BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerProf. Dr. Üstün: Çiçek aşısı olanlar 'maymun çiçeği’nden korkmasın!----

Prof. Dr. Üstün: Çiçek aşısı olanlar 'maymun çiçeği’nden korkmasın!

Prof. Dr. Üstün: Çiçek aşısı olanlar 'maymun çiçeği’nden korkmasın!
31 Mayıs 2022 - 08:15 www.finansgundem.com

Çocuk yaşta başlayan bilimsel araştırma aşkı, DSÖ’de hastalıklara yönelik çalışmalar… Ödüllü Psikiyatrist Prof. Dr. Bedirhan Üstün’den salgınları, insanın tepkilerini ve kovid’den maymun çiçeğine önemli açıklamalarını dinliyoruz…

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Kovid yasakları azalınca, maskeler çıkartılınca pandeminin etkileri de az konuşulur oldu… Endemi başladı mı? Uzun Kovid ne durumda? Aşılanma nasıl sürmeli? Bunun gibi birçok soru da beynimizin alt sıralarına doğru hareket etti… Ama biz “Kazandıran Sohbetler”de bu merak ettiklerimizi sormak istedik ve çok önemli bir konuğu ağırlıyoruz… Prof. Dr. Bedirhan Üstün…

“DSÖ’DE ÖNCE RUH SAĞLIĞINDA, SONRA HASTALIKLARIN TANIMLANMASI VE SINIFLANDIRMASI ÜZERİNE ÇALIŞTIM”

- Değerli hocam, Sayın Üstün çok renkli ve başarılı bir tıp geçmişiniz var… Okurlarımızın sizi daha yakından tanımaları için 1960’lı yıllardan bu yana neler yaşadınız, anlatabilir misiniz?

- 1960’lardan başlarsam ilkokula inmiş olacağım. Ortaokulu TED Ankara Koleji’nde, liseyi Ankara Fen Lisesi'nde okudum. O zamandan beri bilimsel araştırmalarla uğraşıyorum. Aklımı daha o zamanlar RNA'ya takmıştım. Yani bugünkü MRNA aşı ile ilgili düşünceler o günlerde yeşermişti benim için. Daha o zamanlar bir şekilde lenfositler vücudumuzun dışındaki yabancı antijenleri nasıl tanır, bağışıklık belleği nasıl gelişir diye çalışmalar yapıyordum. Ondan sonra yedi yıl kadar immünoloji bağışıklık bilimi üzerine çalıştım. Gerek Türkiye'de gerek İsviçre'de, Basel'de… Sonuçta o zamanlar 1980 darbesi oldu ve o çalışmaları sürdüremedim. Türkiye'ye dönüp mecburi hizmet ve psikiyatristlik yaptım. Daha sonra da 1989 yılı itibariyle Dünya Sağlık Örgütü'ne gittim. Dünya Sağlık Örgütü'nde önce ruh sağlığında çalıştım, sonra hastalıkların tanımlanması üzerine ve sınıflandırması üzerine çalıştım. Yani lisansüstü düzeyinde psikiyatri eğitimim ve epidemiyoloji eğitimim var. Bu nedenle kovid söz konusu olunca ve Dünya Sağlık Örgütü de söz konusu olunca birtakım şeyleri konuşabilecek kadar yeterli bilgim var diyebilirim.

“ÜLKEMİZE ÇOK SAYIDA YABANCI TURİST GELİRSE, BUNLAR VİRÜS TAŞIRSA BİZ DE KORUYUCU DOZ AŞILARIMIZI YETERLİ ZAMANDA YAPMAZSAK TEKRAR BİR SALGIN GÖREBİLİRİZ”

- Hocam biz okurlarımıza Amerikan Psikiyatri Birliği Seçkin Üyeliği (Distinguished Fellow), İngiliz Kraliyet Psikiyatri Derneği Şeref Üyeliği (Honorary Fellow), TÜBİTAK ile Vehbi Koç Vakfı Şeref Bursu başta olmak üzere pek çok ödüle layık görüldüğünüzü hatırlatarak ikinci sorumuza geçelim. Pandemi bitti, endemi başladı mı?

- Dediğiniz gibi maskeler çıkartıldı. Kovid’in yayılım hızı zayıfladığı gibi hastalık omikron ve omikronun alt varyantları ortaya çıkınca çok daha kolay bulaşan ama az öldüren bir türe dönüştü. Bu sizin dediğiniz tarzda bir yerde “endemi oldu mu?” sorusunu getirir. Aşılamanın iyi olduğu ülkelerde endemik duruma geçilecektir. Her ülkede aşı karşıtları da var. Amerika bile çoğu eyaletinde yüzde 70’in üzerinde aşılanmayı geçemedi. Ayrıca kovid geçirenler, doğal bağışıklık kazandığı için bir şekilde o toplumlarda ‘kitlesel bağışıklık’ elde edildi. Bu sayede virüs ortada gezinse dahi hasta edecek kişi bulamıyor.

Bununla birlikte virüsün ortada gezineceği bir sürü yer vardır. Virüsler canlı olmayan ama insan canlısına girdiği zaman çoğalabilen bir yaratık diyelim. Canlı mı değil mi diye tartışılır virüsler. Ama buna karşı bağışıklığımız düşerse tekrar bir pandemi yaşayabiliriz. Özellikle şunu söylemeliyiz. Hani Türkiye'de belki aşılama iyi, çok kişi de kovid geçirdi. O sayede Türkiye'de olmaz diyebiliriz ama eğer ülkemize Afganistan'dan, Hindistan'dan, Pakistan'dan Suriye'den, Rusya'dan veya başka ülkelerden çok sayıda yabancı turist gelirse, bunlar virüs taşırsa biz de koruyucu doz aşılarımızı yeterli zamanda yapmazsak tekrar bir salgın görebiliriz.

Virüsün ortada gezineceği bir sürü yer vardır. Virüsler canlı olmayan ama insan canlısına girdiği zaman çoğalabilen bir yaratık diyelim. Canlı mı değil mi diye tartışılır virüsler. Ama buna karşı bağışıklığımız düşerse tekrar bir pandemi yaşayabiliriz.

“BAKIYORUM DÜNYADA YAVAŞ YAVAŞ LİTERATÜR OLUŞUYOR, AKCİĞERLERDE, KALPTE, BÖBREKLERDE, TESTİSLERDE UZUN KOVİD İŞARETLERİ ORTAYA ÇIKIYOR”

- Uzun kovid var mı, bu hastalığı geçirenlerde kalıcı hasarlar ne denli söz konusu?

- Uzun kovid var ve olacak. Bu bir bağışıklık sistemi hastalığı, bir şekilde virüs vücutta ACE denen Angiotensin Converting Enzim reseptörüne benzer bir şapka taşıyor. O nedenle bedenimizde olan kendi dokularımızda benzer bağışıklık tepkileri yaratacak.  Yani bağışıklık hücreleri virüs ile savaşıyoruz diye kendi hücrelerine saldıracak.  Böylece otoimmün hastalıklar veya bu virüse bağlı geç hastalıklar ortaya çıkacak. Bunlar böbreklerde çıkabilir, kalpte çıkabilir, akciğerde çıkabilir. Kovid yeni bir hastalık olduğu için uzun tarzda ne çıkaracağını kestirmemiz zor. Yaşayıp göreceğiz ama bakıyorum dünyada yavaş yavaş literatür oluşuyor. Akciğerlerde, kalpte, böbreklerde, testislerde uzun kovid işaretleri ortaya çıkıyor.

“UZUN DÖNEMDE, YILDA BİR KEZ KOVİD AŞISI DA İÇİNE KATILMIŞ GRİP AŞISI OLACAĞIZ, BÖYLELİKLE SALGINLAR ÖNLENEBİLECEK”

- Tedbirler tekrar gündeme gelebilir mi, aşılama periyodları nasıl olmalı?

- Bu hastalığın aşısı da olağanüstü tedbirler kapsamında çok hızlı çıktı. “Aşıların yan etkisi var mı yok mu, bu aşılardan dolayı oluşacak bağışıklık sorun yaratır mı?” diye sorular var. Ama size şunu söyleyebilirim: Aşılar gerçek hastalıktan daha iyidir. Her halükârda aşı, hastalıktan daha kolay yenilebilir bir durumdur ve bunun yaratacağı komplikasyon daha azdır. O nedenle uzun dönemde, şunun olacağını öngörüyorum. Kovid aşısı da her yıl olduğumuz grip aşılarının içine katılacak. Yılda bir kez kovid aşısı da içine katılmış grip aşısı olacağız. Böylelikle salgınlar önlenebilecek. Özellikle yaşlılarda, bağışıklığı baskılanmış bireylerde bunlar çok daha önemli olacak.

Eğer ateşli bir hastalık geçiriyorsanız grip veya kovid gibi -belki erken dönemlerde yakaladıysanız- söyleyebileceğim tek şey bir takım etkili antiviral ilaçlar çıktı, onları kullanabilirsiniz ya da C vitamini alabilirsiniz. Bunun dışında başka özel bir şey yapmanıza gerek yok.

“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DENGEDE TUTMAK İÇİN, KELLE PAÇA ÇORBASI VS. GİBİ ÖNERİLERE İNANMIYORUM, DOĞRU OLDUĞUNU DA DÜŞÜNMÜYORUM”

- Aynı şekilde bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için besin, vitamin ya da ilaç öngörünüz var mı?

- Bağışıklık sistemini dengede tutmak için, halk arasında inanılan kelle paça çorbası vs. gibi önerilere inanmıyorum. Doğru olduğunu da düşünmüyorum. Yeterli beslenme, düzgün uyuma, iyi spor yapma, yani haftada beş gün yirmişer dakika spor yapma bağışıklık sistemimizi bilinen her türlü bir vitaminden daha iyi ve canlı tutacaktır.

Eğer ateşli bir hastalık geçiriyorsanız grip veya kovid gibi -belki erken dönemlerde yakaladıysanız- söyleyebileceğim tek şey bir takım etkili antiviral ilaçlar çıktı, onları kullanabilirsiniz ya da C vitamini alabilirsiniz. Bunun dışında başka özel bir şey yapmanıza gerek yok. Kovid aslında bizi çok korkuttu dünyada milyonlarca kişi öldü ve başlangıçta çok daha ağır seyrediyordu. Şimdi bu açıdan o kadar korkulacak bir şey olmadığını söyleyebiliriz.

“MAYMUN ÇİÇEĞİ HASTALIĞININ KOVİD KADAR KORKUTUCU, ÜRKÜTÜCÜ YAYGIN BİR GELECEK İZLEYECEĞİNİ SANMIYORUM, UMARIM YANILMAM”

- Maymun çiçeği virüsü yeni bir pandemi korkusu getirir mi?

- Bu 1958 doğumlu bir virüs ve özellikle laboratuvarda tutulan maymunlarda görülmüş. İnsanlardaki suçiçeği virüsüne çok yakın bir türev. İlk maymun çiçeği virüsü vakası 1970’lerde Afrika'da Kongo Cumhuriyeti'nde görüldü. Ondan sonra da zaman zaman değişik Orta ve Batı Afrika ülkelerinde görüldü. Bu hastalık dünyada yeni bir şeymiş gibi korkutucu gözüküyor ama Avustralya'da, Belçika'da, Kanada'da, Fransa'da, Almanya'da, İtalya'da, Hollanda'da, Portekiz'de ve İspanya'da da görüldü. Daha çok Portekiz ve İspanya'da yoğun görüldü. Benim söylemek istediğim şey şu. Elimizde çocuk veya yetişkin çiçek hastalığına karşı pek çoğumuzun bildiği -şu anda 40 yaş üstü olan bütün nesil herhalde çiçek hastalığına karşı kolunda damgalanmış şekilde aşılı yaşıyor- o aşı buna karşı da koruyacaktır. Olmayanlarda eğer böyle bir şey ortaya çıkarsa erkenden teşhis ve tedavi edilebilir. O nedenle maymun çiçeği hastalığının kovid kadar korkutucu, ürkütücü yaygın bir gelecek izleyeceğini sanmıyorum. Umarım yanılmam ama zannetmiyorum. Artık insanlar kovidi gördüler ve burada aşı da var elimizde. Çok fazla bir sorun olacağını sanmıyorum.

Elimizde çocuk veya yetişkin çiçek hastalığına karşı pek çoğumuzun bildiği -şu anda 40 yaş üstü olan bütün nesil herhalde çiçek hastalığına karşı kolunda damgalanmış şekilde aşılı yaşıyor- o aşı buna karşı da koruyacaktır. Olmayanlarda eğer böyle bir şey ortaya çıkarsa erkenden teşhis ve tedavi edilebilir.

Erkenden teşhis yapıyorlar. Benim söylemek istediğim bu vesileyle şu: Bir musibet bin nasihatten evladır derler. Bir kötü olay, bir sürü açıdan iyi gelişmelere vesile olabilir. Kovid’i geçirdik. Buradan dersler çıkarmamız lazım. Kovid salgınında Türkiye dahil, dünyadaki bütün ülkeler, yanlışlar yaptılar. Dünya Sağlık Örgütü de yanlışlar yaptı.

Ben bunların açıklıkla tartışılmasından yanayım. Nerede hata yaptık? Niye bu hataları yaptık? Gelecekteki salgınları nasıl önleriz diye kovid sonrası bir değerlendirme yapılmasını çok sağlıklı buluyorum.

“İNSANLAR KENDİ İÇLERİNE DÖNDÜLER, BİRBİRLERİNE DÖNDÜLER, BU DÖNEMDE YAKIN YAŞAMADAN KAYNAKLANAN BİR SÜRÜ İLİŞKİ SORUNLARI DA ÇIKTI”

- Asıl uzmanlık alanınıza gelirsek, bu dönemin psikolojik yansımaları nasıl bir toplumsal etki bırakabilir?

-Tabii kovid nedeniyle iki yıllık bir kapanma ve değişim yaşandı. Bu iş dünyasını da çok etkiledi. Birtakım küçük esnaf battı. İnsanlar ekonomik olarak çöküntülere uğradılar. Bir sürü iş uzadı, pek çok kişi ekonomik olarak çok etkilendi. Bunun yanı sıra sosyal hayat da çok etkilendi. İnsanlar uzun zaman sosyalleşemediler. Bakın biz bile bugün Zoom'da konuşuyoruz. Böyle toplantı ya da görüşme yöntemi aldı başını gitti. Daha önceleri hastalara zoom yapayım dediğimde “Yok doktor bey, ben geleyim sizi göreyim” derlerdi. Şimdi “İstanbul'da ben karşıda oturuyorum. Zoom yapsak olmaz mı? Trafik çok yoğun hocam” diyorlar… Kapıya teslim ticaret, getir, götür, vs. tarzı uygulamalar çok arttı. Psikolojiye gelince insanlar kendi içlerine döndüler, birbirlerine döndüler. Bu dönemde yakın yaşamadan kaynaklanan bir sürü ilişki sorunları da çıktı. Sorunlu evlilikler sona erdi. Sorunsuz evlilikler daha dikkatli ilişkiler halini aldı, bir yandan birliktelikler çoğaldı. Burada tek başına bir reçete vermek mümkün değil.

“SİZ ARABANIZI ARABA TAMİRCİSİNİ NE KADAR EMANET EDİYORSANIZ SAĞLIĞINIZI DA DOKTORLARA O KADAR EMANET EDERSİNİZ”

- Bir söyleşinizde “Sağlığınız doktorlara emanet edilmeyecek kadar kıymetlidir” diyorsunuz, bununla ne kastediyorsunuz?

- Şunu kastediyorum: Doktorlar da aslında bir şekilde araba tamircilerinden farksız. Siz arabanızı araba tamircisini ne kadar emanet ediyorsanız sağlığınızı da doktorlara o kadar emanet edersiniz. Arabanıza bakarsınız, yağını değiştirirsiniz, yıkarsınız, temizlersiniz. O sizin sorumluluğunuzdur. Bakmazsanız arabanız sonunda kötü duruma düşebilir. Siz de yağınıza, suyunuza iyi bakmayı ihmal etmemelisiniz. Sağlığınız kendi sorumluluğunuzdadır. Bu yüzden dediğim kaba bir benzetme olabilir, doktor arkadaşlarım bunu hoş görsünler ama birçok doktorluk branşı araba tamirciliği gibi arıza nerede, onu bulalım, giderelim tarzında geçer. İnsanlar kendi sağlıklarına kendileri sahip çıkmalılar. Doktor dediğimiz kelime Yunanca ve Latince öğretmen anlamına gelir. Doktora yapmak, doktrin gibi düşünün. Bizler sadece halk sağlığına, halkın kültürüne sağlık bilgilerini öğretecek kişileriz. Sağlığınızı bize emanet edemezsiniz. Biz sağlık tanrıları değiliz. Olmadık şeyleri yapamayız. Siz kendi sağlığınıza kendiniz mukayyet olun. Biz size yol gösterelim. Bunu demek istiyorum.

Siz arabanızı araba tamircisini ne kadar emanet ediyorsanız sağlığınızı da doktorlara o kadar emanet edersiniz. Arabanıza bakarsınız, yağını değiştirirsiniz, yıkarsınız, temizlersiniz. O sizin sorumluluğunuzdur. Bakmazsanız arabanız sonunda kötü duruma düşebilir. Siz de yağınıza, suyunuza iyi bakmayı ihmal etmemelisiniz. Sağlığınız kendi sorumluluğunuzdadır.

“HANİ CAHİT SITKI TARANCI DEMİŞ YA, ‘DELİKANLI ÇAĞINDAKİ CEVHER, GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMADAN GİDER’ DİYE, ONU MUHAFAZA ETMEK ELİNİZDE”

- Son olarak bir başka ilgi alanınız edebiyat üzerine birkaç cümle rica edebilir miyiz?

- Edebiyatı tabii ki çok severim ama ben edebiyatçı değilim.  Şöyle diyeyim. Şiir yazmayan genç adam olmaz, oynamayan tay at olmaz gibi. En önemli şey, sağlık konusunda da elinizde sağlığınız varken onu var etmek olmalıdır. Ruhsal açıdan da yaşamınızda olanaklar varken onları kullanmaya bakın. Kaçıp gittikten sonra kaçan balık büyük oluyor. Bir şekilde ah yanıyorsunuz, vah yanıyorsunuz. Hani Cahit Sıtkı Tarancı demiş ya, 35 yaş şiirinde “Delikanlı çağındaki cevher, gözünün yaşına bakmadan gider” diye. Onu muhafaza etmek elinizde. Aslında yaş aldıkça da onun güzellikleri var. Kilo almamanız lazım. Sağlıklı kalmanız lazım. Zihninizi ve gönlünüzü canlı tutmanız lazım, ferah tutmanız lazım. Böyle noktalayalım…

Sandık: Otomobil dövizden de altından da fazla kazandırıyor

TÜRKODER Kurucu Başkanı Boyacı hedefi gösterdi: 100 milyon turist, 100 milyar dolar gelir

Prof. Dr. Helvacı: Bence Spor Yasası lüzumundan ağırdır

İstanbul’un 'asırlık' şekerlemecisi Feridun Dörtler: Tatil şekerden daha tatlı!

Tarkan Akgül: BİST’te bundan sonra bir hareketin bankalarla başlayacağını düşünüyorum

Dr. Yaşaroğlu: Zekât ekonomik büyüme ve kalkınmaya destek olur

Prof. Dr. Yaşar Bilgin: Almanya’da hekimlik hayal değil ama prosedür çok zor

Ufuk Tarhan: Blockchain yerkürenin dijital hali, ikizi, izdüşümü

Levent Kenar: Nükleer ve kimyasal silahlardan korunmanın yollarını öğrenmeliyiz

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)