BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaTürkiye'nin yolu hafif çalkantılı----

Türkiye'nin yolu hafif çalkantılı

Türkiye'nin yolu hafif çalkantılı
12 Mart 2013 - 11:48 www.finansgundem.com

Deloitte Türkiye’nin, “Ekonomik Görünüm: ‘Yumuşak’ İniş Sonrası Yön Arayışları” raporu yayınlandı

Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan, “Ekonomik Görünüm:  ‘Yumuşak’ iniş Sonrası Yön Arayışları” raporu yayınlandı. Raporda, küresel ortam ve öngörüler, büyüme, istihdam, enflasyon, para ve maliye politikaları ile ödemeler dengesi gibi temel ekonomik gelişmeler aktarıldı.
Deloitte Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer, genelde bazı kırılganlıklara rağmen, küresel likiditenin aniden kesilmediği ve küresel ekonominin tekrar akut kriz moduna geçmediği bir ortamda, Türkiye ekonomisinin yoluna hafif çalkantılı da olsa çok büyük sorun yaşamadan devam edeceğini düşündüklerini belirtti ve şunları ekledi: "Ancak bu süreçte daha fazla gecikmeden yapısal reformlara, her ne kadar siyasi takvim buna izin vermese de, odaklanmanın elzem olduğu kanısındayız. Gerek son günlerde sıkça tartışılan Orta Gelir Tuzağı (Middle Income Trap) sorunsalını aşmak, gerekse Merkez Bankası Başkanı’nın son derece yerinde bir saptamayla belirttiği “%5’ler” dünyasına ulaşmak bu reformların hayata geçirilmesine bağlı.” 
Raporda, küresel ortamda iyileşmenin yavaş da olsa devam ettiği aktarılırken, ABD ekonomisindeki genel verilerin tatmin edici seyirde ilerlediği belirtiliyor. Öte yandan bütçe konusunda büyük ölçüde ideolojik ve politik temellere dayanan anlaşmazlıklar devam ediyor. Büyüme konusundaki kaygıların temel nedeni ise 1 Mart 2013’te devreye giren ve tamamı 85 milyar doları bulan harcama kesintileri.
Euro Bölgesi’nde ise, geçen sene yapılan kararlı ve olumlu müdahalelerden sonra görece sakin bir seyrin sürdüğü değerlendiriliyor. Ancak bu durum sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Bu sorunların çözümü içinse önümüzdeki dönemde politik gelişmelerin nasıl seyredeceğini izlemek gerekiyor. 
Türkiye için farklı senaryolar 
Ülkemize bakıldığında ise her ne kadar ekonomi, 2012 yılını piyasaların perspektifinden oldukça olumlu kapatsa da, büyümede ve iç talepte oldukça sert bir yavaşlama görülüyor. Yine de bu durum, Türkiye ekonomisinin oldukça alışık olduğu yüksek büyüme dönemleri sonrası daralma paternini kırması itibariyle olukça olumlu değerlendiriliyor. 
Raporda, Orta Vadeli Program (OVP)’da öngörülen senaryo dışında iki ana senaryodan bahsediliyor. Bunlardan biri, OVP’ye göre daha düşük büyüme ve daha yüksek enflasyon iken, diğeri de OVP’ye göre daha yüksek büyüme ve daha yüksek cari açık olarak karşımıza çıkıyor. Bu son senaryonun gerçekleşmesi için Türkiye’ye para girişlerinin – örneğin Moody’s tarafından gelecek bir not artırımı sonrası- iyice hızlanması gerekiyor.
Büyümede ivme çok güçlü gözükmüyor, işsizlik oranı artabilir… 
2013’ün üç ayını yarıladığımız bu günlerde, açıklanan veriler doğrultusunda tam bir çıkarım yapmak zor olsa da, büyümede ivmenin çok güçlü olmadığını söylemenin yanlış olmayacağı iletiliyor.
İstihdama genel olarak bakıldığında ise, hizmet sektöründeki güçlü işe alımların, işgücü piyasasını sürüklemeye devam ettiği görülüyor. Bu artışların belirli dallarda yoğunlaşması ise (sosyal ve idari destek hizmetleri gibi) ve bunların doğası gereği, nispeten düşük verimliliğe sahip alanlar olması, büyümenin belirgin şekilde güçlenmediği bir konjonktürde işsizlik oranının artmaya devam edebileceğini gösteriyor.
Merkez Bankası’nın hedefi fazla iyimser
Raporda, enflasyon beklentilerinde var olan katılığın sürmesi ve fiyat-ücret ayarlamalarının enflasyon hedefine uygun hareket etmeyeceği öngörüsünün yanı sıra bu yıl ekonomideki toparlanma gibi etkenler düşünüldüğünde, Merkez Bankası’nın yılsonu hedefinin fazla iyimser olduğu değerlendiriliyor. Gıda ve enerji fiyatlarında çok olumlu sürprizler olmadığı varsayımı altında, TÜFE enflasyonunun yılı %7 civarında kapatması en olası bir senaryo olarak değerlendiriliyor.
Bütçe açığında riskler yukarı yönlü 
2013 yılı başı, bütçe açısından, Ağustos 2008’den bu yana en parlak bütçe olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bunun içinde bir defaya mahsus faktörler var.  Ayrıca ekonomideki toparlanmanın öngörülenden yavaş olması, vergi gelirlerinin beklendiği ölçüde artmasını engelleyebilir. Giderler tarafında, 2014 yılı yerel seçimleri de düşünüldüğünde harcamaların tutulamaması olası görünüyor.
Para politikası esnek yaklaşımını sürdürüyor 
Raporda, Ocak ve Şubat ayı toplantılarında Para Piyasası Kurulu'nun iki 'ara' hedefe yönelik eylemlerde bulunduğu belirtiliyor. Bir yandan sermaye girişlerini caydırmak ve liradaki değerlenmeyi engellemek amacıyla gecelik faizler indirilirken, diğer yandan kredileri dizginlemek amacıyla zorunlu karşılık oranları arttırıldı.  Ancak çerçevenin oldukça detaylı ve çok amaçlı olması ve TCMB’nin bu çerçeve içinde oldukça esnek hareket etmesi, öngörülebilirlik acısından sorun teşkil etmeye devam ediyor. 
Cari açık 2012’de %6, 2013’de %6,5 civarı 
Cari açıktaki daralma, turizm revizyonu ve altın ihracatının da desteğiyle, %6’nın bile altında gelebilir ve 2013 yılında %6,5 civarında seyredebilir.  Ekonomik görünüme ihracat penceresinden baktığımızda ise, son yıllarda her ne kadar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yönelik hamleler sayesinde pazar çeşitliliği artmış olsa da, Avrupa’da toparlanmanın beklenenden daha yavaş seyirde olmasının, ihracatı baskılamaya devam edeceği söylenebilir. Dış dengeye katkısı son birkaç aydır zaten düşmüş olan altın ticareti de ek bir avantaj olmaktan çıkmış durumda. İthalatın ise geçen seneye göre nispeten artması da öngörüler arasında yer alıyor.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)