Ülger, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemde Trakya'da yaşanan dolu ile Bartın, Giresun ve Rize'de yaşanan sel felaketleri ve heyelanlar nedeniyle bu bölgelerde yaşayanların uğradığı zararların üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti. Tarladaki ürünlerin, her dönemde doğal afetler nedeniyle hasara uğrama riski bulunduğunu ifade eden Ülger, ''Karadeniz gibi yağışların bol olduğu bölgelerde bu risk daha da fazladır ve küresel ısınmanın etkisiyle oluşan iklim değişiklikleri sebebiyle daha da artış gösterecektir. Tarım sigortalarının önemi bu noktada devreye girmektedir'' dedi. Üreticilerin bir sezon boyunca emek verdikleri ve bekledikleri mahsulü don, sel, yangın, deprem, toprak kayması, fırtına, dolu, kuraklık gibi doğal afetler sebebiyle birkaç saat içerisinde kaybetmemeleri ve ekonomik kayıp yaşamamaları için sigortalı tarımın büyük önem taşıdığına dikkati çeken Ülger, şöyle devam etti: ''Bu tür durumlara yönelik önlem amacıyla tarımsal ürünlerin sigorta güvencesi altına alınması, çiftçilerin emeğinin korunması yönünde atılabilecek en önemli adımlardan biridir. AB ülkeleriyle kıyaslandığında sayıca az olan Türkiye'deki tarım sigortası poliçelerinin hem devlet desteği hem de çiftçilerin konuyla ilgili hassasiyetinin artması sayesinde önümüzdeki dönemlerde artacağı görüşündeyiz. Ancak şu anda tarım branşında faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin Türkiye genelinde ekili dikili alanların ancak yüzde 3'ü, Trakya gibi bölgelerde yüzde 5'ini sigorta ettiği düşünüldüğünde doğal afetlerden zarar gören üreticilerin çok az bir kısmının zararını tazmin ettiği, geriye kalan çoğunluğun ise ciddi kayıplara uğradığı gözlemlenmektedir. Tarım sigortacılığının gelişmesi, çiftçileri mağdur olmaktan korumakla birlikte beklenmedik afetler sonucunda ekonominin de kayba uğramasını önlemede etken unsurlardan biridir.'' -''AMAÇ, ÇİFTÇİNİN EMEĞİYLE ELDE ETTİĞİ ÜRÜNÜ SİGORTAYLA KORUMAK''- Ülger, tarım sigortalarının amacının, çiftçinin emeğiyle elde ettiği ürünü sigortayla korumak olduğunu vurgulayarak, ''Eski dönemlerde sigorta bilinci yaygın değildi ancak bugün baktığınızda yapılan geniş kapsamlı bilinçlendirme çalışmalarıyla beraber, doğal afetlere karşı kendilerini daha güvende hissetme ihtiyacının artması ve devletin tarım sigortalarına prim desteği vermesi, çiftçilerin bilinçli tarım yapma isteğini artırmıştır'' diye konuştu. Gelişmiş ülkelerde tarım sigortasının, üreticilerin üretim güçlerini koruyucu, üretimin sürekliliğini sağlayıcı ve doğal olayların felakete dönüşmesini engelleyici bir araç olarak görüldüğünü belirten Ülger, şunları kaydetti: ''Üreticinin doğanın olumsuz koşulları nedeniyle uğradıkları zararın karşılanması amacıyla 2006 yılında Devlet Destekli Tarım Sigortası uygulaması yürürlüğe girmiştir ve yasa uyarınca sigorta yaptırmayan çiftçilerin doğal afet yardımından yararlanabilmeleri söz konusu olmamaktadır. Ürününü sigorta ettiren çiftçilerimizin poliçe bedellerinin yarısı devlet tarafından karşılanmaktadır. Sigorta yaptırmayan çiftçilerin oldukça mağdur durumda kaldığı açıktır. Dolayısıyla çiftçilerimizin tarım sigortası yaptırmaları kendi emeklerini korumak için yaptıkları bir yatırımdır.''