Ana SayfaBankacılıkBankalarla markalar arasında işler karışacak---

Bankalarla markalar arasında işler karışacak

2 / 3
Bankalarla markalar arasında işler karışacak
26 Nisan 2013 - 10:47 www.finansgundem.com

Sermayedar yapısında bankacılık ikinci faza geçti
2004-2006 yılları arasında Türk bankacılık sistemi açısından yaşanan yabancı ilgisi birinci dönem sermaye girişi olarak değerlendirilebilir. Birçok bankaya uluslar arası sermaye azınlık ortak, çoğunluk ortak ya da eşit ortak oldu. Kriz döneminde de dünya bankacılığında yaşanan sermayedar değişimin etkileri hissedildi. Aras, ikinci dalgada yeni girişler veya yurtdışındaki gelişmeler nedeniyle Türkiye’de bankasını birleştiren ya da satarak çıkan bir sermayedar hareketi görüldüğüne işaret ederek, “Burada taşlar biraz daha oynuyor. İlk sermaye akımı ile kurumsallaşma ve risk yönetimi açısından yabancının çok katkısı oldu. Ama bankacılık ürünü ve know how açısından aynı şeyi söylemek çok mümkün değil. Kurumsallaşma ve risk yönetiminin faydalarını da ileriki dönemde daha fazla göreceğiz. Şu anda ise daha fazla rekabet geliyor esasında. Eleman alıyor, mevduata daha yüksek faiz veriyor, rekabeti artırıcı bir tarafı var. Mutlaka önümüzdeki dönemde belirli konsolidasyonları ve birleşmeleri görebiliriz” dedi.
Aras, bankacılıkta bazı alanlarda da konsolidasyonun artacağını belirtirken örnek olarak kredi kartı pazarını gösterdi. Bugün bazı bankaların sıfırdan yatırım yapmak yerine belli bankaların kart programlarını kullanmayı tercih ettiğini ve pazar payı yüksekliği açısından bakıldığında aslında 6 markadan söz edilebileceğini hatırlattı. İşlerin değil ama bankaların birleşmesi açısından ise Aras, “Bankaların birleşmesini esas öz kaynak getirilerinin düşmesi tetikleyecektir.  Öz kaynak getirisi düşerse işin karlılığı düşüyor demektir. Bankacılık sektörünün öz kaynak getirisi yüzde 14-15 seviyesinde devam ettiği sürece fazla banka birleşmez” yorumunu yaptı.
Mevduat dışı kaynaklar da artıyor
Türk bankacılık sisteminde kredi/mevduat oranı yüzde 100’ü aşarken Aras, bankaların mevduat dışı fonlama kaynaklarını çeşitlendirdiklerine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Mevduat kredi oranına bakarken artık mevduatın yanına tahvili de koymak lazım. TL tahvil yeni bir enstrüman bankalar genelde mevduat müşterisine satıyor. İkisi de aynı kaynak. İki enstrümanı topladığınızda daha dengeli bir rakam görüyoruz. Türkiye büyüdüğü ve kendisini dış kaynakla fonladığı sürece sıkıntı yok. Henüz o limitlere gelmesek de bununda bir sınırı var diye düşünüyorum. Tabii bankacılık sistemindeki kredi talebi de düşebilir. Hele büyük holdingler kendi tahvillerini ihraç ettikçe bankalardaki kredisini kapatacak. Bu da kredi mevduat oranını bir dengeye getirir. Sınıra gittiğimiz doğrudur ama bir başka açıdan da bankacılık sistemi kendi mevduat harici dış kaynak yapısını da sendikasyon, eurobond, sermaye benzeri kredi ya da seküritizasyonlarla çeşitlendiriyor. Mevduat dışı finansmanda da artış var.”
Bankacılık üzerinden popülizmi bitirmek lazım
Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, yakın döneme dair tespitlerde bulunurken Türkiye ekonomisini üç farklı döneme ayırıyor. Biri, Özal öncesi ve cebinde 10 dolar bile bulundurmanın suç olduğu dönem, Özal ile liberalleşen bir ekonomi ve 2001’de duvara çarpan bir ülke. 2001’e değinirken de Aras, Türk bankacılık sektörünün o dönemde adeta damdan düştüğü yorumunu yaparken bir daha Türk bankacılık sektörünün damdan düşmemesi gerektiğini vurguluyor. Ekonomideki bu değişimin Türk halkının sosyo-kültürel ve politik gelişimine de damgasını vurduğuna değinen Aras, “Bugün Türkiye’de bir parti kursanız ve çıkıp ‘ben vergileri düşüreceğim, emeklilik yaşını 40’a indireceğim, sağlık hizmetini de, okulları da bedava yapacağım’ diyerek bir kampanya yürütseniz seçilmezseniz. Yaşadığımız krizlerin bize getirdiği bütün güzellik burada. Bizim o 2001’de aldığımız toplumsal ders aslında çok önemli” diyor. Bugün batıda özellikle geçmiş dönemde bu tip söylemlerle seçim kampanyaları yapıldığına da işaret eden Aras, “Krizi atlatan ve bugün iyi çalışan bankacılığı da olumlu algılamamız lazım. Toplumsal bakış açısındaki değişimin bankacılığa olan bakış açısına da yansıması lazım. Bugün bankacılık üzerinden yapılan popülizmi de bırakmamız lazım. 13 milyon kişinin bireysel kredisi var. 40 milyon tane kredi kartı var. Herkesin cebinde 2 tane kart olsa yani neredeyse 20 milyon kişide kredi kartı var. Bankalar faizleri düşürsün, komisyonda almasın, uzun vade versin, müşteri sorunlu kredi yaratırsa da toleranslı olsun. Sonra ne olacak. Kötüye giden bir bankacılık sistemi ile bizim sağlıklı bir ekonomimiz olamaz. Bankacılıkta bir trendin de bu bakış açısı değişimi olması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Bankacılık sektöründeki değişimi aslında en güzel rakamlar anlatıyor. 2001 sonrası düşen faiz ortamı bireysel bankacılık tarafında daha hızlı büyüme getirirken, Aras, alınan mesafeyi ortaya koyarken bilançolar içinde bireyselin payının arttığını, bireyselinde kendi içinde dağılımının değiştiğine işaret etti. Aras, “Türkiye’de 13 milyon kişinin bireysel kredisi var. Demek ki 13 milyon kişi ekonomi ile angaje. 1.8 milyon KOBİ müşterisi var. 10 milyondan fazla internet bankacılığı müşterisi var. Bankacılıkla temas eden nüfus her geçen gün artıyor. Bu bilançolara da yansıyor. Bugün kredilerin toplam aktifler içindeki payı yüzde 58-60 seviyesine geldi. Bundan 10 sene önce 2002’de aktifin sadece yüzde 25’i krediydi. Muazzam bir kredileşme var. Ayrıca 2002’de payı küçük olan kredilerin yüzde 86’sı kurumsal kredilerdi. Bugün kurumsalın payı sadece yüzde 42. Yani bireysel kredi artıyor. Pasta büyüyor, büyüyen pastada kurumsalın payı küçülüyor. 2012’de kredilerin yüzde 42’si kurumsal, yüzde 33’ü bireysel ve yüzde 25’i KOBİ. Bireysel kredilerinde kendi içindeki kırılımlarına bakıldığında orada da bir trend değişikliği var. 2002’de bireysel kredi olarak sadece kredi kartı bakiyesinden bahsedebilirken bugün kart alacakları sadece yüzde 27. Bu geçmişte yüzde 66 seviyesindeydi. İhtiyaç kredilerinin oranı yüzde 37, konut kredilerinin oranı da yüzde 33. Bugün konut kredisi bakiyesi, kredi kartı bakiyesini geçti.”

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster