Ana SayfaRöportajlarOdeabank'lı Serkan Özcan'dan müthiş analizler ---

Odeabank'lı Serkan Özcan'dan müthiş analizler

5 / 8
Odeabank'lı Serkan Özcan'dan müthiş analizler
28 Nisan 2014 - 11:09 www.finansgundem.com

İSTANBUL FİNANS MERKEZİ, TÜRK BANKACILĞI ADINA KRİTİK ÖNEMDE BİR PROJE

-Türk bankacılığı dünyanın neresinde?

Serkan Özcan: Türk bankacılık sektörü etkin düzenleme ve denetleme kapasitesi, krizleri yönetme konusunda birçok ülkenin aksine deneyimli bankacıları, yüksek sermaye yeterliliği ile dünya genelinde olumlu ayrışan bir yapıya sahiptir. Küresel kriz süresince gelişmiş ve çoğu gelişmekte olan ülkelerde içinde kamunun hiçbir desteğine ihtiyaç duymayan nadir finansal sektörlerden biri Türkiye’dedir. İstanbul Finans Merkezi projesi ise, Türk bankacılığının dünya genelinde etkisinin artması açısından kritik öneme haiz bir projedir. Başta Borsa İstanbul’un olmak üzere diğer tüm paydaşların süregelen çalışmalarıyla, İstanbul Finans Merkezi hayat bulduğunda Türkiye’nin önemi bölge çapında çok daha net bir şekilde gözlenecektir.

-FED kararları cephesinden Türkiye’yi değerlendirir misiniz? Önümüzdeki dönemde nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?

Serkan Özcan: ABD ekonomisi uzun yıllar daha dünyanın 1 numaralı ekonomisi olmaya devam edecek ve dolayısıyla buradaki gelişmeler TL’yi de doğrudan etkileyecek. Nitekim IMF’nin son tahminleri de, ABD ekonomisi için daha iyimser, yakın bir zamana kadar çok iyimser beklentilerin olduğu Çin için görece daha kötümser uzun vadeli bir tahmin setini ortaya koyuyor. ABD ekonomisinde parasal genişlemenin sonuna geldiğimiz ve kademeli olarak daha sıkı bir para politikasına geçeceğimiz bu noktada 2015’in ikinci yarısında ABD Merkez Bankası’nın 2006’dan sonra ilk faiz artışını yapacağı kaçınılmaz bir gerçek. Benzer şekilde İngiltere Merkez Bankası da 2007’den sonra ilk faiz artışını muhtemelen ABD’den de önce 2015’in ilk çeyreğinde yapacak. Buna karşın önce Avrupa Merkez Bankası’ndan akabinde Japonya’dan gelen ilave genişleme işaretleri ve değerlemelerin ön plana çıkmasıyla son dönemde gelişmekte olan ekonomilere dair risk algısının iyileştiği gözlemleniyor. Zira ABD ve İngiltere ekonomisi kademeli olarak krizden çıkarken, Euro Bölgesi’nde resesyon sona erse de -IMF’nin tespitiyle Japonya’daki kronik deflasyona eşdeğer risk oluşturan- uzun süreli düşük enflasyon riskini bertaraf etme arayışı öne çıkıyor.

Bu çerçeveden bakınca riskler dengeli gibi görünse de, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan siyasi olaylar ve jeopolitik gerginlikler nedeniyle döviz piyasasında volatilitenin süreceğini tahmin ediyoruz. Bu konjonktürde Türkiye’de enflasyon hedefin oldukça üzerinde seyrederken, para ve maliye politikalarının sıkı duruşunun korunmasını önemsiyor ve yatırımcılara temkinli olmalarını tavsiye ediyoruz. Son dönemde aslında gelişmekte olan ülkelere yönelik algıda bir düzelme olurken, gelişmiş ülke ekonomilerinden para çıkışı görüyoruz. Bu durumdan oldukça olumlu etkilenen Türkiye de, Mart ayından beri finansal varlıkları en çok değerlenen ülke konumunda. Merkez bankalarının hareketlerine bağlı olarak yatırımcı algısındaki aşırı oynaklık aslında önümüzdeki dönem hakkında da bize sinyal veriyor. Türkiye olarak şu anda betası yüksek bir gelişmekte olan ülke konumuna geldik ki bunda son bir yıllık süreçte yaşanan siyasi gelişmeler de etkili oldu. Bu bakımdan ben Türkiye’de volatilitenin önümüzdeki bir yıllık süreçte de yüksek olmasını bekliyorum.

Makroekonomik gelişmeler açısından bakarsak, 2014 yılında mevcut piyasa beklentilerinin üzerinde %3,1 ekonomik büyüme göreceğimizi, enflasyonun ise %7,5 ile yüksek kalmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz. Bununla birlikte cari açıkta belirgin bir iyileşme göreceğiz ve milli gelire oran olarak cari açık %6,0’ya inecek. Bu dönemde Euro Bölgesi ekonomilerinde toparlanmanın sürmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın genişlemeci tutumunu uzun bir süre koruyacak olması Türkiye’nin elini rahatlatacak. Ancak fiyat istikrarı konusunda daha fazla efor sarfetmemiz gerektiği aşikar. Fiyat istikrarı ile çelişmeden finansal istikrar konusundaki kazanımlar ise, Türkiye’de makroekonomik ortamın iyileşmesini sağlayacak. Mevcut durumda en önemli sorunumuz ne enflasyon ne cari açık ne büyüme, esas sorun yatırımcı algısının yeniden nasıl başarıyla yönetilebileceği ve Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında olumlu ayrışarak sermaye girişlerinin yeniden canlanmanın sağlanmasıdır, özellikle de doğrudan yabancı yatırımların…

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster