Bankalarda kayıplar ciddi!

Bankacılık sektörü, son yıllarda küresel krizin etkisiyle en kötü performansı sergilerken, başta Avrupa olmak üzere dünya bankacılık hisselerinde de ciddi kayıplar yaşanıyor. Bankacılık hisseleri dünya genelinde düşük karlılık sebebiyle ciddi kayıplar yaşarken, negatif ve düşük faiz ortamının bankaların karına olumsuz yansıyacağı kaygısı düşüşleri hızlandırıyor. 

Bu endişelerle Avrupa bankalarının hisseleri dün 2012’den bu yana en düşük seviyeye geldi. Stoxx Europe 600 Bankalar endeksi yüzde 6’lık bir düşüşle Ağustos 2012’den bu yana en düşük seviyesini gördü. Dördüncü çeyrek gelirleri beklenenin altında gelen Societe Generale yüzde 14’lük bir kayıpla düşüşü hızlandıran bankalardan biri oldu. İngiltere’de bankacılık endeksi yüzde 4.3’lük bir kayıpla 2009’dan bu yana en düşük seviyesini gördü. HSBC ve Standard Chartered sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 6’lık kayıplar yaşarken, iki bankanın da yavaşlayan Çin endişeleri nedeniyle Hong Kong borsasındaki hisselerinde bir satış dalgası yaşadığı belirtiliyor. Yunanistan bankacılık gösterge endeksi ise yüzde 17.7’lik bir düşüşle rekor düşük bir seviye kaydetti. Bu hafta Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank, İtalyan UniCredit ve İsviçre merkezli Credit Suisse, Commerzbank, Eurobank, Banco Bilbao Vizcaya Argentaria (BBVA) ve Sberbank gibi bankalar da piyasa değerleri ciddi oranda azalanlar arasında. Dünya ekonomisinin sağlığı ve Fed’in faiz artırma olasılığının zayıflaması Amerikan bankalarının hisselerini de zayflatıyor. Bank of America, Morgan Stanley ve Citigroup’un hisseleri bu yıl yüzde 30’a yakın kayıp verdi. 

Banka CDS’leri yükseliyor 

Bankalara dair bu endişeler finansal kuruluşların borçlarının sigorta maliyetlerini (CDS) artırdı. Markit verilerine göre 10 milyon euro değerindeki beş yıllık tahvilleri korumanın maliyeti Deutsche Bank için ocak ayından şubata yüzde 150 artış yaşayacak 100 bin dolardan 250 bin dolara yükseldi. Credit Suisse’de maliyet yüzde 50, Barclays’de yüzde 200 artttı. 

Çin’de 3.5 trilyon dolar risk 

2008 mortgage krizini öngörmüş hedge fon yöneticilerisi ve Hayman Capital’in kurucusu Kyle Bass, Çin bankacılık sisteminin ABD bankalarının krizde yaşadığının dört katı büyüklüğünde bir kayıp yaşayacağını öngörüyor. “Çin bankacılık sistemi kötü krediler yüzünden yüzde 10’luk bir kayıp yaşadığında 3.5 trilyon dolarlık varlığın eridiğini göreceğiz” diye konuşan Bass dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin bankalarına sermaye aktarmak için 10 trilyon dolardan fazla bir değerde yuan basması gerekeceğini, bunun da yuanı dolar karşısında yüzde 30 düşüreceğini tahmin ediyor.

Altın fiyatları rekor seviyede

Uluslararası piyasalardaki çalkıntıda borsadan kaçan yatırımcının adresi altın oldu. Fed Başkanı Janet Yellen’ın Faiz artışını ertelenebileceği sinyali vermesi sonrasında yükseliş eğilimini sürdüren altının ons fiyatı dün yüzde 4 yükselerek 1.245 dolara çıktı. Böylelikle altın son 1 yılın en yüksek seviyesine yükseldi. Altının gramı içeride de hızla yükselerek 116 TL’yi aştı ve rekor kırdı. Çeyrek altın 190 TL’den alıcı buldu. 

Gümüş fiyatları da yüzde 2 yükselerek 15 Kasım 2015’ten bu yana en yüksek düzey olan 15.60 dolara çıktı. Bir diğer diğer güvenli liman Japon Yeni oldu. Yen dün yüzde 2 değer kazanarak Amerikan Doları karşısında 15 ayın en güçlü çıkışını gösterdi ve Lehman Brothers’ın çöktüğü 2008 yılından bu yana en yüksek seviyeyi test etti. Japon Yeni dolar karşısında 111.57 seviyesinden satıldı.

Çin ve merkez bankalarının altına desteği sürecek

Merkez bankalarının ve zayıflayan para birimlerine karşı kendilerini güvence altına almak isteyen Çinli yatırımcıların alımları 2015’in son çeyreğinde altın talebini canlandırırken, bu trendin sürmesi bekleniyor. Dünya Altın Konseyi’nin’Küresel Talep Trendleri’ raporuna göre Çin, 2015’te dünyanın en büyük altın tüketicisi konumunu sürdürdü. 

Pekin’in yuanı devalüe etmesinin etkisiyle yılın son çeyreğinde ülkenin altın sikke talebi yüzde 25 yükseldi. Altın mücevher talebi ise, piyasalardaki sarsıntının olumsuz yansımasıyla yüzde 3 düştü. Çin’in 2015 talebi 985 ton olurken, ikinci sırada 849 ton ile Hindistan yer aldı. İki ülkenin küresel talep içindeki payı yüzde 45’i buldu.