BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiGeleceğin 6 ekonomi trendi----

Geleceğin 6 ekonomi trendi

Geleceğin 6 ekonomi trendi
19 Ekim 2020 - 13:54 www.finansgundem.com

Bu 6 ekonomi trendine herkesin hazır olması gerekiyor

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Korona virüs öncesi başlamış olmalarına rağmen, birçok alanda, dünya pandemiyle baş etmeye çalışırken hızlanan ekonomi trendleri, korona virüs sonrası dünyamızı şekillendirecek. Changeist’in Yönetici Ortağı Scott Smith, herkesin farkında olması gereken 6 ekonomi trendini açıkladı.

Büyük ayrılık

Ekonomiler arasında “ayrılık” korona virüs öncesinde başlamıştı. Bunun ilk göstergeleri, 5 ila 10 yıl öncesinde ortaya çıksa da, pandemiyle birlikte küreselleşmeye olan bu boyuttaki bağlılığın bir zayıflık yaratacağı açıkça görüldü. İngiltere, ABD, Rusya ve Avrupa Birliği gibi dünyanın önemli güçleri, uzun süredir ulusalcılığı savunmaya başlamıştı. Buna ek olarak, Çin’in dünyanın üretim merkezi olarak öne çıkması, korona virüs sürecinde daha sert bir şekilde sorgulanmaya başladı. Zira korona virüsle birlikte tedarik zincirleri durma noktasına geldi ve Çin hükümeti ile batı arasındaki farklılıklar oldukça belirgin hale geldi.

Uluslar yeni bir gelecek inşa etmek için ileriye bakarken, küreselleşmenin geride kalacağı görülüyor. Forbes’un haberine göre, bunun yerine, dört ya da beş büyük bölgenin (Amerika, Avrupa Birliği, Asya ve Çin, belki Hindistan) olduğu çok kutuplu bir dünya ortaya çıkacak. Bu bölgelerin ayrı ekonomileri, güvenlik ağları, kültürleri ve kanunları olacak. Bu kutuplar aynı zamanda veri gizliliği, standartlar, ticaret anlaşmaları konusunda benzer çerçevelerden bakabilirler.

Geçiş şoku

Eğitim, ulaşım, enerji, gıda ve sağlık hizmetleri gibi en büyük toplumsal sistemlerimizden ve moden sektörlerimizden bazıları devasa değişimlerin eşiğinde. Artık bir mit olduğu söylenemeyen iklim değişikliğiyle, bu sektörler kendilerini yeni gerçeklikte yeniden yapılandıracak.

Çiftlik hayvanı üretimi sera gazı emisyonlarının %14.5’inden sorumlu tutulduğu için veganlık ya da vejeteryanlık desteklenecek. Aynı zamanda gıda sektörü de, zorlananlar için aynı tadı verecek “sahte” et üretimine başlayacak. Elektrikli araçlardan, sürücüsüz arabalara, ulaşım sektörü de yeni nesil güvenli ve dünya için zararlı olmayan ulaşım araçları ortaya koyacak. Enerji sektörü, iklim değişikliğiyle ilgili yapılan Paris Anlaşması’nın koyduğu emisyon azaltma hedeflerini gerçekleştirebilmek için karbonsuzlaştırma yoluna gidecek.

Öğretmenler yeni nesilleri eğitme görevini, evden çalışarak yerine getirmeye çalışıyor, şirketler uzaktan çalışma sistemine adapte oluyor ve korona virüsten kaynaklanan geçiş şoku, gerginlik ve karmaşa yaratıyor. Bu geçiş sürecinin şoku hala hissedilir durumda ve ekonomi, teknoloji, sağlık, toplumsal gelişim ve diğer alanlarda deneyimimizin bir sonraki aşamasına geçerken devam edecek.

Toplumsal mutabakatı yeniden düşünme

Hükümetlerimizle ve şirketlerimizle olan ilişkilerimizden ne bekleyebiliriz? Yoğun baskı altında, geleneksel toplumsal mutabakatımız artık birçok insan için işlevini yitirdi. Toplumlar sahip olanlar ve olmayanlar arasında bölündü. Din, ırk, cinsel yönelim gibi farklılıklar sosyal medyada ortak bir payda oluşturmaktan çok, derin uçurumlar yaratıyor.

Toplumsal deneyimlerimiz dijitalleşirken, işgücü otomasyon karşısında kendini tehdit altında hissediyor. Aynı zamanda çalıştıkları şirketlerde ya da hükümetlerinin gözünde değerleri olmadığını hissediyorlar. Evrensel bir temel gelir tartışmaları, pandemi nedeniyle gerçekleşen karantinalardan darbe alan ülkelerde giderek yükseliş gösteriyor. Ekonomiler korona virüs pandemisinden iyileşmeye çalışırken, insanlar, şirketler ve hükümetler arasındaki toplumsal mutabakatta nelerin yer alması gerektiğine dair tartışmalar giderek artıyor. Bazıları daha iyi kamu hizmeti, daha yüksek etkinlik, dijital kamusal altyapı ve daha fazlası için ‘bir platform olarak hükümet’ fikrini düşünmeye başladı.

Yapay zeka (AI)

1970’ler ve 1980’ler yapay zeka (AI) kışları olarak karakterize edilmişti. Bu yıllardan sonra, yapay zeka gelişmelerini giderek demokratikleştiren derin bir öğrenme devrimi gerçekleşti. Bugün, yapay zeka trendine şahit oluyoruz. Burada üstesinden gelinmesi gereken önemli güçlükler var. Örneğin, yönetmelikten kaynaklanan engeller, geliştirme maliyeti ve yapay zeka girişimlerini planlama ve düzenleme konusunda bir araya gelen kurumlar, şirketler ve hükümetler gibi.

Hala çözülecek çok fazla şey olsa da, yapay zeka konusundaki çalışmalar hızlanıyor ve yeni bir büyük dalga oldukça yakın. Pandemiden önce ve pandemi sürecinde yapay zekanın nasıl dünyamıza değer katabileceğini gördük ve bu trendin devam edeceği açıkça görülüyor.

Kimlik

Biz kimiz? Bu sorunun cevabı oldukça fazla değişiklik gösterebilir. Teknolojinin insanların dijital temsiline izin vermesi de bunu daha da karmaşık hale getirerek, cinsiyetin ve toplumsal rollerin normatif tanımlarını erozyona uğratabilir. Bugün kendimizi çeşitli durumlarda temsil etmek için bir kimlik “yığını” olarak tanımlayabiliriz. Sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik, fiziksel dünyadaki kimliklerimize yeni bir katman ekliyor. Kiminle etkileşime geçtiğinize göre mi kimliğinizi belirleyeceksiniz? Zihin sağlığımız sanal kimliklerimize çok fazla vakit ayırırsak ve fiziksel dünyayı görmezden gelirsek darbe alır mı? Elimizdeki araçlara bakılacak olursa, akıllı telefonlar, sosyal medya ve teknolojiyle birlikte, fiziksel dünyadaki kimliğimize uymayan yeni bir dijital kimlik yaratabiliriz.

Derin hibritlik

Derin hibritlik, fiziki, biyolojik ve dijital dünyaların bir karışımı ve gözden kaçırılmamsı gereken son gelecek trendi. Korona virüs sonrası yaşadığımız “yeni normal” bu dünyaların tümünün birleştiği ve günlük hayatımızla karıştığı bir yer olacak. Her kurumun, kendisiyle iletişime geçen bireyler için hatasız bir şekilde işleyen fiziki ve dijital deneyimlerine özen göstermesi gerekiyor. Örneğin, Posta İdaresi’nin evden çalışmayı, çevrimiçi alışverişi desteklemek için doğru sistemleri ve altyapısı olmalı. Her kurum şimdi hem çevrimiçi mecralarda hem de fiziki dünyada, ürünlerini ve hizmetlerini nasıl sunacaklarını düşünmek zorunda. Dördüncü Sanayi Devrimi, tamamen siber-fiziki sistemlerle ve dünyamızı dönüştürmek için teknolojiyi kullanmakla ilgili. Sensörler ve akıllı makinaların üretime yardımcı olduğu bir üretim dünyasında başlamış olsa da, şimdi sağlıktan, eğlenceye ve enerjiye neredeyse her sektörü etkiliyor. Küresel ekonominin gelecek döneminde, eşi benzeri görülmemiş fırsatlar olacak.

Korona virüs salgınında dünya çapında kontrol kaybediliyor

 

İngiltere’nin kredi notunu düşüren 3 neden

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)