BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerBaşkan Arıkan, Bodrum ormanlarını kurtaracak mucize çözümü anlattı----

Başkan Arıkan, Bodrum ormanlarını kurtaracak mucize çözümü anlattı

Başkan Arıkan, Bodrum ormanlarını kurtaracak mucize çözümü anlattı
01 Temmuz 2022 - 07:45 www.finansgundem.com

Ercan Arıkan, Bodrumlu. Bodrum Tohum Derneği Başkanı olarak, tarıma, gıdaya, susuzluğa, ormana ‘hayat tohumu’ atan bir sevdalı. Zehirsiz sofra için Ata tohumunu, ünlü sanatçı Bilgili’nin frenk kaktüsü projesini öyle heyecanla anlatıyor ki!!

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Tarım ve beslenmede Türkiye hala kendi kendine yeten bir ülke midir? Çok tartışılan bu konu hep gündemimizde… Tahıl ve hayvan yemi ithal edemeyince sıkıntı yaşar duruma geldik. Kimileri tüm dünyada olduğu gibi yakın gelecekte Türkiye’de de kıtlık ihtimalinden söz ediyor. Ülkemizin tarımına farklı bir pencereden bakmak için yakın geçmişin ödüllü gazetecisi bugünün Bodrum Tohum Derneği Başkanı Ercan Arıkan’ı “Kazandıran Sohbetler”e konuk ettik…

“TOPRAK BU KADAR HIZLI EL DEĞİŞTİRMİYORDU, DEMEK Kİ İNSANLAR TOPRAK SATMADAN YAŞAYABİLİYORDU”

- Gazetecilik sonrası sılaya göç ve doğa yararına onlarca proje, hayatınızdaki bu değişimi anlatmak ister misiniz?

- İnsan yaş aldıkça ‘nerede o eski yıllar’ klişesini çok seviyor. Ancak bu cümlenin altı dolu olmalı.

Köyde doğdum ve üniversite yıllarına kadar köyde yaşadım. İdealisttim ve ülkem için kendim için iyi şeyler yapmak istiyordum. Biraz konudan uzaklaşmak gibi olacak ama konu tam da bu. Ben bu yolda ilerlerken ‘orda o eski yıllar’ vardı. Sorulara hepimizin eşit anda ulaştığı sınavlar ve hiç tanıdık olmayan mülakatlarla hayata başladık.

Benim yoluma bakarsak. Ben de iletişim fakültesini tercih ettim ve tam Bab-ı Ali Yokuşu’na tırmanmak üzereyken 2,5 (İki buçuk) gazete bırakmak isteyen biri bizleri İkitelli’ye sürdü.

Ama yine de benim ve son döneme kadar hepimiz için iyi yıllarmış şimdi daha iyi anladım.

Mesleki anlamda çok güzel işler yaptım. Hem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti hem de Türkiye Spor Yazarları Derneği’nden birçok ödül aldım.

Bu arada herkes büyük harfle yazılan isimleri bilir basında ama bu ayrıntıyı sizin vasıtanızla bir kez daha duyurmak istiyorum. Türkiye’nin ilk Metro Gazetesi’ni yapan ekibin bir parçasıyım. Sevgili Sedat Bakıcı, Orhan Gökdemir, Savaş Sarıdağ ile çok güzel bir işe imza attık ama battı. Bu arada Doğan Grubu 20 dakika isimli, Cüneyt Zapsu da Metro isimli gazeteleri denediler ama onlar da başarılı olamadılar.

Ben ayrıldığımda Bodrumlular ve özellikle Karaova bölgesi ürettikleriyle geçiniyordu. Toprak bu kadar hızlı el değiştirmiyordu, demek ki insanlar toprak satmadan yaşayabiliyordu.

O yıllarda zehirsiz tarlalar, akan dereler, işgal edilmemiş ormanlarla kaplı dağlar ve tepeler, kuşlar, yabani hayvanlar ve endemik bitkiler açısından zengin bir coğrafya vardı. Denizlerde çiftlikler yoktu ancak deniz ürünleri boldu.

2006 ve 2021 yangınlarıyla boş kalan yerlerdeki yeşil renk de beton grisine döndü. İki yangında da bu topraklardaydım maalesef.

Klişeleri çok seviyorum galiba: Toprak çekti derler ya... Memlekete döndüm. Emeklilik bana göre değil tabii ki. Küçük boyutta ekme-dikme işleri derken eski başkan aynı zamanda köylüm Ahmet Kocabay vasıtasıyla dernek ile tanıştım.

Tohum Derneği amaçları doğrultusunda ve ayrıca bölge için sosyal ve ekonomik anlamda birçok projeyi hayata geçirmek için çabalıyorum.

Üreticilerimiz ata tohumlarından tamamen doğal ve sağlıklı tarım yapıyor. Ürünleri aracı olmaksızın tüketiciye sunuyoruz. Dernek olarak üreticilerimizi tarlalarında ziyaret ediyor kontroller yapıyoruz. Envanter tutuyor, ayrıca pazara gelen ürünlerden numune alıp anlaşmalı laboratuvarımızda pestisist testleri yaptırıyoruz.

“ATA TOHUMLARINDAN TAMAMEN DOĞAL VE SAĞLIKLI TARIM YAPIYOR, ÜRÜNLERİ ARACI OLMAKSIZIN TÜKETİCİYE SUNUYORUZ”

- Bodrum Tohum Derneği’ni daha yakından tanımamız için çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

- Ata tohum, zehirsiz tarım ve temiz gıda.. Bu amaçlar doğrultusunda üretim yapan küçük ölçekli yerel üreticilerle her hafta Bodrum Ortakent’te bulunan pazar yerinde cumartesi günleri tüketicilerle buluşuyoruz. Üreticilerimiz ata tohumlarından tamamen doğal ve sağlıklı tarım yapıyor. Ürünleri aracı olmaksızın tüketiciye sunuyoruz. Dernek olarak üreticilerimizi tarlalarında ziyaret ediyor kontroller yapıyoruz. Envanter tutuyor, ayrıca pazara gelen ürünlerden numune alıp anlaşmalı laboratuvarımızda pestisist testleri yaptırıyoruz.

Tohum Takas şenlikleri düzenliyoruz. Son şenliğimizi 26 Şubat 2022 tarihinde Bodrum Belediyesi’nin katkılarıyla yaptık. Bodrum dünyada ve ülkemizde bir turizm markası ancak Belediye Başkanımız Ahmet Aras tarıma da çok önem veriyor. Türkiye’nin 5’inci Yerel Tohum Merkezi Bodrum Bahçeyakası’nda.  Derneğimizin de kuruluşunda katkıda bulunduğu merkezde birlikte çok güzel bir şenlik düzenledik.

Bodrum Belediyesi Tarım Ar-Ge, Karaot Tohum Derneği, Marmaris Ekolojik Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Muğla Yerel Tohum Derneği, Fethiye Yerel Tohum Derneği, Menteşe Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Can Yücel Tohum Merkezi, bireysel 10 tohum gönüllüsü ve derneğimiz eski başkanları tohumlarıyla etkinlikte yer aldı.

Bodrum’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının yöre halkı ile bir araya gelmesi için yapılan çağrıya; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Bodrum Hayvan Hakları, Yeryüzü Derneği, Slow Food Bodrum, Bodrum Engelliler Vakfı, Peksimet Çocuk Kulübü, Başka Bir Hayat Diliyorum, Tema Vakfı Bodrum, Bodrum Rotary Kulübü, Karaova Akademi Derneği, Bodrum Tarımsal Kalkınma Kooperatifi teşrif etti.

Atölyeler, dans gösterileri, skeç, minik katılımcılar için eğlence aktiviteleri ve müzik şöleni sunduğumuz şenliğe bölge halkımız da büyük ilgi gösterdi ve katılım bizi çok mutlu etti.

Üyeler arasında tanışma ve dernek için dayanışma kapsamında buluşmalar organize ediyoruz.

Ortakent Acıot Festivali, Bitez Mandalina Festivali, Gündoğan’da Nardugan şenlikleri, Bir Başka Bodrum ve Zeynep Casalini’nin organizasyonuyla Ortakent pazar yerinde yapılan şenlikler ve festivallere üyelerimizle katılım sağlayarak daha çok kimseye ulaşmaya çalışıyoruz. Zehirsiz Sofralar platformu üyesiyiz.

Türkiye’nin farklı kentlerinden çevre ve doğa koruma alanında çalışan 80 sivil toplum kuruluşundan birisi olarak Doğaya Güç Kat Ağı’ndayız.

“ŞU AN DÜNYADA KULLANILAN TARIM ALANLARININ YÜZDE 83’Ü HAYVANLARI BESLEMEK İÇİN KULLANILIYOR”

- Toprakla dost olabilme konusunda sanırım ilk sırayı hayvancılığın tarıma olumsuz etkileri işgal ediyor, bu konuda neler söylemek istersiniz?

- Bir büyükbaş hayvan beslemek için yıllık 2,5 dönüm sulu veya 5 dönüm kuru araziye, günlük ortalama 150 litre suya ihtiyaç var. Şu an dünyada kullanılan tarım alanlarının büyük çoğunluğu yani et yiyebilmek için dünya üzerindeki toprakların yüzde 83’ü hayvanları beslemek için kullanılıyor. Bu tarım alanları hayvansal gıdalar elde etmek için değil de insan nüfusunu beslemek için kullanılsa yeterli olacaktır. Amerikalılar bunu kabul etmezler ancak yapılan bir araştırmaya göre sığır etinin fasulye ile değiştirilmesi durumunda ekim alanlarının yarısı boş kalabiliyor ve sera gazı azaltma hedefi yüzde 75 oranında gerçekleştirilebiliyor. Dünya çapında üretilen tahıl ve baklagillerin yarısı hayvan yemi olarak kullanılıyor.

Türkiye’de evlerde kullanılan su yüzde 7 iken hayvansal tarım için harcanan su oranı yüzde 42. Bir litre süt için bin litre suya ihtiyaç var. Bir inek, 165 insan kadar atık üretiyor.

Asıl önemli olan endüstriyel olarak yapılan hayvancılık. Amazon ormanları, yağmur ormanları günden güne hayvan beslemek ve bunları doyurmak için gerekli tarım alanlarını genişletmek için yok edilmekte. Yoksa bahsettiğimiz küçük ölçekli, köylünün beslediği bir-iki inek, koyun, keçi ve üç beş tavuk değil.

Şimdi bu söylediklerim üzerine farklı tepkiler gelecektir. Ben küçük aile işletmelerinde hayvan beslenmesinden bahsetmiyorum. Burada asıl önemli olan endüstriyel olarak yapılan hayvancılık. Amazon ormanları, yağmur ormanları günden güne hayvan beslemek ve bunları doyurmak için gerekli tarım alanlarını genişletmek için yok edilmekte. Yoksa bahsettiğimiz küçük ölçekli, köylünün beslediği bir-iki inek, koyun, keçi ve üç beş tavuk değil. Ayrıca tamamlayıcı tarımda faydadan bile bahsedebiliriz. Onları da kuş gribi ve büyükşehir olup kentlileşme baskısıyla yavaş yavaş kaybediyoruz. Bu ne demek; Muğla Büyükşehir oldu artık benim köyüm köy değil. Evet, yılların köyü mahalle oldu. Belki 300-500 kişi yaşıyor ama köy değil mahalle. Ha bir de güzel isimler var. Küme evleri falan gibi. Ne şirin benzetme. Yani gelip mahalleye yerleştiğinizde hayvan kokusundan rahatsız olursanız, Şişli’de bir mahallede olduğu gibi şikayetçi olabilirsiniz. Muğla Büyükşehir artık!..

“TÜRKİYE’DE HER GÜN 4 MİLYON 900 BİN EKMEK, ÜRETİLEN SEBZELERİN YARISI, HER YIL ÜRETİLEN GIDANIN 18 MİLYON 800 BİN TONU ÇÖPE GİDİYOR”

- Bodrum yarımadasında özellikle turizm tesisleri başta olmak üzere bir gıda artığı ve organik çöp konusu var, bunlar nasıl değerlendirilebilir?

- Oran kaç oldu bilmiyorum gittikçe düşüyor sanırım, ancak yıllardır söyleriz yüzde 99’u müslüman olan ülkemizde en çok yapılan simgesel hareketlerden biri yerdeki ekmeği alıp öperek kaldırmaktır.

Bakın ben söylemiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı söylüyor. Türkiye’de her gün 4 milyon 900 bin ekmek, üretilen sebzelerin yarısı (Yüzde 50/rakam olunca daha etkili olur belki), her yıl üretilen gıdanın 18 milyon 800 bin tonu ÇÖPE gidiyor.

Varın Bodrum’un otellerinde, restoranlarında, kafelerinde, plajlarındaki israfı düşünün.

Japonya ve Güney Kore gıda artıklarını sistemli olarak toplayıp hayvan yemi ve enerji üretiminde kullanıyor. Bir araştırmaya göre hayvan beslenen çiftliklerde yem maliyetlerinin bu sistemle yüzde 50 oranında düştüğü görülüyor. Gübre olarak dönüştürülüp değerlendirilebilir. Çürütülmesiyle oluşan metan gazından elektrik enerjisi üretilebilir.


Ercan Arıkan, annesi Fatma Arıkan, kızı Helen Arıkan…

HER ŞEYİ TEKNOLOJİ VE PARA İLE HALLEDECEĞİNİ SANAN İNSAN SONDAJ MAKİNALARIYLA 300 METRELERİ DENİYOR AMA, PETROLE ULAŞIR AMA SU ZOR

- Bu coğrafya uzun yıllar önce su yokluğuna karşı gümbet çözümünü üretmiş bir kültürü barındırıyor ama bölgede yağmur hasadı yetersiz. Bu konuda başarılı çalışmalar tarıma nasıl bir katkı sağlayabilir?

- Dahil olduğumuz Anadolu coğrafyası barındırdığı birçok kültürü unutmaya ve yabancılaşmaya başladığı için birçok sorun yaşıyoruz zaten. O yokluk zamanlarında insanlar dağlara tepelere, en ulaşılmaz yerlere bile sarnıçlar yapmışlar. Suları toplayıp yaz boyunca kullanmışlar. Dağlarda hayvanlarını sulamışlar ihtiyaçlarını karşılamışlar.

Bodrum evleri nasılmış eskiden. Musandıralı, sakız ve kule tipi ev. Kalın taş duvarlar, kendine has mimari ve toprak dam. Ayrıntılara girmeyeyim. Evler yapılış özellikleri itibariyle yazları serin, kışları sıcak. Beyaz badanalı, pencereleri mavi boyalı ve ölçüler itibariyle belli bir mantıkla yapılmış. Geldi Bodrum’a bizim meşhur müteahhitler, yaptılar gördüğünüz yapıları, kışın donuyor yazın yanıyor ev sakinleri. Yüklen klimaya, bir de ısı pompası kalorifer diye bir şey icat oldu memlekette, en son elektrik fiyat güncellemesiyle 5 bin liralık faturalar gelmeye başladı her ay hanelere. Sebebi yabancılaşma sonucu ortaya çıkan cehaletin tezahürü.

Her şeyi teknoloji ve para ile halledeceğini sanan insan sondaj makinalarıyla 300 metreleri deniyor ama su nafile. Yakında petrole ulaşır ancak su zor.

Ülkemiz su konusunda sıkıntı içindeyken, Bodrum yaz aylarında günlerce su kesintileri yaşarken bazı aymazların bahçelerini çimlendirmesini ve golf tesislerinin kurulmasına izin verilmesini çok anlamlı buluyorum!! İnşaat ruhsatları verilirken bu gelenek bilinmiyor muydu? Tabii ki biliniyordu. Zamanında sarnıçlar yapan eski Bodrumlu zihniyeti kadar beyinlerini zorlasalardı onca yazlık siteler yapılırken su hasadı için bir tedbir düşünebilirlerdi.

Su hasadı konusunda çalışma olsa tabii ki tarıma çok büyük faydası olur. Ancak emin olun bu konuda başarılı çalışma olmaz.

Bu arada Bodrum için özellikle refüj ve yol hatlarında bölge iklimine ve koşullarına uygun bitkilerden oluşan bir peyzaj uygulamaya konulabilir. Bölge için; lavanta, kaktüs, biberiye, mersin, sakız, makilik bitkileri önerdiğim bir projeyi de geçmiş dönemde belediye başkanımız Ahmet Aras’a sunmuştum.

Bodrum evleri nasılmış eskiden. Musandıralı, sakız ve kule tipi ev. Kalın taş duvarlar, kendine has mimari ve toprak dam. Evler yapılış özellikleri itibariyle yazları serin, kışları sıcak. Beyaz badanalı, pencereleri mavi boyalı ve ölçüler itibariyle belli bir mantıkla yapılmış. Geldi Bodrum’a bizim meşhur müteahhitler, yaptılar gördüğünüz yapıları, kışın donuyor yazın yanıyor ev sakinleri...

“İNSAN KENDİNİ BİR FİLDEN YA DA BİR KELEBEKTEN FARKLI VE ÜSTÜN SANIYOR, BİZ DOĞANIN EFENDİSİ DEĞİL, PARÇASIYIZ”

- Orman yangınları ciddi bir tehdit ve tehlike, bu soruna karşı başka hangi tedbirler alınabilir? Bu bölgede ağaç ve bitki örtüsü nasıl daha verimli hale dönüşebilir? Yüksek yerlere meyve çekirdekleri atmak doğaya bir hizmet olabilir mi?

-Orman yangınları Bodrum’un bazı bölgeleri için ciddi bir tehdit ve tehlike değil artık. Yandı bitti kül oldu. 2006 ve 2021’de Mumcular’dan Kisebükü mevkiinin doğusunda Ören Termik Santral’e kadar her yer yandı. Bilim kurgu filmleri vardır, resmen onlar gibi oldu dağlar. Zaten yarımada çetilik. Bir Torba-Yalıkavak arası ve İçmeler de geçen yıl biraz yandı, kalanından Kisebükü’ne kadar olan bölge kaldı.

Makilik olan alanlar var. Yangından bir yıl sonra hemen kendini toparlıyor müdahale edilmeyince. Çünkü kökler toprak altında üstü yanmış. Yağmurlar sonrası hemen yeşeriyor birkaç seneye de iyi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ben bir de bu ülkeyi anlamıyorum. Eskiden pek bir müdahale yoktu buralara. Şimdi iş makinaları bir girdi buralara. Olan kökler de dışarda şu an.

Yüksek yerlere ya da her nereye olursa meyve çekirdekleri atmak doğaya bir hizmettir. Bu plansız ve bireysel olmalı. Hatta biz dernek olarak meşe palamudu ormanı ya da başka bir etkinlik yapmak istedik ama pek olumlu yanıtlar gelmiyor. O nedenle cebinize koyacağınız tohumları çaktırmadan atmakta fayda var.

Ancak orman yangınlarından hemen sonra bir gazeteci yanan alanlara meyve ağaçları dikilsin ve ekonomiye kazandırılsın diye fikir ortaya attı. En güzel yanıt ise bir akademisyenden geldi. O bölgelerdeki tilki, çakal, domuz ve diğer yabani hayvanları yok edip koyun, keçi, tavuk ve benzeri hayvanlar bırakalım ve onları da ekonomiye kazandıralım oldu. Bu doğru bir yaklaşım değil. Ormanlar orman olarak kalmalı kendi doğal dengeleri içerisinde. Her ne kadar zamanında orman olarak kalacak sözü veren bakanlara rağmen Bodrum Güvercinlik oteller bölgesi olarak Türkiye tarihindeki yerini almış olsa da...

Sizin aracılığınızla orman yangınlarına karşı alınacak tedbirler konusunda ve yanan alanlara meyve dikimine farklı bir çözüm öneren çok önemli bir projeden ve organizasyon bahsetmek istiyorum yeri gelmişken.

Dünyaca ünlü opera sanatçımız Burak Bilgili’nin muhteşem projesi var. Kendisi dünyanın birçok kentinde ülkemizi başarıyla temsil ediyor ve çok önemli ödülleri ülkemize getiriyor. Derneğimizi ve çalışmalarımızı yakından takip ettiğini söyleyen Burak Bey orman yangınları sonrasında Bodrum ve Türkiye için geliştirdiği frenk kaktüsü projesiyle bize ulaştı. Bodrum’da bir klasik müzik konseri organize etmek ve tüm geliri frenk kaktüsü projesini geliştirmek ve kullanmak için derneğimize vermek istediğini bizlere iletti. Bu bizi çok mutlu etti ve birlikte çalışmalara başladık.

Frenk kaktüsü, -bu bölgede biz hint inciri, mısır inciri de deriz- çok yılık, bakım istemeyen her türlü toprakta yetişebilen, meyvesi, çekirdeği ve kabuğu vitamin, mineral, aminoasit, yağ ve diğer faydalı maddelerce zengin bir bitki. Meyve suyu, alkolsüz içecek, reçel ve marmelat yapımında, bulundurduğu bileşenler sayesinde ilaç sektöründe kullanılıyor. Yeşil yemlerin kıt olduğu dönemlerde önemli bir alternatif yem olabilmekte. Arazilerin rehabilitasyonunda yardımcı olacağı için, yüzeysel akış ve erozyon kontrolü için ağaçlandırmada kullanılabilmekte. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yaban hayat, kuşlar ve memeliler için barınak, sığınak ve yem kaynağı.

Frenk kaktüsü gövde ve yapraklarındaki özel etli dokularda yüzde 90 oranında su tutma ve biriktirme özelliğine sahip. Kolay yanmayan bir bitki. Bu özelliği nedeniyle özellikle yangın emniyet yolları, şeritleri ve yangın durdurma zonlarında kullanmak için frenk kaktüsü ideal bir bitki. Orman Bakanlığı 2016 yılında Mersin’de bir deneme parseli kurmuş. Sıcaklığın katlanılamaz hale geldiği Etiyopya’da sunduğu su miktarı ile hayvancılık ile uğraşan çoban ve hayvan sürülerinin hayatta kalabilmesi için bir mucize niteliğinde olduğu için Hayat Köprüsü olarak da isimlendiriliyor. Daha birçok özelliği olan muhteşem bir bitki bu kaktüs.

Burak Bey ile Belediye Başkanımız Ahmet Aras’ı ziyaret ettik. Kendisi Burak Bey’in klasik müzik konseri için gerekli çalışmaları başlattı. Frenk kaktüsü konusunda da her türlü desteği vereceklerini belirtti.

Özetle Burak Bilgili sayesinde elimizde çok güzel bir proje var ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Karamsar olduğumuz bazı şeylere karşın çok olumlu gelişmeler de var. Şu an klasik müzik konseri organizasyonu ve sonrasında frenk kaktüsü projesine odaklanmış durumdayız.

Son tahlilde şunu söylemek istiyorum.

İnsan kendini bir filden ya da bir kelebekten farklı ve üstün sanıyor. Biz doğanın efendisi değil, parçasıyız.

4,5 milyar yaşındaki dünya için, kucağında 150-200 bin yıldır yaşayan son 200 yıldır şımarıklık yapan insan soyunun yaptıkları devede kulaktır. İnanıyorum ki dinozor nesline bile mezar olan bu yaşlı gezegen, bizleri de bağrına alacaktır.

Kıyafetini avatarın seçsin, kripto parayla öde, drone eve getirsin

İnfo Yatırım’dan Metaverse daveti! İnfoVerse’de avatarlı tur

Tunçbilek: Pardus’un halka arz geliri yatırıma akacak

Serdar Eser: Yatırımcılar açısından GYO hisseleri iyi bir tercih

Prof. Dr. Üstün: Çiçek aşısı olanlar 'maymun çiçeği’nden korkmasın!

Sandık: Otomobil dövizden de altından da fazla kazandırıyor

TÜRKODER Kurucu Başkanı Boyacı hedefi gösterdi: 100 milyon turist, 100 milyar dolar gelir

Prof. Dr. Helvacı: Bence Spor Yasası lüzumundan ağırdır

İstanbul’un 'asırlık' şekerlemecisi Feridun Dörtler: Tatil şekerden daha tatlı!

Tarkan Akgül: BİST’te bundan sonra bir hareketin bankalarla başlayacağını düşünüyorum

Dr. Yaşaroğlu: Zekât ekonomik büyüme ve kalkınmaya destek olur

Prof. Dr. Yaşar Bilgin: Almanya’da hekimlik hayal değil ama prosedür çok zor

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)