BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemTarihteki büyük İstanbul depremleri----

Tarihteki büyük İstanbul depremleri

Tarihteki büyük İstanbul depremleri
08 Mart 2023 - 08:51 www.finansgundem.com

Bizans ve Osmanlı dönemlerinde İstanbul’u yıkan depremler… Hangi deprem ‘Küçük Kıyamet’ olarak tarihe geçti? Kentte en büyük hasarı alan semtler… Bilim insanlarınca paylaşılan deprem senaryolarıyla tarihteki depremler arasında nasıl benzerlikler var

Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat 2023'teki 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki deprem Türkiye'nin 11 ilinde büyük hasarlara yol açtı. 46 binden fazla canımızı kaybettik. Her büyük depremden sonra olduğu gibi bu depremlerin ardından da gündem olası İstanbul depremi.  

17 Ağustos 1999'da meydana gelen ve Sakarya'dan Yalova'ya kadar büyük yıkıma yol açan 7.4 büyüklüğündeki deprem, İstanbul'da da şiddetli şekilde hissedilmiş, Avcılar'da büyük yıkımlar meydana gelmişti. Deprem uzmanları, aralarında itiraz edenler olsa da, 1999 depreminde İstanbul'u asıl etkileyecek fayların kırılmadığı ve daha fazla stres biriktirmeye başladığı uyarısını sürekli yaptı. Olası bir depremin megakentte büyük yıkıma yol açacağı ve çok fazla can kaybı olacağının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Tarihte İstanbul'u yıkan, yerle bir eden sayısız depremler olurken özellikle Osmanlı döneminde yaşanan felaketler kayıtlara geçmiş durumda.

Günce Akpamuk ve Asya Robins'in BBC Türkçe'de yer alan haberinde, İstanbul'da yaşanan büyük depremlerle ilgili çarpıcı bilgiler paylaşılıyor.

Haberde, deprem araştırmacısı Elizabeth Angell'in 'Sismik Şehir Manzarası: İstanbul’un Tarihinde Depremler’ makalesinden bölümler aktarılıyor. Angell, İstanbul’u değişik ölçeklerde etkileyen, farklı büyüklüklerde yüzlerce deprem yaşanmış olabileceğini söylüyor.

İstanbul’da yaşayanların hayatında her zaman deprem olduğunu ifade eden Angell, hasara yol açan 358 yılında ve daha sonra 6. yüzyılda depremler olduğuna dikkat çekiyor.

“İstanbul’da çok sayıda tarihi yapı var ve bunlar tarih boyunca tekrar tekrar hasar görüp yenileniyorlar. Örneğin Bizans döneminde şehir surları birkaç kez yıkılıyor. Ayasofya da aynı şekilde” diyen Angell, Osmanlı dönemine dair daha çok bilgi olduğunu belirtiyor.

Etkisi en büyük depremlerden birinin Osmanlı tarihinde ‘Kıyamet-i Suğra’ (Küçük Kıyamet) olarak bilinen 1509 depremi olduğunu söyleyen Angell, “Tam sayıları bilmiyoruz tabii ama binlerce insan öldü ve ağır yıkım oldu. Şehir surları zarar gördü, pek çok kule yıkıldı, 100 civarı cami hasar gördü” diyor.

Angell, 22 Mayıs 1766’da Marmara Denizi’nin doğusunda meydana gelen ve İstanbul Boğazı ve Mudanya Körfezi'ne kadar uzanan tsunamiye yol açan önemli bir depremin etkilerinin 5 Ağustos’ta aynı bölgenin batısında yaşanan ikinci bir depremle şiddetlendiğini ifade ediyor.

Bu depremlerde 4-5 bin arasında kişinin öldüğünü ve şehirde panik ve kargaşa yaşandığını söyleyen Angell, “Fatih Camii, şehir surları, Yedikule, Kapalıçarşı, Topkapı Sarayı gibi yerlerde hasar oluştu. Hatta padişah bir süre çadırda kaldı” diyor.

Angell, 1999 Düzce depremi öncesinde İstanbul’u en çok etkileyen ve şehirde ciddi hasara yol açan 1894 depreminin, kentte deprem bilinci ve bilimsel çalışmalar açısından bir dönüm noktası olduğunu anlatıyor.

İstanbul’un depremin yanı sıra çeşitli diğer felaketlere de sahne olduğunu söyleyen Angell, geçmişte insanların depremden çok yangından korktuğunu ifade ediyor: “Jeolojik zamanda depremler çok sık ancak bir insan hayatında büyük hasar veren depremlere çok denk gelinmeyebilir. Yangınlar daha sık oluyor. 1894’ten sonra İstanbul’da insanların daha güçlü binaları nasıl yapacaklarına dair düşünüp yazdığını görüyoruz. Bazı binaların, örneğin taş yapıların ahşaba göre daha çok hasar gördüğünü anlıyorlar. Ahşap yapıların daha esnek ve hareket edebilir olduğunu düşünüyorlar. Ancak bunlar İstanbul tarihinde izi olan yangınlara karşı daha savunmasız yapılar.”  

1894 depreminin ardından ilk bilimsel çalışma

BBC Türkçe’deki haberde görüşlerine başvurulan 1894 Depremi ve İstanbul kitabının yazarı Dr. Sema Küçükalioğlu Özkılıç, İstanbul’da büyük yıkıma yol açan 1509, 1719, 1766 gibi depremlerin ardından o dönemlerde bilimsel bir çalışma yapılmadığını, ilk bilimsel incelemenin, modernleşme ve teknik imkanların gelişmesiyle 10 Temmuz 1894 depreminden sonra kaydedildiğini söylüyor.

Üç sarsıntının yaşandığı bu deprem şehirde büyük bir hasara yol açtı. Çok sayıda kişi evsiz kaldı.

Depremzedelerin bir kısmı akrabalarında, otellerde kalırken bir kısmı çadır ve barakalarda yaşadı, depremzedeler için yardımlar toplandı ve hasar tespit çalışmaları yapıldı.

Bu dönemde Osmanlı topraklarında sismik istasyon ve deprem uzmanı olmadığı için sismik kayıtlar yapılamadı. Ancak depremin ardından Atina Rasathanesi Müdürü D. Eginitis İstanbul’a davet edildi ve depremle ilgili bir rapor hazırladı.


D.Eginitis'in 1894 depreminin etki alanlarını gösteren haritası

Küçükalioğlu “Depremi bilimsel olarak araştırmaya gelen Eginitis, 1894 depreminin merkezinin tek bir nokta olmayıp büyük eksene paralel bir bölgede bulunan fay kırığında gerçekleşmiş olabileceğini söylemiş. Dönemin jeologlarından Halil Edhem Bey’in tercümesini yaptığı bir çalışmada, depremin merkez üssünün İzmit Körfezi olduğu ifade edilmiş. Ancak bu dönemde merkez üssünü tespit edebilecek bir sismograf yoktu, dolayısıyla bu verilere ihtiyatla yaklaşmak gerekir” diyor ve şunları ekliyor:

“Eginitis’in raporu, Osmanlı coğrafyasında hazırlanmış ilk bilimsel çalışma. Burada deprem öncesi belirtiler, depremin meydana gelişi, saati, süresi, merkezi, derinliği, şiddeti, etkilediği alan gibi hususlar yer alıyor.”

30 Eylül 2019 tarihinde Sözcü'de yer alan Sinan Meydan imzalı yazıda, 1894'teki depremle ilgili önemli bir kaynak bildiriliyor: Tarih: 10 Temmuz 1894, Salı. Saat: 12.24 İstanbul, çok şiddetli bir depremle sarsıldı. Ertesi gün Moniteur Oriental Gazetesi depremi okurlarına şöyle aktarıyor: "Saat 12.24'te yaklaşık yarım dakika süren şiddetli yer sarsıntısı bütün kentte tarif edilemez bir paniğe yol açtı. Maalesef çok sayıda ölü ve yaralı bulunmaktadır. Her yerde çığlıklar, gözyaşları, ağlamalar, zinir krizleri, bayılmalar, Tanrı'ya, Meryem'e yakarmalar duyuluyordu. Çok insan geceyi yıldızlar altçında geçirdi. Bütün kentte bir dükkan bile açık kalmadı. İstanbul ve bazı vilayetlerde başlayan kolera vakası sebebi ile bitkin düşen halk, ardından meydana gelen deprem faciası ile iyice perişan olmuştur."

Sosyolojik yapı değişti

Yaklaşık 21 bin hanenin hasar gördüğü depremle ilgili olarak Küçükalioğlu, depremde en çok hasar gören semtler için de şu ifadeleri kullandı:

Depremden en fazla etkilenen yerlerin başında Suriçi, yani tarihi yarımada dediğimiz alan geliyor. Depremde en ciddi hasarın sütunları dükkân sahipleri tarafından zayıflatılmış olan Kapalıçarşı’da ve depremin merkezine yakın olan Adalar’da. Hemen her depremde hasar gören Fatih Camii ve külliyesi, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii, Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul surları, Babıali binası gibi çok sayıda yapı bu depremde hasar gördü. 

Depremde “devletin resmi kayıtlarına göre 161 kişinin hayatını kaybettiğini, 378 kişinin yaralandığını ve 3 bin 708 kişinin evsiz kaldığını” ifade eden Küçükalioğlu şunları söylüyor:

“Depremin ardından şehrin dışına veya açık alanlara doğru bir hareketlilik var. Evleri az hasarlı ve ekonomik gücü olanlar hemen evlerini onarırken evleri hemen onarılamayacak durumdakiler de ya akrabalarının yanına yahut kiraladıkları başka yerlere veya otellere yerleşiyor. Evsiz kalanların bir kısmı da baraka ve çadırlarda yıl sonuna kadar kalıyor. Fakat deprem İstanbul’un sosyolojik yapısını değiştirebilecek nitelikte değildi”.

Günümüzde deprem uzmanları olası İstanbul depremi için "3 parçalı ve 3 şoklu" kırılma uyarısı yapıyor. 30 Eylül 2019 tarihinde Sözcü'de yer alan Sinan Meydan imzalı yazıda ise Atina Rasathanesi Müdürü D. Eginitis'in 1894'deki depremle ilgili verdiği bilgiler aktarıldı: Eginitis'in raporuna göre 1894 depremi şöyle gerçekleşti: İlk olarak yeraltından gelen şiddetli bir gürültü duyuldu. Bu sırada başlayan hafif sarsıntı giderek şiddetlendi. Bu ilk sarsıntı 4-5 saniye sürdü. Sonra çok daha şiddetli ikinci bir sarsıntı gerçekleşti. 8-9 saniye süren bu sarsıtı çok büyük hasara neden oldu. İkinci sarsıntının hemen ardından 5 saniye süren nispeden daha nafif üçüncü bir sansıntı meydrdra geldi. Her üç sarsıntı toplam 17-18 saniye sürdü. Depremin merkezi, Yeşilköy'ün 8 kilometre açıklarında güneydoğu Marmana Denizi'ydi. Deprem sırasında çıkan gazlar, depremden sonraki üç gün içiresinde Büyükada'da denizin üzerinde 3 kilometre boyunca uzayan bulut şeklin bir dumana neden oldu.

Küçükalioğlu'nun verdiği bilgilere göre 1894 depreminde telgraf hatları büyük hasar gördü, haberleşme durdu. Ulaşımda ise hasar olmasa dahi aksamalar yaşandı:

“Hasar görmemelerine rağmen tramvay ve tünel ihtiyaten çalıştırılmadı. Deprem sonrasında bir an önce ailesinin yanına gitmek isteyenler için ek vapur seferleri konuldu, fakat köprüde büyük bir izdiham olduğundan talebe yetişemeyen Şirket-i Hayriye (Boğaziçi'nde yolcu ve yük taşımacılığı yapan vapurculuk şirketi) memurları önce gişeleri kapattı. Sonra bunun tepkilere neden olacağından endişe ederek ücretsiz ve biletsiz olarak halkı Boğaziçi’ne taşıdı. Kadıköy, Haydarpaşa ve Adalar’a yolcu taşımacılığı yapan İdare-i Mahsusa da güzergâhı üzerindeki tüm iskelelere uğradı.”

Büyük yıkıma yol açan İstanbul depremleri

16 Ocak 1489 (H. 894) Çok sayıda bina ve minare yıkıldı. 
1509 (Küçük Kıyamet / Kıyamet-i Suğra) Kırk beş gün boyunca İstanbul’un sarsılmasına 106 cami ve mescid ile 1070 civarında evin yıkılmasına neden oldu. Topkapı Sarayı’nın bazı bölümleri, Kız Kulesi, Galata Surları, Galata Kulesi ve Yedikule zarar gördü.
1557 - Fatih Camii zarar gördü, evler yıkıldı. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan bir vesikaya göre şehrin çeşitli yerlerindeki on üç cami bu depremden hasar görmüş olup, onarımları için ne kadar harcama yapılması gerektiği bildirilmektedir.
11 Temmuz 1690-
Fatih Camii kubbeleri ve birkaç bina hasar görür. Birkaç gün süren artçı sarsıntılar sonucu Topkapı yıkıldı, bazı kâgir binalarda hasar meydana geldi.
22 Mayıs 1766-
Sultan II. Bayezıd döneminde meydana gelen Küçük Kıyamet ile karşılaştırılan bu depremde Sultan Selim, Şehzade, Süleymaniye, Nuruosmaniye, Laleli, Yeni Camii ve Ayasofya Camileri büyük hasar görür. Özellikle Fatih Camii’nin büyük kubbesi tümüyle çöktüğü gibi küçük kubbelerde zarar gördüğü için büyük bir yıkıntıya dönüşür. Surların bir bölümünde, ahşap Beşiktaş Sarayı’nda, kâgir yapılardan Topkapı Sarayı ve Bayezıd’da bulunan Eski Saray’da önemli hasarlar meydana gelir.
10 Temmuz 1894 –
İstanbul’un gördüğü en şiddetli deprem olarak kayıtlara geçti. Kapalıçarşı’nın bir bölümünü oluşturan Bitpazarı, Yağlıkçılar, Çadırcılar’ın yıkıldığı, Edirnekapı Mihrimah Sultan, Azapkapı Sokullu Mehmed Paşa, İmrahor Camii gibi yapıların hasar gördüğü, çok sayıda cami ve mescitte onarıma ihtiyaç duyulan hasarlar yaratan bu depreme ait hasarın büyüklüğünü gösteren çok sayıda fotoğraf da günümüze ulaşır.

‘Efsane Mimar’ Hasol’dan İstanbul depreminde yıkılmayacak binanın formülü

 

Naci Görür 5 ili uyardı: Depremler olabilir

 

"Depremin ekonomik bilançosu 100 milyar doları aşacak"

 

İstanbul'da depremden en fazla etkilenecek yerler

 

 

 

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)