BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaAdım adım devalüasyon----

Adım adım devalüasyon

Adım adım devalüasyon
03 Haziran 2016 - 11:12 www.finansgundem.com

Artan borç sorunları, deflasyonist baskılar, azalan ihracatı baskılayan değerli para birimi gibi sorunlarla karşı karşıya olan Çin son kozunu kullanabilecek mi?

Çin bir kez daha devalüasyon seçeneğiyle karşı karşıya... Merkez Bankası yuanı korumak için 800 milyar dolarlık rezerv kullandı. Ancak uzmanlara göre yuanın yüzde 15 devalüe edilmesi gerekiyor.
Artan borç sorunları, deflasyonist baskılar, azalan ihracatı baskılayan değerli para birimi gibi sorunlarla karşı karşıya olan Çin, son kozu olan devalüasyon silahını ateşleyecek mi? Son iki ayda rezerv artışı ve ihracatta göreceli artış gibi olumlu gelişmelere rağmen petrol ve endüstriyel madenler gibi ham maddeleri dolar bazında ithal eden dev ekonominin devalüasyona doğru ilerlediği yolundaki görüşler ağırlık kazanıyor.

Sorunlu büyümesinin ateşlenmesi, tamamıyla düşük maliyetli ihracata dayalı olan Çin'in rekabeti sürdürmek için daha düşük değerli bir para birimine ihtiyacı var. Bu nedenle ihracattaki zayıflama ve yüklü borçlar gibi kötüleşen finansal koşul¬larla baş edebilmesi için önümüzdeki üç-altı ay içinde yuanda devalüasyon bekleniyor.

Yuanın beklentilerin aksine 2016'da değer kazanması ve ülkeden sermaye kaçışının hızlanması Çin'i devalüasyon ya da ekonomi yönetiminin otoriter yüzünü göstererek sermaye çıkışını yasaklaması gibi seçenekleri gündeme getiriyor.

Nisan sonunda ünlü spekülatör George Soros'un Çin ekonomisi hakkında yaptığı olumsuz tahminler ve 2008 finansal krizi öncesinde ABD ile benzerlikler taşıdığını söylemesinin etkileri de devam ediyor. Soros borç yükü altındaki Çin ekonomisinde, bankaların arz ettiği paranın büyük bölümünün geri dönmeyen kredileri kapatmak ve kamu kuruluşlarının zararım karşılamak için kullanıldığını söyledi.

Soros, Asya para birimlerinde satıcı olduğunu da vurguladı. Döviz işlemcileri, Soros'un satış pozisyonunda olduğu para birimlerinin Çin Yuanı ve Hong Kong Doları olduğunu tahmin ediyor. 24 milyar dolarlık servetini para ve hisse senedi piyasalarındaki başarılı öngörüleri ile yapan Soros'un bu sözleri de, Çin'in devalüasyona gitme beklentisini güçlendiriyor.

Çin 2015 Ağustos'undaki piyasa çalkantısında yuanın değerinde yüzde 4 devalüasyona gitmek zorunda kalmıştı. Bu devalüasyon büyük çaplı olmasa da piyasalarda yıllardır riske karşı kayıtsızlık psikolojisini sarstı ve risk algısını değiştirerek yeni bir süreci başlattı.

Çin Merkez Bankası o tarihten bu yana yuanın değerini savunmak için yüklü miktarda döviz rezervi harcıyor. 2014 ortasında 4 trilyon dolar olan rezervler 3,2 trilyon dolara geriledi. Çin satış baskısına karşı para birimini korumak için her ay ortalama 100 milyar dolar harcadı. Çin Merkez Bankası son olarak nisan ayında döviz rezervlerinin küçük bir artışla (7,09 milyar dolar) 3,22 milyar dolara çıktığını açıkladı.
Çin ekonomisinin geleceği hakkında görüşler çelişkili. Kimi uzmanlar sert inişin kaçınılmaz olduğunu, kimileri ise hizmet, elektronik ve bazı tüketim sektörlerindeki hızlı büyüme ile ekonominin yeni bir yapıya bürüneceğini ve büyümedeki yavaş¬lamanın atlatılacağını savunuyor.

Çin ekonomisinin olumlu bir yüzü de şu; son üç yıl küresel ticaret için çok kötü bir dönemdi ve bu dönemde Çin yüksek ticaret fazlası vermeye devam ettiği gibi zayıf iç talep sorunu yaşamayan tek büyük ekonomiydi.

Madalyonun diğer yüzünde herkesin üzerinde uzlaştığı nokta para politikasının iyi yolda olmadığı... Çin'de devasa bir borç balonu oluştu. Olağandışı kredi patlamasının deflasyona yol açması, kamu şirketlerinin karını azaltması ve en önemlisi bankacılık sektöründe sorunlara yol açması olasılığı hızla artıyor. Finans sektörünün karşı karşıya kalacağı ciddi banka zararlarının da Çin'in para birimini dramatik bir şekilde devalüe etmesi gerektireceği bir başka gerçek...

IMF'nin Küresel Finansal İstikrar Raporu'nda finans sektöründeki hassasiyete ve borçlanmanın ekonomiden daha hızlı büyümesine dikkat çekildi. 2015'te toplam borçların GSYİH'ya oranı 10 puan artarak yüzde 260'a çıktı. Bu oran 2012 yılında yüzde 200 seviyesindeydi. Tehlikeli krediler ise GSYİH'nın yüzde 25'ine çıktı. Bu oran 2013 yılında yüzde 10'du. Geri dönmeyen kredilerin GSYİH'ya oranı ise yüzde 6'ya ulaştı.

IMF son raporunda Çin'in bu yıl büyüme tahminini yüzde 6,5'e çıkardı. IMF Baş Ekonomisti Maurice Obstfeld, büyüme tahmininde artışa rağmen Çin ekonomisinin sorunlu bir yolda ilerlediğini belirterek "Sa¬dece kısa vadeli tahminlerimizi yükselttik, uzun vadede iyimser değiliz. Büyümenin niceliğinden çok niteliği hakkında endişeliyiz" diye konuştu.

Çin ekonomisinin yavaşladığı ve daha da yavaşlaması beklenen bir dönemde yuanın zayıflamasının ihracatını destekleyeceğini savunarak bu adımı kaçınılmaz gören uzmanların sayısı hiç de az değil.
Çin Bilimler Akademisi Müdürü Yu Hongding, Çin'in birbirini besleyen iki deflasyonist spiral arasında kaldığını, sabit kur rejimiyle yuanı desteklemeye devam etmesi halinde İngiltere'nin 1992'de başına geldiği gibi travmatik bir devalüasyonla karşı karşıya kalacağını savunuyor.

Profesör Yu Çin Merkez Bankası'nın döviz piyasalarına müdahale etmeyi bırakarak, yüzde 10-15 devalüasyona gitmesi gerektiğini vurguluyor. Merkez Bankası'nın faiz belirleyici komitesinin eski üyele¬rinden olan Yu, hükümetin yuanı korumak amacıyla döviz rezervlerini eritmekle büyük hata yaptığını belirterek, "Rezervler devalüasyona kadar eriyecektir bu kaçınılmaz. 2 trilyon seviyesine inildiği zaman piyasalarda panik başlayacak ve hükümet artık durumu kontrol edemez hale gelecektir" diye konuşuyor.

Diğer yandan IMF geçen yılsonuna doğru, yuanın 1 Ekim 2016'dan itibaren SDR sepetine alınacağını açıkladı. Bu aslında sabit bir bant içinde yönetilen yuanın artık serbest dalgalanmaya geçmeye hazırlanması anlamına geliyor ve serbest dalgalanmasına geçişin devalüasyonu körükleyeceği çoğu uzmanın hemfikir olduğu bir durum.

Ancak başta Çin Merkez Bankası Başkanı Zhou Xiachuan olmak üzere devalüasyona karşı çıkan bir kesim de var. Başkan Zhou değer kaybeden yuanın büyümeyi baltalayarak ekonomiye zarar vereceğini ve bir ticaret savaşı başlatacağını savunuyor.

Pekin Üniversitesi'nde finans pro¬fesörü olan Michael Pettis de devalüasyona karşı olanlardan, uzun yıllar süren cari ve sermaye fazlası ve son iki yıldaki büyük ödemeler dengesi fazlası döneminden sonra Çin Merkez Bankası'nın yuan'ı desteklemek için piyasalara müdahale ederek rezerv harcamasında bir sakınca olmadığını savunuyor.

Profesör Pettis, Çin'in diğer ge¬lişmiş ülkelerine benzemediğini, ihracatta düşüş gibi bu tür sorunlara sahip ülkelerin devalüasyona gitti¬ğini ancak Çin'in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olduğunu ve tarihi¬nin ikinci en büyük ticaret fazlasını verdiğini vurguluyor.

Borç Ekonomisinin Etkileri

Çin'in gittikçe büyüyen borç balonu bir başka sorunu beraberinde getiriyor. Bir yandan yavaşlayan ekonomi diğer yandan azalan karlarını borç ödemeye ayıran özellikle kamu şirketleri işçi çıkarmaya, ücretleri düşük tutmak için çaba harcamaya başladı. Bu durum toplumsal gerginliği iyice artırıyor.
Üretici şirketler maaş ödemekte zorlanırken 2011'den bu yana grev ve eylemler 13 kat arttı. Çin mucizesinin en önemli unsurlarından biri olan "ucuz işgücünün" tahtı sallanırken, özellikle 2015'teki grev ve gösteri sayısı önceki yıla göre ikiye katlandı. Geçen yıl grev ve eylemlerin sayısının 2 bin 774'e ulaştığı, 2014'te sayının bin 379 olduğu belirtiliyor. Grev ya da eylemlerin büyük bölümü ödenmeyen maaşlardan kaynaklanıyor.

Ekonomik durgunluk, azalan inşaat projeleri ve düşme eğilimindeki kar oranlarının arka planında, artış eğiliminde olan ve etkisi iyice hissedilen grevler var. Grev ve eylemlerin artan sıklığı Pekin'de kaygılara neden olurken, yönetim geçen mart ayında ülke çapında bürokratlara "uyumlu iş ilişkilerine" öncelik vermeleri çağrısı yaptı. Haziran ayında ise Çin Hükümeti, göçmen işçilerin memleketlerine dönmesini ve girişimciliği denemesini teşvik edecek yasayı yürürlüğe koydu.
(Levent Gürses/Forbes Dergisi)

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)