BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem"Biz sözümüzü tuttuk Sayın Annan"----

"Biz sözümüzü tuttuk Sayın Annan"

Biz sözümüzü tuttuk Sayın Annan
05 Şubat 2013 - 19:43 www.finansgundem.com

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Maceristan-Budepeşte Elte Üniversitesi'nde açıklamalarda bulundu

Resmi temasları kapsamında Budapeşte'de bulunan Başbakan Erdoğan, burada öğretim üyeleri ve öğrencilerle bir araya geldi. Başbakan Erdoğan'ın Macaristan'daki ELTE Üniversitesi'ndeki konuşması öncesinde İsrail'in Macaristan Büyükelçisi Ilan Mor da dinleyiciler arasındaki yerini aldı.
Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamalarda;
Böyle bir Üniversitede olmak sizlerle birlikte olmak benim için heyecan meselesi.
Elte Üniversitesi'nin çok müstesna bir yeri var. Avrupa'nın en köklü bilim yuvalarından birinde bu seçkin gruba hitap etmekten memnuniyet duyuyorum.
Böyle bir Üniversitede olmak sizlerle birlikte olmak benim için heyecan meselesi.
Elte Üniversitesi'nin çok müstesna bir yeri var. Avrupa'nın en köklü bilim yuvalarından birinde bu seçkin gruba hitap etmekten memnuniyet duyuyorum. Türkiye ve Macaristan arasındaki ilişkiler tarihe dayanmaktadır. Komuşumuz Suriye'de kanlı çatışmalar yaşanıyor. Suriye'deki diktatör 60 binden fazla insanın ölümüne sebep olmuş. Bizim Suriyelı muhtaç kardeşlerimize sahip çıkmamız zaman zaman yurt içinde veya yurt dışında eleştrildi. Saddam Hüseyin'in kimyasal silahlarından da kaçanlar Türkiye'ye sığındı.
Konuşmasında Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı çifte standart uyguladığını belirten Erdoğan "Kıbrıs diye bir devlet yoktur" dedi. AB üyesi olan Güney Kıbrıs bir ülke değil, bir yönetimdir.
Macaristan'ın gösterdiği yapıcı yaklaşımı AB geneli için söylemek mümkün değildir. AB'nin temel ilkelerinden biri verilen söze sadakattir, yani ahde vefa kuralı vardır. Ne yazık ki, bazı liderler tarafından bu sadakat çiğnenmiş yeni şartlar ortaya çıkarılmıştır.
Türkiye'yi AB'ye alırlar veya almazlar hiç önemli değil. Türkiye'nin AB'ye müracaatı 1959 yılıdır, resmi müracaat 1963'dür. 50 yıl AB üyelerinin hiçbirine böyle bir uygulama gösterilmemiştir. Sadece Türkiye'ye yönelik böyle bir yaklaşım tarzı vardır. Şu anda AB üyesi ülkelerden bazıları vardır ki, Türkiye'nin ne ekonomi ne de hak ve özgürlükler konusunda mukayese edilemeyecek kadar geridir.
ANNAN'A VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTTUK
Ben sayın Annan'a 'Biz her zaman önde olacağız Rumlar hep geride kalacak' dedim. O zaman Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin başında Papadopulos vardı. Çalışmaları bitirdik, imza aşamasına geldik o zamanki Yunanistan Başbakanı Karamanlis 'Bunu erteleyelim' dedi. Annan bana döndü 'Ne diyorsun sayın Başbakan?' dedi.
Ben de sayın Annan'a 'Ben sana Davos'ta bir söz verdim, gereğini yaptık' dedim. Biz o zaman AB'ye dedik ki, 'Biz sözümüzde dururuz ama Güney Kıbrıs sözünde durmazsa onlara yaptırımınız ne olacak?' dedik. 'Hiç merak etmeyin sözünde duracak denildi'. Referanduma gidildi ve KKTC 'evet', Güney Kıbrıs 'hayır' dedi.
Kalktılar Güney Kıbrıs'a AB'ye aldılar.
Türkiye'ye uygulanan ideolojik yaklaşımlar AB müktesabatına uygun değildir. Biz referandum sürecinde Annan'a sorduk. Biz sözümüzde dururuz Rum kesimi sözünde durmazsa ne olacak dedik. Siz merak etmeyin dediler. Kuzey Kıbrıs evet dedi, Güney Kıbrıs yüzde 76 hayır dedi. Hayır demesine karşın AB onları ödüllendirdi ve üye yaptı. Böyle bir AB sağlıklı olabilir mi? Eski Alman Başbakanı'nın anılarında 'Türkiye'ye ahlaksızlık yapıldı' diye yazdı.
Merkel de Güney Kıbrıs'ı almakla hata ettik dedi. Kıbrıs diye bir devlet yoktur. Biz zaten tanımıyoruz. Başından beri hep söylenen birşey vardı. İki devletli yapı. Ama o yapıyı söyleyenler de malesef sahiplenmedi. AB'nin Türkiye için stratejik bir önemi olduğunu söylüyorum. Ama nereye kadar? Avrupa'da başlayan ırkçılık, saldırılar tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Türkiye'nin üyeliği Avrupa'ya yük olmaya değil, güç katmaya geliyor. Türkiye avrupaya vizyon katar, Ortadoğu'yu ve Afrika'ıy anlamayı sağlar. İslam dünyası ile Avrupa arasında köprü olur. Irkçılığın tırmanmasına engel olur. Bazı liderlerin popülist tavırları bu süreci engellemiştir. Türkiye'nin AB'ye üyeliği Avrupa'daki ırkçılığına panzehir olacaktır.
Savaş kolay olanıdır. Zor olan barıştır. Biz zora talibiz. Adaletin acil şekilde küreselleşmesi gerekiyor. İnsana sadece insan olduğu için değer vermek gerekir. Rengine, dinine bakmadan sadece insan olduğu için değer verilmesini istiyoruz. Türkiye 2.3 milyar dolar yardımda bulundu. Biz verdikçe bütçemiz de bereketlenmeye başladı. Verdikçe kaybetmedik, aksine kazandık. Darfur ziyaretinde kamplara gittik. Kamp görüntüsü felaket. Çocukları aynı jiletle sünnet ediyorlar. Böyle bir tablo var. Oradan döndük buraya bir hastane ve okul yapmamız lazım dedik. Hemen bir sahra hastanesi yapıldı.
Erdoğan, üniversitede yaptığı konuşmanın ardından Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya hareket edecek.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)