BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaFaizdeki sert düşüş yatırımcıyı nasıl etkiler?----

Faizdeki sert düşüş yatırımcıyı nasıl etkiler?

Faizdeki sert düşüş yatırımcıyı nasıl etkiler?
28 Mayıs 2014 - 13:58 www.finansgundem.com

Merkez Bankası Haziran'da düzenlenecek olan PPK toplantısında faizde sert bir indirim kararı alırsa yatırımcı bu dalgalanmadan nasıl etkilenecek?

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası son PPK toplantısında politika faizini 50 baz puan indirdi ama bu indirim Başbakan Erdoğan'a göre yeterli olmadı. Erdoğan Merkez Bankası'na 'dalga mı geçiyorsun' diyerek tepki gösterdi ve faizin çıktığı gibi inmesi gerektiğini savundu.

Başbakan'ın bu açıklamalarına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da eklenince Türkiye'nin gündemi bir anda 'faiz' oldu.

Şimdi gözler Merkez Bankası'nın Haziran'da toplanacak PPK toplantısına çevrildi. Acaba Merkez faizde sert bir indirim yapacak mı? Velev ki Merkez Bankası sert bir indirim yaptı peki yatırımcı bu faiz dalgalanmasından nasıl etkilenecek? İşte herkesin aklını kurcalayan bu soruya Dünya yazarı Alaattin Aktaş köşesinde yanıt verdi.

İşte Aktaş'ın o yazısı;

Önce borçlanma senetlerinde faiz-fiyat oluşumunun ters yönde olduğunun altını bir kez daha çizmekte yarar var. Nominal fiyatı 100 lira olan bir devlet iç borçlanma senedi, iskontolu olarak satılır. Vade sonundaki fiyatı 100 lira olan bir senet, rakamları yuvarlayalım, yüzde 10 faizle 91 liraya satılacaktır. Bu kağıdı alan yatırımcı, bir yıl beklediği takdirde, o bir yıllık sürede faiz hangi yönde dalgalanırsa dalgalansın, bu değişiklikten hiç etkilenmeyecek ve vade sonunda 100 lirasını alacak, yani 9 lira, yaklaşık olarak da yüzde 10 kazanç elde edecektir.

Ama, o bir yıllık sürede Faiz aşağı ya da yukarı çok keskin dalgalanmalar gösterirse ve yatırımcı da bu dönemde alış ve satış yapmak isterse, ne olur?

İki yatırımcı 91 liraya satılan 100 lira nominal değerli iç borçlanma senetlerinden 1’er tane almış olsunlar. Bakın bir yılda neler oluyor…

Birinci yatırımcı: 100 lira nominal değerdeki devlet iç borçlanma senedini 91 liraya aldı, senedi adeta unuttu ve bir yıl bekledi, vade bitiminde de gitti 100 lirasını aldı, yani başlangıçta öngörüldüğü gibi 9 lira kazandı.

İkinci yatırımcı: 100 liraya aldığı nominal değerdeki senedi bir yıl tutmaya niyetliydi. Ama ülkede ekonomik kıyamet koptu adeta, döviz fırladı gidiyor; Merkez Bankası siyasilerin de onayını alarak faizi birden artırdı. Yüzde 10 olan faiz yüzde 15’e çıktı. Yatırımcı, yüzde 10 faizle 91 liraya aldığı iç borçlanma senedinin fiyatının birden 87 liraya düştüğünü gördü. Faizin daha da artabileceğini okudu çeşitli değerlendirmelerde, hatta “Artmalı” diyenler olduğunu da gördü; sordu soruşturdu, “Bu gidişle elindeki kağıdın fiyatı daha düşer” diyenler paniğini artırdı ve 91 liraya aldığı kamu kağıdını 87 liraya sattı. Çok kısa sürede 4 lira zarar etti.

İkinci yatırımcı elindeki senedi sattığına göre, demek ki bir alıcı vardı. Senaryomuza devam edelim:

Üçüncü yatırımcı: İkinci yatırımcının 87 liraya sattığı kağıdın alıcısı üçüncü yatırımcıydı. “Faiz daha da artabilir, yani fiyat daha da düşebilir” diyenlere kulağını tıkadı ve 87 liraya aldı kamu kağıdını. Bir süre bekledi, faiz artmıyor, düşüyordu. 87 lira ile nominal değer olan 100 lira arasındaki makas kapanıyor, yani elindeki kağıdın fiyatı artıyordu. “Az olsun, benim olsun” dedi, fiyat 93 liraya geldiğinde, yani faiz yüzde 7.5’e düştüğünde sattı kağıdını. Kısa sürede 6 lira gibi iyi para kazanmıştı. Bu 6 lira, (93/87) yüzde 7 gibi iyi bir faize denk geliyordu.

Dördüncü yatırımcı: Faizin daha da düşeceği söylenir, konuşulur olmuştu. Hele hele Başbakan’ın çıkışı neydi öyle! Merkez Bankası Başkanı’na doğrudan cephe almıştı Başbakan. “Şimdi 93 liraya, yani yüzde 7.5 faizle kağıt almak iyi, bu faiz daha düşecek belli ki” diye düşündü dördüncü yatırımcı. Üçüncü yatırımcının sattığı kağıdı 93 liraya aldı. Haklı da çıkmıştı, Merkez Bankası faizde keskin bir iniş kararı verdi, vermek zorunda kaldı. Faiz hızla düştü, yani devlet iç borçlanma senetlerinin fiyatı arttı. Bu yatırımcı, 93 liraya aldığı kadığı, kısa bir süre sonra 96 liraya sattı.

Beşinci yatırımcı: Bir fiyat oluşmuşsa, mutlaka alıcı ve satıcı olmak üzere iki taraf vardır. 96 liraya satılan kağıdın alıcısı beşinci yatırımcıydı. İkinci elde bir yıl vadeli kağıt fiyatları 96 lira dolayında seyretmekteydi. Hazine de bir yıl vadeli yeni ihraçları bu fiyat dolayında yapmaktaydı. Artık bir yıllık kar, 4 lira, yani yüzde 4 düzeyinde bulunuyordu. Beşinci yatırımcı, vade sonunda 4 lira kazanacaktı.

***  

Senet aynı senetti ve bu senetten birinci yatırımcı 9 lira kazanmıştı; ikinci yatırımcı paniğe kapılmış ve elindeki senedi 4 lira zararına satmıştı. Üçüncü yatırımcı 6 lira, dördüncü yatırımcı 3 lira kar etmişti. Beşinci yatırımcı da vade bitimini beklerse 4 lira kar edecek. Böylece, toplam kar 18 lira olacak. Bu da zaten birinci elde 91’er liraya satılan 100 lira nominal değerli iki senedin vade bitiminde sağlayacağı kar demek.

***   

İskontolu satılan devlet iç borçlanma senetlerinde değişmeyen bir kural var. Faiz artarsa, elinde senet bulunanlar zarar eder. (Faizin artması, fiyatın düşmesi demektir çünkü.) Ama tersi olur ve faiz düşerse, elinde senet bulunanlar kar eder. (Faizin düşmesi de, fiyatın artmasıdır.)

Şimdi faizin düşürülmesi, hem de hızla düşürülmesi isteniyor. Hatta istenmek ne kelime, bu Merkez Bankası’na dayatılıyor. Merkez Bankası bu ağır eleştiriler karşısında ne yapar, bilemeyiz. Kendi takdirleridir!

Ama faiz hızla düşürüldüğünde ne olacağını görmek zor değil. Faizin düşük seyredeceği ve kalıcı olacağı ortamı yaratabilmek başka, faizi birden hızla düşürmek başka. “Faizi 3 puan, 5 puan düşürürüz, böylece sıcak parayla değil, reel sektörle büyüme sağlarız” diye düşünülüyor, umuluyor.

Yine vurgulayalım, düşük faizin kalıcılığı başkadır, elbette iyidir, arzu edilen durumdur; ama faizi birden düşürmek başkadır ve bunun kalıcı olma olasılığı pek yoktur. Biz tutar faizi hızla aşağı çeker ve hükümeti memnun edersek, dövizin hızla yükselmesi, açık pozisyonu olan reel sektörün ödeme güçlüğüne düşmesi, ithal enflasyonun artması gibi bir dizi olumsuzlukla yüz yüze geliriz.
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)