BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiTruss’ın enerji planı geri mi tepiyor?----

Truss’ın enerji planı geri mi tepiyor?

Truss’ın enerji planı geri mi tepiyor?
28 Eylül 2022 - 11:27 www.finansgundem.com

Haneler için enerji maliyetini düşürmek isteyen Truss’ın enerji sübvansiyonları, 200 milyar sterline mal olabilir.

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

İngiltere ekonomik anlamda tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor olabilir. Sterlinin değer kaybı, enerji krizi ve yüksek enflasyon başta olmak üzere birçok sorunla boğuşan İngiltere’de görevi henüz yeni devralan Truss yönetiminin attığı ilk adımlar işlerin daha da kötüleşmesine neden olmuşa benziyor.

Henüz seçilmeden uygulayacağı radikal ekonomi politikasıyla dikkatleri üzerine toplayan Truss’ın çözümleri büyük bir dirençle karşılaşıyor. Zenginden alınan vergide indirime giderek refahı tabana yayma gibi oldukça marjinal bir yol izleyeceğini ifade eden Truss, başta ABD olmak üzere dünya ekonomilerinden de olumlu bir yanıt alamamışa benziyor.

Truss’ın ekonomi politikasında yer alan bir başka radikal başlık ise enerji krizi ancak Truss yönetimi, bu noktada da başarılı ve ikna edici bir politika üretemiyor gözüküyor. Bloomberg’den Tyler Cowen, yazısında, Truss’un enerji politikasıyla uyguladığı radikal hamlelerin geri tepmek üzere olduğunu ve soru işaretleri barındırdığını iddia ediyor.

İki yıl boyunca tavan fiyat

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, İngiltere Başbakanı Liz Truss'un enerji sübvansiyonları, enerji fiyatına bağlı olarak ülkeye 200 milyar sterlinden fazlaya mal olabilir. Truss, enerji politikasıyla haneler için ortalama enerji maliyetini sınırlamayı, maliyet artışlarını yumuşatmak için tüketicilere ve işletmelere sübvansiyonlar vermeyi ve önümüzdeki iki yıl boyunca enerjiye tavan fiyat koymayı hedefliyor. Aslında bakılırsa bu yöntemlerde şaşılacak bir şey yok gibi gözüküyor çünkü bazı AB ülkeleri de zaten genel anlamda benzer yollar izliyor.

Yine de bu tür planlara şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. Her şey göz önünde bulundurulduğunda, enerji fiyatlarının daha fazla yükselmesine izin vermenin daha iyi olacağı görüşü yabana atılmamalı. Bununla birlikte, yine de iyi çözümler bulmanın zor olduğu bir dönem yaşandığı da malum.

Ekonomi, bir mal veya hizmet zor bulunur hale geldiğinde fiyatının yükselmesine izin verilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu sadece korumayı teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda daha yüksek fiyatların tedarikçilerin üretimi genişletmelerine yardımcı olmasına da destek olur.

Arz teşvikleri kısa vadede çözüm olamaz

Temel ekonomi, bir mal veya hizmet zor bulunur hale geldiğinde fiyatının yükselmesine izin verilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu sadece korumayı teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda daha yüksek fiyatların tedarikçilerin üretimi genişletmelerine yardımcı olmasını sağlıyor. Ürünlerinin fiyatının yükseldiğini gören üreticiler, üretim kapasitelerini artırıyor.

Bununla birlikte, enerji söz konusu olduğunda bu genel kuralın bazı istisnai yönleri ortaya çıkıyor. Bunlardan birincisi, arzın genellikle sıkı bir şekilde düzenleniyor olması ve inşasının uzun zaman alabilmesidir. Örneğin birçok ülke nükleer enerjiyi kısıtlıyor veya ‘fracting’i yasaklar. Hidrolik kırılma olarak bilinen fracting, daha fazla petrol çıkarılmasını sağlasa da yer altı su kaynaklarına zarar vererek çevreyi tahrip ettiği için birçok ülkede yasaklanan bir yöntem olarak biliniyor.

Truss bu noktada da radikal bir karar alıyor ve fracking'i serbest bırakma planlarını açıklıyor. Ancak fracking ile daha fazla arzın kullanılabilir hale gelmesinin yıllar alacak olması, soruna ivedi çözümler üretmek noktasında başarısız olunmasına neden oluyor.

Bu veriler ışığında, İngiltere’de gerçek bir piyasanın çalışmadığını da söylemek zor olmuyor. Bu nedenle, arz teşviklerinin, kısa vadede enerji sorununu çözmede işe yaraması beklenmiyor.

Tüketiciler faturalarını ödeyemiyor

Enerjide ikinci sorun ise taleple, özellikle de faturalarını ödeyemeyen tüketicilerle ilgili. Buna göre, söz konusu enerji olduğunda bu kişilere sunulan arz, sanıldığı kadar kolay kapatılamıyor. Waterstone'un Londra'daki kitapçısı fiyatlarını yükseltirse ve siz de oradan kitap satın almazsanız bunda bir sorun olmayabilir, kitabı almazsınız ve onlar da sizin paranı almazlar. Ancak enerjide durum bu kadar kolay değildir.

Gerçekten de hizmet faturaları aynı şekilde çalışmaz. Enerji bir şekilde evinize gönderilir ve ardından bunun için ödeme yapmanız istenir. Bunu yapmazsanız, hizmetin kesilip kesilmeyeceği ve ne zaman kesileceği gibi can sıkıcı bir soru ortaya çıkar.

Bir tahmine göre, Truss'un planı, herhangi bir plan olmadığında 3.548 sterline karşılık gelen enerji faturalarının ortalama 2.500 sterline düşeceğini gösteriyor.

Bu noktada, kamu hizmetlerinin borcunu ödemeyenler konusunda görece sert bir duruş sergilemesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Yine de siyasetin gerçekleri sizi pek umursamayabilir ve araya girebilir. Bir tahmine göre, Truss'un planı, herhangi bir plan olmadığında 3.548 sterline karşılık gelen enerji faturalarının ortalama 2.500 sterline düşeceğini gösteriyor.

Bu oldukça büyük bir fark ve birçok kişi daha yüksek tutarı ödemekte gerçekten zorluk çekebilir. Aslında daha fazla ödeyebilirler, ama ne pahasına? Daha az pub ziyareti mi? Uydu TV’den vagzeçerek mi? İnsanlar gerçekten de böyle bir kemer sıkmayı seçer mi? Tüketiciler çok iyi biliyorlar ki, yeteri kadar insan faturalarını ödemezse, özellikle kış yaklaşırken seçmenlerin bu kadar büyük bir kesiminin aldığı hizmetin kesilmesi çok ama çok zor bir siyasi karar olur.

Karşılaştırma yoluyla, Jackson, Mississippi'deki mevcut su krizini düşünün. Kasabanın su idaresinin sermayesi yetersiz ve müşterilerin neredeyse üçte biri faturalarını ödeyemiyor. Müşterilerin yaklaşık altıda biri fatura bile alamıyor. Yine de, Jackson'ın seçilmiş yetkililerinin, sonuçta daha insancıl olup olmadıklarına bakılmaksızın, tüm bu kullanıcıların suyunu kesmesi politik olarak mümkün değildir.

Gerçek şu ki, fiyatları artırmak her zaman mümkün olmayabilir. Özellikle birçok müşteriden herhangi bir ödeme alamıyorsanız.

Müşteriler, faturalarını ödememe alışkanlığı edindikten sonra, gelecekteki fiyatlar çok daha düşük olsa bile ödeme almak zorlaşır. Tüketiciler, ödeme gerektirmeyen rejimin devam etmesini ve işlerin bu amaç doğrultusunda organize edilmesini bekleyebilir.

Teşvik, düşük gelirli gruplarla sınırlandırılmalı

Sorun ise daha da kötü. Müşteriler, faturalarını ödememe alışkanlığı edindikten sonra, gelecekteki fiyatlar çok daha düşük olsa bile ödeme almak zorlaşır. Tüketiciler, ödeme gerektirmeyen rejimin devam etmesini ve işlerin bu amaç doğrultusunda organize edilmesini bekleyebilir. Bu, az gelişmiş ülkelerde yaygın bir sorundur.

Tüm bunlar, Truss rejiminin Birleşik Krallık enerji politikasını nasıl iyileştirebileceği sorusunu gündeme getiriyor. Basit bir değişiklik sorunu şiddetini yumuşatabilir: Enerji sübvansiyonunu herkes için uygulamak yerine düşük gelirli gruplarla sınırlamak. Bu, paradan tasarruf sağlayacak ve aynı zamanda, yoksul olmamasına rağmen ödeme yapmayanların arzını kesmeyi kolaylaştıracaktır. Enerji arzının deregüle edilmesine gelince, Truss planının çok doğru yolda olduğunu belirtilmesi gerekiyor.

Truss zenginden almadan yoksula verecek

 

Truss, enerji fiyatlarına ilişkin mali destek paketini açıkladı

 

Truss’tan Başbakan olarak ilk açıklama: Şimdi sorunları çözmenin zamanı

 

Liz Truss'ın kriz planı belli oldu: 130 milyar sterlin ayırdı!

 

IMF: İngiltere'deki son ekonomik gelişmeleri yakından izliyoruz

 

İngiltere'de hisse senedi ve tahvil piyasalarında 500 milyar dolarlık kayıp

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)