BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiTürkiye'yi örnek alsınlar!----

Türkiye'yi örnek alsınlar!

Türkiye'yi örnek alsınlar!
17 Eylül 2013 - 17:42 www.finansgundem.com

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Project Syndicate’e yazdığı makalede ilginç noktalara dikkat çekti...

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Project Syndicate’e yazdığı makalede, tüm önlemlere rağmen küresel ekonomik durumun endişe vermeyi sürdürdüğünü belirterek, bunun yükselen piyasaları kırılgan hale getirdiğini ancak Türkiye’nin uyguladığı modelin diğer yükselen ülkeler tarafından da göz önüne alınabileceğini bildirdi.
 Maliye Bakanı Şimşek, Project Syndicate’e yazdığı makalede, küresel ekonomi karşısında Türk ekonomisinin durumunu özetledi.
Şimşek, ABD yatırım bankası Lehman Brothers’ın çöküşüyle tetiklenen durgunluk ve finansal krizin yan etkilerinin, patlak verişinden beş yıl sonra sürdüğünü, birçok gelişmiş ekonomide reel GSYH’nın kriz öncesi düzeyinden düşük kalmaya devam ettiğini, işsizlik oranları ve bütçe açıklarının yükseldiğini ve kamu borcu/GSYH oranının rekor seviyelerde bulunduğunu belirtti. Maliye Bakanı Şimşek, “Makro ihtiyati politikalar güçlü ekonomik politikalarının bir yedeği değil, yine de finansal piyasalardaki bozulma ve büyük varlık kabarcıklarını önlemek ve böylece hem piyasalara hem de reel ekonomiye yönelik karşı şokların riskini azaltmak temeldir” dedi.
ENDİŞE VERİCİ OLMAYI SÜRDÜRÜYOR
Bakan Şimşek küresel krizin patlak verişiyle birlikte, büyük gelişmiş ekonomilerin yükselen piyasa ekonomilerine yoğun sermaye akışlarına neden olan, düşük borçlanma maliyetli, krediye artan erişimi sağlayan alışılmamış para politikalarını devreye aldıklarını belirterek birçok ülkenin bundan etkilendiğini bildirdi. Şimşek, “Henüz tüm önlemlere rağmen durum endişe verici olmayı sürdürüyor” dedi. Maliye Bakanı Şimşek yükselen piyasa ülkelerinde kamu bilançolarının, düşük açık ve büyük döviz rezervleriyle birlikte var olan borç yapısıyla her zamankinden güçlü haldeyken hane halkı ve şirket borçluluğunun yükseldiğini belirterek, “Bu sermaye piyasalarında keskin bir dönüşe karşı birçok yükselen piyasada kırılganlığı artırdı” dedi. Şimşek şöyle devam etti:
Bu özellikle Türkiye gibi büyük cari işlem açıklarını yönetmiş yükselen ülkeler için bir gerçek. Türkiye’nin dış açığının GSYH’sının yüzde 6’sına denk gelmesiyle birlikte yetkililer, döviz kuru çalkantılarını çok kısa sürede azaltmaya yönelik iç tasarrufları artırıcı politikalarla reel sektörün uluslararası rekabetini uzun vadede teşvik edecek önlemleri birleştiren bir makro-ihtiyati çerçeveyi kabul etti. Bu diğer yükselen ekonomilerinin de göz önünde bulundurmaları gereken bir modeldir” dedi.
TOLUMA CİDDİ HASAR VERİYOR
Maliye Bakanı Şimşek nasıl formüle ederlerse etsinler farklı politikalar uygulayan hükümetlerin finansal istikrarı sağlamada ortak sorumlulukları bulunduğunu hatırlattı. Bunun reel ve etkin politika koordinasyonuyla iç ve dış düzeyde makro ihtiyati bir yönetişim çerçevesi anlamına geldiğini belirten Şimşek, “Finansal krizleri önlemenin maliyetinin patladıktan sonraki etkisinin maliyetinden daha az olduğu basit bir gerçek. Sonunda finansal krizler önemli üretim düşüşleri ve işsizlikte ani yükselişlerle doğrudan bağlantılı ve aynı önemde olmak üzere sık sık toplumsal uyuma ciddi hasar veriyor” dedi. Şimşek şu görüşlere yer verdi:
“-Örneğin, Türkiye’nin 2001 finansal kriz temelde bankacılıkta etkin bir düzenleyici ve denetleyici çerçevenin eksik olmasından kaynaklandı. Kriz kamu borç rasyosunda yüzde 30 puanlık bir sıçramaya yol açtı. Reel GSYH yüzde 5.7 daraldı ve işsizlik yüzde 4.9 yükseldi.
-O zamandan bu yana, Türkiye, güçlendirilmiş bir ekonomik performansa sahip ve ülkeyi şoklara daha dirençli yapan finansal istikrar ve yapısal reformlar üzerine odaklandı. Gerçekten Türkiye küresel finansal krizler sırasında bankaların yeniden sermayelendirilmesi ya da iyileştirilmesinde, vergi mükelleflerinin bir tek kuruşunu dahi harcamadı. Fakat Türkiye’nin kendi kendine çıkardığı 12 yıl önceki kriz sırasında banka kurtarmaların maliyeti yaklaşık GSYH’nın yüzde 25’ine mal olmuştu.
-Türkiye’nin güçlü temelleri ve makro ihtiyati çerçevesi sayesinde küresel finansal kriz, Türk ekonomisi üzerinde kalıcı bir etki bırakmadan geçti. Toparlanma, yıllık yaklaşık ortalama yüzde 9 reel GSYH artışıyla 2010-2011’de hızlı ve güçlüydü. Türkiye’nin işsizlik oranı şu anda on yılın en düşük noktasında ve kamu-borç oranı kriz öncesi düzeyin önemli ölçüde altında.
-Türkiye’nin tecrübesi bir makro ihtiyati çerçeve tasarımının hem iç hem de uluslararası finansal bağlantıları hesaba katması gereğini ortaya koyuyor. Uluslararası çerçeve her şeyin üzerinde sistematik anlamda önemli finansal kuruluşlardan yükselen yayılma etkileriyle risklerini yakalamalı. Basel III, bankacılık standartlarının geliştirilip uygulanması, konjonktüre karşı sermaye tamponlarıyla bu kurumların ek kayıplarını emiciliğin ortaya konması için temeldir.
-İç önlemler açısından ise bir ülkenin kurumsal mimarisi, finansal istikrarı ve etkin politika koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması için ana unsurdur. Türkiye finansal sektörü doğrudan etkileyen politikaların etkin ve zamanında uygulanmasını gözeten Finansal İstikrar Komitesi ile genel ekonomik istikrarla ilgili konuları değerlendiren ve denetleyen bir Ekonomik Koordinasyon Kurulu kurdu. Her iki kurul makro ihtiyati politikaların uygulanması ve operasyonel tasarımının geliştirilmesinde yardımcı oldu.
-Örneğin Merkez Bankası tarafından uygulanan enflasyon hedeflemesi rejimi finansal istikrarı sağlamak üzere revize edildi ve bir yeni para politikası çerçevesi 2010 sonundan itibaren etkili olmaya başladı. Maliye politikası şimdi, politika faizi, faiz koridoru, munzam karşılık oranları ve rezerv opsiyonu mekanizması gibi daha kapsamlı araçlar sergiliyor.
-Bankalarda sermaye yeterlilik oranları 2006’dan beri yüzde 12 düzeyinde korunuyor. Krizde bile bankaların sermaye yeterlilik rasyoları yüzde 8 olan Basel II gerekliliklerinden yukarıdaydı. Bankaların kar payı dağıtımları 2008’den beri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu denetiminde. Sonuç olarak bankaların bilançolarında bol rezervler oluşturuldu ve özkaynak karlılığı yüksek kaldı.
-Türkiye ayrıca vergi kanunlarında finansal olmayan firmaların yaptığı aşırı dış borçlanmayı cezalandıracak iyileştirmeleri gerçekleştirdi ve hane halklarının uzun vadeli tasarruflarını uzun vadede cesaretlendirmeyi hedefleyen önemli teşvikler getirdi.”
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • AHMET ÖZÜBİR.*17 Eylül 2013 19:18

    Birde yaptıklarınızlan övünüyorsunuz ülkenin yüzde 55şini asgari ücretlen çalıştırın emeklilere hayatı zindan ettirin belli kesimler zaten zengindi birde bunun üzerine akp döneminde enazından 10yada 20,000 kişdaha sayenizde zenginler sınıfına katıldı ülkenin milleti açlıklan boğuşurken sen kalkmış türkiyeyi örnek gösteriyorsun.inşallah ülkemizi başka bir devlet vururda sizlerde onların boyunduruğu altında yaşarsınız ve bizlere çektirdiklerinizi allahımda sizlere çektirsin.bari konuşmaya yüzünüz olsun.ben bu ülkenin başına kim gelirse gelsin ama istediğim tekşey akpliler olarak hepinizin MAL VARLIĞINIZIN incelenmesi ta sülalenize kadar.