Adem Simit [email protected] Adem Simit

Hayaller: Çil çil altın Hayatlar: Yastık altı altın

27 Temmuz 2015, 00:35 ---

Bundan birkaç yıl önce bir katılım bankasının başlattığı ve teker teker diğer bankaların da eklendiği “altın hesabı” ile yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması hedeflenmişti. BDDK da bu projeye destek verip, bankaların tutmak zorunda oldukları ‘Zorunlu Karşılıkların’ %10’una kadar olan kısmını altın cinsiden tutabilme imkânı sağlamıştı. Hesaplamalara göre Türkiye’de 5000 tona yakın yastık altı altın vardı ve bunun ekonomiye olacak olan parasal katkısı yaklaşık olarak 200 milyar dolar idi. 200 milyar ise, piyasaya daha çok kredi verilebilmesi, kredi faizlerinin daha aşağılara inmesi ve ekonominin canlanması demekti…

Geçtiğimiz günlerde de İstanbul Altın Rafinerisi, altın toplama projesi kapsamında yastık altından ekonomiye kazandırılan altın miktarını açıkladı. O günden bu yana sadece 45 ton altın (1,7 milyar dolar) ekonomiye kazandırılabilmiş. Evet, yanlış duymadınız 5000 ton içinde sadece 45 ton! Peki, nedir buna sebep olanlar ve ne yaparız ne ederiz de bu miktarı daha da artırırız derseniz;

Yastık altındaki altınların piyasaya istenilen oranda aktarılamamasının başlıca sebepleri olarak sosyolojik alışkanlıklarımızı değiştiremememiz (altını illaki evde hemen ulaşabileceği bir yerde saklama) ve bununla paralel olarak bu alışkanlıkları değiştirebilecek oranda cazip fırsatların, altın sahiplerine sunulamamasını gösterebiliriz. Altın mevduatı için verilen kar payı ve faiz oranının yükseltilmesi muhakkak halkın altın bankacılığına olan ilgisini artıracaktır. Bunun yanında devlet, BES sisteminde olduğu gibi yine bu sisteme özgü bir teşvik sistemi geliştirebilir. Uzmanların, “Bu altınların piyasaya kazandırılması sonucu tasarruf oranımızı en az %19-20 bandına çekeceğini” dile getirdiğini dikkate alacak olursak, bu sistemin de en az BES sistemi kadar teşviki hak ettiğini söyleyebiliriz. Yine buna ek olarak zorunlu karşılıkların altın cinsinden tutulabilme oranını % 20 gibi daha yüksek oranlara çıkarabilir ve bu oranının en azından belli bir kısmının halktan toplanan fiziki altınlardan oluşmasını isteyebiliriz. Paragrafımızın en başında bahsettiğimiz sosyolojik alışkanlıklarımızı değiştirme yolunda da bununla ilgili profesyonel ve ikna edici kamu spotları çekilebilir.

Şimdiki söyleyeceğim çözüm önerisi ise, Liberal ve Serbest Ekonomiye biraz ters gelebilir ama biz yine de söyleyelim. Çoğu zaman bozuk işleyişe devlet müdahalesi can simiti hükmünde olabiliyor günümüz ekonomisinde. Neyse lafı da çok uzatmadan, efendim bendeniz diyorum ki, gelin devlet olarak bir babalık yapın, şu altın bankacılığı işine el atın, ama kar amacı gütmeden. Bankaların altın mevduatından kredi vererek kazandığı oranın büyük bir kısmını altın yatırımcısına verin. Bakın o zaman nasıl geliyor o yastık altındaki altınlar. Aldığınız altınları da cari açığı daha da azdıracak tüketici kredilerinde değil, ekonomiye doğrudan katkısı olacak ticari kredilerde kullandırın. Alın verin ekonomiye can verin. Vesselam…

Twitter: @ekonomiperver                         Facebook: Ekonomi Perver

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster