Gökhan Ugan [email protected] Gökhan Ugan

Bırakın bu millet kendi köprüsünü kendi yapsın

13 Kasım 2017, 08:35 ---

Yap-işlet-devret modeli, devletin altyapı yatırımlarını özel sektöre ihale ederken kullandığı yaygın bir iş yapma modelidir. Modelin temelinde devletin yapılacak tesisten elde edeceği gelirleri belirli bir süre boyunca işletmeciye devretmesi, buna karşılık işletmecinin ise tesise ait yapım, onarım ve bakım maliyetlerini belirlenen süre boyunca üstlenmesi yatmaktadır. 2014 yılında kabul edilen bir kanunla yap-işlet-devret modeline devlet tarafından satın alma ve finansman garantisi getirildi. Projeye ilişkin tüm riskin işletmeciden alınıp devlete yükleyen bu uygulama en fazla Osman Gazi Köprüsü ile kamuoyunda tartışma yarattı. Bu tesisleri yapabilmek için başka imkânın olmadığı söyleyen devletimize bu yazımda yıllar öncesinde kullanılan eski bir finansman modelini hatırlatmak istiyorum.

Yap-işlet-devret modeline 2014 yılında eklenen yeni garantiler ile normalde işletmecinin üstlenmesi gereken riskleri devlet üstlenmiş oldu. Devlet bir taraftan işletmeciyi kâra geçirecek gelir düzeyini garanti altına alırken, diğer taraftan işletmecinin ihtiyaç duyacağı finansmana kefil olarak hiç özkaynak kullanmadan projenin hayata geçirilmesine olanak tanıdı. Daha basit anlatmak gerekirse, cebinde beş kuruş parası olmayan bir müteahhit bile normalde alamayacağı büyüklükteki kredileri kullanarak geliri devlet tarafından garanti altına alınmış projelere hiç tereddüt etmeden teklif verir duruma getirildi. Bir lira bile koymadan kâr elde edebilme imkânı sayesinde yap-işlet-devret modeliyle devletten iş alanlar sonsuz bir kaldıraç kullanmış oldu.

Ulaştırma Bakanımız Sayın Ahmet Arslan Osman Gazi köprüsü başta olmak üzere devlet garantili yap-işlet-devlet projeleri ile ilgili olarak 13 Ekim’de gazetecilere vermiş olduğu demeçte “Bu tip projeleri bugün yapabilecek imkânımız var mı, yok. İmkanlar sınırlı. O zaman alternatif finans yöntemlerini devreye sokarak özel sektör dinamiklerinden yararlanıyoruz. İşi hızlı ve kaliteli yapıyoruz. (Projenin maliyetini) geçen vatandaşımız ödüyor. Köprünün etrafta oluşturduğu katma değerle ülke bunun da fazlasını kazanıyor” ifadelerini kullandı. Bu demeç üzerinden gidersek bazı hususları netleştirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim:

1. Belirtilen dönemde devlet tarafından garanti edilen araç sayısı söz konusu tesisi kullanmışsa, evet o zaman proje maliyetini sadece tesisten yararlanan vatandaşımız ödemiş oluyor. Ancak, garanti edilen araç sayısının altında bir geçiş olmuşsa o zaman aradaki fark, birçoğu tesisi hiç kullanmamış olan vatandaşlarımızdan toplanan vergilerle ödeniyor. Bu maliyet içerisinde tesisi yapan ve işleten yüklenicinin kârının da bulunduğunu söylemeden geçmeyelim.

2. Yol, köprü ve benzeri tesisler her zaman için kendi çevresinde bir rant oluşturur. Bu kazanç
yap-işlet-devret projelerine özgü bir husus değildir.

3. Yap-işlet-devret projeleri devleti gelecekte elde edeceği işletme gelirlerinden feragat etmek karşılığında bugünkü maliyet yükünden kurtaran iş yapma modelidir, ama kesinlikle tek alternatif değildir. Devlet her zaman için kredi kullanarak bu tür projeleri gerçekleştirebilir. Sayın Bakan “bu tip projeleri bugün yapabilecek imkânımız yok” demek suretiyle bilerek veya bilmeyerek devletin borç bulacak durumda olmadığını ima etmiş oluyor, ki ben böyle bir durum olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.

4. Riskin tesisi yapan ve işleten tarafın üzerinde kaldığı yap-işlet-devret projeleri devlet açısından gerçekten yararlı bir iş modeli olabilir. Ancak eğer devlet tarafından satın alma ve finansman garantisi verilecekse, o zaman başka alternatif finansman modelleri gündeme getirilebilir.

İşte o alternatif finansman modellerinden birisi de Gelir Ortaklığı Senetleridir (GOS). Türkiye bu finansal enstrüman ile 1984 yılında tanıştı. O dönemde GOS satın alan bir yatırımcı Boğaziçi Köprüsü (şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) üzerinden elde edilen gelirlere iştirak ediyordu. Özal hükümetinin yeniliklerinden biri olan söz konusu model, o dönemde bütçe açıklarının finansmanı amacıyla kullanılmıştı.

13 Eylül 1984 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliği’nde tanımlandığı üzere Gelir Ortaklığı Senetleri; köprü, baraj, elektrik santralı, karayolu, demiryolu, telekominikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri altyapı tesislerinin gelirlerine gerçek ve tüzel kişilerin ortak olması için çıkarılan senetlerdir. Gelir Ortaklığı Senetleri menkul kıymet olarak kabul edilir ve ilgili mevzuat esaslarına göre menkul kıymet borsalarına kote edilebilir.

Şimdi ben buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Gelin bu tür projeler için Gelir Ortaklığı Senetleri çıkarıp halkımıza arz edelim. Devletimiz müteahhittin kârını garanti altına alacağına, bu senedi satın alan yatırımcıların elde edeceği minimum kâra garanti versin. Eğer tesis daha fazla kâr ederse yatırımcı daha çok gelir elde etsin. Gelir Ortaklığı Senetleri Borsada işlem görsün, isteyen istediği zaman bu senetleri alıp satabilsin. Tasarruflar artsın, doğrudan altyapı yatırımlarına dönüşsün. Hem sermaye piyasalarımızı büyütecek yeni bir finansal enstrümana kavuşalım, hem de sadece yüklenici değil halkın kazandığı bir iş yapma modelini yaygınlaştırarak tüm dünyaya örnek olalım.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bu millette demokrasi aşkına tankın önüne yatacak cesaret de var, kendi köprüsünü kendi yapacak para da. Yeter ki devletimiz söz konusu parayı doğru kanallardan aktaracak finansal enstrümanları ve düzenlemeleri çıkartsın, gerekli altyapıyı oluştursun. İşletmecinin değil, kendi halkının dişinden tırnağından artırarak oluşturduğu tasarruftan elde edeceği kârı garanti altına alsın.

Saygılarımla,

ETİKETLER :
YORUMLAR (7)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • ali14 Kasım 2017 21:49

    İnanın siyaset olsun diye yazmıyorum özlediğimiz bu birlikte yapalım işlerini ancak saadet partisi (Necmettin ERBAKAN hocanın dersten kaçmayan talebeleri) yapar.

  • ALP14 Kasım 2017 19:21

    evet mantıklı ve makul teklif kazanan halk olur büyük firmalar değil ama hisse herhez alabilmeli

  • altay13 Kasım 2017 16:01

    geçmişte özal yaparken nasıl muhalefet edenleri yazın

  • Günaydın13 Kasım 2017 12:38

    Ben yıllardır devlete yalvariyorum devletin önderliğinde halkın desteği ile büyük fabrikalar kuralim diye amma yabancıya satmak icin taahhüt vermişler illede yabanciya saticaz. Arsa devletten içine bina devletten binadaki işçi nin maaşı devletten makina için kredi devletten. Eeee yatırım yabancıdan kardeşim geriye birşey kalmadı ki sadece masaya oturup malı pazarlamak kaldı

  • Future 202313 Kasım 2017 11:19

    Bu güzel öneriye birde ben katkıda bulunmak isterim.....Hisse karşılığı toplanan paralarla faize bulaşmadan maliyet finansman giderleri azaldığı gibi, yatırımcılarında gereksiz döviz,faiz,ev,arsa,otomobil vs yerlere para sıvaması azalabilir.......Nasılmı Hisse karşılığı büyük projelere özelllikle uzun vadeli yatırım yapanlara(2 ila 5 yıl) değişken, kar oranına göre 6 ayda bir kar payı ödemesi sistemi daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirir.........

  • Future 202313 Kasım 2017 10:29

    Bu güzel öneriye birde ben katkıda bulunmak isterim.....Hisse karşılığı toplanan paralarla faize bulaşmadan maliyet finansman giderleri azaldığı gibi, yatırımcılarında gereksiz döviz,faiz,ev,arsa,otomobil vs yerlere para sıvaması azalabilir.......Nasılmı Hisse karşılığı büyük projelere özelllikle uzun vadeli yatırım yapanlara(2 ila 5 yıl) değişken, kar oranına göre 6 ayda bir kar payı ödemesi sistemi daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirir.........

  • Vatandaş13 Kasım 2017 09:12

    Şimdiki sistemden daha güzel bir öneri olduğu kesin.Şimdiki sistemde 1 liralık işi devlet 3 liraya yaptırıyor. 1 lirası müteahit e, 1 lirası faize (bankalara), 1 lirası da asıl işi yapan korelilere çinlilere gidiyor.

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster