BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemEnerji krizi sanayide endişeleri artırdı----

Enerji krizi sanayide endişeleri artırdı

Enerji krizi sanayide endişeleri artırdı
17 Eylül 2021 - 07:40 www.finansgundem.com

Avrupalı sanayicilerin yaşadığı enerji krizi, Türkiye’ye de sıçradı. Enerji ithalatçısı bir ülke olan Türkiye’de, artan enerji fiyatları, farklı oranlarda da olsa birçok sektörde maliyetleri yüksek oranlarda artırdı.

Pandemi süresince ertelenmiş tüketici talebinin açığa çıkması ve sanayinin çarklarının büyümeyi tetikleyecek hızla dönmeye başlaması, enerjide krize kaynaklık etti. Avrupalı sanayiciler başta olmak üzere, enerji talebinin hızla arttığı ülkelerde başlayan yüksek fiyat krizi Türkiye’ye de sıçradı.

Hem olağan talep artışının hem de bazı üretim ve iletim kısıtlarının tetiklediği spekülatif beklentiler de fiyat artışlarını tetikleyen bir başka faktör oldu.

Uzmanlar, ABD’nin Rus gazını engelleme girişiminden Afganistan’da yönetimin değişimine kadar bir dizi gerekçe saysa da enerji krizinin temelinde hemen bütün dünyada eş zamanlı olarak büyüme ile tetiklenen enerjiye olan talebin artması.

Fiyat artışlarında gösterge niteliğindeki enerji emtiaları arasında petrol, kömür ve doğalgaz başı çekiyor. Enerji ithalatçısı olan Türkiye’de, enerji fiyatlarındaki yüksek oranlı artışın maliyetlere, sonuçta da nihai tüketim ürünlerine yansıyacak fiyat artışlarından endişe ediliyor. Bu durum Türkiye için enerji faturasını kritik bir gösterge haline getiriyor. Benzin ve motorin gibi petrol türevi ürünlerin taşımacılık alanında ana girdi olması, bu emtianın ulaşım harcamaları üzerindeki belirleyici etkisini kaçınılmaz kılıyor. Doğalgaz ve kömür ise Türkiye’de enerjinin en yaygın kullanılan formu durumundaki elektriğin fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. Çünkü kömür ve doğalgaza dayalı santraller elektrik üretiminde yarıya yakın paya sahip. Fosil yakıt fiyatları son bir yılda yüksek oranlı artışlar gösterdi. Brent petrolün varili bir yıl önce 40 dolar seviyesindeyken yüzde 100’e yakın artışla 75 dolar seviyesini aştı. Doğal gaz vadeli kontratlarındaki fiyatlar da, son bir yılda yüzde 170’e yaklaşan bir artış gösterdi. Bir yıl önce 50 dolar/ton seviyesinde bulunan buhar kömürü fiyatları yüzde 260’lık artışla 180 dolar/ton seviyelerine kadar tırmandı. Benzer şekilde yüzde 180’e yakın bir yükseliş de kok kömürü fiyatlarında görülüyor. Benzer şekilde vatandaşın ısınmada kullandığı yakıt faturaları da büyük ölçüde artacak. Türkiye’de ısınmada yüzde 80’e varan oranda doğal gaz ve ithal kömür kullanılıyor.

En çok enerji yoğun sektörler risk altında

Uzmanlara göre, fiyat artışları Türkiye’nin doğalgaz ithalat faturasını dolar bazında yüzde 30- 35 seviyesinde artıracak. Sanayi cephesi, enerji fiyatlarındaki artışları endişe ile izliyor. Demir-çelikten çimentoya, gıdadan ulaştırmaya kadar tüm sektörler kaçınılmaz olarak fiyat artışlarından etkilenecek.

İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, durumu “ne yazık ki ucuz enerjinin hayatımızda olmayacağı oldukça stresli bir dönemi girdiğimizi görüyoruz” diye açıklarken, çareyi enerjiyi verim kullanmak ve tasarrufta gördüğünü belirtiyor. Üretim maliyet kalemleri arasında enerjinin çok yüksek bir oranı oluşturduğu demir-çelik, çimento ve seramik gibi sektörler için “enerji” kritik bir gösterge olarak öne çıkıyor. Sanayiciler, rekabet gücünü koruyabilmek için, üretiminde enerjiyi yoğun kullanan sektörlere farklı tarife ve destek istiyor.

Uludağ Otomotiv Endüstrisi

İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı “pandemi sonrası oluşan enerji piyasası, maliyetler üzerinde negatif etki yaratıyor ve avantajlarımız azalıyor maalesef ” diyerek sanayicilerin kaygılarını özetliyor.

Enerjide arz güvenliği tehdit altında

Ahmet Eren / Eren Holding YKB

Dünyada enerji fiyatları özellikle hammadde kaynaklı olarak çok yükseldi. Türkiye’den çok daha fazla artış yaşayan ülkeler var. Bugün bir kilovat saat elektrik fiyatı, İspanya’da 17 Euro sent, İngiltere’nin 35 Euro sent, Türkiye’de ise 6 Euro senttir. Piyasa, Botaş’ın yüzde 50’leri geçen sübvansiyonlu fiyat vermesi yüzünden ithal doğal gaz lehine düzenleniyor. Yani ithal kömürle çalışan termik santraller adeta cezalandırılıyor. Bu durum, ithal ürünle çalışan santraller için çok ciddi üretim aksamasına yol açıyor. Bu arada belirtmek gerekir ki bir kilovatsaat elektrik üretimi için, doğalgazda ithalat, ithal kömürden 2 kat fazla dövizin yurt dışına çıkmasına yol açmaktadır. İthal kömüre dayalı termik santrallerin cezalandırılmasıyla, enerjide arz güvenliği ciddi oranda tehdit altına girmiştir. İthal kömür ile ithal doğalgazla çalışan santrallere eşit muamele yapılmalıdır.

UZMANLAR: FİYAT ARTIŞI ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE SÜRECEK

ELEKTRİK FİYAT TARİFELERİNDE CİDDİ ARTIŞ KAÇINILMAZ

Mehmet KARA / Dünya Gazetesi Enerji Editörü

Küresel emtia fiyatlarında son bir yılda yaşanan hızlı artışın arkasında esas itibariyle pandemi sürecinde ertelenmiş talebin yavaş yavaş açığa çıkmaya başlaması etkili oluyor. Hem olağan talep artışının hem de bazı üretim ve iletim kısıtlarının tetiklediği spekülatif beklentiler de fiyat artışlarını tetikleyen bir diğer faktör. Afganistan’da yönetimin değişmesinden Rus doğalgazını ABD ve AB’nin engelleme çabalarına rağmen tamamlayan Rusya’nın piyasa üzerindeki gücünü arttırmasına uzanan bir dizi jeostratejik ve jeopolitik gelişme de tüm bunların üzerine tüy dikmiş durumda. Gösterge niteliğindeki enerji emtiaları arasında petrol, kömür ve doğalgaz başı çekiyor. Bu üç üründeki fiyat değişimleri ister istemez ekonominin diğer alanları üzerinde de belirleyici bir etkiye yol açıyor. Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke. Dünyadaki genel büyümenin üzerinde bir ortalama büyüme trendine sahip olması, Türkiye için enerji faturasını kritik bir gösterge haline getiriyor. İthalat faturasının artması dış ticaret dengesi başka olmak üzere makro dengeleri bozmasının yanında, fiyatlar genel seviyesini de ister istemez yukarı itiyor. Benzin ve motorin gibi petrol türevi ürünlerin taşımacılık alanında ana girdi olması, bu emtianın ulaşım harcamaları üzerindeki belirleyici etkisini kaçınılmaz kılıyor. Doğalgaz ve kömür ise Türkiye’de enerjinin en yaygın kullanılan formu durumundaki elektriğin fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. Çünkü kömür ve doğalgaza dayalı santraller elektrik üretiminde yarıya yakın paya sahip. Ve gösterge niteliğindeki spot elektrik piyasasında oluşan fiyatların ana belirleyicileri de bu iki kaynak oluyor.Eylül ayında elektrik santrallerine satılacak gazın fiyatında yapılan artış, 1 Ekim’den itibaren elektrik fiyatlarına yansıtılması beklenir ki bunun adı da elektrik zammıdır. Ayrıca EPDK’yı elektrik fiyat tarifelerini arttırmaya yöneltecek tek faktör doğalgaz zammı değil, kömür de fiyatı artan bir diğer elektrik üretim girdisi. Dolayısıyla önümüzdeki kış, enerji açısından sıcak geçecek diyebiliriz

BUHAR KÖMÜRÜ FİYATLARI BİR YILDA YÜZDE 260 YÜKSELDİ

Dr. Nejat Tamzok / Enerji Uzmanı

Fosil yakıt fiyatları son bir yılda neredeyse uçtu. Brent petrolün varili bir yıl önce 40 dolar seviyesindeyken yüzde 100’e yakın artışla 75 dolar seviyesini aştı. Benzer bir gelişme Batı Teksas (WTI) petrolü için de geçerli. Doğal gaz vadeli kontratlarındaki fiyatlar da, son bir yılda yüzde 170’e yaklaşan bir artış gösterdi. Bir yıl önce 50 dolar/ton seviyesinde bulunan buhar kömürü fiyatları yüzde 260’lık artışla 180 dolar/ton seviyelerine kadar tırmandı. Benzer şekilde yüzde 180’e yakın bir yükseliş de kok kömürü fiyatlarında görülüyor. Dolayısıyla, dünyanın bu en sevilmeyen emtiası son bir yılda fiyatı en fazla artan kaynaklardan biri haline geldi. Dünya'da yer alan habere göre, yükselen fiyatları yurt içindeki döviz kuru artışlarıyla birlikte değerlendirdiğimizde, önümüzdeki kışın çok zor geçeceğini söyleyebilmek mümkün. Gelişmelerden ilk etkilenecek olan elektrik fiyatları. Türkiye bu yılın ilk yedi ayında tükettiği elektriğin neredeyse yarısını doğal gaz (yüzde 30) ve ithal kömürden (yüzde 16) üretti. Dolayısıyla, fiyat artışlarının elektrik faturalarına yansımaması mümkün değil. Sanayi tarafında, demir-çelikten çimentoya, gıdadan ulaştırmaya kadar tüm sektörler kaçınılmaz olarak fiyat artışlarından etkilenecek. Benzer şekilde vatandaşın ısınmada kullandığı yakıt faturaları da büyük ölçüde artacak. Türkiye’de ısınmada yüzde 80’e varan oranda doğal gaz ve ithal kömür kullanılıyor. Daha kışa girmeden vatandaşın yakacak kömür fiyatlarından şikayetleri başladı. Geçtiğimiz yıl tonu 1.500 liradan satılan kaloriferlik kömürün tonu 3 bin TL, sobalık kömürün tonu ise 2 bin 500 TL’yi geçmiş durumda.

ENERJİ EMTİASI FİYATLARI ARZ-TALEP DENGESİNDEN KOPTU

Uluslararası piyasalarda doğalgaz fiyatları rekorlar kırıyor. Hem Avrupa’da hem de Uzakdoğu’da bu böyle. Avrupa’daki enerji ticaret merkezlerinde tarihi rekorlar görülüyor. Şu anda ulaşılan doğalgaz fiyatları mantıkla, arz talep dengesi ile açıklanabilecek bir seviye değil. Yani fiyatlar üzerinde spekülatif etkiler söz konusu. Özellikle Kuzey Akım 2 projesi öncesinde Rus trader’ların da spekülatif, manipülatif hareketlerinin etkisinin olabileceğini düşünüyorum. Şu anda geldiği seviyeler mantıklı rasyonel seviyelerde değil. Bu arada pandemiden çıkılırken, gecikmiş talebin devreye girmesi, büyümenin başlamasıyla ham petrol fiyatları da 74 dolara kadar yükseldi. ABD’de petrole talep giderek artıyor, gelişmiş ülkelerde de durum aşağı yukarı aynı. Bu gelişmelerin demir çelik başta olmak üzere petrol dışındaki diğer tüm emtialara da belli oranlarda yansımaları var ve bu kaçınılmaz. Enerji fiyatlarındaki artışların, Türkiye’ye de büyük etkileri var. Doğalgaz ithalatının 36 milyar metreküplük kısmı uzun vadeli kontratlarla yapılıyor. Bunlar da petrol ürünlerine endeksli fiyatlar içeren kontratlar. Söz konusu fiyatlar, her üç yada bir geçmiş altı aylık petrol ürünleri fiyatlarını da içeren formüllerle güncelleniyor. Yani petroldeki artış altı ay geriden, Türkiye’nin ithal ettiği gazın üçte ikilik kısmının fiyatlarına yansıyor. Türkiye’nin mevcut doğalgaz kontratlarındaki fiyatların ilk hesaplama dönemi 1 Ekim, bir sonraki güncelleme 1 Ocak 2022’de yapılacak. Bu yüzden Türkiye’nin gaz ithalatı fiyatlarında yükseliş yaşanacağı kesin. Benim tahminin, yakın gelecekte Türkiye’nin gaz ithalatı faturasının ciddi şekilde artacağı yönünde. Gelecek üç dört ayda Türkiye’nin toplam gaz faturasında, nasıl bir kış mevsimi yaşanacağına ve Avrupa’daki mevcut yüksek fiyatların devamına bağlı olarak yüzde 30-35’lik bir artış bekliyorum. Ancak bunun iç piyasaya nasıl yansıtılacağı henüz belli değil. Bunu zamanla göreceğiz. Elektrik ve gaz fiyatlarının artışı enfl asyonu yükseltici bir faktör. Bu da Merkez Bankasının elini sıkıntıya sokacak. Ezcümle Türkiye’de gelecek üç ayda fiyatlarda zorunlu bir artış kaçınılmaz.

Enerjinin çok pahalı olduğu bir dönemdeyiz

Dünyadaki enerji fiyat hareketlerini yakından takip ediyoruz. Son gelişmelere baktığımızda ne yazık ki ucuz enerjinin hayatımızda olmayacağı oldukça stresli bir dönemi girdiğimizi görüyoruz. Bir yandan fosil yakıtlardan uzaklaşmak adına yenilenebilir, sürdürülebilir enerjiye dönüş hamlesi yaşanırken diğer taraftan fosil yakıtlarda tarihi bir fiyat artışlarıyla karşı karşıya olmamız düşündürücü. Özellikle kışa girerken bu fiyat hareketlerinin olması, dünya enflasyonunun üzerinde olumsuz etkide bulunacaktır. Dünyada ve ülkemizde bu fiyat artışlarının gerek sanayi üretiminde ve gerekse hanelerde ciddi sonuçları olacaktır. Her ne kadar bu gelişmelerin Türkiye’ye de olumsuz yansıyacağı gerçeği ile karşı karşıya olsak da belli dönemlerde eleştirildiğimiz Rusya ile uzun süreli doğal gaz anlaşmasının fiyat avantajını bu dönemde yaşayabiliriz. Uzun vadeli bir bakış açısına yönelik spot fiyatların, güncel fiyatlardan daha az etkileneceği muhakkak. Yine de bu demek değildir ki Türkiye enerji maliyetlerini koruyabilecek. Çünkü açık olan bir şey var ki enerjinin çok pahalı olduğu bir döneme giriyoruz ve bizim enerji maliyetlerimiz de her şeye karşın bundan olumsuz etkilenecek. Bu noktada toplum olarak çok fazla önemsemediğimiz enerji verimliliği ve tasarrufun fabrika ve hanelerde çok çok önemli bir konu olduğunun altını çizmek istiyorum. Tüm sanayicilerimize de enerji verimliliğine dönük çalışmalarını artırmalarını tavsiye ediyoruz."

Enerji yoğun sektörlere ayrıcalık talebi

Son 1 yılda Türkiye’de doğalgaz fiyatı Euro bazında yüzde 30’a yakın arttı. Rekabetçi kurun bize kazandırdığını doğalgaz fiyat artışı kaybettirdi. Bu durumda maliyeti içinde doğalgazın yüzde 3 ila 5 olan bir sektörle, bizim gibi yüzde 40’a kadar olan sektörleri aynı enerji politikaları ile yönetmemeliyiz. Ülke şartları gereği en azından doğalgazın maliyette önem arz ettiği sektörlerde daha özel bir fiyat uygulaması olmalı. Doğalgaz bizim için stratejik öneme sahip. Şimdiye kadar önemli zamlar yapıldı. Bundan sonraki süreçte kısa vadede büyük partiler halinde zamlar yerine, sektöründe buna uyum sağlayacağı küçük miktarlarda ve bir takvime yayılarak yapılması önemli olacak. Bunun firmalara bildirilerek yapılması da önemli. Çünkü ihracat bağlantılı olarak çalışıyoruz. Dolayısıyla bu durumda sanayinin geleceği için özel bir doğalgaz politikasına sahip olması gerektiğinde fayda görüyoruz. İçinde enerji yoğun üretim yapan sektör temsilcilerinin yanı sıra enerji ithalatçıları, dağıtıcıları temsilcileri ile kamu kurumu yetkililerinin olduğu bir kurulun oluşturacağı çalışma hem kamuya hem de özel sektöre katkı sağlayacak.

KDV indirimi gibi bir destek bekliyoruz

Çimento sektörünün toplam maliyet kalemlerinin yaklaşık yüzde 80’ini ithal girdiler oluşturuyor. Sektörümüzün yakıt tedarikinde ithalata olan bağımlılığı da oldukça yüksek. Çimento sektörü birincil yakıt ihtiyacının yüzde 90’dan fazlasını petrokok ve ithal kömürden karşılıyor. 2021 yılı Ağustos ayında petrokok fiyatları geçen senenin ağustos ayına göre yüzde 268 artış gösterirken, yerli linyit, elektrik ve ithal kömür fiyatları sırasıyla yüzde 43, yüzde 62 ve yüzde 197 artış gösterdi. Ayrıca, 2020 Ağustos ayında 7,27 TL olan dolar kuru ise 8,49 TL’ye yükseldi. Bu artışlar, sektörümüzdeki üretim maliyetlerini yüzde 100’e yakın artırdı. Tüm bu gelişmelere rağmen sektör, çimento fiyatlarını maliyet artışının çok daha altında bir noktada tutma fedakarlığını gösterdi. Bu dönemde çimento fiyatlarındaki artış, maliyet artışlarının çok daha altında kaldı. Enerji maliyetinin düşürülmesi sadece sektörümüzün değil, tüm sanayi kuruluşlarının ortak sorunu. Tedarik zincirinde dünyadaki gelişmelere bağlı olduğumuzu göz önüne aldığımızda, üretim maliyetlerine hükümetimizden KDV indirimi gibi ilave bir destek olmaması halinde maliyetlerimizde aynı trendin devam etmesini bekliyoruz.

Kendi enerjimizi üretmek kazanç olur

AB’de pandemi başlangıcında düşme gösteren doğalgaz fiyatları 2021 içinde yüzde 100 artış gösterdi. Bu oran Türkiye’de henüz yüzde 60 civarında. Ancak artışın aralıklarla devam edeceği öngörülüyor. Doğalgazı yüksek oranda kullanan demir-çelik, cam, seramik, çimento, tekstil sektörlerinde toplam maliyetin yüzde 20-25’lik kısmının enerjiye ait olduğu tahmin edilmektedir. Kimya sektöründe en yüksek enerjiyi ise petrokimya kullanmaktadır. Kimya sektöründe petrokimya hariç diğer üretim alanlarında doğalgaz maliyetinin toplam maliyete oranı maksimum yüzde 7-10 aralığındadır. Dolayısıyla yapılacak olası ürün satış fiyatı artışı yüzde 3-5 aralığında kalacaktır. İlk bölümdeki seramik benzeri gruba ait fiyat artışları daha yüksek olacaktır. Ayrıca döviz kuru artılı da yaşanırsa tablo daha da kötüleşecektir. İhracat yapmak arttırmak önemli bir çıkış yoludur ancak kendi enerjimizi üretmek yeşil enerjiye dönüşüm ve büyük projeler hidrojen, rüzgar ve güneş enerjisini yaygınlaştırmak ve AYM uyumunu sağlamak çift yönlü kazanç olur.

Avantajlarımız azalıyor

Enerji maliyetleri bu yılın başına kadar rekabetçi seviyelerde idi. Birçok Batı Avrupa ve hatta Doğu Avrupa ülkesine göre daha iyi durumda idik. Ancak pandemi sonrası oluşan enerji piyasası maliyetler üzerinde negatif etki yaratıyor ve avantajlarımız azalıyor maalesef.

Sektörümüzde enerjinin payı arttı

Tekstik ve hazır giyim sektörlerinde enerji, maliyetler arasında çok yüksek bir orana sahip değil. Ama iplik, boya ve terbiye gibi alanlarda enerji, maliyetler arasında çok daha yüksek bir paya sahip. Sektörümüzde enerjinin payı yüzde 3 iken şimdi yüzde 6'ya çıktı.

Enerjinin maliyetlerdeki payı yüzde 12'ye çıktı

Son dönemde dünyada yükselen enerji fiyatları çelik üretiminde de maliyetleri artırdı. Yılbaşından bu yana döviz cinsinden artış yüzde 50’ye ulaşırken TL’de ise yüzde 100 oldu. Çelik üretiminde enerji giderlerin maliyeti bu fiyata artışlarıyla yüzde 8’den yüzde 12’ye çıktı. 2021 başından bu yana enerji giderlerinde ton başı artış 25 dolar oldu. Çelik üreticileri artan maliyetleri fiyatlara yansıtmak zorunda kalıyor. Bu durum ürün fiyatlarındaki düşüşü yavaşlatıcı rol oynuyor.

Türkiye'de temiz enerji yatırımlarının büyüklüğü 66 milyar dolara ulaştı

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)