BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkBankalar için 2017 daha zor olacak!----

Bankalar için 2017 daha zor olacak!

Bankalar için 2017 daha zor olacak!
25 Ocak 2017 - 10:45 www.finansgundem.com

Bankacılıkta 2016 değerlendirmesine yer verilen rapora göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 52 bankanın üçüncü çeyrek itibarıyla toplam aktif büyüklüğü 2,5 trilyon TL’ye ulaştı

KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Sinem Cantürk, KPMG Türkiye’nin gerçekleştirdiği Türk bankacılık sektörünün araştırıldığı rapor hakkında bilgi verdi. Türk bankacılık sektöründe 2016 yılı Eylül ayı itibariyle 34 adet mevduat, 13 adet kalkınma yatırım ve 5 adet katılım bankası olmak üzere 52 bankanın faaliyet gösterdiğini belirten Cantürk, “Türkiye’deki bankaların şube sayısı geçen seneye göre azalarak 11.926 adet olurken, bankalarda toplam çalışan sayısı da geçen seneye göre düşüş göstererek 211.673 kişi seviyesinde oldu. Bankacılık sektörünün 2016 yılı üçüncü çeyreği itibariyle aktif büyüklüğü 2015 sonuna kıyasla yüzde 7,5 artış göstererek 2,5 trilyon TL oldu. Toplam aktifler arasında yüzde 64 ile en yüksek paya sahip olan krediler aynı dönemde yüzde 8,4 artarak 1,6 trilyon TL olurken, Merkez Bankası tarafından zorunlu karşılık oranlarında indirime gidilmesi sebebiyle aktifler içinde bulunun zorunlu karşılıklar da yüzde 4,2 azalarak 198 milyar TL oldu. Yükümlülükler tarafında ise yüzde 53 ile en yüksek paya sahip olan mevduatlar 2015 sonuna kıyasla yüzde 7,7 artarak 1,3 trilyon TL’ye yükseldi” dedi. KPMG’nin raporundan öne çıkan noktalar şöyle;

Bankaların 9 aylık net karı 29 milyar TL

Toplam aktifler içerisindeki yabancı para oranı yüzde 38,9 olurken, toplam yükümlülükler içerisindeki yabancı para oranı yüzde 42,7 seviyesinde gerçekleşti. Bankacılık sektörü tarafından verilen kredilerin yaklaşık üçte biri yabancı para cinsinden olurken, mevduatlar içerisindeki yabancı para oranı yüzde 39 oldu. Küresel krizden sonraki yıllarda, Türk bankacılık sektöründe verilen kredilerin toplanan mevduattan fazla artması sebebiyle kredi mevduat oranı her geçen yıl yükseldi. 2010 yılında 0,85 olan kredi mevduat oranı, 2015 yılında 1,19’a, 2016 yılının Eylül ayında ise 1,2 seviyesine yükseldi.

Bankacılık sektörünün kârlılık oranları incelendiğinde, 2016 yılında sektörün karlılık oranının arttığı görülüyor. 2016’nın ilk 9 aylık döneminde bankacılık sektörünün net dönem karı yüzde 54,7 artarak 29 milyar TL’ye yükseldi. Bu dönemde kârını oransal bazda en hızlı artıran bankalar yüzde 66 ile yerli özel bankalar olurken, yabancı bankaların kârı yüzde 60,5, kamu bankalarının kârı ise yüzde 41 artış gösterdi. Özkaynak kârlılığı açısından incelendiğinde ise geçtiğimiz sene yüzde 8,17 olan oranın bu sene ilk 9 aylık dönemde yüzde 11,03’e çıktığı görülüyor. Aktif kârlılık ise geçen sene yüzde 1,08 düzeyinde iken, bu sene bu oran yüzde 1,47’ye yükseldi.

Karlılık konusunda 2017 zorlu geçecek

Türk bankacılık sektöründe 2016 yılında artan karlılık oranları ve sermaye yeterlilik oranlarının yükselmesi artılar hanesine yazılırken, takibe dönüşüm oranları yükseldi. Sektörde son dönemde döviz kurlarında meydana gelen önemli artışlar sebebiyle firmaların bilançolarında meydana gelen bozulmalar takibe dönüşüm oranlarının yükselmesinde etkili rol oynadı. TL’nin değer kaybetmesi ile birlikte 2017 yılında da söz konusu oranda artış öngörülüyor.

Önümüzdeki dönemde faiz artışları olmasa bile, kredi mevduat oranının yüksek seyri ve ek kaynak yaratmada doğabilecek zorluklar kredi büyüme hızında yavaşlamaya sebep olabilir. Bu, karlılık konusunda 2016’ya göre daha zorlu bir yıl yaşanacağına işaret ediyor.

Türkiye’nin son dönemde risk priminin artmasıyla birlikte bankaların yurtdışından sağladığı sendikasyon kredilerinin maliyetleri yükseldi. Bunun sonucunda borç çevirme oranının da 2017 yılında özellikle Fitch’in olası not indirimiyle birlikte düşmesi bekleniyor. Bütün bunların yanında, 2017’nin ekonomik büyüme anlamında 2016’dan daha canlı bir yıl olacağı beklentisi, iç talepte ve turizmde 2016’ya göre daha yüksek rakamlar beklentisi, sektör için beklentileri olumlu yönde etkileyen faktörler.
2017’de içeride yeni negatif şoklar yaşanmazsa sektörün gücü ve ivmesinin, gelebilecek dış şokları karşılayabilecek ve büyüme performansını sürdürebilecek düzeyde olduğu söylenebilir.

1,6 trilyon TL’lik kredi verildi

Bankacılık sektörünün 2016 yılı üçüncü çeyreği itibariyle sağladığı 1,6 trilyon TL’lik kredinin yarısını (802 milyar TL) ticari ve kurumsal krediler oluşturuyor. Bunların dörtte birini KOBİ kredileri (405 milyar TL), kalan yüzde 25’lik kısmını ise tüketici kredileri ve kredi kartları (403 milyar TL) oluşturdu. Geçtiğimiz yılsonuna göre verilen krediler yüzde 8,4 artarken, ticari ve kurumsal krediler yüzde 12,8, KOBİ kredileri yüzde 4,1, tüketici kredileri ve kredi kartları yüzde 4,7 artış gösterdi.

KOBİ kredilerinin gelişimine bakıldığında, 2016 üçüncü çeyreği itibariyle en fazla kredi 164 milyar TL ile orta büyüklükteki işletmelere verilirken, bunu 135 milyar TL ile küçük işletmeler izledi.
Geçtiğimiz yılsonuna kıyasla en fazla artış oranı yüzde 7,1 ile mikro işletmelere verilen kredilerde görülürken, orta büyüklükteki işletmelere verilen krediler yüzde 4,5, küçük işletmelere verilen krediler ise yüzde 1,5 arttı. Mikro işletmelere 106 milyar TL kredi verildi.

161 milyar TL ihtiyaç kredisi

Bireysel kredilerin yapısı incelendiğinde, 2016 yılında sağlanan 403 milyar TL’lik kredinin yaklaşık yüzde 40’ını ihtiyaç kredileri, yüzde 38’ini konut kredileri, yüzde 20,5’ini bireysel kredi kartları, yüzde 1,5’ini ise taşıt kredileri oluşturdu. 2016’nın üçüncü çeyreği itibariyle 2015 sonuna kıyasla toplam bireysel krediler yüzde 4,7 artış gösterirken, konut kredileri yüzde 7,7, bireysel kredi kartları yüzde 3,8 ihtiyaç kredileri ise yüzde 2,6 artış kaydetti. Taşıt kredileri ise 6 milyar TL’lik seyrini korudu.

Takipteki krediler 2016 yılı üçüncü çeyreği itibariyle 2015 sonuna kıyasla yüzde 14,6 artarak 55 milyar TL oldu. Böylelikle, kredilerde takibe dönüşüm oranı yüzde 3,32’ye yükselerek 2010 yılındaki yüzde 3,66 seviyesinden sonraki en yüksek düzeyine ulaştı. Takibe dönüşüm oranı tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları ile KOBİ kredilerinde yüzde 4,5 seviyelerinde seyrederken, ticari kredilerde ise bu oran yüzde 2 düzeyinde seyrediyor.

En çok takip oranı toptan ticaret, tekstil ve perakende sektörlerinde

Takibe dönüşüm oranlarına sektörel olarak bakıldığında, en yüksek oranın yüzde 4,46 ile toptan ticaret, yüzde 4,21 ile tekstil, yüzde 3,87 ile perakende ticaret ve yüzde 3,78 ile inşaat sektörlerinde olduğu görülüyor.

Tüketici kredilerindeki takip oranları incelendiğinde, Eylül 2016 itibariyle yüzde 4,5 seviyesinde olan takibe dönüşüm oranının, 2009 yılındaki yüzde 6 seviyesinden sonraki en yüksek düzeye ulaştığı görülüyor. Tüketici kredileri içerisinde takibe dönüşüm oranı en yüksek olan kalem yaklaşık yüzde 8,1 ile bireysel kredi kartları oldu. Bunu yüzde 6,2 ile ihtiyaç kredileri, yüzde 3,5 ile taşıt kredisi ve yüzde 0,4 ile konut kredisi takip etti.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • yorum26 Ocak 2017 00:34

    her iki arkadaşa da sorunlu kredilerin ciddiyeti konusunda katılıyorum malesef..benimde tahminimce şu anki kredilerin en az yüzde 20-25 i batık ve yüzdürülüyor..

  • Ali Ergül 25 Ocak 2017 20:59

    Bankacılık sistemi ciddi sıkıntıda patronlar sermaye koyamaz konulan sermaye buhar olmakta. Sorunlu kredi rasyosu 2001'de dahi bu kadar yüksek olmadı. Ama hükümet anlamamakta ısrarcı eğer bir banka ben battım deyip çekilirse bu domino etkisi yapar ve ülke çöker.

  • dursun25 Ocak 2017 13:08

    Hala anlamak istenilmeyen bir durum var maalesef... 1,6 trilyon kredi bir yenilik veya bir yeni kredilendirme olarak kullanılmadı bunun %30-35 gibi bir oranı batık olup çevrilen, %40-45 gibi bir oranı perakende sektörüne ağırlıklı ithal mal alımı için kalan kısımda bireysel uzun vadeli finansmanlarla biraz da uzun vadeli yatırım kredilerine ait. Dolayısıyla reel büyüme kapsamında üretime yönelik ciddi bir kredilendirme yok gibi...