CHP'den bir iyi üç kötü madde

CHP’nin ekonomi raporunda, bu yılın ilk 3 ayında Türkiye’de bankaların dışarıdan aldığı kredilerde büyük artış yaşandığı fakat bankaların aldıkları kredileri piyasaya sokmak yerine “zorunlu karşılık” olarak Merkez Bankası’na yatırdığı, bunun da rezervlerde şişmeye neden olduğu kaydedildi. Raporda, “Merkez Bankası’nın kasasındaki rezervler, dışarıdan alınmış ‘emanet’ paradan başka bir
şey değil. Merkez Bankası rezervin sahibi değil, emanetçisi konumunda” denildi.
Yılın ilk 3 ayında Türkiye’ye gelen her 100 dolardan 73’ünün “kısa vadeli borç ve sıcak paradan” oluştuğuna dikkat çekilen raporda, “finansman kalitesinin hızla bozulduğu” uyarısında bulunuldu.
Raporda ayrıca bu yılın başından beri icradan satılık ilanlarındaki büyük artışa da dikkat çekilerek, AKP’nin vatandaşı, “bankaların ev ve arabasının emanetçisi” haline getirdiği vurgulandı.
CHP’nin ekonomi raporuna göre bu yılın ilk 3 ayında Türkiye’de bankaların dışarıdan aldığı kredilerde büyük artış yaşandı. Bankaların aldıkları kredileri piyasaya sokmak yerine “zorunlu karşılık” olarak Merkez Bankası’na yatırdığının, bunun da rezervlerde şişmeye neden olduğunun kaydedildiği raporda, “Merkez Bankası’nın kasasındaki rezervler, dışarıdan alınmış ‘emanet’ paradan başka bir şey değil. Merkez Bankası rezervin sahibi değil, emanetçisi konumunda” denildi.
CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı’nın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın koordinasyonunda hazırladığı “60. Ekonomik Görünüm Raporu”nda Mart Ayı Cari Açık Verileri, Nisan Ayı Sanayi Üretim verileri, Şubat ayı İşgücü ve İstihdam verileri ile Ocak-Nisan Bütçe Performansı değerlendirildi.
ADETA “PARA YAĞIYOR”
Raporda, yılın ilk üç ayında cari açığın finansmanıyla ilgili dikkat çekici tespitlerde bulunuldu. Buna göre 2012 yılının ilk üç ayında cari açık 16.3 milyar dolar iken “sermaye kanalından gelen
finansman” 11.3 milyar dolardı. Geçtiğimiz yılın ilk üç ayında cari açığın finansmanında sıkıntı yaşandığının belirtildiği raporda, bu yılın ilk çeyreğinde ise sermaye kanalından “adeta para yağdığı” ifade edildi. Rapordaki verilere göre bu yılın ilk üç ayında cari açık 16 milyar dolar olurken, sermaye kanalından gelen finansman 26,6 milyar dolara ulaştı. Buna bağlı olarak Merkez Bankası kasasındaki “uluslararası rezervler”e eklenen para da ilk üç ayda 7 milyar dolar oldu.
MERKEZ’İN KASASINDAKİ PARA “EMANET”
Raporda, gelen bu paraların büyük ölçüde “bankaların dışarıdan aldığı krediler” olduğu, yılın ilk üç ayında bankaların dışarıdan aldığı kredilerin 12 milyar dolara ulaştığı, bunun “İlk üç ayda ülkeye
giren her 100 dolardan 45 doların, bankaların dışarıdan yaptığı borçlanmalardan geldiği” ifade edildi. Bankaların dışarıdan aldığı borçlardan gelen paranın piyasaya girmediğinin belirtildiği raporda, gelen dövizlerin TL mevduatlar için zorunlu karşılık olarak Merkez Bankası kasasına konduğu ifade edildi. Bankaların borçlandığı paraların piyasaya çıkmadan, doğrudan Merkez Bankası’nın kasasına indiğinin vurgulandığı raporda, “Merkez Bankası kasasındaki rezervler
dışarıdan alınmış emanet paradan başka bir şey değil. Merkez Bankası rezervin sahibi değil, emanetçisi konumunda” denildi.
KISA VADELİ VE SPEKÜLATİF KAYNAKLAR ARTIYOR
CHP’nin raporunda “cari açığın finansmanı” konusuna da değinildi. Raporda, sermaye hesabından gelen paranın yüzde 73’ünün “kısa vadeli ve spekülatif kaynaklardan” oluştuğu belirtilerek, geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde bu oranın yüzde 48 olduğu, “Cari açığın finansman kalitesinin hızla bozulduğu” tespitinde bulunuldu.
VATANDAŞ “İCRALIK” OLDU
CHP’nin ekonomi raporunda bir medya takip merkezinin yaptığı araştırmaya da atıfta bulunularak, yılın ilk 4,5 ayında yazılı basına verilen “icradan satılık” ilanlarında büyük artış yaşandığı kaydedildi. Bu durum raporda, “Vatandaşın umudu ile geliri arasındaki makası banka borcu ile kapattıran vatandaşımızı bankaların ev ve arabasının emanetçisi konumuna getiren AKP hükümetinin ülkeyi getirdiği manzara işte bu” diye yorumlandı. Merkez Bankası’nın faiz indirimini hükümet baskısıyla yaptığı görüşünün belirtildiği raporda, bu sayede “Vatandaşın gelirini artıramıyorsan, borcunu artır” oyununu oynayan AKP’nin yeni bir perde açmaya hazırlandığı kaydedildi.