veriyoruz. Türkiye’nin en büyük dağıtım kanalı olan sigorta şirketini yönetiyorsanız, bu dağıtım kanalını da gezip hakkını vermek zorundasınız. Senenin yaklaşık 200 günü seyahatte geçiyor diyebilirim. Doğayı ve doğaya yakın olmayı seviyorum. Karadeniz’e gittiğim zaman doğa ile baş başa kalmayı seviyorum. Hayvanlardan en çok atları ve köpekleri çok seviyorum. Kızım Ayşenur at biniyor. Ben de zaman zaman onu izlemeye gidiyorum. Kızımla vakit geçirmek her ikimiz için de çok önemli. En çok yaptığı aktiviteler sırasında yanında olmamdan keyif alıyor. Kızımla ilişkim gayet iyidir. Bağımsızlığı seven ve fikirlerini savunan bir kıza çocuğuna sahibim. Kızımla beraber çok vakit geçiremediğimiz için zaman zaman şikayet ediyor. Eşim çalışıyordu fakat ara verdi. Eşim hem bilgisayar programcısı hem de finansçı. Kızımın annesiyle çok güzel bir ilişkisi var, bundan çok memnunum. Modayı takip eder misiniz? Açıkçası modayı takip ettiğim çok söylenemez. Ama demode biri de değilim. Dünyada olup bitenlerden az çok haberim olur. Okumayı araştırmayı, gezmeyi seviyorum. İş hayatında klasik giyiniyorum. Kıyafetlerimi eşimle beraber seçmenin yanında, sevdiğim arkadaşlarım da bana yardım ediyorlar. Nasıl bir dünyada ve nasıl bir ülkede yaşamak isterdiniz? Bu dünya ve ülke sizi ne ölçüde mutlu ediyor? Şüphesiz güzel, insana değer verilen, demokratik bir ülkede yaşamak isterdim, bu ülkede yaşamaktan ve bu ülkenin vatandaşı olmaktan çok memnunum. Dünyaya bir daha gelsem yine Türkiye’de yaşamak isterim. SAMİMİYET, DOĞRULUK VE ADALET Hayatta en çok önem verdiğiniz şey nedir? Hayatta en çok önem verdiğim şey insanların samimi olması ve elindekileri ne kadar paylaşmayı sevip, sevmediğidir. Kendinde var olanları başkasıyla paylaşabildiğidir. Samimiyet, doğruluk, iyi bir aileye sahibi olmak önem verdiğim şeylerdir. Ne iş yapıyorsanız yapın, ülkenize borcunuz var. Biz hayatta belli imkanları kullanıp belli noktalara gelmeyi başarmış şanslı insanlarız. Ama bu ülkede bu fırsatları elde edemeyen veya bu yönde başarılı olamayan nice gençlerimiz, insanlarımız var. Ne kadar çok insanı kazandırırsak, ne kadar çok insanın yolunu açarsak ülkemize o kadar büyük hizmet yapmış oluruz. Ben buna çok önem veriyorum. Hayatta sizi en çok üzen şey nedir? Hayatta beni en çok üzen şey başarısızlıktır. Başarısızlığa tahammülü olmayan, mazeret aramayan biriyim. Başarısızlıklara çok üzülürüm. Çünkü kendi başarılarından ve ekibinin başarılarından beslenen biriyim. Hiçbir alanda başarısızlığa tahammülüm yoktur. Başarısızlık ve sevdiklerimi kaybetmek beni çok üzen şeylerdir. Hayatta en çok kızdığınız şey nedir? Hayatta en çok kızdığım şey ise yalandır. Yalan söyleyen, ikiyüzlü olan insanlara tahammül edemiyorum. Yalanla birlikte adaletsizliğe de tahammülüm yoktur. Nerede bir yalan ya da adaletsizlik görsem rahatsız olurum ve bir an önce doğruluğun ve adaletin yeniden kurulması için çabalarım. Sigortacı Gazetesi
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)