BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkHalkbank için yasa gerekli!----

Halkbank için yasa gerekli!

Halkbank için yasa gerekli!
05 Haziran 2015 - 11:52 www.finansgundem.com

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, katıldığı canlı yayında Halkbank ve Bank Asya için önemli açıklamalarda bulundu

FINANSGUNDEM.COM

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TRT Haber canlı yayınında yaklaşan seçime, gündeme, Bank Asya ve katılım bankalarına dair önemli açıklamalarda bulundu.

Babacan Bank Asya’nın TMSF’ye devrinin sorulması üzerine BDDK ve TMSF’den gelen açıklamalara bakmakta fayda var, onun haricinde fazla yorumda bulunmamak lazım dedi.
Babacan katılım bankalarının da önemli değindi.  “ Katılım bankacılığı dünyada çok hızlı gelişiyor ve ilgi artıyor. Bundan sonraki dönemde katılım bankacılığının gelişeceğine kuvvetle inanıyoruz. “ diyen Babacan, Halkbank’ın katılım bankası kurması için yasa gerektiğini de açıkladı.

İşte Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları;
 
-Seçim dönemi nasıl geçiyor?
 
Yaklaşan seçimler son 12 yılda girdiğimiz en kritik seçimler. Bir partinin yüzde 10 barajının tam etrafında dolaşıyor olması. İkincisi kararsız kitle. Kararsız kitlenin seçim günü geldiğinde hangi partiye oy vereceğini tahmin etmek zor. Üçüncüsü, katılım oranı. Katılım oranı da seçim sonuçlarını belirleyecek. Bu üç konu 7 Haziran seçimlerinin belirleyicisi olacak.
 
Bir yandan seçim hazırlıkları, bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olduğumuz için diğer konularla da ilgileniyoruz. Örneğin G20. Dünyanın ekonomi ve finansla ilgili gündemine, yenilikler getiriyoruz. Kasım ayında Antalya’daki zirve yapıldığında Türkiye’nin ekonomi ve finans sistemine kattıkları son derece önemli olacak.
 
“Tek parti hükümeti dışındaki senaryolar olumlu algılanmıyor”
 
En yüksek ihtimali olan senaryo, yine bir tek parti hükümeti. Piyasa oyuncularının en çok beklediği senaryo tek parti hükümeti. Bunun dışındaki senaryoların piyasalar tarafından olumlu algılanmadığını görüyoruz. Piyasa analizi yapan ekonomistlerin yazdıkları raporlara baktığımızda, kanaatler aynı.
 
Siyasi istikrar bir ülkenin sahip olabileceği en önemli değer. Siyasi istikrar yoksa o ülkede ekonomide başarı etmek mümkün olmuyor. Doğalgazın olmadığı bir ülkede, siyasi istikrar olmazsa olmaz bir şart. Nüfusunun çoğunlu Müslüman olup da, istikrar içinde yaşayan bir ülke kalmadı hemen hemen. Irak’ta, Lübnan’da… durum belli.
 
“İstikrarı yaşarken kıymetini bilmiyoruz, tıpkı sağlığımızı kaybettiğimizde anladığımız gibi!”
 
Vatandaşlarımız geniş bir kitle ve oy kullanacak vatandaşlara baktığımızda farklı segmentlerden oluşuyor. Şu var ki, bazen istikrar içinde yaşarken kıymeti bilinmeyen bir değer, sağlık gibi. Sağlığımız yerindeyken kıymetini bilmiyoruz. Kaybedildiği anda kıymeti anlaşılıyor. Bugünün kıymetini bilelim. 12 yıllık başarılı bir dönem geçirdi Türkiye. Sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, ekonomide ilerlemeler oldu. Tabi problemler olmadı mı oldu, önemli olan bunların farkında olmak.
 
Geleceğe dönük hiçbir zaman olmadığı kadar detaylı bir hazırlık yaptık. 2018 yılının sonuna kadar gün gün ne yapacağımızı bir yol haritasına bağladık. “İkinci yarı artık başlıyor” diyoruz. Mutlaka bizim öngörülerimiz olmalı. G20 ülkelerin hiçbirinde gelecekle ilgili bu kadar detaylı bir reform yok. Yol haritasını çizdik, seçimlerden sonra yapılacak olan bunların uygulanmasıdır.

Muhalefet partilerinin ekonomi merkezli vaatleri

Biz AK Parti iktidarı olarak 12,5 yılda tüm toplum kesimleri için yapılacakların azamisini yaptık, yapmaya çalıştık. Maaşların nominal olarak ne olduğundan öte, o maaşların satın alma gücü önemli.

Diyelim ki asgari ücret. Bir aylık asgari ücretle,  2002’de 129 aylık, şuan da 49 aylık biriktirdiğinizde alabiliyorsunuz. Emeklilere bakıyoruz, onda da aynı. CHP’ye bakın, MHP’ye bakın. Kendi dönemleri hep hiper enflasyon dönemidir. O dönemde vatandaşlarımız maaşlarını aldığında döviz bürolarına gidiyordu. O günler hep geride kaldı. İster emeklilerimiz ister asgari ücretlimiz olsun, bütün kesimlerin reel satın alma gücünü arttırmaya devam ediyoruz. Bugünden hayaller peşinden koşmak, sorumlu bir davranış değil.

Hiçbir muhalefet partisi, iktidar olmanın beklentisiyle bu kampanyayı yürütmüyor. Yüzde 35’i hedefliyorum demek ben iktidar olamayacağım demek. Hayalller kurmak kolay, bol keseden dağıtmak kolay. Sorumluluk sahibiyseniz, gerçekci olmak zorundasınız.

Yüzde 303 enflasyon!

Koalisyon hükümeti başladığında, dolar kuru 4.2 katına çıktı. Şuanda 3 kuruş indiğinde hemen değerlendirme konusu oluyor. O dönemde enflasyon, yüzde 303 enflasyon vardı.

Türkiye’de ne zaman tek başına bir hükümet olmuş, Türkiye hızlı kalkınmış. Koalisyon dönemlerinin tablolarına bakın, vasat büyümeler ya da krizler.

Muhalefetin söyledikleri seçmeni etkilemiyor mu?

Niye AK Parti’ye değil de başka partiye oy verdiğini incelediğimizde, o partinin gerçekten iktidar olacağına inandığı için oy vermiyorlar, tepkilerini ortaya koymak için başka bir partiyi ortaya koyuyorlar. Tek başına iktidar olma hedefi olmayan partilerin inandırıcılığı da olmuyor.

19 bin dolarlık bir satın alma paritesi oluştu Türkiye’de. Bu iyi bir refah artışıdır. Gelir dağılımı düzeldi. Dünya Bankası’nın kendi raporlarında, Türkiye’de orta kesim yüzde olarak ikiye katladı. 10 yıl gibi kısa sürede bunu yapan başka ülke yok. Biz bozuk bir gelir dağılımından daha iyi bir gelir dağılımına doğru ilerliyoruz.

12 sene öncesinin Türkiye’sinin bugünün Türkiye’sinin perakende satışına bakın katlamış durumda. Günün gereğini yakalayabilen esnafımızın işi gayet iyi. KOSGEB başta olmak üzere, küçük ve orta boyutlu işletmelerimize geniş hizmetlerimiz var.

17 milyon yoksul meselesi

Yoksulluğun iki tanımı vardır. Mutlak yoksulluk ve göreli yoksulluk. Mutlak yoksulluk, kişi başına bir günlük geliri 1 dolar gibi. Göreli yoksulluk ise, o ülkenin seviyesine göre, ortalamanın altında kalanlar için kullanılır.. Sayın Kılıçdaroğlu’nun teknik bir hatası var. Göreli yoksullukla ilgili sıfırlama teknik olarak mümkün olmayan bir durum olduğunu görürüz. Önemli olan mutlak yoksullukta biz nereden nereye geldik. 1 doların altında kalan vatandaşımız kalmadı. Dünya nüfusu 7 milyar; bunun 1 milyarı 1 doların altında geçinmeye çalışıyor, biz sıfırladık. En yüksek barem 4.3 dolardır. 2002 yılında ülkenin yüzde 30’u, 4.3 dolarla geçinmeye çalışıyordu; şimdi yüzde 2.

18 yaşındaki herkes devletin tüm sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. 18 yaşının üstündeyse çalışmıyorsa yeşil kartını alıyor, yine hizmetlerden yararlanıyor. İlaç fiyatlarının düşük olduğu bu tür yoksulluk edebiyatı yapmak yakışmıyor. Kuşkusuz problemler var.

A step mekanizmasıyla, 7 bin kişi görevlendiriyoruz, aile aile yakından takip edecekler. Bu mekanizma tam yürürlüğe girdiğinde, yüzde 2’lik kesimi sıfırlayacağımıza inanıyorum.

Son 44 yılın en düşük enflasyonu

Enflasyon bizim en önemli konumuz. Son 44 yılın en düşük enflasyonunu 2 sene önce gördük. İki haneli riski belirdik ve hemen enflasyonu ilk sıraya aldık. Geçen sene yaşadığımız kuraklık, gıda fiyatlarının artmasına neden oldu.

Uluslararası piyasalarda kur hareketliliği başladı. Enflasyonla mücadele temel önceliğimiz olmaya devam edecek. Gıda komitesi gibi yeni kurduğumuz mekanizmalarda, çok yönlü müdahaleyi sağlayacak yeni bir mekanizmadır.

Dolar ve euro paritesi çok hareketli. Avrupa merkez bankasının geniş politikalar uyguladığı bir dönemdeyiz. Dolar pek çok şeye karşı değer kazandı. Bu yaşadıklarımızı sadece Türkiye değil, pek çok gelişmekte olan ülke yaşıyor. Ana belirleyici yurt dışındaki piyasa hareketidir. İçimizdeki gelişmelerde kuşkusuz etkiliyor. Seçim sonuçlarıyla ilgili beklentiler etkiliyor. “Tek parti” inancında kur düşüyor, “koalisyon mu olacak” düşüncesi olduğunda kur yükseliyor. Bunların da kuşkusuz etkisi oldu ama ana belirleyicinin dışarda olup bitenler olduğunu bilmeliyiz.

Bankalarımız kur hareketlerine karşı korunaklı. Hazinenin net anlamda döviz borcu sıfırlandı. Hatta 40 milyar dolar devletin döviz artısı var. Ama en önemli konu, kur artışından enflasyona geçişkendir. Merkez Bankamızda buna odaklanmış durumda.

Bank Asya kararı

Dev bankalar battı, büyük çalkantılar yaşandı. Dünyada bankacılık çok hareketli. Türkiye’ye yeniden girme kararı alan bankalar oldu.

Avrupa’nın en büyük bankası geldi, “kalıcı olarak buradayım” dedi. Genel anlamda Türkiye’den çıkış görmüyoruz. Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları güven ortamını sarstı. Güven ve itibarın tekrar inşa edilmesi gerekiyor. Sermaye akışı var Türkiye’ye. Kaybımız yok ama arzu ettiğimiz boyutlarda değil.

Bank Asya ile ilgili konu çok soruldu. BDDK ve TMSF’den gelen yazılı açıklamaya bakmak lazım. Onun haricinde fazla yorumda bulunmamak lazım.

Katılım bankacılığı

Dünyada çok hızlı gelişiyor. G20 dönem başkanı olarak gündeme taşıdığımız konulardan biri bu oldu. Nisan ayındaki bakanlar komitesi toplantısında bunun kararını aldık. “İslami finansman yöntemlerini ülkemizde geliştirmek istiyoruz” kararına imza attılar. Dönem dönem zorluk yaşamış bir sektör. Eşit bir rekabet ortamı oluşturduk. Devlet karşısında hür eşit bir oyuncu olarak masadalar. Son dönemde kamu bankalarının da bu alana girmesini istedik. Ziraat Katılım açıldı. Bir anonim şirket. Özel sektör mantığıyla çalışan bir kurumumuz. Arkasından Halk Bank, Vakıf Bank var. Kamu bankalarının katılım sektörünü büyüteceğine inanıyoruz.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)