BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiDurum hiç iç açıcı değil----

Durum hiç iç açıcı değil

Durum hiç iç açıcı değil
15 Eylül 2013 - 22:12 www.finansgundem.com

Sermaye piyasaları hangi risklerle karşı karşıya? 67 trilyon dolarlık güç kimin elinde? Sistemin yaşamanı kime bağlı? İşte ünlü yazarın uyarıları

Dünya sermaye piyasalarının içinde bulunduğu kriz ne zaman bitecek? Avrupa bu dalgadan kurtulacak mı? ABD neyin baskısını yapıyor? Çetrefilli ama bir o kadar cevapları merakla aranan soruları köşesine taşıyan Ercan Kumcu, Financial Times’ın yazarı Gillian Tett’in sıraladığı riskleri gündeme getirdi. İşte Kumcu’nun Habertürk’teki o ‘kriz’li yazısı…  
Küresel kriz ve temel sorunlar
2008 yılının sonbaharında Lehman Brothers’ın batışıyla derinleşen küresel krizin üzerinden 5 yıl geçti. Dünya gelişmekte olan ekonomilerde çıkan krizlere alışıktı. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ilk kez gelişmiş ülkelerden kaynaklanan bir krizle karşı karşıya gelindi.
Tek cümleyle kriz neden çıktı diye sorsanız, büyük bir olasılıkla şu yanıtı alırsınız: “Amerika’da kredi balonu yaşanıyordu, finansal kurumlar çok büyümüştü.” Küresel kriz, gelişmiş ülkelerin finans sektörüne yönelik bir düşmanlık doğurdu. Benzer bir olguyu biz de 2001 krizi döneminde yaşamıştık. Kamuoyu her yerde ekonomik dengesizliklerin faturasını finans sektörüne kesmekle kolay yolu buluyor. Gelişmiş ülkelerde de böyle oldu. Siyaset işin içine girdi. Bir dizi önlemler devreye sokuldu ve sokulmaya devam ediyor.
KRİZ HENÜZ BİTMEDİ
Dodd-Frank Yasası diye adlandırılan bir düzenlemeyle Amerika bankacılık sektörünün gözetim ve denetimini daha sıkı kurallara bağladı. Finansal kurumların oyun alanını daralttı. Benzer bir yaklaşımı şimdi Amerika bütün dünyaya dayatmaya çalışıyor.
Göz ardı edilen Amerika’da bankacılık sektörünün reel ekonomideki öneminin çok az olduğu. Önemli olan sermaye piyasası. Amerika’dakine benzer bir yapı Avrupa’yı da gelişmekte olan ekonomileri de olumsuz etkiler. Avrupa bankacılık sektörünü cezalandırmayı finansal işlem vergisi koyarak yapmaya çalışıyor. Her ülkenin kendi bankacılık sistemini düzenleyip denetlemesi yerine Avrupa Merkez Bankası’na ek yetkiler veriliyor. Topluluk genelinde bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması gündemde. Gelişmiş ülke ekonomileri kriz sonrasında yoğun bakıma alındı. Merkez bankaları hızla para bastılar, hâlâ da basmaya devam ediyorlar. Piyasalar para basmanın durdurulmasından korkuyor. Demek ki, yoğun bakımdan hasta ekonomilerin çıkması sorun yaratabilecek. Kısa vadeli faizler tüm gelişmiş ekonomilerde sıfır ya da sıfıra çok yakın. Yakın gelecekte kısa vadeli faizlerin yükselebileceğini telaffuz etmek dahi yeni bir krize yol açabilir. Krizin dip noktasına göre belli bir düzelme söz konusu, ama gelişmiş ekonomilerin topyekûn krizden çıktığını iddia etmek olanaksız.
RİSKLER DAHA DA ARTTI
Ekonomik dengeler açısından belki durum daha iyi, ama olası riskler açısından durum çok da iç açıcı değil. Küresel krizin nedenleri diye sıralanan birçok nokta bugün daha büyük bir risk olarak karşımızda. Geçenlerde Financial Times’ın beğendiğim yazarlarından Gillian Tett bu noktaları çok güzel özetlemiş. Özetleyerek tercüme ediyorum.
1. Büyük bankalar daha da büyüdüler. “Batırılamayacak kadar büyük” olgusu bugün çok daha ciddi bir biçimde karşımızda. Benzer bir saptamayı geçenlerde kriz döneminde Amerikan Hazine Bakanı olan Henry Paulson da yapmıştı.
2. Gölge bankacılık bugün çok daha büyük. Bankacılık sektörüne giydirilen gömlek daha sıkı hale getirildikçe, son beş yılda gölge bankacılığın büyüklüğü 59 trilyon dolardan 67 trilyon dolara yükseldi.
3. Sistem giderek merkez bankalarına dayandı. Kredi patlaması merkez bankalarına güvenin bir eseriydi. Şimdi, merkez bankaları olmadan sistemin yaşaması olanaksız hale geldi.
4. Gelişmiş ülkelerdeki parasal genişleme varlık fiyatlarının artması yoluyla zengini daha da zengin hale getirdi. İngiliz Merkez Bankası’na göre, parasal genişlemenin yüzde 40’ı toplumun en zengin yüzde 5’inin işine yaradı.
5. Amerika’daki krizin başaktörlerinden konut kredisi toptancıları Fannie Mae ve Freddie Mac hâlâ hayatta ve krizden sonra daha da büyüdüler. Geçmişte konut kredileri piyasasının yüzde 60’ını ellerinde tutarken, şimdi bu oran yüzde 90’a tırmandı. Öyle görünüyor ki, gelişmiş ülkeler krizden riskleri daha da artırarak çıkmaya çalışıyor. (ERCAN KUMCU-HABERTÜRK)
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • İŞİN ÖZÜ BU.16 Eylül 2013 01:03

    Bizdede devlet kendi milletini borca sokmak için elinden geleni yapıyor bankalara hemen açıklama gönderiyor FAİZLERİ indirin binlerce yapılan binalar var bunları mutlaka birileri alması lazım buda bankalar aracışığıylan oluyor şimdidiyelim ülked bir KRİZ çıktı en karlı bankalar olacaktır çünkü borçlarını öedeyememenin fatıurasını ellerindeki daireleri bedavaya alarak en büyük parayı gene bankalar kazanacaktır kaybeden ise gene vatandaş olacaktır.ben diyorumki siz siz olun bırakın yeni binayı yok efendim katmülkiyetiymiş bunları zaten onları bahane edipte 150bin veya 250 bin liralık daireleri sizlere banka KRADİSİ ilen 400bin ile 600bin lira arasında satıyorlar zaten krediylen ev alanlar şunu iyi bilmeliler önce banka sana verdiği paranın faizlerini önce senden alıyor sonrada kalan parasını almaya çalışıyor bunedenlen bankaların hiç kaybetme riskide yok ben buişler olduğundan beri topraktan hisseli daireler aldım hiçdeğilse nasılsabir sağlam binanın en azından 80ila 120sene ömrü vardır gidipte yüksek paralar verene kadar yanidiyeceğim 400.000 tl bir daireye vereceğime onun yerine gider ikitane daire alırım kirayada veririm gelen kiralar 15sene içinde zaten oraya yatırdığım paraları bana gerikazandırıyor hiçdeğilse 15 sene sonra dairelerim bana bedavaya gelmişoluyor.şimdi insanlara söylemek istediğim tekşey topraktan hisseli bile dairealsanız binanın yapım yılına mutlaka bakın 20seneyi geçen bir binada senin en azından 60veya 80 yıllık bir kazancın var.onagöre davranın gidipte paralarınızı 300,400,500 binlira vererek paralarınızı boşa müteahitlere kaptırmayın onlarıda boş yere zengin ettirmeyin derim kalın sağlıcaklan.