Ali Güven’den Türkiye ve profesyonel yönetici bombaları

5 / 14

---

 GİTTİĞİM HER ŞİRKETTE BENDEN SONRA BAŞA GEÇECEK YÖNETİCİYİ SAPTADIM

-Türkiye’de bankacılık sisteminde bazı bankalarda o türlü bir uygulama var. İşe alırken belirliyor, ona göre eğitimler veriyor. 

Ali Güven: Tabii ki.

-Peki, sadakati nasıl sağlıyorlar, yani yatırım yaptıkları insanın belli bir noktadan sonra ayrılması durumu da var.

Ali Güven: Onun belli bir yüzdesi var. Yani yatırım yaptığın her 10 kişiden 3’ü ayrılır. Ama tabii burada çalışana nasıl davrandığınızla da ilgisi var. Yani o kadar yatırım yapıyorken çalışana yeterli parayı ve hakkını vermezsen gider. Ya da bu kadar yatırım yapıyorken o kişi hala başka bir yere gidiyorsa gitsin zaten. Onun sana bir yararı olmaz. Türkiye’de de bazı bankalarda var. Çünkü milyarlarca dolarlık yatırımın var, sonuçta bir genel müdürün ani vefatında ne olacak? Mutlaka onun yetiştirdiği kişilerin olması lazım. Ben mesela, ömrüm boyunca, IBM’de genel müdür yardımcısı olduğum günden şu güne kadar her gittiğim şirkette benden sonra başa geçeceği saptadım. Ve hep o isimler işin başına geçti. Hazırladım, öyle yetki verdim. Hazırlamak ne demek? Siz yarın öbür gün genel müdür olacak birisi varsa ona diğerlerinden daha fazla yetki vereceksiniz. Senin yetkinde bir şeye, “Bunu ne yapalım?” dediğinde, “Sence ne yapalım, sen karar ver” diyeceksin. O karar vermeye alışacak. Ama Türkiye’de bunun tam tersi.

-Ben de onu soracaktım. Türkiye’de genel müdürlerde, patronlarda durum nedir? Bazı müdürler çevresinde kendisine rakip olacak birisi varsa genelde o kişileri eler de…

Ali Güven: Bu kendine güvensizliktir.

-Bankalarda da var, özel sektörde de var bu. Adam gittikten sonra o şirketi kim yönetecek belli değil.

Ali Güven: O da yönetim kurulunun problemi. O banka yöneticinin bankası değil, hissedarın bankası. Yönetim kurulu bunun gereğini düşünmek zorunda. Genel müdür gittikten sonra eğer o bankada işler ters gidiyorsa genel müdüre kızmak yerine bankanın yönetim kurulu başkanına kızmak gerekir, çünkü bu onun görevi. Bu durum her şeyde böyle. Küçük bir kasap dükkanınız olsa da aynı şey. Koskoca bir şirketiniz olsa da aynı şey. Eğer ben kendine güvenen bir adamsam, benim ilk önce kendi rakibimi yetiştirmem gerekir.