BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemTürk gazetecinin Pekin anıları----

Türk gazetecinin Pekin anıları

Türk gazetecinin Pekin anıları
01 Mart 2020 - 11:10 www.finansgundem.com

Beş yıldır Pekin’de yaşayan gazeteci Sıdal Utkucu’yla Çin’in kapalı kapılar ardındaki dünyasını ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı

Çin'den yayılıp bütün dünyaya korku salan korona virüs küresel bir tehdit haline geldi. Hastalığı taşıyan kişi sayısı 86 bine yükselirken, virüs dünya çapında 2 bin 900 kişinin yaşamına mâl oldu. Çin'in Vuhan kentinde karantina devam ederken diğer kentlerde büyük bir sır söz konusu. Hürriyet yazarı Uğur Taylan Pekin'de görev yapan gazeteci Sıdal Utkucu ile Pekin'de neler yaşandığını konuştu.

İşte o röportaj: 

Şimdiye dek yaklaşık üç bin kişinin ölümüne sebep olan korona virüs İtalya, İran ve Yunanistan dahil olmak üzere 60’a yakın ülkeye yayılıp kapımıza dayandı. Virüsle neredeyse aynı hızla yayılan endişe dalgası toplumlarda paniğe sebep oluyor. Peki virüsün yayılmaya başladığı yerde, Çin’de yaşayanlar hayatlarındaki bu yeni gerçekle nasıl baş ediyor? Beş yıldır Pekin’de yaşayan gazeteci Sıdal Utkucu’yla Çin’in kapalı kapılar ardındaki dünyasını ve dikkat edilmesi gerekenleri konuştuk.

Çin’e yolunuz nasıl düştü? Pekin maceranızı anlatır mısınız?

Pekin’e yolum 2015’te düştü. Üniversiteden yeni mezun olmuştum ve iş arıyordum. O sırada üniversiteden bir hocam şu an çalıştığım kurumun eleman aradığını söyledi. Yurtdışında okuduğum alanla ilgili bir iş bulmuştum, tabii ki bu tecrübeyi yaşamak istedim ve Pekin’le temasa geçtim. Bugünden baktığımda 23 yaşında küçük bir kız çocuğu olarak geldiğim Çin, benim tahayyülümün çok ötesinde bir tecrübe oluyor.

Virüs haberini ilk duyduğunuz anı hatırlıyor musunuz?

Yabancı medya kuruluşlarında bir ‘gizemli virüs’ haberi dolaşıyordu ama dürüst olmak gerekirse Vuhan, Pekin’e uzak bir yer olduğu için ilk duyduğumda pek ciddiye almamıştım. Bir de o sırada işle o kadar ilgiliydim ki salgın gerçekliğini anlamam birkaç gün sürdü sanırım. Bahar Bayramı tatiliyle evlere kapanınca ciddiyeti gerçek anlamda kavradım.

Marketten aldığım ürünleri bazen kısa bir süre sudan geçiriyorum, poşetleri de hemen çöpe atıyorum.

 Karantina altındaki bir şehirde yaşamak nasıl bir his?

Pekin’de Hubei eyaleti gibi bir karantina söz konusu değil. Ama insanlar gerekmedikçe evden çıkmıyor. On binlerce kişi evden mesai yapıyor. Sokaklar daha boş. İnsanlar birbiriyle temas etmeyecek ki virüs de kendine bir konak bulamayacak ve ortadan kalkacak, herkesin temennisi bu diyebilirim. Onun dışında marketlerde günlük ihtiyaç malzemelerinin bulunmasında bir sıkıntı yaşanmıyor. Zaten herkes internetten alışveriş yapıyor. İnsanlar psikolojik olarak yorgun diyebilirim. Sürekli önlem alma durumu, bir nevi bitmek tükenmek bilmeyen bir kişisel teyakkuz hali gibi... O zihnen biraz yoruyor.

Evde nasıl vakit geçiriyorsunuz? Çalışmaya devam ediyor musunuz?

Mesai saatlerim ofiste nasılsa
evde de aynı şekilde devam ediyor. Son zamanlarda daha çok okuyorum, daha çok dizi ve film seyrediyorum. Ama bir aydan uzun bir süredir evdeyiz. İnsanlar da yavaştan sıkılmaya başladı.

Podcast’inizde, “Herkes evine kapandı, kimisi delirdi, kimisi de sanatçı oldu” diyorsunuz.

Yemek masasının üstünde filesiz masatenisi oynayanlar, yüzlerce ayçekirdeğinden ilginç desenler yapanlar, çocuklarıyla ya da evcil hayvanlarıyla değişik oyunlar oynayanlar var. Bir de şimdi okulların yarıyıl tatili hâlâ devam ettiğinden online kurslara rağbet artmış. İnsanlar çocuklarının eğitimini bir şekilde devam ettirmek istiyor.

AVM’ye girmeden önce online sipariş uygulamalarının kuryelerinden birinin ateşini ölçülüyor.v

 Orada ne gibi komplo teorileri konuşuluyor?

Açıkçası komplo teorileri açısından Türkiye buradan daha zengin. Neticede o yerleşik, eski ‘Çin kapalıdır’ algısı, Türkiye’de ve dünyada Çin’le ilgili bu tür komplo teorilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Burada pek fazla komplo teorisi duyduğumu söyleyemeyeceğim. Geçenlerde bir tane duydum, o da virüse yakalanan biriyle ilgiliydi. Ben görmedim videoyu ama virüse yakalanan birinin etrafa öksürüp tıksırarak hastalığı yaydığına dair bir iddiaydı bu. Salgın ortamında yaşayan biri olarak, açıkçası ben bu komplo teorilerinden ziyade mevcut duruma odaklanmayı tercih ediyorum.

Virüs haberini kamuya ilk duyuran Doktor Li Wenliang’ın hayatını yine bu virüs nedeniyle kaybetmesi oradaki insanları nasıl etkiledi?

Doktor Li’ye üzülmeyen tek bir kişi olduğunu sanmıyorum. Çünkü Li’nin hikâyesi gerçekten çok acıklı.

Virüs ilk duyulduğunda Çin hükümetinin virüsü saklamaya çalıştığı söylendi...

Çin hükümeti değil de yerel yönetim birkaç hafta gizlemiş, evet. Hatta Vuhan Belediye Başkanı da televizyondaki bir yayında, “Salgınla mücadele başarısız olursa istifa etmeye hazırım” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Kısa süre sonra da yerel yönetimden bazı isimleri görevden aldılar. Çünkü yerel yöneticiler halkın öfkesinin odağındaydı. Konuştuğum pek çok Çinli arkadaşım kızgındı. Ayrıca, SARS zamanı çok uzun süre salgın gizlenmiş ama aradan 17-18 sene geçti. Bence Çin yönetimi artık eski yapının mevcut olmadığını göstermeye çalışıyor. Bir de salgınla mücadele artık bir onur meselesi haline gelmiş durumda. Dünyaya “Ne olursa olsun, bütün krizlerle mücadele yeteneğimiz var” mesajı vermeye çalışıyorlar.

Hijyen önlemi alıyor musunuz?

Evden çıkarken maske, hatta bazen eldiven de takıyoruz. Marketten aldığım ürünleri bazen kısa bir süre sudan geçiriyorum, poşetleri de hemen çöpe atıyorum. Dışarıda uzun durduysam alkollü mendille telefonumu temizliyorum. Zaten evin etrafından pek uzaklaşmıyorum ama metroya binersem, iner inmez dezenfektan jel kullanıyorum. Pekin’de apartmanlar sürekli ilaçlandığından evde ayrı bir sterilizasyon önlemi almıyorum.

23 yaşında küçük bir kız çocuğu olarak geldiğim Çin, benim tahayyülümün çok ötesinde bir tecrübe oluyor.

Beslenme konusunda...

Önceden genelde yemekleri dışarıdan söylüyordum, şimdi evde pişiriyorum. Bağışıklığımı korumaya özen gösteriyorum çünkü yeni korona virüs bağışıklığı düşük olanları ağır şekilde etkiliyor. Daha çok meyve, sebze, süt ürünü tüketmeye çalışıyorum ama çok başarılı olduğumu söyleyemem.

Ya üşütüp ateşlenirseniz ilaç ihtiyacınızı nasıl gideriyorsunuz?

Geçenlerde biraz üşümüşüm uyurken, uyandığımda boğazım ağrıyordu. “Eyvah” dedim, “ya ateşim çıkarsa?” Bu hastalığın en önemli belirtisinin yüksek ateş olduğu bilindiğinden girdiğiniz her yerde ateşiniz ölçülüyor. İlk iş evde içme suyunu kontrol ettim. “Yeterli su var, bugün dışarı çıkmama gerek yok” dedim. Sonra biraz ıhlamur ve grip ilacı takviyesiyle hemen toparladım. Henüz başka bir ilaç ihtiyacım olmadı. Olursa da sokağa çıkmadan telefondan aracılığıyla ilaç sipariş edebilirim.

Pekin’de son birkaç gündür hiç yeni vaka tespit edilmediğinin açıklanmasının ardından sokaklar nispeten daha kalabalık.

 
Neler sizi endişelendiriyor?

Açıkçası ben hâlâ sağduyumu koruduğumu düşünüyorum. Biraz endişe var ama hastalanıp öleceğiz gibi bir korku yok. Zaten hastalığa yakalanan herkes ölmüyor. Binlerce insan taburcu edildi hastanelerden. Yalnız hastalanırsam Türkiye’de ailem çok korkar diye endişeleniyorum. Türkiye’deki sosyal medyanın kaos çığırtkanlığı da bu konuda hiç yardımcı olmuyor.

Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyor musunuz?

Şimdilik düşünmüyorum. Çünkü benim tüm düzenim burada. Beş yıl olmuş. Evim, işim, arkadaşlarım, hepsi burada... “Hadi ben gidiyorum” deyip yola çıkmak o kadar kolay değil yani. Vuhan’daki gibi bir durum olsa dönerdim elbette ama Pekin’de durum oradaki kadar kritik değil şu an.

Virüsle yaşamayı tecrübe eden biri olarak korona virüs görülen yerlerde ne gibi önlemler alınmasını önerirsiniz?

Virüsün Türkiye’de görülmesi halinde insanlar önlemleri hayata geçirmeyi ciddiye almalı. Gerekmedikçe evden çıkılmamasının önemini kavramalı. “Bana bir şey olmaz” deyip dışarı çıkmakta ısrar etmemeli. Şirketler esnek çalışma saatleri uygulamaktan çekinmemeli. Ofiste daha az çalışan bulunması ve vardiyalı çalışma ya da evden mesai gibi uygulamalar insanlar arasındaki teması azaltıyor. Ayrıca bu hastalığın belirtilerini gösterenler ivedi şekilde hastaneye gitmesi gerektiğini bilmeli. Çin, durumun ciddiyetini ifade edebilmek için hastalığını kasten gizleyenlerin ağır şekilde cezalandırılacağını açıklamıştı mesela. Burada duruma ciddiyetle yaklaşılmasının ve önlemlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesinin, virüsün yayılmasının engellenmesi konusunda büyük etkiye sahip olduğunu gördük. Öteki türlü, tesiri daha ağır ve uzun vadeli olacaktır. Tüm süreç boyunca temkinli fakat sağduyulu hareket etmek gerekiyor.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)