BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemSiyaset kavga aracı oldu----

Siyaset kavga aracı oldu

Siyaset kavga aracı oldu
15 Haziran 2014 - 16:11 www.finansgundem.com

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halkın benimseyeceği, özelliklerini hepimizin kabul ettiği bir Cumhurbaşkanı adayımız olsun" dedi

CHP'li 234 belediye başkanının katılımıyla Eskişehir'de, Sanat ve Kültür Sarayı'ndaki düzenlenen "Büyük Buluşma" toplantısı, Kılıçdaroğlu'nun ailesinden gelen "Babalar Günü" kutlama mesajının izlenmesiyle başladı.

CHP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise CHP'nin belediyelerinden uygulaması planlanan "Tek kart" uygulamasını tanıttı.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in çiçek verdiği Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, sosyal demokrat bir belediye başkanının halkını seven, halkına hizmet etmeyi onurlu bir görev kabul eden bir belediye başkanının, Anadolu'nun ortasında bir kenti nasıl yaşanabilir hale getirdiğini gördüklerini kaydetti.

Yaptıklarını bazen anlatamadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Çok güzel şeyler yapıyoruz ama bunları Türkiye'ye duyurmamız gerekiyor. Duyurmada biraz eksiğiz. Yaptıklarımızın bilinmesi, anlatılması gerekiyor. Belediye başkanlarımız çalışacaktır. Hep beraber çalışacağız. Genel iktidarın yolu yerelden geçer. Eğer çalışırsak, üretirsek, kenti kazanırsak, ülkeyi daha güzel yöneteceğiz. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları, ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Sade yurttaşımız da biliyor. Herkesin kafasından kocaman bir soru işareti var. Herkes her sabah kalktığından şu soruyu kendi vicdanında soruyor. 'Bu memleket nereye gidiyor?' diyor. Nereye gidiyoruz? Bayrağımız indiriliyor. Nereye gidiyoruz? Konsoloslukta yurttaşlarımız rehin alınıyor. Nereye gidiyoruz? Her sabah gazeteleri açtığımızda, televizyonları dinlediğimizde, öfkeli bir sesin toplumdan intikam alırcasına konuştuğunu görüyoruz ve duyuyoruz. Nereye gidiyoruz? Barış diyoruz. Barışın 'b'si bile yok. Sanki bir kavganın ortasındayız. Biz huzuru istiyoruz. Huzurlu bir kent istiyoruz. Huzurlu bir aile, huzurlu bir ülke istiyoruz."

"Siyaset, kavganın aracı haline dönüştü"
Kılıçdaroğlu, elbette ki herkesin farklı görüşlerinin olabileceğini ve dünyaya farklı pencerelerden bakabileceğini bildirdi.

Farklılıkların kavganın nedeni olmayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Siyaset kavganın aracı haline dönüştü. Vatandaş, iş adamı, çiftçi huzursuz. Her ailede huzursuzluk var. Her aile, gelecek açısından kaygı duyuyor. Onlar kavga etsinler, biz barışı savunacağız. Onlar kavganın fitilini ateşlesinler, biz huzuru savunacağız. Beraber olacağız. Güzel, pozitif bir dil kullanacağız. Olumsuz bir dil kullanmayı tümüyle kaldırıyoruz. Topluma güven vereceğiz. Türkiye'nin 'birleştirici gücü' diyoruz. Biz, bize oy versin, vermesin hiçbir ayrım yapmaksızın bütün yurttaşlarımızı kucaklayacağız. Bize oy versin, vermesin belediye başkanları olarak her yurttaşa eşit hizmet götüreceğiz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Çünkü biz halkın partisiyiz. Çünkü biz halka hizmet etmeyi, Hakk'a hizmet eder gibi kutsal bir görev sayıyoruz."

Kılıçdaroğlu, az önce bir kart örneğinden söz edildiğini hatırlatarak, CHP'nin yoksulluğu yönetmek istemediğini vurguladı.

"Biz halka hizmet ederiz"
"Bir iktidar düşünün Adalet ve Kalkınma Partisi. Ne adaleti var, ne kalkınması var" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toplanan vergilerin hesabını parlamentoda vermeyen bir siyasal iktidar var. O siyasal iktidara hesap nasıl verilirmiş derseniz, bize yerel yöneticilerimiz, belediyelerimiz gösterecek. Siz, her kuruşun hesabını vereceksiniz. Şunu söyleyeceksiniz, 'iktidarın yapamadığını, biz yapıyoruz' diyeceksiniz. 'Aile sigortasını yapamıyorlar, biz yapıyoruz' diyeceksiniz. 'Halkın arasına giremiyorlar, biz giriyoruz' diyeceksiniz. 'Vatandaşın derdini biz biliyoruz, biz çözeceğiz' diyeceksiniz. Siz bizim yüzakımızsınız. Siz bizim öndeki askerlerimiz, neferlerimizsiniz, çalışanlarımızsınız. Siz halkın önderlerisiniz, kanaat önderlerisiniz. Siz hizmet verdiğiniz sürece ülkenin birliğine ve bütünlüğüne en büyük katkıyı yapmış olacaksınız.

Çünkü siz, hiç kimseyi ne inancından ötürü, ne kimliğinden ötürü ne siyasal düşüncesinden ötürü ötekileştirmeyeceksiniz. Yandaş politikası izlemek, bizim kitabımızda yoktur. Biz halka hizmet ederiz. Asıl felsefemiz budur. Bunun üzerinde duracağız ve bunun için mücadele edeceğiz. Bileceğiz ki bir yerde bir çocuk ağlıyorsa, belediye başkanının kulağı o çocuğun ağlamasındadır, 'neden acaba?' diye. Bir ailede sorun varsa, o akşam tencere kaynamıyorsa, bileceğiz ki belediye başkanımız oradadır. Bunun için muhtarlarla büyük iş birliği yapacağız. Mahallenin muhtarı bir anlamda belediyenin en yakından iş birliği yaptığı kişidir."         

"Öfkeli bir adam var"
Kılıçdaroğlu, az önce babalar günü dolayısıyla bir film izlediğini hatırlattı.

Film dolayısıyla çok duygulandığına değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Çocuklarımı nasıl büyüttüğümü bilmiyorum. Bürokraside çalıştım, 27,5 yıl. Gece saat 1-2'de eve giderdim. Hep bu ülkenin sorunlarına kendimi kilitledim. 'Nasıl mücadele ederiz? Bu ülkeyi nasıl aydınlığa çıkartırız?' dedik. Hiçbir ayrım yapmadık. Bütün yaşamım boyunca hep yolsuzluklarla mücadele ettim, haksızlıklarla mücadele ettim. Bir baktım, çocuklarım büyümüş. Şimdi siyasete girdik. Emin olun, bir sabah kahvaltısını dahi rahat yapamıyoruz. Huzura ihtiyacımız var. Öfkeli bir adam var. Çıkıp konuşuyor. Nasıl? Terbiye sınırlarını zorluyor. Nasıl yapabiliyor, bunu? Kendi ailesini, kendi çocuklarını, yolsuzluklarına ortak ediyor. 
Nasıl bir insanlık bu? Emin olun anlamakta zorluk çekiyorum. İsyan etmemek için kendimi zor tutuyorum.

Nasıl bir insan? Yüreği var mı, bu insanın? İnancı var mı, bu insanın acaba? Dini, imanı var mı, bu insanın acaba? Merak ediyorum. Bir insanın elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Bir yoksulun elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Nasıl bir insandır? Nasıl bir toplumda yaşıyoruz? İsyan etmemek mümkün değil. Hepimize görev düşüyor. Doğu, batı, kuzey, güney ayrımı asla yapmayacağız. Bir ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorsunuz ve çıkıyorsunuz kahramanlık edebiyatı yapıyorsunuz. Sanki, Musul'daki Türk bayrağını biz indirmişiz gibi. Ülkeyi yönettiğinin farkında bile değil. Kavgayla bir ülke yönetilmez. Sevgiyle, hoşgörüyle, akılla, mantıkla yürütülür, bir ülke. Ortak akılla yönetilir, bir ülke. Bürokraside görev yaptığım yıllarda, pek çok Başbakan ile tartıştım. Gecenin sabaha karşı 2'sinde rahmetli Turgut Özal ile dişe diş mücadele ettiğimizi biliyorum. İtiraz ederdim 'Bu yanlıştır' diye. Rahmetli, 'siz itiraz ediyorsunuz, emin olun hoşuma gidiyor' derdi. Çünkü, biz ülkenin çıkarlarını hep savunduk."

"Hepimizin kabul ettiği bir Cumhurbaşkanı adayımız olsun"
Kılıçdaroğlu, ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağını hatırlatarak, belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı'nda bulunması gereken nitelikleri halka anlatmak zorunda olduğunu bildirdi.

Bir partinin Cumhurbaşkanı adayını seçmeyeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Halkın Cumhurbaşkanı adayını seçeceğiz. Budur. Onun için söyledim. İlla 'bir partinin olsun' diye bir düşüncemiz yok. Halkın benimseyeceği, özelliklerini hepimizin kabul ettiği bir Cumhurbaşkanı adayımız olsun. Bu çerçevede önerilerimizi yapıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarını, pek çok kesimi dinliyoruz. Düşüncelerimizi aktarıyoruz. Bu söylediğim özellikler bana aktarılan, benim değil. Sivil toplumdan, sendikalardan, meslek kuruluşlarından, sanatçılardan, yazarlardan, çizerlerden bize aktarılanlar. Biz böyle bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Nitelikleri böyle olmalı. Temiz olmalı. Dürüst olmalı. Hukukun üstünlüğüne inanmalı. Adaletli olmalı. Vatandaşına sevgiyle, hoşgörüyle bakmalı. Zarif olmalı. İyi bir dil bilmeli. Yabancı devlet adamlarıyla yan yana gelirken onlarla espri yapma yeteneği olmalı. Dünyayı yeninden keşfetmemeli. Bilgisiyle, birikimiyle, bütün dünyada saygınlık uyandırmalı. Böyle birisini istiyoruz biz. Bu halk seçer mi böyle birisini? Niye seçmesin. Bu halka hep beraber güveneceğiz. Halkımıza güveneceğiz. Onun sağduyusuna güveneceğiz. Dürüst birisi, namuslu birisi o koltuğa inşallah oturacaktır ve bizler hep beraber Cumhurbaşkanı adayımızı alkışlayacağız. O bir partinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olacak. Hedefimiz o."
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)