Dursun Akbulut [email protected] Dursun Akbulut

Türkiye’nin rekabet riski

29 Mayıs 2017, 11:52 ---

2015 yılında %3.5 oranında büyüyen Dünya Ekonomisi,  2016 yılında ise %3.1 oranında büyümüştür. Bu düşük büyümeye dikkat çeken IMF yetkilileri, 2017 yılında %3.5 oranında büyüme beklenmesine rağmen bu büyümeyi engelleyecek onemli risklerin mevcut olduğunu belirtmektedirler. IMF yetkilileri  önümüzdeki dönem için  en büyük riskleri; korumacılık, gelişmekte olan ülkeler için finansal  şartaların gittikçe zorlaşması ve jeopolitik gerilimlerin artması  olarak göstermiştir. Türkiye için mevcut  dönemdeki en önemli riskler ise uluslararasarı finansal koşullardaki zorlaşma , jeopolitik gerginlikler ve siyasi tansiyonun yüksekliğidir. Dünya ekonomisinde yaygınlaşan korumacılık  diğer bir değişle üretimde yerel kaynaklara baş vurulması ise yakın gelecekte oluşacak en önemli risklerden biridir.  Bu durumda ihracat pazarları gittikçe daralacak ürün ve hizmet ihracatında cok daha fazla rekabetçi olmayan ülkeler ihracat pazarlarını kaybedecekler ayrıca yeni pazarlar bulmada da zorlanacaklardır . Kayıp edilen pazarların  tekrar kazanılması ise genellikle mümkün olmamaktadır.

Türkiyenin uluslararası piyasalarda  rekabet gücünün bir ölçüsü de  Türkiye’nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre hesaplanan Reel Efektif Döviz Kuru ile Gelişmiş Ülkeler Birim İş Gücü Maliyeti Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru’dur. Merkez Bankası aylık olarak Tüfe Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (TÜFEBREDK) yanında  üç ayda bir olmak üzere Gelişmiş Ülkeler Birim İş Gücü Maliyeti Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru’nu (GUBİMBREDK ) da yayınlamaktadır. Bu kurların artması rekabet gücünü azaltmakta, kurların düşmesi ise rekabet gücünü artırmaktadır.

Yukarıdaki grafik bu iki kurun yıllık ortalamalarının 2003 yılı baz alınarak 2016 yılına kadar gelişimini göstermektedir. Grafikte görüleceği üzere 2011 yılına kadar Birim İşgücü Maliyeti Bazlı Kur ,Tüfe Bazlı Kur ile hemen hemen aynı şeklide ve pararalel olarak hareket etmiştir. 2011 yılından itibaren ise Tüfe Bazlı  Kur aşağılara doğru hareket etmesine rağmen Birim İşgücü Maliyeti Bazlı Kur yukarılara doğru tırmanmıştır. Diğer bir değişle İşgücü maliyeti yabancı paralar cinsinden artmış ve Türkiyenin rekabet gücü azalmıştır.  Bunun iki nedeni vardır, birincisi ücretlere yapılan zamlar enflasyon ve kurlardaki artışın üzerinde gerçekleşmiş, ikincisi ise verimlilik artışı sağlanamamıştır. 2011 yılından itibaren TL deki değer kaybı Türkiyenin ihracat pazarlarındaki rekabet gücünü kısmen artırmış ancak bu avantaj  İşgücü Maliyeti artışı ile yok edilmiştir.

Gelir dağılımının adaleti verimlilikle sağlanmadığı sürece uluslararası rekabet bu adaletin uzun süre gerçekleşmesine izin vermemektedir, verimlilik artışı ise bilim ve teknoloji ile gerçekleşmektedir.  Burada yapılacak iş; bilim ve teknolojiyi ön plana çıkarıp öncelikli gündem maddesi haline getirmek  ve  gençliği daha fazla çalışmaya, bilim ve teknolojiye yöneltmeye teşvik etmektir.  Bu sayede verimlilik artacak , paylaşılacak katma değer yaratılacak ve sosyal adalet sağlanacaktır.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster