Ali Güven’den Türkiye ve profesyonel yönetici bombaları

12 / 14

---

HONDA VEYA TOYOTA’NIN TÜRKİYE’YE GELMESİ TAMAMEN JAPON HÜKÜMETİNİN DESTEKLEDİĞİ BİR PROJE

-Güney Kore’de devlet aileleri seçiyor ve sen demir çelik yapacaksın, sen tren yap, sen gemi yap diyor. Aralarında rekabet falan yok yani.

Ali Güven: Şimdi serbest rekabet yok diyoruz ama Kore içinde bunları yaparken süper güçler yönetiyor. Japonya da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra aynı böyle gelişmiş. Japonya’da Milli Enformasyon Bakanlığı anlamına gelen bir bakanlık var. Bizdeki Devlet Planlama Teşkilatı gibi bir şey. Yediye bölmüşler 1960’larda. Demişler ki Honda, Nikon vs. Bunları gruplamışlar ve demişler ki sen Romanya’ya, sen Türkiye’ye. Yani Honda veya Toyota’nın Türkiye’ye gelmesi tamamen Japon hükümetinin desteklediği bir proje. Çünkü Japonya olaya böyle bakıyor. Dünya böyle. Kore de benzer bir şey yapıyor. Dolayısıyla model belli. Bizim yapacağımız bir tek şey var. Mesela araba satıyoruz, araba ihraç ediyoruz. Ama ihraç ederken %95’ini ithal ediyoruz. Beyaz eşya, televizyon.. Bunu yapmamız lazım. Televizyon dediğimiz şey aslında paneldir. Devlet öncü olabilir. İki tane, üç tane panel firması kurduğunuzda televizyonun %90’ı yerli olur.

-Şimdi nerede yapılıyor.

Ali Güven: Şimdi Çin’de yapılıyor. Ama biz yapabiliriz. Çünkü bizim kökümüz var.

-2016 kötü geçti 2017 nasıl geçecek?

Ali Güven: Ben prensip olarak hiçbir zaman kötümser olmam. Kötümser olmanın ilacı yok. Böyle yıllar, yani kriz, resesyon tehlikesi olan yıllar şirketler için, devletler için kendine gelme zamanıdır. Yani, normal zamanda yaptığın şeyleri şöyle bir gözden geçiriyorsun, bunları yapmayayım, bunlar gereksiz, yani kendine geliyorsun, zindeleşiyorsun.

-Nefes alma yani

Ali Güven: Aynen öyle. Bu benim için büyük bir tesadüf olarak Körfez’de de böyle. Çünkü onlarda da petrol fiyatlarıyla beraber bir gelecek kaygısı başladı. Biz şu anda her yerde verimlilik konuşuyoruz. 2017 verimlilik yılı olacak. Ben Türkiye’de üretimde ve inovasyonda katma değer bekliyorum bu sene. Herkes ona dönecek ve daha verimli olacak. Fakat iki alan var ki orada riskimiz biraz fazla. Onlardan bir tanesi inşaat, çok fazla satılmamış ev var. Özellikle üst segmentte. Bugüne kadar üst segment hep çok iyi giderdi, alt segment iyi gitmezdi. Şimdi alt segment daha iyi. Ama Türkiye’ye hiçbir şey olmaz. Türkiye 10 kere düşer 11 kere kalkar. İnşaat sektöründe de şu anda 1 milyon liranın üzerindeki konutlarda satışlarda daralma var. Kiralar yüzde 25 düştü. Ama bu da belki fiyatların yerine oturmasını sağlayacak. Belki de fiyat balonu vardı. İkinci risk ise AVM’ler, perakende çok alarm veriyor. Perakendede 2017 çok zor geçecek gibi görünüyor. Çünkü ev almamak, alışveriş yapmamak, ne demek? Aslında insanlar biraz içine çekiliyor demek. Bu arada bence Cumhurbaşkanı çok doğru bir şey söyledi. “Harcayın” dedi. “Çıkın harcayın, bir şeyler yapın” dedi. Çünkü ekonomiyi bizim rayına oturtmamız lazım. Türkiye’de dış siyasetle ilgili problemler bittiği zaman ben çok sıkıntı görmüyorum. Türkiye her zaman bunları aşar. 2017 birçok şirket için nefes alma, ne yaptığını sorgulama senesi olacak. Ben kimsenin bu sene yeni bir ülkeye açılacağını sanmıyorum. Olanı daha verimli hale getirmeye, 3 yerine 2 harcayıp ‘nasıl kar ederim?’e bakacaklar. Ama inşaat çok önemli, İnşaat sektörü Türkiye’nin motoru. Belki başka bir takım kampanyalar olabilir, belki faizler biraz daha düşerse mortgage’lar rahatlarsa belki başka şeyler yapılabilir. Ama bu iki alan (perakende ve inşaat) önemli. Zaten bankacılık sektörü sağlam. 2002’den beri sağlam bankacılık sistemi var.