BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemHüseyin Gülerce: Canavara destek verdik----

Hüseyin Gülerce: Canavara destek verdik

Hüseyin Gülerce: Canavara destek verdik
11 Ağustos 2016 - 20:46 www.finansgundem.com

Hüseyin Gülerce Habertürk TV canlı yayınında FETÖ'yü anlatıyor

Hüseyin Gülerce'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Darbeye kalkışacakları aklımdan geçtiği gibi bu konuyu son 5-6 aydır yazılarımda "teşebbüs edebilirler fakat emir komuta zinciri içinde yapamazlar" diye yazdım. İki şeyi bilemedim; birincisi bu çapta yaygın ve derin olmasını, mesela Jandarma Genel Komutanı'nın 8 yıllık emir subayı ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaverleri. Sayın Cumhurbaşkanı en çok mücadele eden insan, kimbilir nasıl dikkat etmiştir yaverlerini seçerken ama bunların en önemli özelliği görülmemiş bir gizlilik. Çok iki yüzlüler.

"Bu FETÖ gibi bir emekli vaizin yapabileceği iş değildir" ifadesinin en önemli kanıtlarından biri bu kadar derin bir kumpas olması. CIA'den mutlaka destek alıyor. CIA, bu şahsa çok erken el atmış.

Mahmut Övür 2014'te diyor ki, 1971'de Vehbi Koç'un evinde Fuat Doğu ile Fetullah Gülen görüştüler. O dönemin en çok bu işlerle ilgilenen insanları MİT ile CIA arasındaki ilişkilerin en yakın olduğu dönem olarak söylüyor. Bizim silahlı kuvvetler personelinin maaşını ABD ödemiş, bunları hatırlamadıktan sonra bir tane adam çıkmış şöyle böyle. Bunu ne zaman öğreniyoruz biz, 2014'te. Mahmut Bey'in bu yazısından sonra, bunu yalanlayan bir açıklama da olmadı.

Mesela Adil Öksüz, üste yakalandı değil mi? Kimdir bu diye merak ediliyor. Adam darbeden önceki son 25 günde 2 defa Pensilvanya'ya gitmiş, 2 gün önce dönmüş. Adil Öksüz 2002'den beri 109 defa gitmiş yurt dışına. Bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman, şunun araştırılması lazım; şu an kaçanların hepsinin Fetullah Gülen ABD'ye gittiği Mart 1999'dan itibaren hangileri bir bahaneyle ABD'ye gitmişler, bunun araştırılması lazım. Görülecektir ki, bir vesileyle Pensilvanya'ya gitmişlerdir. Ama CIA ile asıl irtibatları şuradan tespit edilebilir; özellikle emniyet içinden yükseltilmesi gereken insanlardan emniyet içinde ABD'ye gönderilen çok insan oldu. Wikileaks belgelerinde var; Gülen bir dernek kurduruyor ve bu dernek CIA ile ortak toplantılar yapıyor.

Bundan 15 sene öncesinden CIA ile o bağlantıları resmiyette göstermek için çalışmalar yapılmış. Fuat Avni Pensilvanya'da bir istihbarat havuzudur demiştim ben 2 sene önce. Başbakanlık'ta çalışan adam Fuat Avni'ye çalışıyor. Ama kötü olan şu; bu bilgiler Pensilvanya'ya düştüğü gibi CIA'e de düştü.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle, biz bu insanlara yani Fetullah Gülen'e, hüsn-ü zan ile baktık. Böyle baktığımız için de bu harekete destek vermiş olduk. Fiili bir desteğim olmadı, ama bu harekete destek oldum. Hiç tahmin etmediğimiz şekilde karşımızda kendi halkının üzerine tank süren canavar bir örgüt var. Benim gibi bir adam buna destek vermemeliydi. Cumhurbaşkanımız gibi şunu diyebilirim ancak; Allah bizi affetsin. Medya da susarak çok büyük destek verdi, kasedi çıktığında bir kez yayınlayıp bir daha yayınlamadılar. Böyle bir canavara destek verdik, Allah bizi affetsin.

Ben 25 Aralık'tan sonra çok net bir tavırla, "benim ülkemin Başbakanı'nı yabancılar götüremez" tweet'i attığım tarih 27 Aralık 2013. Üç senedir bu canavarı anlatmaya çalıştım.

Çok samimi olduklarım var içlerinde fakat o mübarek gördüklerim de dahil hepsinin küçük canavarcıklar olduğunu görüyorum şimdi. Büyük canavar Fetullah Gülen. Kendilerini bana karşı nasıl saklamışlar? Erdal Şen, bu Öksüz'ün kaçmasına yardım edenlerden biri için, Sayın Cumhurbaşkanı dün "aynı apartmanda komşuyduk, saygısında kusur ettiği yoktu" dedi. Bunlar böyle karaktersiz.

Kendim ettim, kendim buldum. Kendi düşen ağlamaz. Ben gayri meşruluğa hep tavır koydum. Onun için benim yanımda hiç bu tür şeyler konuşulmadı. Sayın Nurettin Veren'e, Latif Erdoğan'a itirafçı denebilir, bildiklerini anlatıyorlar. Hem Veren hem Erdoğan söyledi; dediler ki, biz bu darbeci simaları görünce "bu bizim Gülen'in yanında gördüğümüz adamlar" dediler. Benim böyle itiraf kategorisine girecek bir sözüm olamaz. Gazetede bir numara iki numara olarak çalıştığımız arkadaş Zaman'da, benim arkamdan toplantılarda "Hüseyin Bey bizim arkadaşımız değil" demiş.

Benim Gülen'in ismini duymam 1977'de fizik öğretmeni olduğum gün. Din Bilgisi öğretmenleri arkadaşlar bana onu anlatmaya çalıştılar. 1980, Gülen'in yanında 3-4 kişi Yalova'da bir vakıf şubesi vardı, oraya uğramış, bana gizli haber verdiler, "şu saatte vakfa gel." Gülen'i ilk defa görüyorum ama kim olduğunu bilmiyorum. Çıktıktan sonra dediler ki "Gülen yanında oturandı." Çünkü Gülen o yıllarda, mesela Yalova'da 2-3 kişide fotoğrafı olurdu.

Sonra beni kazanma adına, ben eski Mücadeleci'yim, sarı basın kartlı, 77'de bayrak gazetesinin baş yazarıyım, fizik öğretmeniyim. Feleğin çemberinden geçmiştik hatta espiri yapıyordum; bizi çok açık tavlamaya çalışıyorlar diye. Beni vaazlara götürmeye başladılar. 89'da cemaate ait kolejin inşaatı devam ediyor. Geçerken görmeye gelmiş, orada tanıştırdılar işte. Orada konuşurken Zaman gazetesi 86'da geçmiş cemaate fakat söylemiyorlar bunu, dar bir çevre biliyor. Ben de dedim ki "Zaman gazetesi bizimmiş, efendim dedim ben dergide 5 yıl yazdım" deyince, orada ayak üstü dedi ki "rica etsem Zaman'da yazmaz mısınız?" Dedim "yazarım", "Ahmet Taşgetiren Bey'e de söyler misiniz?" dedi, söyledim. 89'da yazmaya başladık. Sonra 3 yıldan sonra dediler ki bize 3 isim gönderin, size köşe açalım. "Bize Göre" ismini seçtiler.

Ekrem Dumanlı genel yayın yönetmeni olduktan sonra dediler ki, "Bize Göre" biraz bağlayıcı oluyor, bunu değiştirmemiz daha güzel olacak, "Denge" olsun dedim. "Denge" koydular.

1991'de dediler ki sizin konferanslar vermenizi istiyoruz.

Bu sırada işgalin temelleri atılmış. Bana diyorlar ki, subayların adını açıklasanıza. Bunlar kamp kurduklarında, ben Mücadele'de yazardım. Kimin adını söyleyeyim, ben hiçbirini görmedim ki.

1991'de ben konferansçılığa başladım, 93'te Gülen dedi ki, Hüseyin Bey arkadaşlar Samanyolu Televizyonu'nda yorum yapmanızı istiyorlar. İlk defa kameranın karşısına geçiyorum, yorum yapacağım, "Yusuf ne olur dedim gel kameranın yanına otur sana konuşayım", öyle alıştım.

Haftada 5 gün fizik dersi veriyorum 35-40 saat, Samanyolu'na geliyorum, yorumumu hazırlıyorum, tekrar evime dönüyorum, bir kuruş almıyorum. Bizde mücadelecilikten gelen bir dava adamı olma var. Yalova Lisesi'ne girince kardeşimle söz verdik, bir daha bu işlerle uğraşmayacağız dedik. 80 darbesi öncesi, lisede öğrenciler birbirine girmiş, ben de fizik dersinde başladım Allah'ı anlatmaya, bu duyulunca o din bilgisi öğretmeni arkadaşlar benle ilgilenmeye başladı. Tekrar havaya girdik.

Öğrencilere ders veriyoruz, 68 kuşağının sağ tarafıyız ya, gülümsüyorum. Ben diyalogu Yalova Lisesi'nde öğrendiğim için eğitimle, diyalogla ilgili şeylere gönüllü oldum. Gazete var, televizyon var. Bunlar benim o kadar hoşuma giden şeylerdi ki, aradığım kaynağı buldum diye kendimi kaptırdım.

94'te Altunizade'de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı için isimler belli olmuş. Hocaefendi 15 dakika sonra mütevelli heyeti başkanı Hüseyin Bey olsun, dedi. Beni mütevelli heyet başkanı yapıyor. 2009-2013 arasında beni organize suç örgütü üyeliğinden dinletmiş, bir sene öncesinde de başkanlıktan aldı.

Ben meğerse Peygamberimizin hadisine uygun davranmışım. Ben hiçbir şey istemedim. Beni eleştirenler oldu gazetenin içinde, ayrılırken.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)