Yeni nesil bankaların rolü ne olacak?

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Uluslararası Para Fonu (IMF) yakın zamanda fintek şirketleri üzerine bir rapor yayınladı. Raporda alandaki yeni oyuncuların müşteri verilerini toplayıp analiz etmek için araçlara sahip olduğu ve bu potansiyelin kredi değerlendirmesi gibi alanlarda için kullanılabileceği söylendi. IMF’nin raporunda yeni nesil bankaların finansal olmayan verilerden faydalandığını ortaya koydu.

Forbes’un haberine göre, bu veriler arasında kişilerin hangi browser’ı kullanarak internete erişim sağladığı, arama geçmişleri ve alışverişleri de bulunuyor. Raporda bu verilerin genellikle geleneksel kredi değerlendirme metodlarından daha etkili olabileceği öne sürüldü. Ancak bu verilerin daha etkili ve üstün olmasına rağmen geleneksel metodların yerine geçmeyeceği söylendi.

Tam da bu nedenle Amazon, Facebook ve Alibaba (tekfin şirketleri) giderek daha fazla finansal hizmeti ekosistemlerine dahil ediyor. Hedef ise daha fazla müşteri verisi toplamak ve IMF’nin “uzmanlaşmış hizmet sağlayıcılar” adını verdiği kurumların yükselişini mümkün kılmak. Bu kurumlar ise toplumun ihtiyaç duyduğu bankacılık hizmetlerini sunma konusunda geleneksel bankalarla rekabet edecek.

Bu oldukça mantıklı bir analiz gibi görünüyor ancak aynı zamanda bu uzmanlaşmış sağlayıcıların özellikle banka ya da “yeni nesil” banka olma gerekliliği bulunmuyor. Yeni nesil bankalar bankacılık sektörünü dönüştürmedi. Ancak eğer bankaların çağı kapanıyorsa, bunun da bir anlamı kalmamış olacak. Peki ya bankalara ihtiyaç duymadığımız için yeni nesil bankalara da ihtiyacımız yoksa?

Ya da başka bir deyişle finansal hizmetler alanında farklı bir konsolidasyon oluşuyorsa, bankaların birbirleriyle entegre olmasının bir anlamı kalacak mı? Ya da uzman kurumlar tarafından daha iyi geliştirilmiş ödeme ürünleri ve birikim ürünleri mi öne çıkacak? Bu sorularına cevabını verebilmek için bankacılık sektörüne işlevsel bir açıdan yaklaşmak gerekiyor.

finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre ekonomistler Zvi Bodie ve Dwight B. Crane’in 1996 yılında Harvard Business Review’de yayınlanan makalesinde yaptığı sınıflandırma ise oldukça faydalı. Bu modele göre bankalar altı temel fonksiyonun bir araya geldiği kurumlar: Üç temel ‘transfer’ işlevi ve üç ‘etkileşim’ işlevi. Temel işlevler zaman transferi (kredi provizyonları, birikimler ve krediler), ölçek transferleri (yatırımlar ve büyük ölçekli fonlamalar) ve alanda transfer (ödemeler).

Etkileşim fonksiyonları ise bilgi, risk ve teşvik. Bill Gates’in de daha önce söylediği gibi, toplumların bankacılığa ihtiyacı var, ancak bankalara ihtiyacı yok. Bu nedenle toplum için gerekli olan üç transfer işlevinin herhangi bir kurumda bir arada bulunması gerekmiyor. Fintek devriminin sonuçlarından bir tanesi de bu gruplaşmış hizmetlerin kurumlar arasında yayılması olacak.

Bununla birlikte büyük teknoloji şirketleri konsolide olmuş bankacılık sektörünün kalelerini yıktığında, uzmanlaşmış kurumların sunduğu hizmetlerle birlikte değer ortaya çıkacak. Tüm bunlar şimdiden yeni nesil bankacılığın zirvesinde olduğumuzu ve uzmanlaşmış niş finansal hizmet oyuncularına yönelen daha fazla yatırımın olacağını gösteriyor. Son dönemde Londra’da Curve ve chechout.com'a yönelik sermaye enjeksiyonları da bu görüşü destekliyor.

Deutsche Bank personel stratejisini değiştirdi

Dev bankanın fintek satın alımları hız kesmiyor

Akbank Private Banking'e bir ödül daha