Eski bankacıdan müthiş referandum analizi

Sözcü yazarı Can Ataklı, ünlü bankacı Burhan Karaçam'ın referandum sonrası yazdığı analizi köşesine taşıdı...

Burhan Karaçam Yapı Kredi Bankası Genel Müdürlüğü'nü yaptıktan sonra emekli olmuştu. Aktif bankacılık döneminde yakından tanıdığım Burhan Karaçam ülke sorunlarına duyarlı, içinde bulunduğu koşullara rağmen bildiğini ve inandığını sakınmadan söyleyen, son derece entelektüel bir bankacıydı. Siyasete girmesi konusunda yapılan tüm çağrılara “Benim işim değil, bize düşen projeler üretmek, elimizden geldiğince yol göstermek ve yardımcı olmaktır” diyen bir aydındı.

Uzun yıllardır görmediğim Burhan Karaçam'ın referandum sonrası yazdığı bir analizi gördüm geçen günlerde.

Referandum sonucuna çok farklı açıdan bakan Burhan Karaçam'ın bana göre gerçekten “çok müthiş” olan yazısını çok az kısaltmayla sizlerle de paylaşmak istedim;

Ülkeden ümidimi kesmiş, hiçbir şey olmayacağını düşünen ve bu doğrultuda kararlar almaya çalışan biri olarak, dün, bir ümit gördüm. Herkesin aksine, beni ülkeye bağladı. Üç büyük şehirden çıkan hayır, bütün oranlar arasında, en önemlisi.

Tarih, tek adam rejimi görmüştür, mümkündür. Tarih, seçimlerde hile görmüştür, mümkündür. Tarih, histeri krizi geçiren bir toplumun, çok dramatik şekilde bir yenilgi ile tarih sahnesinden elenmesini de görmüştür. Ama tarih, hiç bir zaman, üretenin, sermaye gücü yaratanın aksi yönünde akmamıştır.

İşte bu imkânsızdır. Bu güne kadar olan seçimlerden farklı olarak, ilk defa, 3 büyük şehir tam bir konsensüs ile hayır dedi. Şu gerçeği gördüm; Şehirlerin GDP ye olan rakamsal katkıları, GDP içindeki payları ve evet/hayır demeleri şu sonucu oluşturuyor; GDP'nin yüzde 66.2'sini oluşturan şehirler, hayır diyor, yüzde 33.8'i evet diyor.

Bu durum daha önceki seçimlerde görülmedi. Manisa, Adana, Ankara, Mersin, Antalya hepsi konsensüs olarak hayır demiş durumda.

Evet sonucunu istemeyen biri olarak, bu benim için çok önemli. Ama görüyorum ki, evet sonucunu istemeyen diğer insanlar, buna odaklanmıyor. Yine saçma sapan konularla enerjimizi kaybedecek gibiyiz.

Refahın yüzde 66'sını elinde tutan, (dikkat ettiniz mi, salt çoğunluktur) şehirler hayır diyorken, bu ülkeye evet gömleği giydiremezsiniz. Tutmaz. Hayatın içinde olmayan, küresel ekonomiden etkilenmeyen, ihracat yapmamış, uluslararası pazara çıkmamış, Yozgat'ın Gımıldak köyündeki adam, bir takım hezeyanlar ve “âlim değilim ama arifim” goygoyu ile evet'i verdi ve sayıca yüzde 1 fazlaydı diye, refahın yüzde 66'sını elinde tutan şehirlerin buna boyun eğmesini bekleyemezsiniz, beklememelisiniz, anlatmalısınız. Daha önce bunu diyemiyorduk çünkü böyle bir konsensüs görülmemişti.

Erdoğan alabileceği en kötü sonucu aldı. “Hayır” çıksa, kendisini daha şanslı olarak düşünebilirdi. Neden derseniz, daha 2019'a çok var, (belki arada aşılması gereken dev bir ekonomik kriz) ve evet gömleği yırtılmak üzere. 44 beden bir adama, 38 beden gömlek giydirildi dün akşam itibari ile düğmelerin 2019'a kadar iliklenmesine çalışılacak, bu adam zayıflatılmaya, ufaltılmaya çalışılacak ki o düğmeler iliklensin. Ama bunun ne kadar zor olduğunun farkında, adamı 6 beden küçültmek?

Çok zor….

 İşte, bizlerin, artık saçma sapan konular yerine, yapması gereken çok basit; 2019'a kadar, bütün toplumu kucaklayacak (Ekmeleddin gibi bir facia değil), enerjik, diri, genç, gözlerinden hırs, arzu, istek fışkıran, yerinde duramayan, sokağın diline hâkim bir adamı desteklemek, bu adamı bulmak, çıkarmak, yüreklendirmek, cesaretlendirmek. Ülke için şans büyük.

2019 yetkileri ile iş başına geçecek bu kişi, o yetkilerle, 15 yıllık geri gidilmişliği 3 senede restore eder, arkasından da parlamentoya yetkilerini verir. Hep derlerdi ya, “tehlikenin farkında mısınız?” diye, bu sefer bu cümle, Erdoğan'ın kafasında dönüyor ve ben soruyorum, “tasarlanmış bu sürecin getireceği şansların farkında mısınız?”

Yapılacaklar basit; Bu kitleyi hak edecek, genç, diri, gözlerinden hırs, arzu, tutku akan bir lider… Ve 2019 başkanlık. Ardından 3 sene restorasyon… Ardından yeniden parlamento… Bunu istemek zorundayız. Bunu, başımızdaki bu köhne kadrolarla yapamayız. Asıl şimdi, bence, ayağa kalkma vakti. Çünkü arkamızda aslında yüzde 66 var.”

 NOT: GDP, İngilizce Gross Domestic Produce kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Türkçe'de Gayrisafi Yurt İçi Hasıla anlamına gelmektedir. (CA)