BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaAğaoğlu: TL'nin değer kaybetmesi faiz artışıyla durdurulabilir----

Ağaoğlu: TL'nin değer kaybetmesi faiz artışıyla durdurulabilir

Ağaoğlu: TL'nin değer kaybetmesi faiz artışıyla durdurulabilir
09 Ekim 2020 - 08:18 www.finansgundem.com

Türkiye’nin çoğu alanda döviz kaynaklı ucuz olduğunu belirten Ekonomist Ağaoğlu ve gazeteci Güldağ, bu ucuzlukla ülkeye refah sağlanamayacağı yorumunu yaptı. Ayrıca ikili Merkez Bankası'nın faiz kararlarıyla ilgili tahminlerini konuştu.

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Dünya'da bu hafta sanayicinin sıkça dile getirdiği ekspertiz meselesini, ABD seçimlerini, Kıbrıs sorununu ve Merkez Bankası’nın faiz kararlarıyla ilgili tahminlerini konuştu. Türkiye’nin çoğu alanda ucuz olduğunu belirten ikili, bu ucuzlukla ülkeye refah sağlanamayacağı yorumunu yaptı. 

Güldağ: Yine gündem yoğun. Hem içeride hem dışarıda. Geçen sefer Amerikan seçimlerini pek konuşamamıştık. Onu da konuşacağımızı ümit ediyorum. Kurlarda hareketlilik var. Merkez Bankası bu ay ne karar verecek? Önemli... Yeniden yapılandırma meselesi var. Vergi bacağı ayrı... Bir süredir, bankalarla şirketler arasında kredilerin yeniden yapılandırılması için ciddi bir trafik oluştu. Aslına bakarsanız sessiz sedasız, gürültüsüz patırtısız yürüyor. Bankalarla olan ayrı, bir de şirketlerin kendi içinde yeniden yapılandırmalar da artıyor. Bu konuda yavaş yavaş deyim yerindeyse bir endüstri oluştu. Kreditörlerin güvenini kazanmak için yeniden yapılandırma uzmanları işbaşında. Konkordatolardan da beklenen sonuçlar alınamadı. Sistemin 'zombi' denilen yarı ölü şirketleri kurtarmaya çalışmaktan başka bir işe yaramadığı yönündeki eleştiriler arttı. İflas ertelemeler de de öyle... 'Kaynakları boşa harcıyoruz' diyenler çoğalıyor. Kaynak kısıtı kendini hissettirdikçe, kredi imkanları azaldıkça, teminatlar bittikçe bu sıkıntılar da alevleniyor. Bunun bir bacağını, geçenlerde manşet yaptık gazetemizde. Şirketlerin yeniden yapılandırmalarının hız kazanmaya başladığı süreçte biz de gazetemizde dikkat çektik. Bir ekspertiz sorunu var ortada. Sanayiciler, özellikle OSB'lerdeki sanayici adeta isyan halinde. Çıkan ekspertiz raporlarının fabrikalarının, tesislerinin yarısı hatta bazen üçte biri değerinde olduğunu söylüyorlar. Bir banka genel müdürümüz de benzer bir durumun oteller için geçerli olduğunu söylüyordu. 'Türkiye'nin varlıklarını bu kadar ucuza satmak doğru değil. Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz' diyordu. Eksperlere sorduğunda da, 'herkesin malı kendine kıymetli' diyorlar. Antalya OSB Başkanı Ali Bahar'la konuştum. OSB'nin belirlediği arsa fiyatı metrekaresi 800 lira ise, ekspertiz 400 diyor. "Üstündeki bina için de öyle. İçindeki makine deseniz hiç hesapta yok. Şimdi arsam değersiz, binam değersiz, makinem yani fabrikam değersizse madem, benden de kimse değerli bir şey talep etmesin. İstihdam, üretim beklemesin. Öyle ya, madem bu kadar değersiz bu sanayiciler, niye değer üretmemiz isteniyor ki?" diye adeta bu isyanı dile getiriyordu...

Ağaoğlu: Valla bana çok fazla söz bırakmadın. Ekspertiz kelimesi expert'ten geliyor. İşin uzmanı anlamında... Bu konuda yanlış anlaşılmak istemem. İster kendisine kıymetli olan mal sahibi, isterse alıcı tarafından baksanız, farklı fiyat çıkacağını biliyorum. Ama alıcının fiyatı fiyattır, alıcı ne veriyorsa ancak ona satabilirsin.

Güldağ: Tabii ama olay sadece satış meselesi değil...

Ağaoğlu: Öyle... Ama biraz evvel sen de söyledin, 'Türkiye’yi bu kadar ucuza satmalı mıyız?' diye... Ben orasındayım işin. Çünkü bu, birçok alanda geçerli... Varlıklarımızın, dolayısıyla Türkiye’nin değeri birçok alanda düşmüş durumda. Borsaya baktığında bir dönem 5.5 dolara karşılık, tam bugünkünü söyleyeyim; 1.47 dolar seviyesinde. Gerçekten üçte birinin de altına inmiş durumdayız. Borsa çıkıyor, şöyle çıktı, şu arttı, bu yükseldi gibi şeyleri boş geçelim. Endekse bakacağız. Şu andaki TL’nin dolar ve Euro karşısında değer kaybetmesi rekabetçi avantaj olarak değerlendiriliyor ama reel efektif döviz kuruna baktığımızda, biz 2001’in bile altına inmiş durumdayız. Türkiye kur ve borsa bazında değerlendirildiğinde çok ucuz bir hale geldi. Biz kendimizi çok ucuza satıyoruz.

Güldağ: Rekabetçiliğin şahikasındayız öyle bakarsan... Reel efektif döviz kuru Türk Lirası'nın satın alma gücünü ima eder bir nevi. 2001 krizinin de, 1994'ün de altına geldik. 62.21'deyiz değer olarak...

Ağaoğlu: TL aşırı değersiz bir durumda. Rekabetçi kurla biz avantaj sağlıyoruz deyince, bunun altını doldurmak pek de mümkün değil. Çünkü 100 dolarlık ihracata karşılık 70 dolarlık ithalat yapıyoruz. O zaman bu, 28-30 dolarlık bir ihracat için ülkedeki tüm kaynakları seferber ediyorsun, insanları ucuza çalıştırıyorsun demektir. Buna layık mıyız? Ben değiliz diye düşünüyorum. Ama 'istikrarlı kur' dediğiniz zaman gelin bunu konuşalım.

Güldağ: Bu ucuzlukla refahımızı artırmamız da mümkün değil. O zaman iç pazar da zayıflayacak demek oluyor. Tamam, Türkiye'de, refah düşse de, işsizlik yüzde 25 olsa da harcamalarını kısmayan yüzde 20'lik bir kesim var. Ama B ve C grubundaki tüketici kitlesi, asıl hayatın var olduğu geniş kesimin harcamaları kısıtlanıyor. Ekonominin çarkları açısından ciddi problem. Bugün vatandaşa aşırı pahalı gelen markalı konutların metrekaresi 13001400 dolarda. Hiç bu kadar ucuzlamamıştı...

Peki bu noktada şöyle sorayım sana. Bu ilelebet böyle gitmez diye düşünüyorum. Sürdürülemez. O zaman tam da şu sırada, önümüzdeki dönemde TL varlıkların cazip olabileceği bir döneme girilebilir mi? Bu sene bütçe açığı iyimser tahminle 250 milyar lira olacak. Özel sektöre kaynak aktarma şansı yok. Yeni Ekonomi Programı'nda ortaya konulan hedeflerden kalkarak hesap edersek, yüzde 5 büyüme ile, 2021'deki hedefler tutacaksa, nereden baksan 275 ila 300 milyar arasında kaynak ihtiyacı var. Kolay değil. Öte yandan, sıkılaştırma ve TL'yi cazip hale getirme yönünde bazı adımlar atıldı zaten. Yetmez tabii. Stopajın düşürülmesi, öyle dolarizasyonu durduracak güçte değil. Ancak 6 Ağustos'tan bu yana yapılan değişikliklerin derinleştirilerek, daha önce faiz düşürmeye yönelik son bir yılda atılan adımların tersine çevrileceği beklentisi var bende. Cari açığın 2021'de azalacağını da hesaba katarsak, Türk lirası varlıkların cazip olabileceği bir döneme girilebilir mi? Tabii bununla birlikte, şimdi kısıtlamalar kaldırılmaya başlandı. Devamı gelirse, mesela geçen hafta konuştuğumuz aktif rasyosunda da adım atılırsa, döviz ihtiyacının azaldığı bir ortamda, TL faizlerinin de cazip hale gelmesi, döviz piyasasında yeni bir dengeye yol açar mı?

Ağaoğlu: Bence bunu söylemek pek mümkün değil. Bunun arkasında ne var dersen, mesela Kıbrıs’ta Maraş’ı açıyoruz. Bu gibi gelişmelere gebeyiz. Sahilleri de kullanıma açacak mıyız bilmiyorum.

Güldağ: Müteahhitler bekliyor...

Ağaoğlu: Öte taraftan S-400’ler Sinop’a doğru yola çıktı diyoruz. Bir taraftan da Azerbaycan-Ermenistan meselesi var. Doğu Akdeniz sorunu bitmiş değil.

Güldağ: Avrupa ile limoniyiz. Suriye duruyor. İran meselesi, Irak meselesi, doğru tabii de...

Ağaoğlu: Bunların hepsine baktığımızda Türkiye’nin iç politikası ile birlikte zorlu bir dış politika tarafı da var. Bu ortamda para politikasını yönetmek çok zor. Salı günü Hazine bono ihraç etti. Aynı gün Maraş ve S-400 meseleleri ortaya çıktı. Tabii ki fiyatı riskli bir yerde, 6.4’te oluştu. Dünyada faizler düşük olduğu için borçlarını ödemeye sadık olan bir ülkeye borç vermek isteyen birileri çıkabilir. Ama bunun maliyeti çok yüksek. Yani şimdi baktığımızda yüzde 6.4 dolar bazında bir getiriyi elde edebilecek kaç tane iş yapıyoruz Türkiye’de? Diyelim ki bu sektörler normalde ekonomiye 2.4 bir etki sağlıyor. O zaman 6.4 ile 2.4 arasındaki farkı halk olarak biz ödeyeceğiz. Böyle bir durumda TL’nin cazip olması bir tarafa, yani radikal bir takım adımlar atmak gerekiyor ki risk birimimiz, CDS'lerimiz azalsın.

Güldağ: Tespitin biraz önce konuştuklarımızla da örtüştü. Yani çok yüksek maliyetli borçlanıyoruz ama kendimizi çok ucuza satıyoruz. Şu andaki fotoğrafbunu gösteriyor.

ABD'de Biden seçilirse Türkiye’yi zor bir süreç bekliyor

Güldağ: Saati kurdum salı gecesi Biden-Trump düellosunu izledim baştan sona. Önceki akşam da Harris-Pence karşı karşıyaydı. Ona çok düello diyemeyeceğim ama. Tempo düşüktü. O kadar ki, Pence'in kafasındaki sinek bile park etti kaldı dakikalarca...

Ağaoğlu: Amerikan seçimleri önemli... Son yaptığım çalışmalarda da, 'ne olacak' diyenlere ABD seçimlerini beklemek gerektiğini söyledim.

Güldağ: Ne öngörüyorsun?

Ağaoğlu: Trump olduğu sürece dijital, 5G savaşı, ticaret savaşları devam edecek. Biden  olduğunda ise Batı ittifakını biraz daha öne çıkaracak. Biden gelirse daha güçlü dolar taraftarı olacağını düşünüyorum. Bu seçimler, piyasada güçlü dolar-zayıf dolar olarak yorumlanacak. Seçim ne olacak tahminim yok ama kim seçilirse ne olurla ilgili analizim var. Biden'ın seçilmesi bir çıt daha olumsuz bir resim ortaya çıkarabilir. Türkiye'nin zorlu bir dönemi olur ama bu da yönetilemez diye bir şey yok. Üstelik, Biden'ın tavrı da seçim sonrası da değişebilir.

Güldağ: Katılıyorum ama piyasalar biraz erken karar verdi gibi geliyor bana. Trump da kazanabilir...

Ben her halükarda Türkiye'yi zor bir süreç bekliyor derim. Ama önce seçim bir olsun bakalım hayırlısıyla. Çünkü görünen o ki biz ABD Başkanı'nı ancak aralıkta, belki de 2021 yılında göreceğiz. Bütün bunların ötesinde, ABD'de bir kırılma var. Bunu sadece düellodaki seviye düşüklüğüne bakarak söylemiyorum. ABD kendini liberal demokrasinin kalesi görüyordu. Şimdi o kale her yerden toplarla dövülüyor. Liberal demokrasiye ilişkin bir tükenişin de işaretlerini her yerde görmek mümkün. Müthiş bir kutuplaşma var. Trump düello sırasında, beyaz ırkçı gruplara ilişkin ne diyorsunuz diye sorulunca, 'geri çekilip hazır beklesinler' gibi birşey söyledi. Olacak iş değil! Trump Biden'a 'seni hangi ordu birimi, hangi polis gücü' destekliyor diye soruyor. Mektupla oy olmaz. Kaybedersem gitmem diyor... Hasılı, ABD'de işler zıvanadan ha çıktı ha çıkacak...

Ağaoğlu: Üstelik her iki grup da ağır silahlı. Ben olayı sosyolojik olarak görmekle birlikte ekonomik olarak da görüyorum. Globalleşmenin çok ciddi negatif sonuçları oldu. En önemli sonuç gelir dağılımındaki bozulma oldu. Bu gelir dağılımından en çok etkilenen insanlar ister istemez radikalleşiyor. Ve önce popülist, sonra otoriter, sonra totaliter, sonra da diktatörü seçiyorlar. Bu sadece ABD'ye has bir şey de değil. Bu sorun dünyanın hemen her yerinde var.

MB önümüzdeki toplantıda en az 175 baz puan artış yapmalı

Güldağ: Merkez Bankası'nı yeniden Faiz artıracak gibi görüyorum ben...

Ağaoğlu: Evet, işler değişti. Önümüzdeki toplantıda en az 175 baz puanlık faiz artışı yapması gerekiyor. Yani TL'yi cazip hale getirecek veya TL'nin enflasyon karşısındaki faizini dengeleyebilecek bir noktaya gelinmesi gerekiyor. Yoksa kurun daha da yukarı çıkması riski var. Bizim kendimizi ucuza satmayı durdurmamız lazım. Kurdaki istikrarı bu yüzden, daha önce başarılı olmuş enstrümanlarla sağlamamız lazım.

Güldağ: Aynen katılıyorum. Bu yönde adımlar atılmasını da bekliyorum. Hükümet de, ekonomi yönetimi de, tam yumurta kapıya geldiği anda bir şekilde bunu rayına oturtacak adımları atıyor. Rus uçağı olayında gördük. Oruç Reis olayında gördük. 625 baz puan faiz artışında gördük. Yine gereken adım geç de olsa gelecek hissiyatındayım...

Ağaoğlu: Bu hissin çok da yanıltıcı değil. Ama söz uçar yazı kalır. Bunu resmi olarak deklare etmediğimiz sürece herkesin kafasında bir soru işareti olacak. Oysa soruları kafalardan kaldırmamız lazım. Israrcı olacağımız konuları ise daha iyi anlatmamız lazım.

Güldağ: Tahminin 175 baz puan mı?

Ağaoğlu: Tahminimi daha net söyleyeyim; 100 baz puan bekliyorum ama 175 baz puan olması lazım. Eğer bu politikayı izleyecek olurlarsa, başka bir şey yapmasına gerek yok. O zaman Dolar-TL'de kurun yılı düşerek kapatmasını, 7.50-51 seviyelerinde kapatmasını bekliyorum ki, olması gereken de budur. Öte yandan, 200 baz puan iyi bir adımdı işe yarayıp yaramadığı konusunu sadece Merkez Bankası'na yüklememek lazım.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Faiz işe yaramaz09 Ekim 2020 09:07

    Faizler 24% yapıldığında Dolar düştü mü? Rahip Brunson serbest kaldıktan sonra Dolar düşüşe geçti, eğer bırakılmasaydı düşecek gibi durmuyordu. Şimdi de faiz artırmak Doları düşürmez aynı yere gelir 2 gün sonra.. Siyasi gelişmeler ve Merkezin elinde ki Dolar rezervi Doların yönünü belirler. Yatırım tavsiyesi değildir.

  • Bika09 Ekim 2020 09:01

    Enflasyonu %5 olarak hedefleyen, faizi indirerek  enflasyonun düşeceğine inanan ekonomist olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanından talimat alan TCMB var.

  • Türkoğlutürk 09 Ekim 2020 08:59

    Bizi zorlayan devletin lüx içine gömülmesi. Makam eşlerinden eski makamcılara kadar oto tahsisi. Üçdört yerden maaş alıp tek vergi ödenmesi. Cahilin cahili etrafına toplaması