İngiltere’yi zorlu bir hafta bekliyor

İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson'a yönelik istifa çağrıları artarken kabine üyeleri Johnson'a destek vermeyi ihmal etmiyor.

İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn Pazar günü Observer gazetesinden Theresa May’e Dışişleri bakanını kovması çağrısında bulundu.

Corbyn, Boris Johnson için "utanç verici ve ülkemize beceriksizliğinden dolayı yeterince uzun süre zarar verdi ve artık Boris Johnson'ın gitme zamanı" dedi.

Kabinenin önemli isimleri bu açıklamalar üzerine Pazar tatilinde harekete geçti ve Boris Johnson’a destek veren açıklamalarda bulundular.

Brexit bakanı David Davis, Boris Johnson’unNazenin Zaghari ile ilgili söylediği sözlerin kötü niyet taşımadığını “Oraya gazetecilere ders vermeye gitti” demenin istifa gerekçesi olamayacağını söyledi.

Johnson’u destekleyen diğer bir isim Çevre Bakanı Michael Gove. Bir televizyon programında sorulan soruya “neden istifa etsin ki, Boris Johnson görevini çok iyi yapan bir dışişleri bakanı” diyerek kabine ortağını savundu.

Johnson’ın hedef tahtasında olmasının nedeni ise İran’da tutuklu bulunan İngiliz ve İran vatandaşı Nazenin Zaghari Ratcliffe için “gazetecilere eğitim vermeye gitti” demesi.

Boris Johnson için, İran’da tutuklu Nazanin Zaghari’nin hayatını kararttı diyenler bile var.

Bakanların üstüste istifa ettiği haftanın sonunda İngiltere bir istifayı daha kaldırabilir mi?

AB, geçtiğimiz günlerde iki Bakan'ın üstüste istifa etmesiyle mevcut İngiliz Hükümetinin devamından kaygılı.

Brüksel, tam da Avrupa Birliği’nden ayrılık müzakelerinin öncesinde Başbakan Theresa May hükümetinin bir krizden öbürüne yalpaladığı, dolayısıyla da çökme ihtimalinin doğduğu kaygısını gizlemiyor.

İşçi Partisi Genel başkan yardımcısı, Muhafazakar Parti hükümetinin artık çok kırılgan olduğunu ve düşmesinin an meselesi olduğunu söyledi.

Geçen hafta gazetelerin başlıkları "Her Gün Yeni bir Kriz” şeklindeydi. Kabineden iki kilit bakanın haklarında ortaya çıkan sıradışı gerçekler son dakika gelişmesi olarak duyuruldu.

Savunma bakanı Michael Fallon cinsel taciz iddiaları üzerine istifa etmek zorunda kaldı. Uluslararası Kalkınma Bakanı Priti Patel'in ise Hükümetten habersiz İsrailli bakan, danışman ve lobicilerle 14 kez yetkisizce görüştüğü ortaya çıkınca koltuğundan oldu.

Art arda skandallarla sarsılan İngiltere'nin başbakanı, yardımcıları ve bakanları "işimizin başındayız” mesajını verip güçlü görünmeye çalışıyorlar.

Geçtiğimiz Mayıs ayında Brexit referandumu sonucuna güvenerek girilen erken seçim başarısızlığı hala etkisini hissettiriyor. Seçimde muhafazakarlar meclisteki çoğunluğunu kaybetmişti.

Theresa May’in, seçim kaybettiren bir başbakan olarak görevde kalması da beklenmiyordu ama yerine kim gelecek kaygısı kendi içlerinde bölünmüş muhafazakarların elini kolunu bağlamış durumda. Siyasi uzmanlar May’in hala başbakan olarak görevini sürdürebilmesini buna bağlıyor.

İktidar partisi bölünmüş durumda

İktidar partisinde Avrupa Birliği ile önce temiz bir ayrılık sonra ticarette yeni sayfalar açma yanlıları var. Bir de ülkenin en büyük ticaret ortağı olan AB’yle yakın ilişkilerini sürdürmesini isteyenler.

Hükümetin içinde gelişen başka kaygılar da var. Bu çalkantılar acaba parti içi koltuk kapma yarışının bir sonucu mu? İstifa edenler ve yerlerine atanan yeni bakanlar arasında acaba bir rekabet mi vardı? Kulislerde sorulan olağan sorular bunlar.

Dışişleri bakanı Boris Johnson’un gafı da tüm bu tartışmaları alevlendirmiş durumda.

Bir yandan iç siyasetteki kargaşa, diğer yandan AB’nin iki haftalık Brexit ültimatomu. Yeni haftada İngiltere’yi bekleyen gündem bu olacak gibi görünüyor.