BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem2070 yılında her 3 kişiden 1'i iklim göçmeni olabilir----

2070 yılında her 3 kişiden 1'i iklim göçmeni olabilir

2070 yılında her 3 kişiden 1'i iklim göçmeni olabilir
10 Mayıs 2022 - 13:40 www.finansgundem.com

İklim değişikliği dünyanın birçok farklı yerinde göç hareketliliğine neden oluyor. Göç Araştırmaları Vakfı araştırmacısı Suzan Ilık Bilben, 2070'te her 3 kişiden birinin iklim göçmeni olabileceğini açıkladı.

Sel, hortum, sıcak hava dalgası, deniz seviyesinin yükselmesi, kasırga, kuraklık, kıtlık, orman yangını ve fırtına gibi afetler, insanları göçe mecbur ediyor.

Akdeniz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü araştırma görevlisi ve Göç Araştırmaları Vakfı araştırmacısı olan Suzan Ilık Bilben, iklim değişikliğinin gelecek kuşakların yaşamları ve kırılgan topluluklar üzerindeki etkisine işaret ederek, "İnsanlığı sürdürülemez bir geleceğe doğru sürükleyen mevcut ekonomik ve toplumsal anlayış hem gelecek kuşakların yaşam hakkını elinden almakta hem de birçok topluluğu yersiz yurtsuz hatta kimliksiz bırakmaktadır" değerlendirmesini yaptı.

Aşırı sıcak bölgeler, 2070'e kadar 5'te 1 oranında artabilir

Tarihte iklimsel olarak elverişli bölgelere hem tarım yapmak hem de barınmak için yerleşen insanlığın bugün aynı ihtiyaçları karşılayabilmek adına tekrar yer değiştirmek zorunda kaldığını ve kalacağını söyleyen Bilben, "Dünyanın karasal yüzeyinin yüzde 1'inden daha azını kaplayan aşırı sıcak bölgelerin, 2070 yılına kadar 5'te 1 oranında artabileceği ve potansiyel olarak her 3 kişiden birini yerinden edebileceği düşünülmektedir. Öngörülemeyen ve giderek istikrarsızlaşan  yağış düzenleri, süresi ve yoğunluğu artan sıcak hava dalgaları ile artan kuraklıklar çiftçiliği zorlaştırmaktadır" dedi.

Artan sıcaklık ve kıtlıklar büyük göç hareketleri yaratacak

İklim göçü ve iklim mültecileri kavramlarının yeni olmadığını, nispeten yakın zamanlı tarihte iklim göçünün yakın coğrafyalarda gözlemlendiğini belirten Bilben, şunları kaydetti:

Suriye'de iç savaş çıkmadan ve milyonlarca insan göç etmeden önce kuraklık, binlerce Suriyelinin şehirlere göç etmesine sebep olmuştur. Mahsul kayıpları, Mısır ve Libya'da Arap Baharı'nı alevlendiren işsizliğe yol açmıştır. İklim göçünün mekanizmalarından olan gıda kıtlığı, su kıtlığı ve artan sıcaklıklar daha belirgin bir odak haline geldikçe, büyük ölçekli göç hareketleri beklenecektir.

143 milyon insan yerinden olacak

Latin Amerika, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika'daki sıcak iklim noktalarında yaşayan yaklaşık 143 milyon insanın ülke içerisinde yerinden olacağının ve bunların çoğunun kırsal alanlardan yakındaki kasaba ile şehirlere taşınacağının tahmin edildiğini aktaran Bilben, muhtemel göç rotaları hakkında şöyle konuştu:

Orta Amerika ve Meksika'dan 2025'te yılda yaklaşık 700 bin kişinin göç etmesi beklenirken, bu sayının 2050'de yılda 1,5 milyona yükseleceği ve çoğunun Mexico City'e yöneleceği ifade edilmektedir. Dünya nüfusunun 4'te 1'inin yaşadığı Güney Asya'da, gelecek yıllarda gıda güvensizliğinin artacağı, 8,5 milyondan fazla insanın Basra Körfezi'ne, 17 milyon ila 36 milyondan fazla insanın da Hindistan'ın Ganj Vadisi'ne yerleşeceği beklenmektedir. Afrika'da Victoria Gölü Havzası, Etiyopya'nın Doğu Yaylaları ve Malavi'nin başkenti Lilongwe çevresindeki bölgelerin göç için uygun yaşam alanları olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca Kenya ve Tanzanya'nın kıyı bölgeleri, Batı Uganda ve Etiyopya'nın kuzey dağlık bölgeleri de bu alanlara dahildir.

Sadece değişen deniz seviyesi, 150 milyondan fazla insanı yerinden edecek

Kuraklık ve gıda güvensizliği haricinde, sadece deniz seviyesinin yükselmesi sebebiyle dünya genelinde 150 milyondan fazla insanın yer değiştireceği tahminini paylaşan Bilben, "Yükselen gelgitlerin, şu anda 18 milyon insana ev sahipliği yapan Mekong Deltası'nın çoğu dahil olmak üzere, 2050 yılına kadar Çin ve Tayland'ın bazı kısımlarını, Güney Irak'ın çoğunu ve Mısır'ın geçim kaynağı olan Nil Deltası'nın neredeyse tamamını kapsayacağı öngörülmektedir" diye konuştu.

İklim göçmenlerinin nüfus içindeki payı yüzde 1,3'e yükselecek

Bilben, Doğu Afrika, Güney Asya, Meksika ve Orta Amerika'nın, 2050'ye gelindiğinde yılda ortalama 10,1 milyon iklim göçmeni görebileceğinin ve iklim göçmenlerinin nüfus içindeki payının da yüzde 0,6'dan yüzde 1,3'e yükseleceğinin tahmin edildiğini kaydetti.

Yer değiştirmelere neden olan ilk üç etken: Seller, fırtınalar ve çatışmalar

Potansiyel iklim göçmenleriyle ilgili 150 milyondan 2 milyara kadar uzanan birçok farklı projeksiyonun ortaya konulduğunu bildiren Bilben, 2010-2019'da yer değiştirmelere neden olan ilk üç etkenin sırasıyla seller, fırtınalar ve çatışmalar olduğunu, sel, fırtına ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarının, afetlerden kaynaklı tüm yer değiştirme nedenlerinin yaklaşık yüzde 90'ını oluşturduğunu söyledi.

Sellere bağlı yer değiştirme riski, 2090'da yüzde 100 artacak

Düşük emisyon ve sera gazı konsantrasyonu ile daha sürdürülebilir bir kalkınma senaryosu altında bile sellere bağlı yer değiştirme riskinin 2090'da yaklaşık yüzde 100 artacağına dikkat çeken Bilben, yüksek emisyon ve sera gazı konsantrasyonu ile sürdürülebilir olmayan bir kalkınma senaryosu altında bu oranın yüzde 350'yi bulabileceğini vurguladı.

Bilben, Dünya Bankası verilerine göre 2050'ye kadar Sahra Altı Afrika, Doğu Asya ve Pasifik, Güney Asya, Kuzey Afrika, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve Orta Asya'da 216 milyondan fazla insanın kendi ülkeleri içerisinde göçmen konumuna düşebileceğini de aktardı.

Dünyanın her bölgesinin gelecekte iklim değişikliği kaynaklı göçler yaşayacağını anlatan Bilben, "Şu oldukça açık ki dünyada iklim krizinin, toplulukların geçim kaynakları üzerindeki etkisinden, yaşanabilir alanların kaybından ya da bu gibi kayıplar nedeniyle oluşacak insan hareketliliğinden tamamen muaf kalabilecek hiçbir bölge bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.

Akdeniz'deki gıda mevcudiyeti ciddi oranda azalacak

Akdeniz havzasında, küresel ortalamadan yüzde 25 daha fazla ısınma gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü hatırlatan Bilben, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarında muhtemel görülen 2 derecelik ısınma sonucunda Akdeniz'deki gıda mevcudiyetinin ciddi oranda azalacağını, orman yangınları ile aşırı hava olaylarının sıklığı ve yoğunluğunun önceki on yıllara kıyasla artacağını söyledi.

İklim değişikliğinden en çok etkilenen 3. ülke Türkiye olacak

Türkiye'nin tropikal fırtınalar ve aktif volkanlar hariç dünya genelinde görülen 31 doğal afetin büyük kısmına açık bir ülke olduğunu dile getiren Bilben, "IPCC'nin Dördüncü Değerlendirme Raporu'nda, Türkiye'nin iklim değişikliği etkilerine karşı savunmasız kaldığı, Dünya Bankası raporunda ise 21. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya bölgesinde uç iklim olaylarına en çok maruz kalacak 3. ülke olduğu ifade edilmektedir" dedi.

Bilben: Türkiye hassas bir ülke

Bilben, iklim değişikliği kaynaklı uluslararası göçler açısından da Türkiye'yi hassas bir ülke olarak nitelendirdi. Türkiye'nin yaklaşık 4 milyon zorunlu göçmene ev sahipliği yapan, gelişmekte olan bir ülke olarak dünyada birinci sırada yer aldığını hatırlatan Bilben, "Ayrıca konumu itibarıyla zorunlu göçler için hem hedef ülke hem de göçe transit alan sağlayan bir ülkedir. Dolayısıyla iklim krizi kaynaklı küresel insan hareketliliğinden payını almaması mümkün değildir" açıklamasını yaptı.

Suzan Ilık Bilben, afetlerin yol açacağı iç göçlerin önüne geçebilmek için kırsal ve kentsel alanlarda uyum ile dayanıklılığı artırmanın önemli olduğunu bildirdi.

Kırılgan gruplar çok mağdur olacak

Dezavantajlı toplulukların haklarının savunulması için iklim adaletinin önemli bir hukuksal araç olduğuna değinen Bilben, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Birçok sosyal ve çevresel problemde olduğu gibi iklim hareketliliği ya da hareketsizliği konusunda da yoksul kentsel ve kırsal nüfuslar, kadınlar, çocuklar, engelliler ile yerli halklar daha kırılgan grupları oluşturuyor. Sera gazı salımlarında artışa yol açan sanayileşmenin ve onun yan ürünü olan yaşam tarzının yarattığı toplumsal, ekonomik ve ekolojik yıkımın yükü, halklar arasında hiç de adil olmayan bir şekilde paylaşılmaktadır.

İklim krizi yüzünden 5 ülke başkentini değiştirecek

İklim değişikliğinin Kanada ekonomisine yükü trilyonlarca dolar olabilir

Finans devleri iklim uzmanlarına kesenin ağzını açtı

İklim düzenlemelerine yatırımcı vetosu

İklim değişikliği yağışlarda ciddi artışa neden oluyor

İklim krizi ağırlaşıyor: Karne ile su dönemi!

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)