BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerProf. Dr. Yusuf Kaderli gözüyle borsa, yatırımcı ve portföy----

Prof. Dr. Yusuf Kaderli gözüyle borsa, yatırımcı ve portföy

Prof. Dr. Yusuf Kaderli gözüyle borsa, yatırımcı ve portföy
14 Aralık 2023 - 07:35 www.finansgundem.com

Sermaye piyasalarının, yatırımcı dünyasının yakından tanıdığı bir isim Prof. Dr. Kaderli. Akademik hayatının yanısıra borsa okuryazarlığı eğitmeni. Endeksi saniye saniye izliyor, beklentileri anlatıyor. Bir de portföy hazırlıyor.

VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Borsa İstanbul, geride bırakmak üzere olduğumuz yıl yatırımcılarına iyi kazançlar sağladı. Bir yılı gözden geçirmek ve gelecek yılın beklentilerini konuşmak için Prof. Dr. Yusuf Kaderli’yi “Kazandıran Sohbetler”e konuk ettik…

“AKADEMİK HAYATIMIN BAŞINDAN BUGÜNE KADAR TÜM ÇALIŞMALARIM, SERMAYE PİYASASI VE BORSA ÜZERİNE OLDU”

- Sayın Kaderli, dijital medyadan ve ekranlardan borsa konularını takip edenler için tanınan bir kişisiniz, burada da hem akademik kimliğinizle hem de son dönemdeki çalışmalarınızla bize kendinizi yakından tanıma fırsatı verir misiniz?

- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Nazilli İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde Muhasebe ve Finansman Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyorum. Akademik hayatımın başından bugüne kadar tüm çalışmalarım, sermaye piyasası ve borsa üzerine oldu. Daha çok özellikle ilk yıllarda yatırımcı profili ve sonrasında da sermaye piyasasının hemen hemen her alanıyla ilgili çalışma yaptım. Aynı zamanda Teknokent’te yine sermaye piyasası yatırımcılarını geliştirmeye yönelik olarak bir proje kapsamında şirket kurdum ve yaklaşık 4-5 yıldan beri Türkiye'nin birçok ilinde sermaye piyasası yatırımcılarına borsa okuryazarlığı, finansal okuryazarlık konularında eğitimler veriyorum. Bugüne kadar katılımcı sayısı yaklaşık 10 bin kişiyi buldu. Bu faaliyetlerime de yeni projelerle devam etmeyi düşünüyorum.

“DÜZELTME DÖNEMİNDE ENDEKS ÇOK AŞIRI DERECEDE AŞAĞI GELMESE DE BİR ÇOK HİSSE SENEDİNDE ÖZELLİKLE YAN TAHTA DİYE TABİR EDİLEN HİSSE SENETLERİNDE DE ÇOK CİDDİ GERİYE GELİŞLER YAŞADIK”

- Bu yılın sonlarına yaklaşırken 2023 borsa açısından nasıl bir yıl oldu?

- Aslında bakarsanız 2023 biraz karışık bir yıl oldu. Aralık 2022 sonundaki borsanın son hamlesinden sonra Ocak 2023’ten itibaren borsada yükseliş önce yatay seyirle devam ederken hiç beklenmedik bir deprem yaşadık. O depremin sonuçlarıyla beraber de Ocak-Mayıs sürecini bir düzeltme dönemi olarak geçirdik. Fakat bu düzeltme döneminde endeks çok aşırı derecede aşağı gelmese de -5.500-5.600’lerden 4.300’lere geldi- bir çok hisse senedinde özellikle yan tahta diye tabir edilen hisse senetlerinde de çok ciddi geriye gelişler yaşadık. Yaklaşık o dört aylık düzeltme dönemi aslında yatırımcılar açısından kötü bir dönemdi.

İlginç olan şuydu, depremin olması ve de üç aylık mali tabloların tam da deprem dönemine denk gelmesi… Bu yılki en kötü çeyreğin ortaya çıkması bu sonuca götürdü. Ama seçimden sonra farklı bir manzara gördük. Seçimden hemen sonra bir ay gibi bir sürede, özellikle dolar kuru çok sert tırmanışla, yaklaşık 18-19 liralardan hızla 27-28 liralara gitti, yüzde elliye yakın bir prim yaptı. Borsa da ikinci çeyrekte bilançoların bir önceki çeyreğe göre daha iyi gelmesi ve kurdaki bu sıçrama nedeniyle anında tepki verdi.

İçinde bulunduğumuz sürece kadar 2-3 ay içerisinde 4300’den yeni rekorlar tazeleyerek 8562’ye kadar geldik. Yani 1-2 ay içerisinde yüzde yüzden daha fazla bir prim gördük. Bu söylediğimiz süreç Haziran’dan Ekim ayının başına kadar devam etti. Borsa bu kadar kısa sürede çok sert bir yükseliş yaptığı için Ekim başından itibaren bir düzeltme dönemine girdi.

6-7 Aralık’ta 'acaba düzeltme döneminden çıkıyor muyuz, düzeltme tamamlandı m? derken çok kritik bölge olan 8100’ü kıramadı ve biz bundan düzeltmenin henüz tamamlanmadığını ve bir süre daha devam edeceğini anlamış olduk.

“İLK HALKA ARZLARDAKİ TAVAN SERİSİ DEDİĞİMİZ O SERT YÜKSELİŞLER, SON HALKA ARZLARDA AYNI İVMEYLE GİTMİYOR. SONDAKİLER BİRAZ DAHA DURULMUŞ DURUMDA”

- Değerli hocam, halka arzların da yoğun olduğu bir yıl yaşadık. Bu halka arzlar, yeni yatırımcılar, tecrübesiz yatırımcılar adına ne ifade ediyor?

- Halka arzlar bir sermaye piyasasının gelişmesi için çok önemli bir olgu. Yeni halk arzlarının olması, halka açık şirket sayısının artması dolayısıyla bunlara iştirak eden yeni borsa yatırımcılarının sisteme girmesi önemli. Fakat bizde halka arzlarda özellikle halka arz gerçekleştikten sonra, çok kısa sürede çok ciddi primler oluştuğu için başka bir deyişle kısa sürede yüksek kazanç vadettiği için, borsaya yeni giren katılımcıların -tam olarak yatırımcı diyemiyorum- burayı bir yatırım mecrası gibi görmek yerine, yukarı yönlü çok sert hareketler oluyor, biz de bunu değerlendirelim mantalitesi aslında çok ilginç olayları da beraberinde getirdi.

2019 yılının sonuna kadar yaklaşık iki milyon yatırımcı varken pandemiden sonra bu ivme kazandı, 3-4 milyona hatta bu çok yoğun halka arz furyasından sonra bir anda 8,5-9 milyon yatırımcıya ulaştı.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu 8,5-9 milyon yatırımcının yine milyonlarla ifade edilen bir kısmı, kesinlikle halka arzlarda çok az hisse senedi verildiği için eş dost akrabayı da bu piyasanın içerisine getirme maksatlıydı. Hatta ben son birkaç yayınımda şunu söyledim, biz yatırımcının sayısı arttığı için seviniyoruz ama, niceliğe daha fazla önem veriyoruz. Niteliği geri planda bırakıyoruz. Bence yatırımcının kalitesinin de artması lazım. Gelen yatırımcı ne yazık ki nitelikli bir yatırımcı değil. Az önce bahsettiğim nedenlerle gelmiş yatırımcı kitlesi için şu örneği veriyorum, şu an var olan yatırımcının yarısı borsadaki ortalama portföyüyle bir lot çok değerli bir kağıdı alma emri bile veremeyecek durumda. Bu yüzden sadece sayılara takılmamak lazım. Bence, halka arz edilen şirketlerin büyüklüğü, buna katılan yatırımcıların niteliğiyle beraber büyüdüğü zaman daha anlamlı oluyor.  Önüne gelen bütün şirketlerin halka arz edilmesi, bunu gören herkesin borsaya girmesi, parası olsun olmasın, bilgisi olsun olmasın burayı kısa vadede yüksek getir mecrası olarak görmesi yanlışlık olur. Eğer böyle devam ederse bunun çok sürdürülebilir olacağını düşünmüyorum. Açıkçası birçok yatırımcının böyle büyük coşkuyla girip daha sonra çok büyük küskünlüklerle bu piyasada ayrılacağını düşünüyorum.

Asıl sorun, normalde bir şirket halka arz olurken fiyat tespit raporu oluşturulur, uzmanlar otururlar, projeksiyonlar yaparlar ve derler ki bu şirketin değeri şu kadardır. Diyelim ki gerçek fiyatı 12 bulunduysa derler ki 2 TL de gelenekleşen halka arz iskontosu yapalım. Yaklaşık yüzde 20 civarıdır genellikle halka arz iskontosu. Biz bunu 10 liraya satalım derler ama biz o fiyat tespit raporundan anlarız ki şirketin ederi 12 TL.

Şirket 10 liradan halka arz edilir. Bir bakarız 10 liradan halka arz edilen şirket bir ay içerisinde 30-40 TL olmuş, iyi de orada bir fiyat tespit raporu var. Geleceğe dönük projeksiyonlar var. Bilimsel bir çalışma var. Şirketin kökünün 12 TL olması gerektiğini söylüyor. Ne oldu da bir ayda bu hisse 10 liradan 30 liraya gitti? İşte bu da piyasada kullanılıyor.

Nitekim ilk halka arzlardaki tavan serisi dediğimiz o sert yükselişler, son halka arzlarda aynı ivmeyle gitmiyor. Sondakiler biraz daha durulmuş durumda. 8-10 tavan beklenen çok güçlü şirketlerin kağıtları iki tavandan sonra hızla çözülebiliyor. O yüzden sürdürülebilir olmayacak önümüzdeki dönemde biz o eski tavan serilerini görmeyeceğiz.

“8100’ÜN KIRILMASINI BEKLİYORDUK AMA ENDEKS KIRMAYI BAŞARAMADI VE 6-7 ARALIK SERT SATIŞLAR OLDU. BÜYÜK OLASILIKLA BU DÜZELTME BİRKAÇ AY DAHA SÜRECEK”

- 2024’ün beklentileri ve kazandıracak sektörler ne olabilir sizce?

- Önümüzdeki yılın özelliği bir seçim yılı olması, 31 Mart'ta bir seçim olacak. Seçim sonrasında gerek döviz kuruna yönelik gerek enflasyona yönelik gerek faizlere yönelik beklentiler var. Yeni yılın başlarında seçime kadar olan sürede, borsada şu an süren düzeltme bir süre daha devam edecek. 8100’ün kırılmasını bekliyorduk ama endeks kırmayı başaramadı ve 6-7 Aralık sert satışlar oldu. Büyük olasılıkla bu düzeltme birkaç ay daha sürecek. Bir hafta içerisinde çok büyük bir sürpriz olmazsa düzeltme bir iki ayı alacak gibi duruyor. O yüzden seçime kadar olan dönemde, düzeltmenin bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. Ama seçimden sonra özellikle döviz kurunda ivmeli bir hareket bekliyorum.  

Hükümetin ocak ayına girdikten sonra enflasyon beklentisini yukarı yönlü revize etmesini bekliyorum, bu yüzden ancak düzeltme tamamlandıktan sonra seçimden biraz önce başlayacak bir yukarı hareket görme ihtimalimizin kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Bu düşüşler sonrası bir tane daha yukarı yönlü güzel bir hareket göreceğiz. Bu ya seçimden biraz önce olacak ya da seçim sonrasında başlayacak bir ralli biçiminde gerçekleşecek.

Bu ralli de genele yayılmaktan ziyade seçici olmamız gereken bir dönemi de beraberinde getirecek.

Sektörlere gelince, orta vadeli programa baktığımızda inşaat sektörü, yapı sektörü, yapı güçlendirme öne çıkıyor. Özellikle İstanbul'da yaşanabilecek bir depremin endişesi, ülkemizde birçok ilin fay hattının üzerine oturmuş olması nedeniyle özellikle kentsel dönüşüme çok ciddi ağırlık verileceği bekleniyor. Hem mevcut kötü binaları güçlendirme hem de kentsel dönüşüm nedeniyle başta demir çelik, çimento ve inşaatı destekleyen diğer yan sektörler olmak üzere o tarafta bir hareketlilik olmasını bekliyorum.

