Gelişmiş ülkeler krizi nasıl aşacak?

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, katıldığı forumda gelişmiş ülke piyasalarına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) ortak düzenleyicisi olduğu Uluslararası Finansal Sistemler Forumu (International Forum on Financial Systems-IFFS) İstanbul WOW Kongre Merkezi'nde başladı.
"Sürdürülebilir Kalkınma için Sürdürülebilir Finans" teması altında düzenlenen forumun açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, "Mevcut küresel finansal sistem derin bir şekilde sallanırken; ülkemiz, bölgemiz ve dünyada, sancılı ve acılı geçen bu günlerde, küresel anlamda köklü bir paradigma değişimine ihtiyaç var" dedi.
Nail Olpak'ın konuşmasının tam metni şöyle:
GÜÇ MERKEZLERİ DOĞUYA KAYIYOR
"Dünyanın siyasi ve iktisadi haritasında güç merkezlerinin değişip, ağırlık merkezinin, batı serüveninden sonra tekrar doğuya kaydığının tartışıldığı bir süreçteyiz. Bu süreç, batı-doğu arasındaki çarpıklıktan başlayarak, dengeleri değiştirecek görünüyor.
Gelişmiş ülkeler, 1929 krizinden çıkmak için, insanlığı, maliyeti çok ağır olan bir savaşa sürüklediler. Krize, yine savaşla mı çözüm aranacak? Gelişmiş ülkeler, krizi nasıl aşacaklar? Bu sorulara, tatmin edici cevaplar bulmak mümkün olmasa da, krizin, gelişmekte olan ülkelere ihraç edilmekte olduğunu, açıkça görüyoruz. 2008 krizi, 1929 krizi gibi, bir çöküş değil, yeniden yapılanma ve değişim sürecinin başlangıcı olmalı.
Kaliteli ve doğru finansmana hızlı erişimin, nasıl olması gerektiği değil de faizlerin kaç baz puan artmasına niçin ihtiyaç olduğu tartışılıyor. Tıpkı, insanların neden öldürüldüğünün değil, öldürülüş biçimlerinin tartışıldığı, günümüzün medeniyet anlayışında olduğu gibi... İnsanın ve toplumun, daha müreffeh seviyeye ulaşması için bir araç olması gerekirken, onları yöneterek, bir amaç haline gelen ve bunu acımasızca yapan finansal sistem, doğru bir bakışla değerlendirilmiyor.
KÖKLÜ BİR PARADİGMA DEĞİŞİMİ GEREKİYOR
Oysaki gerçek ekonominin temel değerleri; Ar-Ge, yenilikçilik, yatırım, istihdam ve üretimdir. Tüm bunları ve sosyal hayatın ana değerlerini bir kenara iterek, her şeyi, neredeyse sadece tek bir değere indirgeyen ve değerlerimizi acımasızca şekillendiren, adeta yeni tehdit kaynağı olan, finansal sistemin yapısı, bu bağlamda doğru değerlendirilmeli.
Mevcut küresel finansal sistem, derin bir şekilde sallanırken, ülkemiz, bölgemiz ve dünyada, sancılı ve acılı geçen bu günlerde, küresel anlamda, köklü bir paradigma değişimine ihtiyaç var.
Duygusal tepkileri ve teori aşamasını geçmiş, altyapısı iyi şekillendirilmiş uygulamaları, etkin bir boyutta hayatımıza sokamadan, insanca yaşamanın temel değerlerine sahip bir geleceği elde edemeyeceğiz.
Aksi durumda, eleştirdiğim sistemin hükümranları bundan ne kadar sorumlu ise gerekli ve yeterli gayreti ortaya koyamazlarsa, şikâyet edenlerin sorumluluğu da onlardan az olmayacaktır."