BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkFaizde ayağımızı frenden çekme şansımız var----

Faizde ayağımızı frenden çekme şansımız var

Faizde ayağımızı frenden çekme şansımız var
03 Aralık 2014 - 13:36 www.finansgundem.com

Denizbank Genel Müdürü Ateş, "Hem faiz ayağında hem de makro ihtiyati önlemler ayağında biraz ayağımızı frenden çekme şansımız var" dedi

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Hem faiz ayağında hem de makro ihtiyati önlemler ayağında biraz ayağımızı frenden çekme şansımız var" dedi.

Ateş, 14. Gayrimenkul Zirvesi'nde küresel finans piyasaları ve Türkiye ekonomisine ilişkin sunumunda, gelişmekte olan ülkelerin büyüme rakamlarında görülen düşüşlerin dünyada yeni bir dönemi başlattığını aktaran Ateş, Türkiye ekonomisinin küresel gelişmelerin de etkisiyle bu yıl yüzde 3 seviyesinde büyüyeceğini yineledi.

Ukrayna-Rusya gerginliği, İran'ın nükleer görüşmeleri ve Ortadoğu'daki IŞİD kaynaklı kaosun, Türkiye'yi de olumsuz etkilediğini belirten Ateş, gelecek yıl yapılacak seçimlerin de etkisiyle ekonomide çetin bir yıl yaşanacağını söyledi.

Türkiye'nin sorunlu ülkelerle yüksek bir ekonomik ilişkisi bulunduğunu anlatan Ateş, "Çevremizdeki sorunlu ülkelerin bize toplam etkisi kümülatif olarak ihracatın yüzde 16'sı, turizmin de 4'te 1'i düzeyinde. Tabii bu tamamen ortadan yok olmayacak ama biraz tehdit altında olduğunu ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

2010 sonrası artan makro ihtiyati tedbirler nedeniyle bankaların kredi hacimlerinin daraldığını belirten Ateş, şöyle devam etti:

 "2003- 2010 ortalamasında yüzde 39 gibi bir büyüme varken, 2011-2014 ortalamasında yüzde 20'lere düştü. Hatta son yıl kredi artışları yüzde 15'te sınırlı kaldı. Bu tabii bütün sektörler için olduğu gibi taahhüt ve inşaat sektörü için de sınırlayıcı bir etki. Faiz düzeyleri ve kredi büyümenin makro ihtiyati tedbirler nedeniyle de geride kalması büyüme potansiyelimizi biraz aşağıya çekti. Biz yüzde 5'ler civarında büyümesi gerektiğine inanılan bir ekonomiyiz. Krize de ilk yılı saymazsak çok iyi girdik. Ancak şu anda yüzde 2'ler, 4'ler ve bu yıl da yüzde 3'ler civarında bir büyüme bekliyoruz ekonomimizde."

 "Enerji fiyatları düşüyor ve çevredeki büyüme çok zayıf"

 Orta gelir tuzağına düşmemek için Türkiye'nin ciddi bir mücadele vermesi gerektiğini ifade eden Ateş, "Hem faiz ayağında hem de makro ihtiyati önlemler ayağında biraz ayağımızı frenden çekme şansımız var. Neden? Çünkü enerji fiyatları düşüyor, çevredeki büyüme çok zayıf… Dolayısıyla biraz ekonomiye şöyle bir itiş vermek, bizi bölge ülkelerinin üzerine çıkarmak için sanıyorum güzel bir fırsat var" dedi.

Türkiye'de özel sektör borçluluğu ve hanehalkı borçluluğunun sanıldığı kadar yüksek olmadığını belirten Ateş, Türkiye'nin finansal açıdan iyi bir noktada olduğunu kaydetti.

Türkiye'de gayrimenkul sektörünün gelişimini sürdürdüğünü belirten Ateş, yabancılara son 10 yılda 326 milyar lira bedelle 137 milyon metrekare gayrimenkul satışı yapıldığını hatırlatarak, "Yıllık bazda ekonominin yüzde 4'üne tekabül ediyor. Sektörün ekonomiye desteği de artarak devam ediyor. Gayrimenkulün GSMH'den aldığı pay 2003'te yüzde 7,4 iken, 2013'te yüzde 10,3'e çıktı" bilgisini verdi.

Artan nüfusun etkisiyle konut ihtiyacının, dolayısıyla konut kredisi gereksiniminin var olmaya devam edeceğini aktaran Ateş, konut kredilerinde gayrimenkule dayalı menkul kıymet kullanımına yönelinmesi gerektiğini kaydetti.

Hakan Ateş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Önümüzdeki 10 yılda da bu değişmeyecek diye düşünüyoruz. 2023 yılına kadar da yıllık 660 bin yeni konut ihtiyacı karşımızda duruyor. Nüfusumuz artıyor, yüzde 50'si genç nüfus bildiğimiz üzere. Çin ve Rusya'nın nüfusu düşerken yüzde 26 gibi bir oranda artarak 2050'de 94 milyona ulaşacak nüfusumuz. Kentleşme oranı yüzde 84'lere çıkacak. Varsayımlar bu yönde. Gelecek 20 yılda toplam 7,6 milyon evin kentsel dönüşüme konu olması ve 400 milyar dolarlık bir yapım maliyeti ya da yatırımı oluşturması bekleniyor.

Burada bankacılığın konut kredileri 122 milyar liraya ulaştı. İnşaat sektörü kredileri ise 87 milyar lira. Bu ikisinin toplamı bizim toplam bankacılığımız içerisinde yüzde 17'lik bir paya sahip. Bankacılığın gidebileceği yer, bir sektörde yüzde 20 bile fazladır, risk kümülasyonu açısından. Doğrudur. Bu bakımdan, bunu sermaye piyasalarına yönlendirme ihtiyacı ve gereği vardır. Yani gayrimenkule dayalı menkul kıymetler."
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)