FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Brexit ilk aşamada Londra’ya ciddi anlamda hasar vermedi. Müzakere sürecinin ardından endişeler göz ardı edildi ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılışı ani bir göç dalgası başlatması. Londra merkezli bankaların Avrupa pazarına erişim sağlayamayacağına yönelik ilk aşamadaki tahminler de tutmadı. Sivil toplum kuruluşu New Financial, bu yılın ilk dönemlerinde Avrupa Birliği’ne istihdam kaybının 7,500 civarında olduğunu söyledi.
Financial Times’ın haberine göre buna rağmen 440 kurum şirketlerinin bazı birimlerini AB’ye taşıdı ya da Euro Bölgesi’nde merkezler kurarak İngiltere bankacılık sisteminin %10’una denk miktarda varlığı bölgeye aktardı. 2016 referandumunun ardından, bankalar, sigorta şirketleri ve varlık yöneticileri her koşula hazır olmak için operasyonlarını yeniden yapılandırdı. Brexit anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından korona virüs bankacılık ve finans sektörünün harekete geçmesi için engel oluşturdu.
Küresel pandemi nedeniyle kapanan sınırların olduğu bir dönemde bir bankacıyı Frankfurt’a göndermek kolay olmadı. Düzenleyiciler ve siyasiler şirketleri ve çalışanları Avrupa’nın önde gelen finansal merkezinden uzak tutmak dışında işlerle meşguldü. finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre Brüksel ise AB dışındaki bankaların bölgedeki faaliyetlerine imkan tanıyan düzenlemeleri sınırlandırmayı hedefliyor.
Bunun nedenlerinden biri de Brexit’ten bu yana bu ve benzeri ulusal izinlerin giderek artış göstermesi. Düzenleyiciler aynı zamanda özel izinleri ve Londra merkezli bankalara verilen özel süreleri de denetliyor. Londra merkezli bankalara çalışanlarını ve birimlerini AB’ye taşıması için baskı yapmayı hedefliyor. Ancak bu baskı her bankada aynı şekilde görülmüyor.
Bir banka çalışanlarını taşıması konusunda baskıya maruz kalmadığı için, erken bir dönemde yatırımcılarını rakiplerine kaybetti
. Birçok durumda yer değiştirmeler, pandemi etkileri azalırken henüz uygulamaya konuluyor. Ancak yer değiştirmelerin yönü oldukça belirgin. İngiltere merkezli danışmanlık şirketlerine yönelik sınırlamalar bugüne kadar tam anlamıyla uygulanmadı. Aynı zamanda bankaların bilançolarını yükselten devasa işlem hacimleri de, Brexit’in getirdiği maliyetin üzerini örttü. Mevcut müzakereler bankaların yeni bir çalışan göçü zorunluğuyla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu rakamlar devasa olmasa da, durum Londra aleyhine işliyor.
Brüksel finansal hizmetlerde “stratejik otonomi” planlarını devreye sokmaya başladığında, Avrupa bankalarının İngiltere’nin yatırım kurumlarını kullanma kabiliyeti sınırlandırılacak. Brexit Londra finansını yavaş bir şekilde öldürmeye devam ediyor.