BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemSoluksuz okuyacaksınız! Osmanlı’dan Milli Mücadeleye Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi----

Soluksuz okuyacaksınız! Osmanlı’dan Milli Mücadeleye Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi

Soluksuz okuyacaksınız! Osmanlı’dan Milli Mücadeleye Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi
14 Mayıs 2024 - 10:13 www.finansgundem.com

Hukukçuysanız, tarihçiyseniz, kalbiniz adalet atıyorsa, düşünceleriniz adalet arıyorsa, usta bir elin elekten geçirdiği, çekmecenizde, çantanızda, aklınızda olması gereken çok önemli olaylar, davalar ve mahkemeler bu kitapta...

FINANSGUNDEM.COM

Yargı, hükümdür, karardır; yasa, toplumsal hayatı kaostan çekip çıkaran kurallardır. Adaletin evi mahkemedir. Bir hakim, bir savcı, iddialar, suçlamalar, iftiralar, karalamalar, kirletmeler, iktidar çalmalar, kan dökmeler karşısında, kul hakkına girmeden, ‘günahı boynuna’ demeden, iyiden iyiye araştırıp, savunma hakkı tanıyarak, kanunların verdiği yetkiyle, hukuk normlarını uygulamakla, yorumlamakla memurdur.

O imza can alır, can kurtarır.. 

Sonuç ne kadar önemli değil mi!! Peki, o zaman ezelden bugüne insanın ruhunu delen o huzursuzluğu nereye koymalı? Bırakalım da içimizi sürekli kemirsin mi?

Politikadan ekonomiye, çarşı pazardan holdinglere, spordan sanata, sokaktan eve, ahalinin her zerresinde, hayatın her karesinde, birey olarak, vatandaş olarak, söz sahibi olarak, mahkemeden adil bir yargılama, üzerinde adalet mührü basılı bir karar bekleriz değil mi? Yanıt evet olsa da...

Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi / Türkiye’nin (O)'Hali’ni okuyunca ‘olsa da...’ nın karşılığını alacaksınız. Hem de fazlasıyla! Çünkü zihniniz açılırken, usta işi kalemle ‘canlı’ anlatım mahkemeler kafanızda şekillenirken, ‘vay be!’ diyebilirsiniz. Beyniniz yeni bir fikir manzarasına sahne olurken, geçmişi gözlük olmasa da ‘sanal gerçeklik’ havasıyla kelimelerle gözünüzün önüne getiren paragrafları nefes nefese okurken, arada mutlaka es verin. Düşünürken dinlenin. Öyle bir zamana demir atacaksınız ki, an gelecek o konuşmalarda, iddianamelerde, hükümlerde, güçlü görünenin acizliğine şahit olacaksınız. Güçsüz görünenin ise metanetine... An gelecek hayatın adaletine teslim olacaksınız.

Tarihten kesit alınan olaylar, davalar, suçlu (sayılan) -savcı- hakim üçgeninde cereyan edenler öylesine müthiş ki, sonuçları da aynı şiddette inanılmaz. Osmanlı’dan Milli Mücadele’ye, çok geniş bir zamanı nakış gibi işleyerek, Türk basın tarihine imzasını atan Hasan Pulur’un “Olaylar ve İnsanlar” tadında aktaran Avukat Mustafa Demirbağ, yargı tarihindeki ‘olaylar’ın pencerelerini sadece hukukçu cephesine değil, 80 milyona açmış. Koca bir dünyayı, hem de ardına kadar. Çok davetkar...

Eserin, anayasa, siyaset bilimi üstadı, iki devrin (meşrutiyet ve cumhuriyet) sorunlarına getirdiği bakışlarıyla bir duruş yaratan, ekol, akademi dünyasının ünlü ismi, hukukçu Tarık Zafer Tunaya’nın  “Ciddi ve dürüst bir yazar, onu, tarihin gerçeklerine tutuna tutuna, karanlıklarda kaybolmasını önleyerek, gerçeğe doğru götürecektir” sözüyle açılış yapması, adeta bir ‘gönderme’nin de bayrağı...

Hukuk’u ‘guguk’ yapanlara; beceri, bilgi, yetenek, cesaret isteyen bir alanda yalan yanlış ‘araştırma’ yapıp, yazı diline dökerken ‘kafasına göre’ yorumlayanlara...

Hatırlatırım, tarihin de kendi adaleti vardır; gerçekleri tahrif edenleri, gizleyenleri, menfaat temin edenleri yargılayacaktır. Zamanı gelince...  

Bu eserin, sayfalarında yer verdiği duruşmaları, bir sandalye, iki kürsü diyerek geçiştirmek kolaycılıktır. O davalar, çoğumuzun bilmediği, uzak kaldığımız çok önemli bir geçmişi yakınlaştırıyor. Avuçlarınıza getiriyor. Her bir yaprak, mütalaa şansı; ‘aciz’, ‘maşa’ iddialarını yeniden masaya yatırma, gerekirse çöpe atma ama mutlaka ‘savunma hakkı’ tanıyor. Ve satırları arasında çok şey saklıyor. Onları görmek, o kadar kıymetli ki...

OLAĞANÜSTÜ GÜNLERİN EN ÇARPICI ANLARI

İtiraf etmeye değer; Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi / Türkiye’nin (O)'Hali zoru başarmış.

Yüzyılları, yıllar yıllar araştırmak, incelemek, içinden cımbızla seçmek ve detay avcılığında yorumlarken gündemle buluşturmak; hele ki konu siyasal yargıysa, dünden bugüne ata yadigarı geçmişte fermanların, fetvaların, yasaların hakimiyetindeki dönemleri taramak, ‘olağanüstü’ günlerin çok çarpıcı anlarını, keskin duruşmaların sırrını gün yüzüne çıkarmak adına, mahkeme mahkeme dolaşmak emin olun hiç kolay değil. Bu tam bir babayiğit işi. Tıpkı bu kitapta olduğu gibi...

Bilinmeyen yönleriyle Şer’iye, Cemaat, Konsolosluk, Nizamiye mahkemeleri; Karma Mahkemeler; Divan-ı Harbi Örfi Mahkemeleri; Kadılık, Padişah Divanı; ceza kanunları; savcılığın kabulü, Osmanlı Hukuk Sistemine avukatlık mesleğinin girmesi, zindanlara veda, Af kanunu çıkarma yetkisi eşliğinde, ülke kaderine etki eden, damga vuran hadiseleri, toplumun yapısı, iradesi çerçevesinde iddiaları, hükümleri okumak, içselleştirmek için bulunmaz bir fırsat..

VİCDANLARIN YARALANDIĞI ANLAR

Yaşam yaratılışın temel kuralı adaletle doğduysa, yaradan bir de mutlu bir toplumun inşası için ademoğluna ‘adalet’ mesajları yolladıysa, fanilerin uyguladığı adaletin de ‘öğütler’ dogrultusunda doğru, düzgün, anlaşılır olması beklenmez mi? Beklenir ama... Görünen o ki bir çoğu yenilir yutulur cinsten değil. Kitapta yer alan öyle olaylar, mahkemeler var ki, insanın vicdanını yaralar...

Bir padişah katli, bir padişah emriyle kurulan ‘çadır mahkemesi’, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul'da yargılanan Kuvay-ı Milliyeciler, idam kararları, ihanetler, çeteler ve 'İstiklal'in mahkemeleri... Dev eserden küçük alıntılar, kıssadan hisseler...

SARAY MUHAFIZLARI, ZABİTLER HAPSEDİLMİŞ, PLAN TIKIR TIKIR İŞLİYOR

“Hazırlanan plana göre, darbe Hüseyin Avni Paşa’nın planlamasıyla tam bir askeri hiyararşi içinde sabaha karşı 04.30’da başlayacaktı ve darbeye direnenler için askere vur emri çıkartılacaktı. Sultan Abdülaziz’i koruyan saray muhafızları ve zabitleri etkisiz hale getirilerek hapsedilmişlerdi. Darbeye katılan askerler tarafından padişahın sarayı kuşatılmıştı. Saray halkı 30 Mayıs sabahına top sesleri ile uyandığında ise, artık iş işten geçmiş, yeni padişahın tahta çıkışı İstanbul halkına çoktan ilan edilmişti.

Darbeciler arasında yer alan Şeyhülislam ‘hal fetvasını’ çoktan kaleme almıştı, Sultan Abdülaziz kendisine durumu tebliğ etmeye gelen görevlilere “ne yapalım...” diyerek kaderine razı olacaktı. Darbeci general nihayet emeline ulaşmıştı.

Darbe 30 Mayıs 1886’da hiçbir karşı mukavemet olmaksızın nispeten sessiz sedasız olarak yapıldı. Sultan Abdülaziz tahttan indirilerek gözaltına alındı ve darbeciler V. Murad’ı tahta çıkartarak devletin kontrolünü ele aldılar. Sultan Abdülaziz ve aile efradına ait tüm malvarlığına el konuldu. Payitahtta bürokraside büyük bir tasfiye başlamış, Sultan Abdülaziz’e bağlı olduğu düşünülen birçok devlet adamı asker ve sivil bürokrat sürgüne tabi tutulmuştu...”

FERİYE SARAYI’NDA KAN VE GÖZYAŞI...

Resmi açıklama: Devrik padişah intihar etti! Darbeden 4 gün sonra, Haziran 1876 günü, Saraydan yapılan açıklamada, “Sultan Abdülaziz’in, Topkapı Sarayı’ndan sonra kendi isteğiyle nakledildiği Feriye Sarayı’nda bileklerini kesmek suretiyle intihar etti” denilecektir.

Peki, makas olayı neydi? Naaşa ilk otopsiyi kim yaptı, hazırlanan raporda ne vardı? 19 hekim neyi imzaladı? Sultan’ın ‘intihar dosyası’ nasıl kapatıldı?

ÇADIRDA ADALET ARAYIŞI

27 Haziran 1881 Pazartesi günü, saat: 10.00

“11 sanık, askerler tarafından tutuklu bulundukları yerlerden tek tek alınmış, saat 10.00’da başlayacağı ilan edilen mahkemeye getirilmiş, çadırın içinde yerin kazılmasıyla hazırlanan ve dinleyenlerle mesafeyi ayıran etrafı tahta parmaklıklarla çevrili olan çukurca bir yerde hazır edilmişlerdi. Mahkemeye sevk edilmeden önce, sanıklardan Mithat Paşa, talebi üzerine diğer sanıklardan ayrı tutulacak ve mahkemenin yanıbaşındaki Malta Karakolu’nda bir odada bekletilerek, daha sonra mahkemeye getirilecektir. Muhtemeldir ki Mithat Paşa diğer sanıklarla mahkeme salonuna toplu halde getirilmekten hicap duyuyordu. Tüm dünyanın dikkatle izleyeceği bu mahkeme için hükümet son derece titiz çalışmış, aksaklık yaşanıp uluslararası kamuoyunda kötü bir imaj yaratılmaması için herşey en ufak ayrıntısına kadar düşünülmüştü...”

Çadır adaleti değil, Çadırda adaletin başlangıç anı...

DÖRTLER MECLİSİ DARBESİ, YILDIZ MAHKEMESİ

Sultan Abdülaziz’in ölümüyle biten süreç; ‘dörtler meclisi’nin darbe planı, darbe fetvası, darbe destekçisi Osmanlı aydınları, “kinim dinimdir” diyen bir genelkurmay başkanı, koca sultanı küçük düşürücü sahneler, Feriye Sarayı’nda kan ve gözyaşı, “devrik padişah intihar etti” açıklaması, Sultan’ın kayınbiraderi Çerkez Hasan’ın hükümet toplantısını basarak darbeci general Hüseyin Avni Paşa’yı öldürmesi, dönemin kudretli devlet adamı, ‘meşrutiyetin babası’ Sadrazam Mithat Paşa’nın dolaba saklanarak kurtulması, kaos, tahta çıktığı gibi inen V. Murat ve ‘yeni bir anayasa’ sözü vererek iktidara yürüyen II. Abdülhamit...

İDAMLAR, SÜRGÜNLER, MÜEBBET HAYATLAR...

Ziyadesiyle Türk akademisyenler ve Osmanlıyla yakından ilgilenen Batılı tarihçiler tarafından bilinen, ‘kanlı iktidar kavgası’nın kurbanı denilen Sultan Abdülaziz’in ölümüyle ilgili olarak Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle “intihar değil cinayet” iddiasını aydınlığa kavuşturmak için Yıldız Sarayı’nın bahçesine kurulan bir mahkeme; iddianameler, savunmalar, sataşmalar, savcı-avukat çatışması, reddi reis, azınlık üyeleri, İncil üzerine yeminler, şahitler, kararlara itirazlar, özel danışma heyeti ve....

140 yıl sonra her anı adım adım izleme şansını veren, Hollywoodvari kaleme alınan bir ‘duruşma’lar silsilesi...

Tarihe mal olmuş bir isim; hayatı Taif zindanlarında bitecek olan devleti aliyenin kudretli ismi Mithat Paşa’nın sanık sandalyesinde geçen 5 günü.

Kesin yargı... İdam... Ölümlerle sonlanan sürgünler... Ve müebbete mahkumlar... 

Bir yanda ordu, bürokrasi ve Sarayın kontrolünü elinde tutan ‘tanzimatçı’ Sadrazam’ın gücünü kendi silahıyla elinden alan, 5 yıl sonra ‘kapandı’ denen dosyayı yeniden açtıran Sultan Abdülhamit Han, bir yanda Mithat Paşa. Paşa, Taif zindanlarına giderken pişman mıydı? Feriye Sarayı’nda ‘iktidar’ kanı akarken, bu sonu hiç düşünmüş müydü? Çok ızdırap yüklü bir soru? 

İşte tarihi yanıtı merak edenlere adres; Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi / Türkiye’nin (O)’Hali’nde...

MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA BAĞLANAN MAHKEMELER

Sunuş ve Önsöz’ün peşinden gelen İçindekiler bölümünü okumak bile tek başına doyurucu!

Açılış, tanrıyı kileseye hapsetmek, Fransız İhtilali ve Osmanlı Devleti’ne tesirleri başlıklarıyla yapılmış.  Bölüm adı Aydınlanma ve Modern Hukuk Sistemi’ne Geçiş, Osmanlı’da yeni hukuk arayışlarını ciddi ve çarpıcı bir bakış açısıyla yansıtıyor. Osmanlı’da Kadim Hukuktan Batı Hukuk Sistemine bölümü can alıcı detaylarla bezenmiş. Ve Tanzimatla başlayan sert gelişmeler... Olağanüstü dönemler, olağanüstü yönetim ve olağanüstü mahkemeler adeta bir edebiyat manzarası. İttihat Terakki de burada, 1916 siyasal Arap İsyanı ve Şerif Hüseyin’in hilafet hayali de... Ve tabi ki, Ermeni meselesi..

Bu kadar mı? Hayır tabi ki... İstanbul’un işgali, Kuvay-ı Milliyecilerin duruşmaları, hayati tartışmalar, ceza yağmuru, İttihat ve Terakki mensupları için kurulan mahkemeler, cesur avukatlar, idamlar, infazlar, işgallere ve yargılamalara karşı kitlesel gösteriler...

Ve Milli Mücadele dönemi; kitabın finale giden sayfaları, çok heyecanlı. Çoğumuzun isminden ötesine yabancısı olduğumuz İstiklal Mahkemeleri... Niçin kuruldu, neden kapatıldı? Ankara’daki ilk kararda ‘vatan haini’ ilan edilenler kimler? Ve Meclis kararıyla Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’ya bağlanan mahkemeler...

KOCA BİR DÜNYA, KOCAMAN BİR ZAMAN

Artık relaks, kitap elinizde, arkanıza yaslanın, çayınızı, kahvenizi yudumlayın; her sayfası dolu dolu bir eser. Avukat Mustafa Demirbağ hepimiz için çalışmış terlemiş, koca bir cihanı elekten geçirmiş, adalet tecrübesiyle, tarihçi zevkiyle bir hazineyi gözünüzün, gözümüzün önüne sermiş...

Hayatın size adil olmasını istiyorsanız önce siz adaletli olun...

Okuyun!! Çünkü raflarda kalmasın, aklınızda kalsın...

* Türk Siyasal Yargılamalar Tarihi / Türkiye’nin (O)’Hali - Legem Yayınevi

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)