HSBC Washington ve Pekin’in baskısı altında

HSBC Hong Kong’un güvenlik yasasıyla jeopolitik bir fırtına içinde kaldı. Bankanın geleceği Washington ve Pekin’in baskılarıyla belirsiz.

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

HSBC, yüz yıldan fazla süredir Hong Kong ekonomisinin temel taşlarından biri. Ancak bankanın Asya ve batı arasındaki bir finansal köprü olarak kökenleri, bankayı jeopolitik bir fırtınanın içine sürükledi. Hong Kong, Pekin’in yürürlüğe soktuğu yeni bir güvenlik yasasıyla sarsılırken ve ABD Başkanı Donald Trump Çin’le bir ticaret savaşı yürütürken, HSBC her iki taraftaki müttefiklerini kaybetme tehlikesi yaşıyor.

Londra merkezli olmasına rağmen, kar elde etmek için Hong Kong ve Çin’e bağımlı olan HSBC, Washington ve Pekin arasındaki gerilimden etkilendi. Bankanın hissedarlarının, ana pazarında otoriter bir kısıtlamanın tartışmalı bir şekilde endişe duyması da etkili oldu.

Geçtiğimiz hafta, Çin’de bir gazetede çıkan haberde HSBC’nin “güvenilmez varlıklar listesine” eklenebileceği ve Çin’in ulusal güvenliğini tehdit eden unsurlar içinde yer alabileceği söylendi. Bu tehdit üzerine ortaya çıkan endişeler, Pazartesi günü Çin’in sigorta şirketi ve HSBC’nin en büyük hissedarı Ping An, bankayla ilgili bir güven oyu açıklamasında bulunmasıyla azaldı. Bu açıklamanın ardından HSBC’nin hisseleri son 25 yılın en düşük seviyelerinden, yukarı yönlü bir hareket izledi.

Yine de, HSBC Hong Kong’un politikalarıyla ve Haziran ayında ülkenin tartışmalı güvenlik yasasını desteklediğine yönelik açıklamasıyla baş etmekte zorlanıyor.

Tarihçi ve A Lion Wakes: A Modern History of  HSBC’nin yazarı David Kynaston, bankanın güvenlik yasasına verdiği desteğin, siyasetten geleneksel olarak uzak duran bir bankadan şok edici bir davranış olduğunu söyledi. Kynaston, “eşi benzeri görülmemiş bir şey yapıldı. Ve aynı zamanda, sanırım karlarının büyük bir bölümünü Hong Kong’dan sağladıkları için bu hesabı yapmak zorunda kaldılar” dedi.

HSBC’nin 235,000 kişilik personelinin 30,000’inin çalıştığı ve karının yarısından fazlasını elde ettiği, Hong Kong, bankanın can damarı ve kökenleri. HSBC’nin İskoç kurucusu Sir Thomas Sutherland, 1865’te Avrupa ve Asya arasındaki ticareti finanse edecek Hong Kong merkezli bir kredi kuruluşu hayal etmişti.

Kuruluşunun ardından geçen yüz yıldan fazla zamanda, Hong Kong ve Şangay Bankacılık Birliği (HSBC) ABD ve Avrupa’daki rakiplerini satın alarak küresel bir kredi veren kuruluş haline geldi ve İngiltere’nin Midland Bank’ını satın aldıktan sonra, merkez ofisini Londra’ya taşıdı.

Ancak HSBC’nin uluslararası yükümlülükleri şimdilerde test ediliyor. Banka kendini Washington ve Peki arasındaki ticaret savaşının ortasında buldu ve Çin’in Hong Kong üzerinde kurduğu baskının yarattığı öfkenin odağında yer aldı. Asya’da daha da fazla genişlemeyi planlayan banka için bunun sonuçları ağır olacak. Zira Asya, bankanın karının %85’ini sağladığı bölge.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, HSBC’yi zorlayan siyasetçilerden bir tanesi. Pompeo, Haziran ayından beri bankaya yönelik çeşitli saldırılar gerçekleştiriyor ve bankayı Pekin’in “kurumsal yalakası” olmakla suçluyor.

Bu gelişmeler HSBC’yi sert bir şekilde zedeliyor. Temmuz ayında, Trump Hong Kong Otonomi Yasası’nı onayladı. Bu yasa Amerika’ya, güvenlik yasasını destekleyen yetkililer ve kurumlarla para transferi yapan finansal kurumları cezalandırma gücü veriyor. Örneğin, eğer HSBC bu yasa altında ceza alırsa ve ABD bankanın dolar takas lisansını iptal ederse bu büyük bir sorun olacak.

Pompeo’nun yürüttüğü savaş, HSBC’nin Çin’in Hong Kong’la ilgili yürürlüğe koyduğu ulusal güvenlik yasasını açıkça desteklemesinden sonra ortaya çıktı. HSBC’nin desteği, Hong Kong’un eski lideri CY Leung’un bankayı yasalarla ilgili bir tavır sergilememekle suçlamasının ardından açıklandı. Bu yasalar Hong Kong’da uzun süredir devam eden protestoları, Çin’in ulusal güvenliğini tehdit ettiği söylenen ayrımcılık ve terörizm gibi faaliyetleri yasaklayarak durdurma amacı taşıyor.

HSBC Çin’in sosyal medya platformu WeChat üzerinden yaptığı açıklamada, Asya Pasifik Başkanı Peter Wong’un Pekin’in yeni kurallarını destekleyen bir yazıyı imzaladığını duyurdu. Açıklamada “Hong Kong’un iyileşmesini, ekonomisini yeniden ayağa kaldırmasını ve aynı zamanda ‘tek ülke, iki sistem’ ilkesini korumasını sağlayacak olan kanunlara ve yönetmeliklere saygı duyuyoruz” dendi.

Bu açıklama bankanın 1990’ların başındaki tavrında bir değişim olduğuna işaret ediyor. O dönemde Çin’in ekonomik gücü bugünkü kadar büyük değildi ve banka merkezini Londra’ya taşıma kararı almıştı. Karar Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda yüzlerce protestocunun hayatını kaybetmesinin ardından gerçekleşti.

Bu olaydan 30 yıl sonra, HSBC Pekin’in güvenlik yasalarını desteklemekle ve karına öncelik vermekle eleştiriliyor. Wong’un tartışma yaratan açıklamasından günler sonra, HSBC İngiltere İşçi Partisi tarafından eleştirildi ve bankaya yönelik boykotların olabileceği yönünde tehditlerle karşılaştı.

İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, daha sonra HSBC’yi kanunu desteklediği için kınadı ve Hong Kong halkının haklarının “bankaların karlarına feda edilmemesi” gerektiğini söyledi.

HSBC’ye yönelik eleştiriler aynı zamanda en büyük 20 hissedarından biri olan Aviva Investors’dan da geldi. Aviva’nın Baş Yatırım Müdürü David Cumming, bankanın kanunu desteklemesiyle ilgili “huzursuz” olduğunu ve bu kanunun “detaylarının bilinmediğini ya da pratikte nasıl uygulanacağının belirsizlik taşıdığını” söyledi.

Cumming, “eğer şirketler siyasi açıklamalar yaparsa, bunun kurumsal sonuçlarını da kabullenmeleri gerekir” dedi ve HSBC’nin ve bir başka kredi kuruluşu olan Standard Chartered’ın bu kanun sonucunda demokratik özgürlüklere herhangi bir tehdit ortaya çıkarsa itiraz etmelerini beklediğini söyledi.

Ancak HSBC’ye Pekin’den de herhangi bir destek gelmedi. Temmuz ayının sonlarında, HSBC, Çin medyasında çıkan, teknoloji şampiyonu Huawei’ye iftira attığı ve 2018 yılında Kanada’da şirketin Baş Finans Müdürü Meng Wanzhou’nun tutuklanmasında ABD’ye yardımcı olduğu konusundaki iddiaları yalanlamıştı. Banka, yalnızca ABD Adalet Bakanlığı’nın kendisinden talep ettiği belgeleri teslim ettiğini söyledi.

HSBC’nin Hong Kong’daki, şirket hisselerinin üçte birine sahip olan yatırımcılarından bazıları da İngiltere’nin banka üzerindeki baskısını eleştirdi. Nisan ayında, bölgenin bir grup yatırımcısı, İngiltere Merkez Bankası’nın İngiltere’nin kredi veren kurumlarını korona virüs krizi nedeniyle temettüleri durdurmaya zorladığında, HSBC’ye karşı hukuki süreç başlatma tehdidinde bulunmuştu. Olayın ardından HSBC’nin Başkanı Noel Quinn, bir özür yazısı yayınladı.

Bu ay da HSBC’nin zorlu geçen yakın tarihini hatırlattı ve bankanın adı, ABD otoritelerini şüpheli para transferleri konusunda uyarak bankaların arasında geçti. HSBC sızan belgelerdeki bilgilerin “eski” olduğunu ve ABD Adalet Bakanlığı’yla 2017 yılında yapılan bir anlaşmadan öncesine ait olduğunu söyledi. HSBC’nin hisselerini son 25 yılın en düşük seviyelerine düşüren de sızan bu belgeler oldu.

Kynaston, HSBC’nin açıkça Hong Kong’daki merkezi ve diğer her yerde bağlantılarının olmasına duyduğu ihtiyaç arasında ikilemde kaldığını söyledi. Ancak banka doğu ya da batı tarafındaki operasyonlarını durdurma konusunda herhangi bir karar veremiyor.

HSBC halen konuyla ilgili bir açıklamada bulunmadı.

HSBC hisselerindeki çöküş sadık yatırımcıların sabrını zorluyor

 

Üst düzey bankacılar hapse girerse FinCen ciddiye alınır

 

HSBC’den dehşet verici kötü kredi tablosu