BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaBelirsizlikler fiyatlandı mı?----

Belirsizlikler fiyatlandı mı?

Belirsizlikler fiyatlandı mı?
02 Ekim 2019 - 11:58 www.finansgundem.com

Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları peş peşe faiz indiriyor. Ancak piyasalardaki fiyatlar ekonomilerde yaşanan bu geçişe henüz net tepki vermiş değil. Endişe indikatörleri dip seviyelerdeki seyrini ne kadar koruyabilecek?

Gelişmiş ekonomilerde işler hiç de yıla başlandığı ve düşünüldüğü gibi gitmiyor. Durumu ilk gören ve faiz indirerek tepki veren elbette sadece merkez bankaları değil. “Köpek Balığı” olarak adlandırılan Hedge fonlar da oldukça hareketli. Kârı gördükleri yerde ülkelerin kredi notlarına ve risk primlerine bakmaksızın piyasaya giriyor, kısa süreli düşük marjlardaki getirilerde bile hızla çıkıyorlar. Öyle ki bir yıl içerisinde kur grafiklerinde olmadık çubukların meydana gelmesine neden oldular. Bundan en çok muzdarip olanlar ise sıcak para hareketlerine aşırı duyarlı olan ve risk primleri yüksek gelişmekte olan ülkeler. Genel görünüme bakıldığında Türkiye de risk primi en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Dünya ülkeleri içerisinde kredi risk primi en yüksek beş ülkeye baktığımızda; Venezuela 72.150 ile ilk sırada gelirken onu 4.557 ile Arjantin, 451 ile Pakistan, 414 ile Ukrayna ve 364 ile Türkiye izliyor. İşte bu nedenle Türkiye de hedge fonların radarında. Kredi notlarına bakarak yatırım yapan fonlar ise güven ortamını buluncaya kadar beklemede kalacaklar gibi görünüyor. 

BU KÜRESEL EKONOMİK BELİRSİZLİK NE KADAR CİDDİ? 

Dünya ekonomilerinde küresel ekonomik belirsizlik endeksi 1998 yılındaki küresel krizden bu yana en üst seviyelere tırmanmış durumda. 1998 yılında 84 seviyelerinde olan Küresel Politik Risk Endeksi, Haziran 2019 itibariyle 348 seviyesine tırmandı. Ancak küresel piyasalardaki hareketlere baktığımızda sanki parti devam ediyor ve her şey yolundaymış gibi fiyatlar normal seyirlerinde. 

Büyüme tahminleri aşağı yönde revize ediliyor. Eylül sonunda Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’nin Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu açıklandı. Raporda ön plana çıkan konuların başında ticaret savaşları ve politika belirsizlikleri vardı. OECD, raporunda dünya ekonomisi için mayıs ajanda yayımlanan ara rapordaki yüzde 3,2’lik 2019 büyüme tahmini yüzde 2,9’a, yüzde 3,4’lük 2020 büyüme öngörüsü ise yüzde 3’e düşürülmüş durumda. Rapora göre OECD, Avro Bölgesi büyüme tahminini 2019 için yüzde 1,2’den yüzde 1,1’e revize etti. 

Küresel ekonomik belirsizliklerinin ciddiyetini önemli bir gösterge olan tahvil getirilerinin negatife dönmeye başlamasından da görüyoruz. Verim eğrileri terse dönüyor. Normalde, uzun vadeli tahviller daha yüksek verim sağlar. Ancak kısa vadeli tahviller daha fazla verim sağlamaya başladığında grafikler tersine dönmeye başlar. 

Bu aslında durgunluğun bir habercisidir. Geçmişte, verim eğrileri ters döndüğünde, 18- 20 ay içinde durgunluk izlendiğini görüyoruz. Hazine bölümlerindeki uzmanlar hatırlatıyor “Bu kez, verim eğrilerinde ilk değişim sinyali görüldüğünden bu yana yaklaşık 10 ay geçti.” Tahvil piyasalarındaki bu değişimin yansıması aslında çok normal: ABD-Çin, Rusya-ABD ve Çin-İran-ABD arasındaki ekonomik savaş, dünyada güveni oldukça sarstı. Sorun ise giderek karmaşıklaşıyor. 

KÜRESEL DURGUNLUĞA MI GİDİYORUZ? 

Tarihsel seyre bakıldığında küresel ticaret savaşlarının ciddi küçülmeleri de beraberinde getirdiğini görüyoruz. 1929 dünya ekonomik bunalımında tüm dünya ülkelerinde ekonomik sistemler yeniden sorgulanmaya başlanmış ABD ekonomisi 1930-38 döneminde yaklaşık yüzde 33 daralmıştı. Ekonomik aktiviteyi düşürecek ve işsizliğe neden olacak tüm gelişmeler büyük buhranların da habercisidir. Bu ticaret savaşının potansiyel bir sonucudur. Durgunluk olup olmadığını henüz söylemek için erken. Ancak zor zamanlar geçiriyoruz. 

Merkez bankaları tüm bunlar arasında nasıl davranıyor?

Kriz ve belirsizlik ortamlarında merkez bankalarının hareketlerine bakıldığında ilk etkinin altın biriktirmeye başlamak olduğunu görüyoruz. Belirsizlikler nedeniyle, dünya merkez bankaları şimdi de altın biriktiriyor. Dünya Altın Konseyi (WGC) “Altın Talep Trendleri” raporunun 2019 ikinci çeyrek verilerine göre, 2. çeyrek dönemde küresel altın talebi yıllık bazda yüzde 8 artarak 1.123 ton olarak gerçekleşti. Talebin artmasında merkez bankalarının dönem içinde alımlarım artırmaları etkili oldu. Rakam, yılın ilk yarısı itibarıyla 2181,7 tonla 3 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. Dönem içinde TCMB’nin altın rezervinin 314.1 tonla küresel merkez bankaları içinde en çok altın bulunduran 18. banka olduğu kaydedildi. 

BELİRLEYİCİ OLAN KORKU ENDEKSİ OLACAK 

Fiyatlamalara baktığımız zaman küresel piyasalarda fiyat değişimlerinin ve gelişmelerin fiyatlara yansımasının ilk etkileri korku endeksi “VIX”de görülecek. Gelişmeler henüz VIX Endeksi’ne yansımış değil. Tüm gelişmelere rağmen VIX Endeksi hala 15,32 seviyesinde bulunuyor. Sanki hiç ticaret savaşları yokmuş gibi, sanki merkez bankaları hiç faiz indirmiyormuş gibi, sanki uzun vadeli tahvil verim eğrileri terse dönmüş değil gibi. Dünyada korku ve kaygılar henüz fiyatların içerisinde yok gibi görünüyor. Bütün mesele de burada gözüküyor. Fiyatlara yansımaya başladığında nasıl bir sarsıntı ile karşı karşıya olacağız ve buna hazırlıklı mıyız? Korku Endeksi’nin 20’nin üzerine çıkması piyasalarda ciddi bir sinyal olarak algılanacaktır. Büyük dalgalanmalarda VIX Endeksi 40’a tırmanıyor. (Zeynep Aktaş/Fortune Türkiye Dergisi)

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)