BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisKoç'ta kurumsallaşma ne zaman başladı?----

Koç'ta kurumsallaşma ne zaman başladı?

Koç'ta kurumsallaşma ne zaman başladı?
16 Kasım 2015 - 13:22 www.finansgundem.com

Arçelik Genel Müdürlüğü ve Dayanıklı Tüketim Malları Grup Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulunan Hasan Subaşı, anılarını anlattı

Koç Holding'te 1969-2002 yılları arasında Arçelik Genel Müdürlüğü ve Dayanıklı Tüketim Malları Grup Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulunan Hasan Subaşı, anılarını 'Türk Sanayiinde Bir Uzun Yol Kaptanı' adlı kitapta topladı. Koç Ailesi ve çalışanlarıyla geçirdiği 33 yılı kayda geçirmek istediğini belirten Subaşı, "Bir hayal kırıldığım var. Bizim kuşak kurumsallaşmayı sağlayamadı" diyor.

Bazı markalar vardır, nesiller boyu bir toplumun tarihinde yer eder. Güzel günlerde, acı günlerde evin bir köşe­sinde durur ve sizle birlikte yaşamınıza şahitlik yapar. Türkiye'de her eve gir­miş, nesiller boyu yaşamımızda yer al­mış belki de en önemli markalardan biri de Arçelik. Arçelik'in genç Cum­huriyetin sanayi hamlesiyle başlayan hikayesi, 2015'te 60 yaşını dolduran bir dünya devinin ortaya çıkmasına vesile oldu. Bugün Türkiye'de herkes tarafından tanınan bu markanın yarat­tığı başarının arkasında ise Koç Topluluğu'nu 2000'li yıllara taşıyan başa­rılı yöneticilerin önemi büyük. İşte bu efsane yöneticilerden biri de Hasan Subaşı.

Genç bir proje mühendisi olarak 1969 yılında kapısından içeri girdiği Koç Holding'te 33 yılda Arçelik Genel Müdürlüğü, Dayanıklı Tüketim Mallan Grup Başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği gibi çok önemli görevlerde bu­lunan Hasan Subaşı'nın anıları, 'Türk Sanayiinde Bir Uzun Yol Kaptanı' adlı kitapta toplandı. Subaşı'nın yönetici ya­zar Pembe Candaner ile gerçekleştirdi­ği ve Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan çıkan nehir söyleşi ve fotoğraf albü­münün yer aldığı kitapta, Türk sanayi­sinin en önemli markalarından biri olan Arçelik'in ve Koç Holding'in tarihine ilişkin önemli ayrıntılar var.
Ekonomist, Türk sanayiinin gelişim yıllarına ışık tutan bu kitaptaki ilginç anıları derledi:

İLK GÖRÜŞME KOÇ'LARLA

1969'da askerden terhis olmadan Filiz Hanım'ın (Ofluoğlu-Koç İK'sını yönetiyor) tavsiyesine uyup kendisini Koç Holding'te ziyaret ettim. Zi­yaret sonunda tezkeremi alır almaz holdingin Fındıklı'daki merkezinde işe başlamam kararlaştırıldı. 6OT1 yıl­larda ailenin iş başında olan fertleri Vehbi Bey, Rahmi Bey ve Suna Ha­nım, insan kaynaklarında görev ya­pıyordu. Topluluğa katılan yüksek tahsilli gençlerle ayrı ayrı görüşür­lerdi.

PAYDOS SAATİ 18.36

Arçelik'in Çayırova'daki fabrika­sında mesai saati saat 08.00'de başlı­yordu. Paydos düdüğü ise 18.36'da ça­lardı. Neden 18.30 veya 18.35 değil de 18.36 diye soracak olursan, iş sözleş­mesinin gerektirdiği haftada 48 saat çalışma süresini beş günde tamamla­mak için. Bir saat yemek molasını düş­tüğünüz zaman, günde 9 saat 36 daki­ka ediyordu.

İKİ BÜYÜK GREV

Eskişehir fabrikası 1974 sonbaha­rında üretime başladı. Haziran 1977'de sekiz ay süren 'birinci grev' başladı. Grevin nedeni yeni kurulan MESS ile Maden İş Sendikası arasındaki ideolo­jik çekişmeydi. 1980 yılı Mart ayında sendika tekrar grev kararı aldı. 1980 grevi altı ay sürdü ve 12 Eylül darbesi ile sona erdi. Arçe­lik'in 60 yıla yakla­şan geçmişinde si­yasi ortamın sonu olan bu iki grev dı­şında işçi-işveren uyuşmazlığı olmadı.

HARVARD'A ÖRNEK OLDU

Harvard Üniversitesi, koruma ve teşviklerin kalkmasından 10 yıl sonra diğer ülkelerden farklı olarak yerel bir şirketin pazar payı kaybetmeyip li­derliğini sürdürmesini ilginç bulmuş. Bunun nedenlerini incelemek için bir 'olay çalışması' yapmayı kararlaştırdı­lar. Arçelik'i arayıp izin istediler. Ka­bul ettik, geldiler ve araştırmaları sonunda bir 'olay çalışması' yayınladılar. Onlara yaptığım sunumu bir Amerikan deyimi ile noktalamıştım: "Bir gecede şöhret olmak, 10 yılımızı aldı."

OTOMOTİVDE KİRACIYIZ

Zaman zaman Otosan'ın teknik elemanlarını kızdırmak için, "Sizin yap­tığınız iş inçi milimetreye, İngilizce'yi Türkçe'ye çevirmek. Bizim teknik, si­zin tercüme büronuz var" derdim. Mi­zah pireyi deve yapmaktır. Onların da bir bildiği varmış. Bugün 90'lardan da­ha farklı konumdalar. Ancak sürdürü­lebilirlik konusunda hala aynı görüşte­yim. Otomotivde kiracı, beyaz eşyada ev sahibiyiz.

BİZİM TÖRENİMİZ BİTTİ

Koç Topluluğu'nda stratejiler, yö­neticiler ve değerler değiştikçe, kendi­mi salondan çıkmayı unutmuş bir ön­ceki nikahın davetlisi gibi hissetmeye başlamıştım. Bizim törenimiz bitmişti.
Gelin ve damat gitmişlerdi, ben neden hala salonday­dım? Benim çiftim herhalde Suna Hanım ile Vehbi Bey'di. Şahitleri de Fahir Bey ve Yüksel Bey. Onlar da salonu terk ettiler, bir tek ben kaldım. Nakkaştepe'de kendimi yalnız hissettiğim­de hep bunu düşündüm.

3. KUŞAK KOÇ'LAR

Bana göre onların (üçüncü kuşak) Koç şirketlerinde pro­fesyonel olarak görev yapmaları doğ­ru değildi. Mustafa (Koç) RAM'da ihra­cat görevlisi olarak işe başladı. O dö­nemde topluluğun beyaz eşya dışında doğru dürüst ihraç ürünü olmadığın­dan Arçelik'in ihracatı ile ilgilendi. RAM ekibi ile Arçelik'e toplantıya gel­diklerinde, genel müdür Mustafa'nın sandalyesini tutacak diye beklerdim. Toplantıda bütün RAM ekibi Musta­fa'nın ağzına bakardı. Başka türlü ol­masını beklemek çok zor, çünkü o bir 'Koç' ve gelecekteki pozisyonu o gün­den belliydi.

"HALKA YAKIN MARKALAR ÜSTÜNLÜGÜMÜZDÜ''

Hasan Subaşı hem kitabını hem de Koç Holding'in son dönemine bakışını anlattı.

Kitabı yazmak konusunda Koç Ailesi'nden fikir ya da onay aldınız mı?

Hayır, öyle bir şey olmadı. Kitap henüz yayınlanmadan, birer nüshasını Rahmi Bey ve Semahat Hanım a verdim. Ancak böyle bir anı kitabı hazırlarken, önceden onay almak gibi bir düşüncem olmadı. Koç Ailesi de böyle bir şeyi arzu etmez, talep etmez.

Koç Holding'in bugünkü performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halka yakın markalara sahip olmak, özellikle iç piyasada yurtdışı rakiplerimize karşı üstünlüğümüzdü. Arçelik, Aygaz, Tat, Maret, Migros gibi markalarımızla hep tüketici ile iç içeydik. 0 zaman bu Koç Topluluğu'nun en önemli farklılığıydı. Hala Türkiye'de en tanınmış markalar Koç'a aittir. Migros'un satılıp Tüpraş'ın alınması, bu stratejiye uymadı.

Yani Tüpraş'ın alınması ve Migros'un satılması size göre yanlış mı oldu?

Bu strateji değişikliğini yönetim kurulunda tartışamadığımız İçin bu alım 'Benim bildiğim Koç Topluluğu stratejisine uygun bir alım değil' diyorum. Elbette Koç Holding'in, çoğunluk hissesinin aile fertlerine ait olduğu bir yapı olarak, yönetim kurulu üyelerinin itirazı olsa da bu tür kararlar alma hakları vardır.

Bir kırgınlık ya da küskünlük ile mi ayrıldınız Koç Holding'ten?

Ben Koç Topluluğu'ndan 60 yaşında emekli olma kuralı uyarınca ayrıldım. Bir kırgınlık ya da küskünlük kesinlikle değil. Ama bir hayal kırıklığım var. Bizim kuşak kurumsallığı yerleştiremedi. Bu beni üzdü. Çünkü bizim vizyonumuz oydu. Profesyonel yöneticiler ve şirket sahibi olan kuşak, bu kurumsallaşmayı sağlayamadı. Vehbi Koç'un çok üzerinde durduğu bir şey olmasına rağmen bunu başaramadık.
 
(ARAM EKİN DURAN/EKONOMİST DERGİSİ)
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)