BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemKürt çocukları baleye yatkın----

Kürt çocukları baleye yatkın

Kürt çocukları baleye yatkın
02 Kasım 2013 - 09:37 www.finansgundem.com

Ünlü Balet, Bale okulları sahibi Tan Sağtürk, "Kürt çocukları, çok yetenekli. Baleye çok uygun fizikler çıkıyor" dedi

Balet Tan Sağtürk, bale okullarının sayısını 20’ye yükseltti. Yeni okulu İstanbul’da Bağdat Caddesi’nde; yine gençleri yurtdışına gitmek zorunda kalmaları pahasına baleyle yoğuracak. Beş binden fazla öğrenciyi eğiten Sağtürk, çok ünlü olduğu yıllarda aldığı hazzı şimdi eğitim verirken alıyor “Ama yine de alkışsız olmaz, hele ‘bis’siz asla!” diyor.
SİBEL ATEŞ YENGİN / Akşam
Tan Bey, dans okullarınıza her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Kaç şubeniz oldu?
Şimdilik 20 okul. Beş bine yakın da öğrencimiz var. 
Okullarla tek tek ilgilenebiliyor musunuz?
Hepsiyle... Uçakla işe gidiyorum. 
Yeni oluşumlar var mı?
Türk Gençlik Balesi diye bir topluluk kuracağız. Böyle yeni bir sanatsal topluluğa Türkiye’nin ihtiyacı var. Ayrıca bir konservatuvar da peşi sıra gelebilir. Çok mezun vermeye başladık. Türkiye’de tutamıyoruz çocukları. Bir nevi beyin, sanat göçü yaşıyoruz. 
Kendilerini var edebilecekleri bir alan olmamasından mı kaynaklanıyor?
Bir tek opera, ancak orada da kadro sıkıntısı var. Birçoğu yurtdışına gitmeyi tercih ediyor. Zaten başta biz de destekliyoruz gitmelerini. Benim gibi, Fazıl Say gibi sanatçıların döndüğü gibi onların da dönmesi gerekiyor ki bu ülkede bir şeyler yapılsın. 
KLASİK BALE HER KAPIYI AÇAR
Konservatuvar dans üzerine mi?
Dans eğitimin yanı sıra mutlaka solfej, müzik ve kondüvitizm eğitiminin de verilmesi gerekiyor ki dansla bütünleşsin. Öbür türlü dört defa dönen, iki defa bacağını çırpan adamlar haline dönüşürler. Bu da zayıf kalır. Müzisyenlerin ya da tiyatro sanatçılarının da mutlak dans eğitiminden geçmesi gerekiyor. Klasik bale eğitimi, her kapıyı açan çok büyük bir anahtar gibi. 
İstanbul’da yaşayan, eğitimli birçok erkek “Oğluma tayt giydirip de bale yaptırmam” derken Doğu’da durum nasıl?
İstanbul gibi kozmopolit yerlerde önyargı oluşmuş. Orada erkek öğrenciler de var. İstanbul’da yamalı bohça durumu var. Bu da herkesi peşi sıra etkiliyor. Mimlenmiş bir meslek yapıyoruz aslında. 
KÜRT ÇOCUKLARI ÇOK YETENEKLİ
İstanbul dışındaki okullarda dansa ilgi nasıl?
Trabzon’daki okulumuzda müthiş bir ilgi ve coşku var. Çok yetenekli öğrenciler. Yurtdışına gösterilere gittiğimizde dikkat ediyorum da Trabzonlu ve İzmirliler uyum ve algılama konusunda at başı önde. Daha fazla olanak sahibi çocuklar, biraz geriden geliyor. Onlar da çok zeki ama daha az olanaklara sahip çocuklar kendi içgüdüleriyle kendilerini yetiştirmiş gibi duruyorlar. Kürt çocukları, çok yetenekli. Baleye çok uygun fizikler çıkıyor içlerinde. Sarışınlar sahneye çok yakışıyor. 
Ne kadar iyi dans ederse etsin fiziki görüntü çok da önemli mi?
Çok önemli; özellikle klasik bale yapıyorsanız... Annelerimizin anlattığı masallardaki prensi nasıl tasvir ederseniz öyle olmalı. 
Sizin gibi mi?
Bilmiyorum (kahkahalar). Onu ben söylemeyeyim. Bunları özlüyorum ya lafı buraya mı getirmek istedim acaba? Esmer de olabilir ama estetik bir yapının mutlaka olması gerekir.  
GENÇ KIZLAR BAĞIRMIYOR ARTIK 
Artık böyle bir ilginin kalmadığını mı düşünüyorsunuz?
45 yaşındayım, 20’li yaşlardaki o prenslik durumu geçti. Genç kızların bağırdığı dönem bitti. Zaten beraber büyüdük o genç kızlarla (kahkahalar)… Çoğu anne oldu. Sağ olsunlar onlar da çocuklarını bana gönderiyorlar. 
Kızların ilgisini, hayranlık duyulmasını özlüyor musunuz?
Geçmişi herkes bir dönem özler… Bazen bu konuda kendimi test etmek istiyorum. Ankara Devlet Balesi’nde dans edeceğim. O zaman oradaki ilgiyi göreceğim. Mandalina alırken daha rahat verir hale geldiler. Bir de üstüne tam parasını alıyorlar (kahkahalar)… Sahnede o mandalinayı kendime hediye ettirebiliyorum…
“Bir gün alkışlar biterse geri çekileceğim” demiştiniz. Alkışlar devam ediyor mu? 
Alkışlar giderek artıyor. Elbette ayağımı dört defa değil de, iki defa çarpabiliyorum şu anda ama olgunlaşmayla sanatsal yorum getiriyorsunuz artık. Seyircinin çok uzun alkışlarına hep alışık olduğum için bitmesini hiç istemiyorum. Türk halkı yere düşseniz de alkışlar zaten. Bunu kaybetmeyi istemem. Bis yoksa Tan da yok. 
RUS KADINLARI DAHA FEMİNEN
Ev hayatınız nasıl gidiyor, en baştaki duygular devam ediyor mu? Sıkılmalar başladı mı?
Şu anda duygular ivme kazandı. Çocuğumuz olduktan sonra da devam ediyor. Çok keyifli zaman geçiriyorum. 
İki farklı kültürün insanı olarak anlaşabilmek kolay mı?
Bence Rus kadınlarıyla Türk erkekleri çok güzel eşleşiyor. Tam tersini görmedim. 
Neden peki?
Rus kadını komünizm rejiminden geldiği için, zor şartların ne olduğunu biliyor. Her an köyümüze dönmeye hazırız gibi yaşıyoruz. Türk kadınlarına göre daha feminenler. Bizim kadınlarımız, annem de dahil erkeksidir. Orada kadın kadındır, erkek erkektir. Onun erkeği olarak daha yükselmiş gibi hissediyorsunuz. Bir de fazlasıyla sadakat duygusunu hissettiriyorlar. Ayrıca benim eşim çok güzel ve çok özel. Sözüm meclisten dışarı ama Türkiye’nin en güzel kadını bence. 
Biraz meclisten içeri gibi oldu ama neyse… Peki, siz kendinizi yakışıklı bulur musunuz?
Hiç bulmam. Yüzde 20 havalıyımdır yüzde 80 salaş... Kendimle ilgili bir adam olamadım. Kızım bana “Babacığım sen çok yakışıklısın” dese ona sevinirim ama. 
SEKS BİTTİĞİ ZAMAN AŞK BİTER
Bir dönem röportaj yaptınız; sizin sorduğunuz birkaç soruyu aldım. Soruyorum: “Âşık olma durumunu sürekli yaşamak ister miydiniz?”
Tabii ki. Eve, özleyerek gitmek isterim… Bu bence aşkın ta kendisi. Aşkın dereceleri vardır. Eşim arkadaşım olacaksa da yine onun yüzünden eve koşarak gitmek isterim. Ayaklarınız geri gidiyorsa zaten ne dostluk ne de aşk vardır. Aydan Şener, “Seks bittiği zaman, aşk da biter” demişti, katılıyorum. 
“Hiç sırılsıklam âşık oldunuz mu?”
Evet. Eşime de, başkasına da âşık oldum. Bir meslektaşımdı ama olmadı, olamadı bir türlü. İki dansçının bir arada olması imkânsız gibi.  
Unutamadığınız, aklınıza geldikçe içinizi sızlatan bir aşkınız var mı?
Hepsiyle sonradan mutlaka bir kere denk geldim. Daha doğrusu o pozisyonu kendim sağladım. Yoksa aklımda kalacaktı, sonra rahatsız ederdi beni. Hiç beraber olmadan verilen ikinci şanslar kafamızda kalanları temizlemek ve noktayı koymak için yeterli oldu.
Hesap mı soruyordunuz?
Yok. Oturduk ve “Hatırlıyor musun?” dedik. Bazılarına “Do you remember?” dedik (kahkahalar). Birkaç dilden konuştuk ve hatırladık, güzeldi, kahvelerimizi içtik. Birçoğuyla da çok yakın arkadaş kalabildik.
*Bis: İzleyicinin alkışlarıyla ikinci kez sahneye çıkmak
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)