Ana SayfaYazarlarFatih ÇilSürdürülebilir Kalkınma
Fatih Çil [email protected] Fatih  Çil

Tanrıların Arabaları, Makineleri ve Endüstri 4.0

01 Nisan 2016, 13:47 ---

Bildiğiniz gibi dünya yeni bir sanayi devrimini konuşuyor. Ülkemiz de adına “4.Sanayi Devrimi” denen ve artık Industry 4.0 terimiyle temsil edilen bu devrime hazırlanıyor. İlgili kişiler ilgili platformlarda bu kavramı tartışıyor.

Nitekim Tüsiad'ın birkaç hafta önce yaptığı toplantının başlığı da bu idi. Geçenlerde düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde de konu bir oturumda ele alındı. Ben de bir önceki yazımda 4.Sanayi Devrimine yani Sanayi 4.0’a  kısaca değinmiştim. Ancak gelen sorular neticesinde konuyu etrafında dolaşmadan tam ortasından anlatmakta fayda olduğunu gördüm. İşin teknik yanını uzmanlarına bırakıp dilerseniz şöyle başlayalım.

Türkiye’nin sanayisinin GSMH’sına oranı ne? Aşağı yukarı % 30. Sanayinin çarpan oranı ne? 1,4. Bu ne manaya geliyor? Sanayinin GSMH’daki yerinin aslında % 42 olduğu manasına. Peki, Türkiye bunu kaybederse ne olur? Felç olur maazallah. Ülkemiz bu değerini kaybedebilir mi? Kaybedebilir. Hatta, Allah muhafaza “don” bile yapamayacak hale gelebilir. Abartıyor muyuz? Hayır.

Şimdiki gençler esamesini bile duymamış olabilirler ama 40’lı yaşlardaki herkes hatırlayacaktır zira teşbihte hata olmaz. İnanmayanlar, bir zamanlar dünya cep telefonu piyasasının %41’ine sahip koca Nokia’nın CEO’sunun nasıl ağladığına youtube’dan bir baksınlar.

Takılmadan sanayiden devamla şu sorularla ilerleyelim. Dünya sanayisi son 30 senede ne yasadı? Globalleşmeyi. Ne oldu globalleşmeyle? Sanayi üretimi ucuz işçiliğin olduğu Çin’e kaydı. Tabi bunun başka sebepleri de var ancak temel parametre bu idi. Sonra ne oldu? Çin zenginleşti, derken ücret seviyeleri arttı, derken bazı sektörler sürdürülebilir olmaktan çıktı. Neticesinde? Üretim oradan da Vietnam’a, Bangladeş’e yürüdü. Bu arada ABD’de, AB’de ne oldu? Sanayinin GSMH’ya oranı sırasıyla %10’a, %15’e düştü. Böylece ABD ve Almanya hariç AB inanılmaz cari açık verirken Çin trilyon dolar cari fazla vermeye başladı. Derken?  Sosyal huzursuzluk, işsizlik. Sonucunda AB ve ABD, sanayinin önemini ve çarpan etkisini yeniden keşfettiler. Sonra? Yeniden bir endüstrileşme, yerinde endüstrileşme çabasına yöneldiler. Neye güvenerek? Dijital devrimin sanayiye uygulanmasına. Yani, endüstriyel internete, sanayi 4.0’a. Çin, Kore işin farkında mı? Evet. Vietnam, Bangladeş? Onlar şimdilik büyük oyunun dışında.

Peki, bütün savaşların temel sebebi ne? Ekonomi. Ekonominin yarısını etkileyecek şeye ne denir? Savaş mı? Hayır. Ne denir buna o zaman? Topyekun savaş denir. Bu arka planda ülkeler yeni savaşa nasıl hazırlanıyor, ne gibi stratejiler üretiyor? Buna Almanya Industrie 4.0, Çin Made in China 2025, G.Kore Manufacturing Innovation 3.0 Strategy, Holanda Smart Factory, Fransa Usine du Futur, İngiltere High Value Manufacturing Catapult, İtalya Fabbrica del Futuro, Japonya  Industrial Value Chain Initiative diyor. ABD’de ise bu insiyatif, General Electiric’in isim babası olduğu, AT&T, Cisco, IBM ve Intel başını çektiği 170 üyeli Industrial Internet Consortium (IIC) tarafından da desteklendiği şekilde Endüstriyel Internet olarak adlandırılıyor; iki kavram kısmen birbirinin yerine kullanılabiliyor. Bu arada biz ne yapıyoruz? Daha sonra anlatacağız. 

Evet, basitçe çıplak gözle karşımızdaki olay bu. Sanal ve gerçek dünyayı birleştirip, tüketici ihtiyaçlarını en üst düzeyde tespit edip verimli, ucuz, ısmarlama ve yerinden üretim yapmak, fark yaratmak, farklı işler yapmak; işleri farklı kişilere yaptırmak. Ama bu kadar mı? Tabiki bu buz dağının sadece görünen parçası. Neden? Bir de Borg var, Borg. 

Ve başka bir galakside olan Borg’un, sanayi galaksisine geçmeye niyeti olduğu ortaya çıkınca bu durum, sadece sanayici ülkelerin değil sanayi sektörünün oyuncularının da başlarını ellerinin arasına aldırmakla kalmadı, rakip sanayi ülkelerini ve sanayicileri birbirlerini sevmeye mecbur bıraktı, bırakacak. Üstelik bu Borg Star Trek’deki “Biz Borg’uz. Asimile edileceksiniz. Direnmek faydasız” repliğini dillendiren Borg gibi soğuk ve kan donduran görünüşe sahip de değil. Binaenaleyh, Sanayi 4.0 bir yönüyle biraz da Borg’dan kaynaklanan mecburiyetin adı. Tamam, tamam da ne bu Borg Allah aşkına? Bu aşamada Borg’u aklınızda tutmaya devam etmenizi rica ediyorum.

Devam edelim. Diğer sektörlerde belli bir aşamaya gelmiş dijitalizasyon şimdi de sanayiye uygulanacaktır. Kısaca olay budur ve bunu başarabilen ülkeler bu savaşı kazanacaktırlar. Ekonomik bileşenlerinde ileri sanayinin ağırlılık kazandığı, yani katma değerli  sanayi konusunda güçlü ülkelerin sanayiden doğan katma değeri eşdeğer ülkelere veya sanayi dışı aktörlere; Çin ve Kore gibi ülkelerin şu anda sahip olduklarını üretimde gerilemiş geçmiş dönem devleri ABD ve Japonya’ya, yeniden talip olanlara ya da arkadan gelip yetişeceklere nasıl kaptırmayız; ABD ve Japonya’nın ise kaybettiklerimizi nasıl geri alırız, ileride doğacak pastadan nasıl sebepleniriz  veya bu pastanın bileşimlerinde katma değer zincirini kendi iyi olduğumuz alandan nasıl yürütürüz noktasında aldıkları bir aksiyondur. Bir başka açıdan ise ortak paydası sanayi olan ülkelerin ve sanayi sektörünün üretimdeki katma değeri nasıl sanayinin içinde bırakırız çabasıdır. 

Kafanız biraz karıştı değil mi? O zaman şuradan ilerleyelim. Bakın bunu ben anlatmayayım da Almanya’nın Çin Büyük Elçisi Michael Clauss anlatsın. Zira dünyada Sanayi 4.0 konusunda en önemli ve ilginç iş birliği Almanya ile Çin arasında olandır. Çünkü her iki ülkenin de ekonomisi sanayiye dayalıdır ve bu ülkeler birbiri ile rakiptirler. Gelecekte de rakip olacakları kesindir. Ama kaderleri onları bir aşamada bir birine bağlamaya yetmiştir. Evet Michael Clauss’un, Çin’in özellikle sanayi haberleri noktasında önemli medya kuruluşu  Caixin’e “siber ve data güvenliği” temelinde yapılan anlaşma çerçevesinde verdiği röportajdan Türkçeleştirelim:

“Bugünün dünyasında, endüstrideki inovasyon açısından en gelişmiş konsept Endüstri 4.0’dır. Bildiğiniz gibi Japonya ve ABD de sanayinin dijitasyonu konusunda oldukça ileridir ve üç ülke bu konuya liderlik edecektir. Bu çerçevede Çin ile Almanya’nın işbirliği ekonomik yapılarımız açısından çok anlamlıdır. Hem Almanya hem de Çin ihracat odaklı ülkelerdir ve ikisinin de GSMH’sında sanayinin payı çok yüksektir. Eee ne var bunda diyebilirsiniz.  Lütfen bunu araba örneği ile detaylandırmama izin verin. Bugün ABD, IT konusunda çok ileridir ve internet devi Google’ın araba yapacağı rapor edilmektedir. Bu araba büyük oranda Google’ın sahip olduğu IT temeline oturtulacak, araçtaki katma değer onun üstüne bina edilecektir. Yani araba gövdesi gibi geleneksel imalat sadece Google’ın IT’sinin tedarikçisi olacaktır. Ancak Almanya farklı bir kökten gelmektedir. Biz üretimde çok kuvvetliyiz. Onun için geleceğin araçlarını araba üretimindeki bilgimizin üstüne bina edecek ve IT’yi onun içine yedireceğiz. Onun için ekonomik yapıları benzeyen ve sanayide kuvvetli bu iki ülkenin güçlerini birleştirmesi ve standartları beraber oluşturması çok anlamlıdır. Bazıları niçin bu konuda işbirliği yaptığımızı merak ediyor. ‘Sonuçta rakibiz ve bu işbirliği ile Çin şirketlerinin Alman şirketleri ile rekabet etme şansı yükseliyor’ diyorlar. Bu doğru olabilir ancak biz aynı zamanda ABD ile de rekabet etmek zorundayız. Bu yüzden Çin’le iş birliğimizin birinci olarak avantajı endüstrinin dijitasyonundaki benzer yaklaşımımız; ikinci olarak da Çin pazarının büyüklüğüdür.”

Büyükelçiden sonra bir de HWWI, Hamburg Global Economy Institute’den Christian Growitsch’in DW’ye verdiği mülakata göz atalım:

“ABD dijitalizasyon ve infotechde lider. Endüstriyel üretimi ise göreceli olarak daha zayıf. Ana ekonomik gücü sanayi olan Almanya’nın, ileride rakibi olacak Çin’den ziyade birbirini tamamlayıcı olacak ABD ile işbirliği yapması daha doğru; bu ülkeye Sanayi 4.0 teknolojilerinde kilit partner ülke olarak yaklaşması daha isabetli olabilir. Fakat ABD ile endüstriyel dijitalizasyon işbirliği de ciddi riskler taşıyor. Örneğin, Alman makine üreticileri ile Endüstri 4.0 sistemini geliştirme işinde işbirliği yapan Amerikan infotech firmaları bir noktada bu bilgilerini ortak girişimler kurarak Amerikan makine üreticileri paylaşabilir. 

Çin’e gelince, Çin’in üretim teknolojisi ve makine tedarikinde ana partneri Almanya olduğu için Alman firmaları eğer Çin ile ortak norm ve standartlar konusunda anlaşırsa her iki ülke bundan faydalanabilir. Ama Çin stratejisi gereği belli sektörlerde ulusal şampiyonlar yaratmak istediği sürece Industry 4.0’a yönelebilir, bu alanda JV’ler kurabilir, teknolojiyi çalabilir bir de bakarsınız Alman şirketlerin ürettiği ürünleri ucuza üretmeye başlar. Örneğin bunlardan tanesi hızlı trenler. Bu teknolojiyi Almanya geliştirdi ve Çin’le ortak üretim yaptı. Şimdi Çin kendi trenlerini üretiyor ve dünyayı domine ediyor. Bu yüzden gerekli tedbirler alınmalıdır. Gerekirse ileri derece gelişmiş yüksek teknolojinin Çin’deki uygulamaları kısıtlanmalıdır. İzah etmeye çalıştığım gibi Amerika da böyle olabilir. Bu arka planda Almanya, Industry 4.0 teknolojilerini geliştirmek üzere bu iki ülkeyle ve-veya partner olabilir ya da sistemini kabul ettirmek için tek başına yol alabilir. Ama bunların hepsi de kendi riskini taşıyor. 