Diğeri yenilenebilir enerjinin payının toplam enerji üretimimiz içerisinde her geçen yıl artarak devam edeceğini düşünüyorum. Karbon emisyonu ile ilgili anlaşmaları ve Avrupa'nın bu konu üzerinde çok ciddi durduğunu biliyoruz. Türkiye'nin de bu anlaşmaların içerisinde yer aldığını biliyoruz. O yüzden ülkemizde yenilenebilir enerji konusunda ciddi ilerleme bekliyorum. Yenilenebilir enerjiyi üreten şirketler ve bunlara mal tedarik eden parça sağlayan şirketler mutlaka ön plana çıkacaktır.

Burada enerjilerin top yekûn hareketini gördük. 2023 yılında çok sert hareketler yaptılar. Seçici olmaktan kastım enerji şirketlerini tercih ederken özellikle 2023 yılında çok sert hareket yapmamış olan şirketlere yönelmek ve sektör içinde çeşitliliğe dikkat etmek gerekiyor.

Bu arada özellikle dikkat ederseniz son dönemde Türkiye'de elektrikli araç sayısı artmaya başladı. Bu da o bahsettiğimiz karbon emisyonu ile ilgili anlaşmaların bir sonucu. 2030 yılına kadar Türkiye'de araçların ciddi bir biçimde elektrikliye dönmeye başladığını göreceğiz. Bu da kişi başı elektrik tüketimini arttıracak. Çünkü insanlar fosil yakıtlı bir aracı terk edip elektrikli bir araca döndüğünde daha çok elektrik tüketmeye başlayacaklar. Bu kesinlikle ve kesinlikle kişi başına enerji tüketimini arttıracak. Böylelikle enerji üretim şirketlerinin yanı sıra enerji dağıtım şirketleri de ön plana çıkaracaktır.

Bence ulaştırma yine canlı kalmaya devam edecek. Ulaştırma tarafında çok güçlü mali tablolar gördük. Ben bu mali tabloların 2024 yılında da devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü sadece iç pazara hitap etmediği için dış pazar tarafında da ulaştırma şirketlerimiz ve sektörümüz oldukça güçlü bir biçimde ilgi görmeye devam ediyor.

“O RALLİ OLACAKSA YİNE BANKACILIĞIN, HOLDİNGLERİN BAŞROL OYNADIĞI BİR SENARYOYLA GERÇEKLEŞECEK, O YÜZDEN BANKACILIK TARAFINA OLUMLU BAKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

- Bankacılık ve otomotiv sektörleri üzerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?

- Biliyorsunuz, Sayın Şimşek yakın zamanda “iç pazar daralacak, biraz dış pazar arayışı içerisine girsinler” dedi. Özellikle de kredi erişim imkanının olmaması nedeniyle de artık bu tür lüks tüketimi yapabilecek insanların, sadece nakitleri varsa bunu başarabilecekleri yönünde bir sonuca varıyoruz. Çünkü talebi anladığım kadarıyla biraz daha sıkacaklar. Daha sıkı bir para politikası göreceğiz, izlemeye devam edeceğiz. O nedenle ben özellikle otomotiv sektöründe iç talepte bir daralma olma ihtimalini kuvvetli görüyorum.

Ama bankacılık tarafında hikaye devam edecek. Endekste bir kere daha ralli olmasını bekliyorum demiştim. O ralli olacaksa yine bankacılığın, holdinglerin başrol oynadığı bir senaryoyla gerçekleşecek. O yüzden bankacılık tarafına olumlu bakmaya devam edeceğiz ama otomotiv tarafına o kadar olumlu bakmıyorum. Tabii eğer yurt dışı pazarlardaki payı arttırırlarsa o ayrı.

“BU NOT YÜKSELTMELERİ, GÖRÜNÜM DEĞİŞİKLİKLERİ, BİRAZ YABANCI İLGİSİNİ ÇEKMEYE BAŞLADIĞIMIZI GÖSTERİYOR”

- BIST’e yabancı ilgisinde değişim olacak mı?

- Takip ederseniz birçok uluslararası kuruluş, Türkiye'nin son dönemde aldığı tedbirleri, ekonomi bürokratlarının yaptığı hamleleri beğendiğini ifade eden, bu yönde sonuç ortaya koydukları birtakım raporlar açıklıyorlar. Bu not yükseltmeleri, görünüm değişiklikleri, biraz yabancı ilgisini çekmeye başladığımızı gösteriyor. Nitekim bir ralli daha gelecek derken bu ihtimalinin güçlenmesi bence yabancı yatırımcıların gelmesiyle olacak. Şu anki bu beğeni bence icraata da dönmeye başlayacak. En azından bu yıla göre daha iyi olacağını bekliyorum.

“İNSANLARIN BU MECRANIN KOLAY BİR MECRA OLMADIĞINI, BURADA BAŞARILI OLMANIN, GERÇEK ANLAMDA UZUN SÜRELİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARININ KESİNLİKLE ÇALIŞMAYA, BİLGİYE DAYANDIĞINI ANLAMALARI LAZIM”

- Finansal okur yazarlık ne yönde gelişmeli ki bu yeni girişimcilerle artan sayı, gerçek yatırımcıya dönüşsün?

- Öncelikle kafa yapısının değişmesi lazım. Kulaktan dolma bilgilerle, yazışma gruplarıyla sosyal medyada söylenenlerle yatırım yapmaya devam eden kitle sayısı arttıkça bizim bunu düzeltmemiz zor. İnsanların bu mecranın kolay bir mecra olmadığını, burada başarılı olmanın gerçek anlamda uzun süreli ve sürdürülebilir başarının kesinlikle çalışmaya, bilgiye dayandığını anlamaları lazım.
Bu yüzden kesinlikle ve kesinlikle borsaya geleceklerse bunun eğitimini alarak gelmeleri gerektiğini düşünüyorum. Şu sıralarda gelen yatırımcıların önemli bir kısmının son 3-4 yıl içinde geldiği düşünüldüğünde ve endeksin yıllık bazlı şöyle grafiğini bir ekrana yansıtsak, son beş yıldır Türkiye'de gerçek anlamda bir alçalan trendle yatırımcı karşılaşmamış. Alçalan trendle karşılaşmamış bir yatırımcıya ben gerçek borsacı diyemiyorum.

Çünkü yükselen trendler öyle trendlerdir ki, yatırımcıların birçok hatasını bertaraf ederler. O yüzden de yükselen trendlerin çoğunda yatırımcı kazanır ve kendisine bir güven gelir. Ben kazanıyorum bu piyasada para kazanmak kolaymış diyebiliyorlar. Ama bu 8,5 milyon yatırımcının sermaye piyasası raporlarına bakarak söylüyorum yüzde sekseni henüz bir alçalan trend görmedi. Bir yıl öncesine göre kaybetmiş bir yılı henüz görmedi. Beş yıldır Türkiye borsası kazandırıyor. Eğer bilgisiz, finansal ve borsa okuryazarlık bilgisi olmadan ya da bu işin eğitimini almadan kulaktan dolma bilgilerle sosyal medyayla, bu piyasaya gelenler gerçek bir alçalan trendde de çok ciddi küskünlüklerle bu piyasadan bir daha gelmemek üzere ayrılırlar. Bu yüzden eğitimin bu konuda ön plana çıkması ve eğitimi teşvik edici de birtakım politikalar yürütülmesi lazım.

85 milyon nüfusumuzun neredeyse yüzde 10’u piyasaya gelmiş durumda ki bu rakam çok çok daha azdı. O zaman hakikaten borsa okuryazarlığını geliştirici, finansal okuryazarlığa geliştirici bir takım devlet politikalarının da devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum.

“PORTFÖYLERDE OLMASI GEREKEN VARLIKLARDAN EN ÖNEMLİSİ MUTLAKA ALTIN OLMALI VE AĞIRLIĞI ARTIRILMALI”

- Son olarak 2024 yatırım sepetinde borsanın yanı sıra neler ne kadar olmalı?

- Bana göre 2024 yılının enflasyon karşısındaki en önemli varlığı altın. Bunun gerekçeleri var. Bir kere altının da sadece teknik analizi değil, temel analizi de yapılıyor. Bunlardan biri dünyanın en büyük beş altın üreticisinin altını kaça ürettiği ki bu rakam 4-5 yıl önce 1100-1200 dolarlardaydı. Bu arada dünyada yaşanan yüksek enflasyon, bu üreticilerin bir ons altını üretme maliyetini de yukarı çekti. Bunu bir tarafa koyduk. Diğer taraftan Amerika'da son 30-40 yılda yapılmış tüm bilimsel çalışmalar, ABD 10 yıllık tahvil faizleriyle Ons altın arasında yüzde 80-90’lara varan bir ters ilişkinin varlığından söz ediyor. Özellikle enflasyon rakamlarının beklenenden daha iyi gelmesi nedeniyle 2024 yılında artık faiz indirimlerinin olabileceği konuşuluyor. Özellikle buna dair sinyaller sözlü mesajlar gelmeye başladığında 10 yıllık ABD tahvillerinde geri çekilmeler göreceğiz ve dediğim gibi 30-40 yıllık yapılmış belki yüzlerce bilimsel çalışmada bunların ters çalıştığını biliyoruz. Bu altında bir hareketliliği beraberinde getirecek zaten teknik açıdan baktığınızda da bunun hazırlığı var. Altında bir ralli hazırlığı söz konusu. Özellikle 2.075 zirvesinin üzerine fiyat oturduktan sonra biz yeni zirveler görmeye başladık. 2.150’yi gördük ama bir gün içerisinde tekrar geri geldi. Özellikle 2.075 üzeri kalıcılık gördükten sonra belki 2.250-2.350’lere varan bir yukarı yönlü hareket göreceğiz. 2024 yılında şimdi bir yandan da altında böyle bir şey bekliyoruz.

Ons altında diğer yandan da işte dövizle ilgili beklentileri görebileceğimiz bir vadeli işlemleme opsiyon piyasası var. Oraya baktığımızda aralık vadinin 45 civarında onu görüyorsunuz. O zaman işte düşünün. Hani çok basit düşünelim elime aldım hesap makinesini ya en kötü senaryoda biz 2.250 dolar belki bunun üstü de olabilir dediğim gibi yani burada 2.075 dolar kırıldıktan sonra ons altında başka şeyleri olur ama 2.250 dolarlara neredeyse kesin gözüyle bakıyorum. 2024 yıl içinde bir de dolar kurunu yıl sonu için beklenen altında 40 lira olarak alırsak. Bunları çarpıp 31,1 grama bölersek, bir gram altını yaklaşık 2.900 lira gibi bir rakam buluruz. Bugün geldiğimiz noktada gram altın 1.800-1.900 liradan yaklaşık yüzde 60-65’lik bir minimum getiri vaat ediyor. Bunda en kötü senaryoların baz alındığından emin olabilirsiniz. Bir de altında 2.250 doların üzerinde bir hareket dövizde de beklendiği gibi 45 liralara giden bir hareket altını 3.250-3.300 bandına da çekebilir. O yüzden portföylerde olması gereken varlıklardan en önemlisi mutlaka altın olmalı ve ağırlığı artırılmalı.
Faizler bir süre daha böyle gidebilir. Böyle gittiği sürece mevduat faizinin ağırlığının bir miktar artırılması gerekir. Dövizdeki hareketi, ancak seçim sonrası bekliyorum seçime kadar dövizde çok ahım şahım bir hareket beklenmemeli. Bence bu yönde bir portföy yatırımcıyı büyük ölçüde enflasyonun olumsuz etkilerinden koruyacaktır.

Ünal Koçak: Türk halkı spekülatif şeyleri çok okuyor

"7/24 enerji" ÇATES halka açılıyor, Genel Müdür Hamdi Alp anlatıyor

40 yıllık sanatçı Özden Özgürdal ile tiyatroyu konuştuk

Prof. Dr. Nurullah Gür’le 100 yıllık yolculuk... Türk ekonomisinin Aşil topuğu cari açık mı?

Hamas-İsrail savaşı Türkiye’yi ne kadar etkiler? Ahmet Yavuz Paşa yanıtladı

35 milyar dolarlık ihracatın can damarı KYS'cilerden kritik çağrı

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)