Nıver Lazoğlu [email protected] Nıver Lazoğlu

Parfümle hikâyeler yazıyor…

03 Temmuz 2017, 06:47 ---

İstanbul bayram izninde…

Sessiz ve dingin, sokaklar bomboş. 

Dinlencenin huşusunda. 

Sıcak mevsimin sıcak savuruşunda bir buluşma. İlginç bir öyküye daha başlamanın heyecanındayım. 

Bu kez konumuz parfüm.

Pekji markasının ilk doğuş hikayesini öğreneceğiz. 

Duyanınız var mı? 

Doğrusu bilmiyordum, duymamıştım. 

Alışa gelmişin dışında.

Tereciye tere satan bir isim Ömer İpekçi. 

Öncelikle tanışalım değil mi? 

“Trabzon doğumluyum. Hayatım Trabzon, İstanbul ve Gökçe Ada üçgeninde geçti. Fatih Koleji mezunuyum. Ve ardından eşimle tanıştım ve evlendim.  Resme ilgim fazlaydı, Güzel Sanatlarda okumak istedim. Ama olmadı, çizime ve tasarıma meraklı olunca grafiker olmaya karar verdim ve bu mesleği 9 yıl sürdürdüm. Eşim Boğaziçi Üniversitesi mezunuydu. Bana  sen de üniversite oku diyince, Kadir Has Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü’ne başladım ve mezun oldum. Çok  meraklı biriyimdir, her şeyi araştırmayı ve sorgulamayı severim. Bilinmezler denizinde yolculuklar yapmayı severim.”

İlginç, önce iş hayatı sonra üniversite.

“Evet, öyle oldu. Aslına  bakarsanız iş dünyasına ilk adımımı lise döneminde attım. Meraklıyım dedim ya attarlar çok ilginç geliyordu bana ve kendi isimlerini  bilmeyen bir sektörde çalıştım. Doğrusu attar iken kendilerine Aktar diyen bir sektörde. Kokularla ilk tanıştığım yer. Sonrası tasarıma ve sanata olan düşkünlüğüm grafikerliğe itti. Ardından yeni soyunduğum saha patronluk.” 

Konu git gide ilginçlik oluyor.. Durum böyle olunca  şen kahkahalarım gökyüzüne kavuşuyor. Bir mutluluk büyütüyorum ki kendi içimde sormayın gitsin. 

Merakla soruyorum. Parfüm  üretme fikri nasıl oluştu. Grafikerlik ve parfüm. Birbirinden çok farklı değil mi?

“Hayır, ikisi de birbiriyle bağlantılı, her ikisi de sanat. Kendimi sanatkar olarak tanımlayabilirim.” 

İlginç yorum sonrası daha da heyecanla dinlemekteyim. Bu arada öyle edebi ve akol dolu cümleler kuruluyor ki, her seferinde, ünlemler büyütüyorum. 

Neyse devam ediyoruz. Ömer İpekçi, nerde kalmıştık sorusunu yöneltiyor. 

Parfüm 

Ha tamam deyip olabildiğince rahat anlatımda. 

“Bilindiği üzere, hadis-i şerifte Hz. Muhammed  (sav) şöyle buyurmuştur:

'Dünyanızdan bana (iki şey) hoş/sevimli göründü: Kadınlar ve güzel koku. Bir de gözümün aydınlığı namaza kondu.' (Kenzu’l-Ummal, 7/288-h.no: 18913).

Ve şuna inanıyorum ki kokunun bir dini tarafı var. Parfümün anlamı da dumanın içinden gelen. Dumanda ney, tütsü. Tütsü ney ilk yaratılış hikayelerinde tütsüler var. Bu konu hep ilgimi çekti. Önce parfümlere merak sardım. Bugün 60 şişe  ufak çaplı koleksiyonum oluştu. Sonra kokuları koklayınca bir dağarcıkta gelişiyor. İçindeki malzemeleri ayırt etmeye başladım. İnsanın bilmediği bir dili keşfetmesi gibi bir durum oluşuyor.”

Ooo konu derin diye içimden geçiriyorum. Oldukça entelektüel bir isim karşımda. Belli ki konu uzayacak. 

Neyse içimden geçirdiklerimi dışa vurumundayım.

Müthiş diye. 

“Heyecanlıyım o nedenle siz dağılmayın” diye ufak da bir not düşüyorum. 

Gülümseme büyüten Ömer İpekçi devam ediyor. 

”Merak başlayınca parfümler yetmemeye başladı, bu kez bunların oluşumundaki hammaddeleri araştırmaya ve bulmaya başladım. Sonrası Hollanda, Amerika, Hindistan’dan bunları temin etmeye başladım. Türkiye’de koku deyince  akla ilk gelen isim Kokuların Kitabı’nın yazarı Vedat Ozan ile tanıştım. Parfüm kartonejleri konusunda aynı dili konuşmaya başladık. Bu oldukça ilginç bir buluşmaydı.”

Bu arada soruyorum, bu işler kimya bilgisi gerektirmiyor mu? 

“Elbette gerektiriyor. Ve bende de lazım olduğu kadarıyla var.”

Enteresan ve büyük cesaret diyorum. 

“Bütün bu bilgileri öğrenmek kolay. Yeter ki merak olsun. Fotoğrafçıların da aslında fizik bilmesi gerekli” diyor, o esnada ben fotoğraflarken…

Hımm diyorum. Aldım mesajı. 

Ardı sıra meşhur kahkahamı. 

”Lazım olduğu kadar biliyorum” diye ekliyor. 

“Neyse, sonra moleküllerden oluşturduğum parfüm denemelerini denetmek üzerine yurtdışına çıktım. Önce İtalya sonra Almanya’da bu işin eksperleriyle buluştum ve kokularımı onlara sundum. Sanatta kendinden bir şey eklediklerini sunmak ve paylaşmak hiç de kolay değil ama bir kere kanım bitlenince cesaret geldi ve bunları sunabildim. ‘Bunları gerçekten sen mi yaptın?’ sorusuyla karşılaştım. İnanamadılar. Bunlar çok iyi kokular diye yorumlar alınca doğrusu çok mutlu oldum. Bunları üretmelisin dediler. Bu esnaya kadar bunu iş olarak değil de hobi olarak uğraş görüyordum. Mükemmeliyetçi bir yapım var, en büyük isteğim mükemmeli oluşturmak. Bu durum beni hayatta bayağı biraz geç bıraktı. Bu arada eksperler benden habersiz parfümü birçok kişiye denetiyorlar ve inanılmaz geri dönüşümler alıyorlar. Bu durum bana aktarılınca bayağı bir şaşırdım doğrusu. Bir de bunu nasıl anlatacağım bilemiyorum ama bütün bu parfümleri kavramsal bir alt yapı ile yapıyorum. Yaptığım her parfümün bir hikâyesi var. Üstelik bunlar bilinmeden parfümü koklayanlar aynı temayı bana aktarabiliyorlar. İşin en önemli noktası benim için bu.” 

Ve başlık bulundu…

"Parfümle hikâyeler yazıyor." 



Evet mutlak olduğu için rahat rahat yazıyorum parfümle. Soyut şiir yazmak gibi. O yüzden rahatım. Ama işin uzmanları bunu anlıyorlar. Böyle olunca önce bir korktum ne oluyor diye. Sonuçta sanatçı çok daha fazla anlaşılmak istemez. Yaptığım iş önce bir sanat. Parfüm üretmek yazı yazmak gibi. İşte böyle başladım parfüm işine. Bu kadar çok beğenilince üretime başladım.  Hiç beklemediğim boyutunda inanılmaz bir talep oluşmaya başladı. Özellikle Avrupa’dan, sonrası Amerika’dan. Tamamen kulaktan kulağa iletişimle bu noktaya ulaştım. Taleplere yanıt veremez hale geldim.”

Bu konuşma sırasında yanında getirdiği çantasından parfümleri çıkartıyor ve koklatıyor. 

Hepsinin ismi birbirinden ilginç. Kokular ise hakikaten sizi hikâyelere ulaştırıyor. 

İlk kokladığım,  “Battaniye” ne ilginç bir isim değil mi? 

“Yok, ilginç değil” diyor Ömer İpekçi, koku bedeni sarmaz mı? 

“Evet, sarar” diyorum, "O halde ilginç değil.' 

Onun için nasıl bir hikaye yazdınız? 

“Huzur aranılan zamanlar için yaptığım bir parfüm ‘Battaniye’. Yağmurda ıslanıp eve varışımızda sığındığımız bizi sımsıkı saran battaniye. İşte o an yaşanan huzur. Bir hikâyesi, bir ilhamı bir hakikati var her parfümün. Battaniye bir paçuli amber. Parfümseverler için tanıdık bir tür, fakat var olmayı hak edecek kadar da kendine özgü.” 

Masada kokular birbirine karışırken, asıl olandan kopmamak adına, konuya devam ediyoruz. Çeşit çeşit parfümler, ilginç isimler…Bodrum, Ada, Battaniye, Ruh, Hollyshit,  Eaumer…

Markanız nasıl oluştu? 

“Satış noktaları Avrupa ve Amerika olunca daha ilgi çekmek ve okunur kılmak adına kendi soy ismimden türettiğim bir isim oldu Pekji. Grafiker olmanın faydasını logodan şişe tasarımına kadar hepsini kendim uyguladım. Markanın patentini ve tescilini aldım ve şirket kurdum. Ve bu işi adamakıllı yürütme kararını hayata geçirdim. Henüz bir yıl oldu. Yurtdışından ortaklık teklifleri var. Ancak şu aşamada tek başıma götürme taraftarıyım. Marketing planlarını ve satış noktalarıyla anlaşmaları yaptım. Amerika ve Avrupa’da satış ve üretim alanları yaratmayı amaçlıyorum.”

Peki, Türkiye’de olmayacak mı? 

“Olacak elbette. Parfüm denilince ilk akla gelmeyen bir ortamda var olmayı amaçlayım ki, bu yer Balat. Bana göre hem mistik hem de özel bir yer. Şu an binayla ilgili anlaşma sürecindeyiz.”

Doğrusu hayat denen yolda kendi kaderini çizmek ve yolunu “hiç gidilmedik” yerlere çevirmek başlı başına büyük bir olay gibi. 

Bu arada yeni bir pafüm için de çalışmalarını sürdürdüğünün altını çizen Ömer İpekçi,  yeni parfümüne “Hiç” ismini vereceğini ve bunun kendini çok heyecanlandığını vurguluyor. 



Konuşmalar bitmek bilmeksizin akıyor. Alışılmışın dışında olunca konu doğalında akıyor sanırım. Hobiyle başlayan uğraşın işe dönüşmesi ve yurtiçinden önce yurtdışında kabul bulması. Tabiri caizse tereciye tere satmak her yiğidin harcı değil. Bu yalın ve samimi paylaşım için teşekkürlerimi bu satırlardan döküyorum. Hikâyelerini parfümle yazan Ömer İpekçi ve markası Pekji yakın bir süreçte herkesin tanıdığı bir isim olacaktır kanısındayım. İnançla ve sevgiyle alınan her yolun mutlak başarıya ulaşımın güzel bir örneğini görmenin keyfinde. 

Mis kokuların hoşluğunda mutlu ve huzurlu ve keyifli haftalar.

Hep güzel kokular sarsın sizi...

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Sefayir Gün14 Kasım 2017 17:29

    Merhaba, Ömer Bey'e ve parfumlerine nasıl ulaşabiliriz.Kindisinin internet sitesi uzun süred,r kapalı.

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster