Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) İktisat Profesörü olarak görev yapan İstanbul doğumlu Daren Acemoğlu ile yine aynı üniversitede görevli Pascual Restrepo tarafından ortak yazılan bir makale, yaşlanan nüfus ile ekonomik büyüme arasında negatif ilişki olduğu yönündeki teorilere meydan okuyor. İkilinin 'Otomasyon Çağında Yaşlılığın Büyüme Üzerine Etkileri' makalesinde nüfus yaşlandıkça otomasyonun artması sayesinde ekonomik küçülme olmadığı vurgulanıyor.
Toplam 11 sayfalık makalede ikili, nüfus yaşlanma hızları ile milli gelir arasındaki ilişkiyi detaylı olarak inceledi, çeşitli matematiksel modellerle ayrıntılandırdı.
YAŞLI NÜFUS EKONOMİK DURGUNLUĞA NEDEN OLUR MU?
Makalenin giriş bölümünde, şimdiye kadar hep duyduğumuz bir ilişki hatırlatılıyor. Yani yaşlanan nüfus ve ekonomik büyüme arasındaki ters ilişki. Bu sonuca dayanak gösterilen en önemli unsurlar ise yaşlanan nüfusun işgücüne düşük katılımı ve daha yaşlı işçilerin verim sorunu nedeniyle durgunluğa neden olması.
Ancak makale bu sonuçlara açıkça meydan okuyor.
HIZLI YAŞLANAN HIZLI BÜYÜDÜ!
Verilerin böyle olumsuz bir ilişki olmadığını gösterdiği belirtilirken, "Her şeyden önce, daha hızlı yaşlanan ülkeler son yıllarda daha fazla büyümüştür" deniliyor. Bu sonucun, son birkaç yıldır çok popüler hale gelen pek çok teori için büyük bir bulmaca olduğuna dikkat çekiliyor.
Yayınlanan makalenin sonuç kısmında ise sonucun beklenenden farklı çıkmasının nedenlerine değiniliyorve teknolojinin altı çiziliyor.
Teknolojik dönüşüm sayesinde daha önce insan gücü ile yapılan çalışmaların artık farklı bir şekilde yapılabildiğine işaret edilen sonuç bölümünde "Nüfusu hızla yaşlanan ülkelerin robotların kullanımına daha fazla adapte olduğunu gördük. Bu durum yaşlanan nüfusun ekonomik büyüme üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini yok ediyor" denildi.
Açıklamaya şöyle devam edildi:
"Yaptığımız çalışmada teknolojik değişim modellerinin nüfus yaşlanması ile ekonomik büyüme arasında olumsuz bir ilişkinin olmamasını açıklayabileceğini ve pozitif bir ilişki yaratabileceğini gösteriyoruz. Demografik değişim ile GSYİH büyümesi arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin hangi kanallar üzerinden yapıldığını sistematik bir biçimde araştıran gelecek çalışmalara açık bir ihtiyaç var."