BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisDünyanın en mutlu ülkesine göre 'mutluluğun sırrı'----

Dünyanın en mutlu ülkesine göre 'mutluluğun sırrı'

Dünyanın en mutlu ülkesine göre 'mutluluğun sırrı'
01 Kasım 2023 - 16:55 www.finansgundem.com

Dünyanın en mutlu ülkesi olan Finlandiya’da bir şirket, gerçek mutluluğun sırrının ‘güven’ olduğunu söylüyor.

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Arka arkaya 6 yıl boyunca dünyanın en mutlu ülkesi seçilen Finlandiya’da bir şirket, mutluluğun sırrının ‘güven’ duygusunda yattığını gösteriyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Finlandiya, arka arkaya altı yıl boyunca dünyanın en mutlu ülkesi seçildi. Ancak mutluluk yanıltıcı bir his olabiliyor. Framery şirketi, Finlandiya toplumunu ve işyerlerini gerçekten harekete geçiren şeyin ‘güven’ olduğunu ortaya koyuyor.

Mutluluğun sırrı ‘güven’

Fortune’dan Anni Hallila’nın haberine göre, Finlandiya, arka arkaya altı yıl boyunca dünyanın en mutlu ülkesi seçildi. Ancak mutluluk yanıltıcı bir terim olabiliyor. Finlandiya toplumunu ve iş yerlerini gerçekten harekete geçiren şeyin ise güven olduğu görülüyor. Dünyanın en mutlu ülkesi kabul edilen Finlandiya’da çalışan devir hızı yüzde 10 olan Framery şirketi, mutluluğun gerçek sırrının ‘güven’ olduğunu söylüyor.

Dünya Mutluluk Raporu'nun ölçümlerinin gösterdiği gibi, Finlandiya'nın mutluluğu sonuçta güvenin yarattığı sosyal destek ve özgürlük gibi değerlerle destekleniyor. Finlandiya gerçekten de önemli olanın mutluluğun peşinde koşmak değil, uzun vadeli refahı destekleyen bir kültür geliştirmek olduğunu kanıtlıyor. Finlilerin belki de en iyi yaptığı şeyin de bu olduğu görülüyor.

5 kritik yol

Finlandiya güvenin yüksek olduğu bir toplum olarak tanınıyor ve Finliler, kurumlarına ve vatandaşlarına güveniyor. Aynı güven duygusu iş yerine de uzanıyor ve çalışanların liderlerine ve meslektaşlarına olan güvenlerinde de görülüyor.

Merkezi Finlandiya'nın Tampere şehrinde bulunan ve küresel bir şirket olan Framery'de, her şeyde güvene öncelik veriliyor. 400'den fazla çalışanı olan bir firma olarak Framery’nin faaliyet gösterdiği tüm yıllarda personel değişiminin yüzde 10'dan az olmasının ve sektöründe pazar liderliğini korumasının nedeni de buna dayanıyor: Güven, başarı odaklı sonuçları da yönlendiriyor.

Ancak güvenin zamanla kazanılması ve kolayca kaybedilebileceğinin unutulmaması gerekiyor. İşte Framery’nin şirket organizasyonunda güveni artırmak için belirlediği beş kritik yol, her seviyede, her ekip için, her şirkette işe yarayabilecek ilkeler olarak öne çıkıyor.

8 saatlik günleri zorunlu kılın

Pek çok işyerinin sınırsız tatil günleri veya dört günlük çalışma haftaları gibi heyecan verici politikaları bulunuyor ve bu politikalar görünüşte olağanüstü bir çalışan iş-yaşam dengesi vaat ediyor gibi görünüyor. Ancak gerçekler çoğu zaman tahmin edilenden çok daha az neşeli olabiliyor. Çalışanlar fazladan boş zamanlarını telafi etmek için daha da uzun saatler çalışıyor veya terfiyi kaçırma korkusuyla avantajlardan yararlanmaktan çekiniyor. Bütün bunlar, çalışanların birbirlerine ve şirkete olan güvenlerini zedeliyor.

Framery, oldukça normal tatil politikalarına sahip. Farklı olan tek nokta ise bütün gece uyuyanları yüceltmemeye dikkat etmeleri. Şirkette maksimum çalışma saatleri konusunda katı kurallar uygulanıyor. Tüm fazla mesai saatleri izin olarak alınmak zorunda ve tüm yeni işe alınanlar için yıllık ücretli iki haftalık izin garantisi bulunuyor. Buradaki fikir, unvanı ne olursa olsun herkesin eşit muamele görmesi ve dinlenme zamanı alması.

Şirket, tatil süresi ve 8 saatlik çalışma günü uygulamasına sıkı sıkıya bağlı kalarak, çalışanlarının politikalarının arkasında olduğunu ve haklarını ve refahlarını gözetme konusunda şirketlerine güvenebileceklerini göstermiş oluyor.

Kapalı kapılara son

Büyük şirketlerde genellikle katmanlar arası gizlilik hakim oluyor. Kimin hangi toplantıya davet edileceği kimin hangi bilgiye sahip olacağını belirliyor. Bu şüphe, güvensizlik ve hatta paranoya yaratabiliyor.

Framery'de kritik bilgiler sıklıkla ve özgürce paylaşılıyor, herkesin takvimleri varsayılan olarak herkesin erişimine açık oluyor ve şirketin tam mali raporları her çalışana ayda bir kez dağıtılıyor.

Bu açıklık yalnızca şirket çapında güvenin temelini oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda çalışanları değer yaratmaya yönlendirmede de fayda sağlıyor. Misyon ve hedefler, tüm çalışanlar şirketin amaçlarını ve nereye gittiğini tam olarak anladığında daha anlamlı hale geliyor. Kritik bilgilerin serbest akışıyla çalışanlar, çalışmalarını toplumsal açıdan faydalı sonuçlara yönelik olarak daha iyi yönlendirebiliyor.

Uzaktan çalışma serbestisi

Uzaktan ve hibrit çalışma, çalışma şekillerinde her zamankinden daha fazla farklılığa neden oldu. Artık birçok liderin isteği bu çalışma şekillerini kontrol etmek ve standartlaştırmak. Çalışanların nasıl ve nerede çalışması gerektiğine ilişkin çok sayıda politika bulunuyor. Örneğin personelin haftanın belirlenen günlerinde ofise gelmesi talep ediliyor.

Bu tür bir mikro yönetim gereksiz duruyor ve güvene zarar veriyor. Framery’de ekiplerin nasıl çalışacaklarına karar vermesine izin veriliyor. Bu, çalışma tarzı ve yöntemi ne olursa olsun, tamamen uzaktan, hibrit veya tamamen yüz yüze çalışma anlamına gelebiliyor.

Şirketin rotasının ne olduğuna yönetim karar veriyor ancak oraya nasıl gidileceğini ekiplerin ve bireylerin belirlemesine izin veren bir yetkilendirme politikası bulunuyor. Çalışanlar işlerini nasıl yapılandıracaklarını ve sonuçlara nasıl ulaşacaklarını CEO'dan daha iyi biliyor. Farklı görevler, farklı ortamlar ve araçlar gerektiriyor ve bu nedenle yukarıdan aşağıya verilen yetkiler genellikle yarardan çok zarar veriyor.

Çalışanları gözetlemeye son verin

Uzaktan çalışma, çalışanların gözetiminde artışa yol açtı. Çalışanlar, çalışma saatlerinin, e-postalarının, sistem kullanımlarının ve daha fazlasının kurumsal olarak takip edildiğini artık biliyor.

Bu kurumsal casusluk güveni yok ediyor. Eğer işverenler çalışanlarından şüpheleniyorsa, çalışanlar da işverenlerine karşı temkinli davranma eğiliminde oluyor. Pek çok çalışan, gerçek işi yapmaktan ziyade izleme sistemi üzerinde oyun oynamakla daha fazla meşgul oluyor. Aslında araştırmalar, çalışan izleme yazılımının çalışanların bilinçaltında kendi davranışları üzerinde daha az kontrole sahip olduklarını hissetmeye başlaması nedeniyle çalışanların kuralları çiğneme olasılığını artırdığını gösteriyor.

Franery’de, çalışan verilerinin yalnızca çalışanların aleyhine değil, lehine kullanılması gerektiğine de inanılıyor. Kökleri gerçek güvene dayanan bir kuruluşta, insanların işlerini nasıl yaptıklarının hiç önemi olmaması gerekiyor. Bu nedenle çalışanlar, ne kadar emek harcadıklarına göre değil, ürettikleri sonuçlara göre ölçülüyor.

Bu aynı zamanda çalışanların amirlerinden çalışma saatlerini onaylamalarını istemek zorunda olmadıkları anlamına da geliyor. Fazla mesai olarak sayılan saatler, diğer iş günlerini kısaltmak için serbestçe kullanılabiliyor. Şirket, çalışanlarının her hareketini izlemeden doğru miktarda saat harcayacaklarına güveniyor.

İş güvenliğini en üst düzeye çıkarın

Hangi politikalar ve özgürlükler bir şirket içinde uygulanıyor olursa olsun, kuruluşlara olan güven sonuçta hala kırılgan olabiliyor. Örneğin, sürpriz işten çıkarmalar gibi bir durum bir anda tüm güveni yok edilebiliyor. İnsanlar kendilerini değiştirilebilir hissettiklerinde şirkete hiçbir zaman tam olarak güvenemiyor ve her zaman gemiden atlamanın yollarını arıyor.

Framery’de her ne pahasına olursa olsun çalışanların işten çıkarılmasından kaçınılması gerektiğine inanılıyor. Pandeminin başlangıcında şirket genelinde hiçbir çalışanın ayrılmasına izin vermeme taahhüdünde bulunulması da bunu kanıtlıyor. Şirket bu süreçte, bunun yerine araştırma ve geliştirmeye ve yeni süreçlere, yani çalışanlarına yatırım yapmayı tercih ediyor. Kayıplar derin olsa da hep birlikte maliyetleri düşürmenin yollarını bulmaya kararlı şekilde hareket ediliyor ve sonunda bunun işe yaradığı görülüyor. Bu zorlu süreç sonunda şirket yalnızca kârlılığa dönmekle kalmıyor aynı zamanda kuruluşa duyulan tüm güvenin temelini de korumuş oluyor.

İnsanlar kendilerinden vazgeçileceğinden korkmadıklarında liderlerine ve iş arkadaşlarına tamamen yeni ve farklı bir seviyede güven duymaya başlayabiliyor. Aniden her şey yerli yerine oturuyor, dürüst geribildirim daha özgürce alınabiliyor, bilgi daha açık bir şekilde akabiliyor ve çalışma biçimlerinin aşırı izlenmesine veya yönetilmesine gerek kalmıyor. Çalışanlar işe bağlılık gösteriyor ve sürekli olarak ellerinden gelenin en iyisini yapıyor. Özetle, çalışanlara duyulan güvenin karşılığı on kat, hatta yüz kat oranda şirkete geri dönüyor ve herkes kazanıyor.

15 yıldır işe gitmedi... Zam almadı diye şirketi dava etti!

 

Teknoloji şirketlerinde iş bulmak neredeyse imkansız

 

Dünyanın en mutlu ülkesi ‘mutluluğun dersini’ verecek

 

Para gerçekten mutluluk getiriyor mu?

 

Çalışanların mutluluğundan yöneticiler mi sorumlu?

 

İskandinavların mutluluk felsefesi: Hygge

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)