BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemDavutoğlu'ndan kritik Cemaat açıklaması----

Davutoğlu'ndan kritik Cemaat açıklaması

Davutoğlu'ndan kritik Cemaat açıklaması
15 Aralık 2014 - 07:29 www.finansgundem.com

Başbakan Ahmet Davutoğlu gezi dönüşü uçakta verdiği röportajda dün düzenlenen operasyona ilişkin kritik açıklamalarda bulundu

Başbakan Davutoğlu, dünkü gözaltılardan sonra 'basına baskı mı var' eleştirilerilerine, "Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil bu. Soruşturmanın detayı yargı süreci içinde ortaya çıkacak.‘PKK-paralel yapı ilişkisine dair elimizde dedikodu değil bilgi var’" açıklamasında bulundu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla 13-14 Aralık tarihlerinde Nevşehir, Adana, Elazığ ve Adıyaman’ı kapsayan bir gezi sonrası uçakta Habertürk'ten Muhsin Kızılkaya'nın sorularını yanıtladı.

İşte o röpoartajın bir bölümü...

Fethullah Gülen’in yeni bir videosu yayınlandı. “Beyin kanaması geçirirsiniz inşallah” gibi ifadeler var...

Öyle mi? Benim irfan sahibi babaannemden, dedemden öğrendiğim bir şey var. Bilirsiniz saf Anadolu İslam’ı diye bir şey var. Bizim evde hiç beddua edilmedi. Benim ağzımdan en küçük bir olumsuz laf çıktığında, “Aman beddua etme, sana geri döner” diye beni uyarırlardı. Hiçbir vasat İslam kültüründe beddua yoktur.

Bu durumda tekrardan gerilim yükseltilmeye mi çalışıyor sizce?

Şunu diyorum. Yani birisinin beddua etmek zorunda kalması bir kere ortada şizofrenik bir hal olduğunu gösteriyor. Hele hele bu bir âlimse... Burada bir kimlik bölünmesi var. Şimdi İsrail Filistinlilere zulüm ederken “Otoriteye başkaldırmamak lazım” diyeceksiniz ve zalime karşı böylesine bir zulmü neredeyse meşru kılacak şekilde “Otoriteye başkaldırmayın” diye tavsiyede bulunacaksınız, sonra Türkiye gibi öyle veya böyle demokrasisi olan bir ülkeye “Zalim” deyip isyan çağrısında bulunacaksınız... İşte şizofrenik hal bu. Zaten sıkıntı buradan geliyor. Dikkat edin, bütün kendi iddialarını yok ettiler. Derlerdi ki “Biz müspet hareketiz”, açın şimdi televizyonlarını bir tek müspet haber yok. Bundan sonra kriminal bir yapıya dönüşmüş olan unsurlar takip edilecek, soruşturulacak ve gereken yapılacak

‘Soruşturma gazetecilikten değil’

Ekrem Dumanlı başta olmak üzere bazı medya mensupları gözaltına alındı. Basına baskı eleştirileri de var. Ne dersiniz?

Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil bu. Soruşturmanın detayı yargı süreci içinde ortaya çıkacak.

‘PKK-paralel yapı ilişkisine dair elimizde dedikodu değil bilgi var’

Demirtaş’ın paralel yapıyla bağlantılarına dair bir şeylerden bahsetmiştiniz...

Ben bir şeyi söylüyorsam, sırf ortada bir tartışma olsun diye söylemem. Demirtaş’ı kastetmedim. Demirtaş o röportajı niye başka yere vermedi de oraya verdi? Çözüm sürecine en çok karşı çıkan gazete o gazete. Neden bir anda Demirtaş’ı keşfetti? Bunu sormak lazım. Ama bizim elimizde başka bilgiler var.

Bu bilgiler PKK-paralel yapı ilişkisine dair mi?

Evet. Bilgiler var. Dedikodu değil, bilgi var.

‘Dink cinayeti tesadüfi bir cinayet değil’

“Cemaatçi” oldukları iddia edilen iki polisin ifadesiyle Hrant Dink cinayeti tekrar gündeme geldi. Bu arada sizin Dink Ailesi’yle herhangi bir temasınız oldu mu?

Hrant Dink’i ben akademik hayatımda tanıdım, entelektüel camiada da sevdiğim, saydığım bir insandı. Birkaç konferansta da birlikte olduk. Hatta şunu hiç unutmam. 11 Eylül’den kısa bir süre sonraydı. İstanbul Barosu’nda birlikte bir açık oturumdaydık. (Oğlu o sırada Amerika’da okuyordu) Dedi ki, “Bizim oğlanı orada esmer görünce Türk-Müslüman zannetmişler, dövmüşler. Biz gavur bile olsak, sizin gavurunuz, bu toprakların gavuruyuz” dedi. Bir kere Hrant Dink cinayeti tesadüfi bir cinayet değil. Katledildiği günü hiç unutmam. Haber bana geldi, çok üzüldüm. Abdullah Bey Dışişleri Bakanı’ydı, onu aradım. Ben İstanbul’da, o Ankara’daydı. “Bütün diasporayı İstanbul’a cenazeye çağıralım. Bizim büyükelçilerimiz resmen arayıp davet etsin” dedim. Çağırdık, hepsi geldiler. O bir devrimdi. Sonradan, gelenlerin arasında bize karşı çok sert olan birçoğuyla kamuoyunun bilgisi olmadan görüştüm. Hepsi de “Biz Türkiye’nin böyle olduğunu bilmiyorduk” dediler. Bir, hükümetin onları davet etmiş olması onları şoke etti. İki, halkın Hrant Dink’e sahip çıkması... Bizim bu tabuları birer birer kırmamız lazım.

Dink’in Ailesi’yle bir görüşmeniz söz konusu olabilir mi?

Olabilir tabii... Mesela ben Ermeni kimliği dolayısıyla değil, kendisine güvendiğim için Etyen Mahçupyan’ı başdanışmanım yaptım. Cumhuriyet tarihinde bir Ermeni vatandaşımızın geldiği en önemli kamu görevi... Dediğim gibi, bu tamamıyla onun entelektüel kimliğiyle alakalı ama ne konuşmaktan çekinirim, ne bunları tartışmaktan... Bütçe konuşmamda muhalefete seslendim. “Mahallelerinizden, semtinizden çıkın” dedim. “Güçlü olduğunuz yerlerde konuşmayın, zayıf olduğunuz yerlere gidin. Tunceli’de de herkes maskeleri indirsin” dedim. Bu maskeler indiğinde, yani insan açıkçası gizli bir riyakârlık şekline dönüşmüş olan farklı görünme arzusu bittiğinde her şey doğallaşacak.

‘Seçim öncesi her konuda tedbir alıyoruz’

Seçime giderken, yeni bir saldırı bekliyor musunuz?


Devlet demek tedbir demektir. Tedbir demek bir tehlike varsa onu sezmektir. Seçimler öncesi hep bir şeyler oldu. Çözüm süreci ilerlediğinde hep bir şeyler oldu. Bu yüzden tehlike var ve biz de tedbirlerimizi alıyoruz.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)