Zira bu korkularla tek başına giden Almanya işbirliği çerçevesini sadece Avrupa ile kısıtlarsa hem ABD ve hem de Asya rekabetiyle karşılaşabilir. Ve bu noktada Alman norm ve teknolojisinin kazanacağına dair bir garanti yoktur. Böylece bu ülkeler bugün Almanya’nın rekabet üstünlüğü olan sektörleri ele geçirebilirler.”

Evet, ortadaki tablonun bir kısmı bu. Peki sizce Türkiye ne yapmalı, nasıl bir vizyon ve stratejiyle bu yarışı götürmeli, diye yazımı bitireyim.  Çok pardon unuttum ama artık  Borg’un ne olduğunu söylememe sanırım gerek yok. Biz “Google”ız dersem herhalde yeterli olur.

Devam edeceğiz

@sustainableturk

Not:  Otomatik araba başka bir şey otonom araba başka bir şey. Otonom araba sürücüsüz , kendi kendine giden ya da robot araba adıyla da biliniyor. Bunun debriyajsız ,frensiz ve direksiyonsuzu var. Tabii ki çalışmalar yeni değil. 1920’lerden başlıyor, 80’lerde nerdeyse tamamlanıyor. Bizim kuşak bunu Herby’den, Kara Şimşek’ten hatırlayacaktır. Yani teknik olarak pek bir sorun yok. Sorun her zaman ki gibi müşteri, pazar ve regülasyon. Yani malın ana akıma taşınması. Şimdilik müşteriler ve yasalar bir sürücü ve direksiyon istiyor. Google’ın işletim sistemini sürücü olarak kabul etmiyor. Ama bugün etmiyor. Bundan 20 sene önce cep telefonunun ana akım olacağına hiç kimse inanmıyordu. Bakalım geleceğin arabaları nasıl bir rota izleyecek, rotatifler nasıl ve nerde çalışacak? Katma değer nasıl şekillenecek? Geleceği tahmin etmek zor. Ancak hazırlıklı olmak şart. Çünkü endüstriyel devrim üretim biçimlerini, akslarını, yaşam biçimimizi, enerji kaynak, alt -üst yapısını, evlerimizi, şehirlerimizi, günlük hayatımızı değiştirecek. Ulaşım araçlarını, kullanım şeklini, katma değer zincirini etkiyecek. Sanayinin imalat sektörünü aşan bir şey olduğu bir kez daha müşahede edilecek.

Not2. Çobanaldatan kuşu ile ayının işbirliği kuşun balın yerini bulmasına, ayının da pençeleriyle kuşun bulduğu ancak açamadığı kovanı parçalamasına dayanır. Ayı, ayı(Donanım) payını, kuş etrafa dağılanlardan kuş payını(IT)alır. Bu işbirliğinden hâsıl olan katma değer her ikisini de memnun eder. Tabii ki teşbihte hata olmaz. Rüzgarlar değişir, zamanlar değişir, şartlar değişir. Eski çamlar bardak, dostlar düşman, topal koyun baş olur; başlar kesilir yere düşer. Dile de kulaktan başka müşteri yoktur. Öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. Bu yüzden günümüz olaylarını anlamlandırma açısından Ezop, Beydaba, Şeyh Sadi, Andersen, La Fontaine ve Türk edebiyatında ilk fabl yazarı Şeyhi gibi büyüklerin masalları, bizim söylediklerimizden daha eğlendirici ve yol gösterici olacaktır.

 

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster