BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkHakan Ateş 'bağımsızlığa' dikkat çekti!----

Hakan Ateş 'bağımsızlığa' dikkat çekti!

Hakan Ateş 'bağımsızlığa' dikkat çekti!
30 Haziran 2014 - 07:52 www.finansgundem.com

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Hükümet bağımsızlığı korumalı, Merkez de büyümeyi kollamalı" dedi

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 2008 krizinden bu yana Merkez bankalarının büyümeyi de destekleyici politikalar benimsediğini belirterek, “Merkez Bankası bağımsız olmalı. Ama büyüme ve enflasyon arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak için hükümete yaklaşmalı. Hükümet de Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kendi mukaddes varlığı gibi korumalı” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın merkez bankası Başkanı Erdem Başçı’ya yönelik sert eleştirileri uluslararası piyasalarda dikkat çektiği kadar, Türk bankacılık sektörünün de gündeminde. Ülke ekonomisi ve bankacılık sektöründeki gelişmeleri görüşmek üzere bir araya geldiğimiz Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’e de, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve faiz politikaları çevresinde yaşanan tartışmalara ilişkin görüşlerini sorduk. Konuya kişilerin ve kurumların, haklı ya da haksızlığı üzerinden yaklaşmadığını, teknik açıdan baktığını vurgulayan Ateş, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda, “Evet, Merkez Bankası kesinlikle bağımsız olmalı. Ama Merkez Bankası günümüz dünyasında bağımsız olmakla birlikte, sadece fiyat istikrarı ile değil büyümeyle ilgili de hükümetle bir orta yol bulmak zorunda” değerlendirmesini yaptı.

BAĞIMSIZLIK HASSAS BİR KONU

Hürriyet'ten Hülya Güler'in haberine göre, “Merkez Bankası’nın bağımsız olması bizim keşfettiğimiz bir prensip değil” diyen Ateş, şöyle konuştu: “Merkez’in bağımsızlığı çok hassas bir konudur. Türkiye olarak geldiğimiz noktada sürdürülebilir büyüme sağlamamız şart. Ancak büyümemizi de özellikle enflasyon ve cari açık bakımından kontrol etmek durumundayız. Dolayısıyla büyüme ve enflasyon arasındaki bu çelişkili durumu ortadan kaldırmak için Merkez Bankası, biraz Hükümete yaklaşacak, yani büyümeyi kollayacak. Ama Hükümet de Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kendi mukaddes varlığı gibi koruyacak.” 2008’deki küresel krizin ardından merkez bankalarının sadece en asli görevleri olan fiyat istikrarını korumanın yanında, büyümeyi de destekleyecek politikalara yönelmek durumunda kaldıklarını hatırlatan Ateş, “ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi büyük merkez bankaları kriz sürecinde attıkları her adımda büyümeyi desteklemeye özen gösterdiler. Örneğin Draghi bunlardan biri. Avrupa’daki düşük büyümeyi desteklemek ve işsizliğin de önüne geçmek için ne gerekiyorsa yaptı. 400 milyar Euro mu lazım hemen verelim piyasalara denilen kararlar aldı” dedi.

KUR ÇATLASA DA PATLASA DA

Cari açık sorunu bir kenara bırakıldığında Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinin fazlasıyla yerli yerinde olduğu değerlendirmesini de yapan Ateş, şöyle konuştu: “2013’te tüm olumsuz beklentilere rağmen yüzde 4 büyüme yakalandı. İşsizlik yüzde 9-10 arasında stabil olarak gidip geliyor. Devletin borç dinamiği son derece devlet lehine gelişiyor. Burada dikkatle yönetilmesi gereken bir özel sektörün açık borçlanması durumu var. 200 milyar doların üzerine çıktı. Ama unsurlar olarak hane halkı, devlet, özel sektör ve bankalar diye bakarsanız. Bu dörtlüde hane halkının, devletin ve bankaların döviz taahhüdü, döviz varlıklarını aşmıyor. Yani bunların kura karşı kırılganlığı yok. Kur çatlasa da patlasa da bu üçlü durumdan olumsuz etkilenmiyor. Bir tek özel sektör kalıyor. Bu konuda da dikkati çekmek istediğim bir şey var. Bugün döviz tevdiat hesapları 140 milyar dolarları aştı. Özel sektörün 200 milyar borcunun ne kadarı hedge edilmiş, edilmemiş belli değil. Özel sektörün borçlularının bir kısmının döviz tevdiat hesaplarında birikimleri olduğu biliniyor.”

Ali Babacan’ın devam etmesi önemli

“CARİ açık önemli bir problem ve bunun da en farkında olan isim Başbakan Yardımcısı Ali Babacan” diyen Ateş, Babacan’ın ekonominin başında kalması yönündeki temennilere katıldığını söyledi. Babacan’ın 2001’de dönemin Ekonomi Bakanı Kemal Derviş’in hazırladığı programa ciddi ekler yaparak başarılı yönetim sergilediğini söyleyen Ateş şunları kaydetti: “Örneğin 2001 krizi sonrasında ciddi bir reform sürecinden geçerek bugüne gelen Türk bankacılık sektörü Ali Babacan’ın eseridir. Başka bir iktidarda bile ben şahsen Ali Babacan gibi bir ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısı olsun isterim.”

Sektörün üzerinde kârlılık elde ettik

İÇ tüketimin kontrol altına alınması yönündeki tedbirlerin 2014’ten itibaren etkili olmaya başladığını kaydeden Hakan Ateş, “Bankacılık sektörü bu yıl ilk 5 ayda yüzde 4.5  büyüdü. 2013’te sektör kredilerde yüzde 32 büyümüştü. Şimdi yüzde 12’lerde. Kârlılıkta ise büyüyememenin yansımasını görüyoruz. Sektörün 2013 Ocak-Nisan kârı 9.1 milyar TL idi. Bu yıl yüzde 16 düşüle 7.6 milyar TL oldu.” Denizbank’ın da sektördeki durumdan etkilendiğini belirten Ateş “Kârlılık ve büyüme anlamında sektörün çok üzerinde bir performans gösterdik. 2013’te sektörün kârlılığı yüzde 13.1 iken biz yüzde 17.2 kârlılık sağladık. 2014’ün ilk çeyreğinde de sektörün yüzde 11.7 olan kârlılığı, bizde yüzde 17.9’a çıktı” dedi.

Sberbank sinerjisiyle sektörden öndeyiz

Rusya’nın en büyük bankası Sberbank’ın Denizbank’ı devralmasının üzerinden 6 çeyrek dönem geçtiğini ve entegrasyon sürecinin başarıyla tamamlandığını söyleyen Ateş, “Sberbank’ın Denizbank’ı alması, Rusların Çarlık, Sovyetler dönemi ve sonrasında duvarlar yıkıldıktan sonra yurtdışına tek seferde yapıtkları en yüksek yatırım oldu. Bu nedenle onlar için önemliyiz. Satın alma sonrasındaki 1.5 yıllık dönemde yani 6 çeyrekte Denizbank 835 milyon dolar net kâr elde etti. Bu da satın alım değerinin yüzde 22’si demek” diye konuştu. Sberbank’ın satın alımından sonra geçen yıl Citibank’ın Türkiye’deki bireysel bankacılık operasyonlarını aldıklarını hatırlatan Ateş, Sberbank sonrasında Denizbank’ın performansındaki değişimi şöyle özetledi:

Eylül 2012’den bu yana yüzde 64 aktif büyüme, aktif pazar payında yüzde 20 artış.
Kredilerde Rusya-Türkiye arasındaki büyüyen ticari ilişkilerdeki avantajlı pozisyonu sayesinde yaklaşık sektörün 1.5 katı, yani yüzde 60 büyüyerek pazar payını yüzde 4.9’dan, yüzde 5.5’e çıkardı.

Citi Bireysel Bankacılık bölümünün satın alınmasının da katkısıyla yurtdışı dahil 111 yeni şube ile 725 şubeye ve sektörün 3 katı büyümeyle 15 bin çalışana erişti.
Mevduatta yüzde 57’lik artışla sektör lideri ve pazar payı yüzde 5.4’e çıktı.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)