BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemUnilever Dünya Başkanı Polman’dan Türkiye mesajları----

Unilever Dünya Başkanı Polman’dan Türkiye mesajları

Unilever Dünya Başkanı Polman’dan Türkiye mesajları
08 Mayıs 2017 - 08:56 www.finansgundem.com

Paul Polman: Türkiye’nin potansiyelinden hiç şüphe duymadık. Bu ülke insanı için yatırım yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.

KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM / KONYA

Kişisel ve ev bakım ürünlerinde dünya markalarının üreticisi, gıdadan kozmetiğe global bir dev olan Unilever, Türkiye’nin gündemine damgasını vurdu. Unilever Türkiye küresel ölçekte son yılların en büyük yatırımlarından birini Konya’da gerçekleştirdi.

30 bin kişilik istihdam kapısını aralayan 350 milyon euroluk fabrikanın açılışı, bakanlar, vali, belediye başkanı, milletvekilleri, oda başkanları, çok sayıda konuk ve Unilever tepe yöneticilerinin katılımıyla tam bir görsel şölene döndü.

Özel gün için Konya’ya gelen Unilever Dünya Başkanı Paul Polman,  Şirketin Türkiye’ye bakışını dile getirirken,  “Biz, Türkiye’nin iyi gününde de kötü gününde de dostuyuz. Zira, asıl güvenin ve sadakatin, olumsuzlukların ve zorlukların yaşandığı zamanlarda geliştiğine ve güçlendiğine inanıyoruz. Biz zor zamanlarında Türk tüketicisinin hep yanında olduk. Bu ülke insanı için yatırım yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Türk yatırımcılara da seslenen Polman, Unilever’in Londra Borsası’nı neredeyse 4’e katladığına işaret ederek çarpıcı bir mesaj yolladı: “1986'da Unilever’e yatırılan 1 pound 68 pound oldu şu an. Londra Borsası’na yatırılan 1 pound ise 17 pound.”

TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNDEN HİÇ ŞÜPHE DUYMADIK

Konya’da basınla özel bir sohbet toplantısı düzenleyen Paul Polman, Türkiye’ye ilk olarak 1970'lerde geldiğini, o zaman nüfusun 40 milyon olduğunu söyledi. Müthiş büyümeye dikkat çeken ve Türkiye’nin potansiyelinden hiç bir zaman şüphe duymadıklarını da ifade eden Polman, “Türkiye'de ekonomik istikrar olması bizim için önemli. Uzun vadeli plan yapmamızı sağlar. Referandumdan sonra umut ediyorum daha uzun vadeli istikrar sağlanacaktır. Siyasete çok fazla zaman harcandı. Şimdi ekonomiye daha fazla zaman ayrılacaktır” diye konuştu.    

Türk tüketicisinin yakından tanıdığı dünyaca ünlü birçok markanın üreticisi Unilever’in Dünya Başkanı Paul Polman, Türkiye’deki yatırımlarını değerlendirirken ,”Kişisel ve ev bakımı ürünleri üreten Gebze’deki fabrikamızı tedarikçilerimizle birlikte toplam 350 milyon Euro’ya ulaşan bir yatırımla Konya’ya taşımaya karar verdik. Bu ölçekte bir yatırım kararı almanın, bizim büyüklüğümüzdeki global bir firma için bile çok kolay olmadığını tahmin edersiniz. Böylesine büyük bir yatırımın kararını öyle iki dakikada alamazsınız. Biz, tüm stratejilerimizi uzun vadeli yaparız ve hiçbir planımıza kısa vadeli olarak bakmayız” dedi. 

TÜRKİYE’DE İŞLERİMİZİ İKİYE KATLADIK

Polman, Unilever olarak dünyanın 190 ülkesinde faaliyet gösterdiklerini belirterek,  “Dünyada herhangi bir dönemde herhangi bir ülke ya da bölgede işler iyi gitmeyebiliyor. Aynı dönemde bir başkasında ise iyi olabiliyor. Biz yatırımlar ve satış-pazarlama anlamında global bir portföy yönetiyoruz. Türkiye’de ticari faaliyetlerimiz 100 yıldan bu yana sürüyor. Dolayısıyla Türkiye’ye bakış açımız da kısa vadeli olamaz. Unilever açısından değerlendirildiğinde Türkiye pazarı, dünya geneli ortalamamızın çok üzerinde çift haneli rakamlarda büyüyor. Avrupa’da bu büyüme daha da sınırlıyken, Türkiye özellikle büyüme anlamında başı çeken ülkelerin başında geliyor. Son 8-9 yılda Türkiye’deki işimizi ikiye katladık. Bunun sürmemesi için bir neden göremiyoruz”diye konuştu.

BU İSTİHDAMI EN AZ 20 İLE ÇARPABİLİRSİNİZ

Unilever’in sadece son 10 yıl içinde Türkiye’ye yatırımının, 450 milyon euro’su fabrika yatırımı, 150 milyon kadar da marka ve pazarlama yatırımı olmak üzere toplam 600 milyon euro’ya ulaştığını kaydeden Paul Polman, “Yeni Konya Tedarik Köyü yatırımımızla birlikte 1300-1500 kişilik yeni istihdam yarattık. Bu istihdamı, ek hizmet alımları ve çevresinde yaratılan ekonomi olarak değerlendirdiğinizde en az 20 ile çarpabilirsiniz. Bu da Konya için yaratılan 30 bin kişilik bir istihdam ekosistemi anlamına gelir. Önümüzdeki dönem bu yatırımlarımızın geri dönüşü için çalışacağımız bir dönem olacak. Artan kapasitemizi değerlendirmemiz ve tabii ki büyümeye devam etmemiz gerekiyor” dedi.

FİNANS GÜNDEM’İN SORUSUNA YANIT VERDİ

Polman, Finansgundem.com’un, “Siz global bir şirketsiniz, Türkiye’de bu yatırım yaparken, aynı zamanda başka bir ülkede de yatırım yaptınız mı?  Ya da önümüzdeki dönemde böyle bir planınız var mı? Varsa nerede, ne kadarlık bir yatırım?”  sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bizim yatırımlarımızın yüzde 60’ı gelişmekte olan piyasalarda, yüzde 40’ı ABD ve Avrupa’nın dışında. Şu anda 20 ülkede fabrika inşaatı devam ediyor. Bunların 18-19’u gelişmekte olan ülkelerde, sadece 1-2 tanesi gelişmiş ekonomilerde. Unilever olarak her yıl 2 milyar euro fabrika yatırımı yapıyoruz. Tek kalemde 350 milyon euro ve iki fabrikada ulaşılan 450 milyon euro’luk  rakam hiç küçümsenecek bir ölçek değil, bu yatırım da o nedenle büyük ve değerli. 3-4 ay önce Dubai’de kişisel bakım ürünleri fabrikamızı açtık. Birleşik Arap Emirlikleri’nde de bir fabrika açtık, bu fabrika enerjisinin yüzde 50’sini güneş enerjisinden sağlıyor.”

ÇİFTÇİLERLE BİRLİKTE ÇALIŞIYORUZ

Türkiye'deki gıda hammadde tedariklerinin yüzde 89’unun sürdürülebilir kaynaklardan geldiğini anlatan Polman, “Bunun için Knorr markamızda 1500 çiftçimizle birlikte çalışıyoruz. Lipton markamızla Karadeniz’de iş hacmi yarattığımız çiftçi aile sayısı 45 bine ulaştı. Domestos markamız ile 1 milyon çocuğa okullarda hijyen eğitimi verdik. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün” dedi, ekledi: 

“Düşünsenize, dünyada her gece 800 milyon kişi ertesi sabahı çıkarabileceğinden emin olmadan aç yatıyor. Bu insanları doyurmanın bir yolunu bulmak için çözüm üretmeye adanmış bir şirket olsanız, bu müthiş bir fırsat değil mi? Ya da hala 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok. Bu insanlara temiz su ulaştırmanın ucuz yolunu bulmak, hem sorumlu hem de karlı bir iş modeli yaratabilir. Dünyada barışı ve huzuru sağlamak için insanlara iş ve ekonomik özgürlük ortamı yaratmaktan daha iyi bir yol bilmiyorum.”

YATIRIMLARIMIZI VE İHRACATIMIZI ARTIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Polman,  “Türkiye’de 8 fabrikamız var. Eminim işimiz büyüdükçe ve kapasitemiz talebi karşılamakta zorlanmaya başladığında birkaç yıl sonra ‘Türkiye’de bir fabrika daha inşa etmeli miyiz?’ diye tartışmaya başlayacağız. Türkiye’ye bir önceki işimde 2000 yılında geldiğimde, büyük bir ekonomik kriz yaşıyordunuz. Krizden çıkmayı başardınız. Bugün çok daha sağlam ve güçlü bir ekonominiz var. Bu dönem yaşanan ekonomik zorlukları da başarıyla atlatacağınıza inancımız tam. Biz, Türkiye’nin iyi gününde de kötü gününde de dostuyuz. Zira, asıl güvenin ve sadakatin, olumsuzlukların ve zorlukların yaşandığı, ekonominin iyi olmadığı zamanlarda geliştiğine ve güçlendiğine inanıyoruz. Biz zor zamanlarında Türk tüketicisinin hep yanında olduk. Şirketimizi ve markalarımızı da bugünkü olduğu noktalara tüketicilerimizin taşıdığının bilincindeyiz ve bunun için minnettarız. Bu ülke insanı için yatırım yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya, ihracatımızı artırmaya devam edeceğiz” dedi.

TÜRKİYE’DE OLMAMAK İÇİN APTAL OLMALISINIZ

 Polman, Türkiye’yi yatırım yapılabilirlik kriteri açısından değerlendirdiğinde şu görüşleri ifede etti:  “Biz Türkiye’yi artık ‘gelişmekte olan ülke’ kategorisinde tanımlamıyoruz. Türkiye artık bir orta gelir ülkesi. Bu açıdan da birçok fırsatları bünyesinde barındırıyor. Bölgenizdeki jeopolitik sıkıntılara rağmen, gelecek için son derece avantajlı bir konumdasınız. Avrupa ekonomisinde iyileşme yavaş da olsa gerçekleşiyor, bu durum Türkiye’ye yarayacaktır. Afrika pazarlarına erişim konusunda herkesten bir adım öndesiniz. Geçmişten günümüzde hem ülke içindeki hem de uluslararası bütün parametreler değerlendirildiğinde, Türkiye’de olmamak, Türkiye’de yatırım yapmamak diye bir şey söz konusu değil. Başka şirketlere şunu söylüyoruz:  Türkiye yatırım yapmak için iyi bir ülke. Burada olmamak için aptal olmanız lazım. 
Türkiye, dünyanın herhangi bir ülkesinde olabileceği gibi, zor dönemler geçirebilir. Son yıllardaki olumsuzluklar hepimizin malumu. Türkiye yakın geçmişinde yeterince politika konuştu, siyasete odaklandı. Bugün gelinen noktada artık Türkiye’nin odağının ekonomi olması ve burada alınacak önlemlere yoğunlaşması gerektiğine ve bunun Türkiye’nin çıkarına olacağına inanıyorum.”



İHRACAT ÜSSÜMÜZ OLACAK

Her ülkenin ekonomisinin belirli riskler taşıyabildiğini, Türkiye’nin ekonomik anlamda en önemli önceliklerinin; cari açığı kontrol altına almak, enflasyonu düşürmek ve işsizliği azaltmak olması gerektiğini, mali piyasalara yönelik önlemler açısından Türkiye’nin doğru yolda olduğunu gözlemlediğini ifade eden Polman, “Cari açığın kontrol altına alınması Türkiye açısından çok önemli. Cari açığınız olduğu için, cari açığı kapatmak adına ihracat yapabilecek uluslararası yatırımı çekmeniz her zamankinden çok daha büyük bir önem taşıyor. İhracatınızı sürekli geliştirmenin en önemli katma değerlerinden biri de size dünya pazarlarında kendinize yer edinmeniz için rekabetçilik şansını güçlendirmesi. Zira herhangi bir üründe siz rekabetçi olamazsanız, başkaları sizin yerinize o ihracatı yapar.Biz Unilever olarak, Türkiye’den 21 ülkeye yıllık 150 milyon dolar düzeyinde ihracat yapıyoruz. Konya’daki yeni fabrikamızdan ise şu an için 15 ülkeye ihracatımız olacak. Sadece bölge ülkeler değil, Uzak Doğu ve borsa gibi pazarlara daha rahat erişim için tüm fırsatlara bakıyor ve seçenekleri değerlendiriyoruz. Bu noktada da Türk hükümetinin altyapı yatırımlarına hız kesmeden devam etmesini diliyorum. Örneğin, Konya’dan Mersin limanına hızlı tren hattının açılması bizim Konya’da dünyaya ihracatımızın rekabetçi olarak gelişmesi adına son derece kritik”dedi.

ANA RİSK KURDAKİ DALGALANMALAR

Polman, bankacılık ve finansal riskler konusunun kendileri için geçerli olmadığının altını çizdi. Kur riski gündeme gelince Polman bir soru üzerine, “Unilever gibi küresel şirketler için ana risk kurdaki dalgalanmalardır. TL’de değer kaybı ve enflasyon çok iyi değil. Talep riski oluşabilir. Riskler var ama diğer ülkelerde de riskler var” cevabını verdi.

UNİLEVER 1’E 68 KAZANDIRDI, BORSAYI SOLLADI

Polman, Unilever’e yapılan yatırımın da ne kadar büyük bir kazanç getirdiğini şu sözleriyle ifade etti:

 “Yüzde 200 getiri verdik hissedarlarımıza. Sıfır faiz ortamında. 1986'da Unilever’e yatırılan 1 pound 68 pound oldu şu an. Londra Borsası’na yatırılan 1 pound ise 17 pound…”

“Biz Unilever olarak hissedarlarımıza olduğu kadar, tüm insanlığa ve çevreye de sorumluluk duyuyoruz. Hem karlı hem de sürdürülebilir büyümenin mümkün olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz. Eğer gelecekte de varlığını sürdüren bir şirket olmak istiyorsanız, değişime ayak uydurmak ve sorumlu üretim, satış ve pazarlama faaliyetleri yapmak zorundasınız” diyen Polman, “Bunu şunun için söylüyorum. 1956’da ben doğduğumda ABD’de halka açık şirketlerin ortalama ömrü 67 yıldı. Bugün bu süre 17 yıldan az. Neden mi? Çünkü şirketler değişime ayak uyduramıyor. Bugünün gençleri, yarının tüketicileri artık sorumlu şirketlerin ürünlerini satın almak istiyor. Bugün sorumlu marka pazarı 2.5 trilyon dolarlık bir hacme ulaşmış durumda. Gelecek 10 yıl içinde sorumlu iş modellerinden 12 trilyon yeni değer yaratılacak” ifadesini kullandı.

12 KÜRESEL ŞİRKETİN CEO’SUNDAN TRUMP’A MEKTUP

Sohbette küresel iklim değişikliğinin yarattığı tahribat konusunu da işleyen Paul Polman sözlerine şöyle devam etti: “Bunu tersine çevirmek için alınması gereken önlemler nezdinde dünyada büyük bir çoğunluk konsensüs içinde hareket ediyor. Çok küçük bir azınlık ki, buna ABD’nin şimdiki yönetimi de dahil, bu konuda bazı dengeler adına direnç gösteriyor. Ancak iklim değişikliği ile mücadelede tren çoktan yola çıktı. Trump yönetimi ise bu konudaki uygulamalarıyla sadece o treni yavaşlatabilir ama durduramaz. Bütün bunları anlatmak ve çözüm konusunda yapıcı bir sonuca ulaşmak için dünyanın önde gelen 12 küresel şirketinin CEO’su olarak ortak imzaladığımız bir mektup kaleme aldık ve Beyaz Saray’a gönderdik. Önümüzdeki hafta da bu konuda mevcut Amerikan yönetiminde söz sahibi olan önemli isimlere konuyu yüz yüze aktarmak için Beyaz Saray’a gideceğim. Umarım ikna olurlar. Zira ABD ordusu bile küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin ABD savunma doktrininde ne tür olumsuzluklar yaratacağını bilimsel olarak raporlamış ve kabul etmiş durumda. Çin, yakın gelecekte yaratacağı ekonomik fırsatları çok zekice gördüğü için, iklim değişikliği konusunda bayrağı devraldı ve liderlik yapıyor. ABD’nin Paris Antlaşması’ndan çekilmesi sadece kendi çıkarlarına zarar verir.”

5 MİLYON KADINA İŞ İMKANI YARATMA HEDEFİ

Unilever Dünya Başkanı Paul Polman’a sohbetin son sorusu , “Keşkeleriniz var mı?” oldu.  Polman, “Benim keşkelerim yok. Çünkü geçmişe takılmıyorum. Bilakis geçmişteki başarılarımdan ya da hatalarımdan öğrenerek, bir sonraki adımımda neyi nasıl daha iyi yaparım diye bakıyorum” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “ Yine de neyi daha erken yapabilirdim diye sorarsanız, ‘Keşke Unilever’de işe çok daha önce başlasaydım’ derim. Çünkü Unilever gerçekten uygulamaları ve sorumluluklarıyla üyesi olmaktan gurur duyduğum ve fark yaratan bir şirket. Bir de ben işe başladığımda bazı şeyleri geleceğe dönük ilk planlarımıza dahil etmediğimizi 2-3 yıl sonra fark ettik. Örneğin kadın-erkek fırsat eşitliği konusu… Bunun şirket anayasasında eksik olduğunu fark ettiğimiz an harekete geçtik ve ‘5 milyon kadına iş imkanı yaratma’ hedefimizi raporumuza koyduk. Bir de geçtiğimiz yıl ilk ‘İnsan Hakları Raporu’muzu yayınladık. Bizim ölçeğimizdeki şirketler arasında ‘ilk’iz. Bunu da daha önce çıkarmak isterdim.”

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)