BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaŞirketlerin ESG hedefleri nasıl belirlenmeli?----

Şirketlerin ESG hedefleri nasıl belirlenmeli?

Şirketlerin ESG hedefleri nasıl belirlenmeli?
31 Mayıs 2021 - 18:31 www.finansgundem.com

Dev şirketlerin sürdürülebilir küresel ekonomideki çevresel sorumluluğu gün geçtikçe artıyor. Şirketlerin karar alım süreçlerini etkileme görevinde tüm hissedarlara iş düşüyor


FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Şirketlerin devletler bazındaki uluslararası tartışmalarda tavır alması yönündeki baskılar her geçen gün artıyor. CEO’lar, işletmenin tek sosyal sorumluluğunun kârını artırmak olduğunu söylese de ünlü ekonomist Milton Friedman'a göre bunu argümanın geçerliliği geride kaldı.

2020'nin dördüncü çeyrek bilanço paylaşımlarında, S&P 500 şirketinin dörtte birinden fazlası çevresel, sosyal ve kurumsal hassasiyet (ESG) hedeflerini tartıştı.

Financial Times’ın haberinde şirketlerin ESG tartışmalarına dahil olup olmamaları ve dahil olmaları gerekiyorsa katılımlarının hangi türden ve ne seviyede olması gerektiği tartışılıyor.

Habere göre işletmeler için söz konusu sorunun oldukça basit bir cevabı var: İşletmeler söz konusu tartışmalar işletmelerin kâr yapısı için olumlu olduğu sürece destekleyecektir. Bununla birlikte şirketlerin kârları bakımından olumsuz yönde etkilenmeleri söz konusu olduğunda da yöneticiler şirket hissedarlarına kârlarının ne kadarını bu amaç için feda etmeye hazır olacaklarını sormalıdır.

Ekonomist Friedman, nihai maliyetin hissedarlar tarafından karşılandığını ve rızalarına aykırı olarak düzenlemelerin dayatılmasının temsil hakkı olmadan vergilendirmeye eş değer olduğunu savunuyor. Friedman hissedarların dahil edilmediği herhangi bir sosyal sorumluluk uygulamasının yanlış olduğunu belirtiyor.

Yakın zamana kadar, getiriyi en üst düzeye çıkarmak ve hissedarların paralarıyla istediklerini yapabilmelerine izin vermek fikri sadece kurumsal dünyaya değil, varlık yönetimi sektörüne de hakim düşünce olmuştu.

Bununla birlikte Chicago Üniversitesi Girişimcilik ve Finans Profesörü Luigi Zingales çevrenin önce kirletilip daha sonra temizlenmesindense toplumun bir bütün olarak çevresel sorunlara neden olmamasının daha ucuz bir yöntem olduğuna dikkat çekiyor.

Bu yaklaşım, kurumsal yatırım şirketlerinin ESG yatırımlarına katılımı için genel kapsam oluşturuyor. Söz konusu argüman aynı zamanda müdahalenin haklı olduğu zamanların sınırlarını da belirliyor: Bir şirket yalnızca çevreyle uyumlu hareket eden paydaşlarından daha büyük bir endişe yarattığında müdahale hakkı meşru olabiliyor. Bu da şirketlerin bu kararı nasıl alması gerektiği sorusunu gündeme getiriyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre yatırımcıların şirket kararlarına etki edebilmesi için iki seçeneği var. Bunların birincisi boykot ve hisse satışı gibi çıkış seçenekleri, ikincisi ise kurumsal oy kullanma gibi sesini duyurabilme seçeneği.

Zingales’in konuyla ilgili araştırmasına göre boykot ve hisse satışları şirketlerin doğru bir yola girebilmesi için başarılı bir tercih sunmuyor. Ancak azınlık grupların oyları şirketlerin istenmeyen bir yöne adım atmasını kolayca sağlayabiliyor. Diğer bir deyişle karar değişiklikleri oylamalar sonucu gerçekleşemiyor.

İşletme profesörü çelişkili bir biçimde toplum açısından en çok istenen kararların genellikle en az sayıda hissesi olanlar tarafından verildiğine dikkat çekiyor. Ancak hayatları fabrikaların üretimine dayalı olan kişilerse çevresel hassasiyete ilişkin kararları almayı birincil öncelik haline getirmiyor.

Zingales bu nedenle iyi çeşitlendirilmiş hissedarların toplumun tamamı için daha çözüm odaklı pozisyon aldığını belirtiyor. Söz konusu hissedarlar maliyetin bir kısmını üstlenseler de zararlarını diğer hisselerdeki ticaretleri sayesinde kolayca telafi edebiliyorlar.

Ancak söz konusu hissedarların birçoğu hissedar olarak oy kullanma konusunda isteksiz davranıyor. Burada da devreye yatırım fonları giriyor. İyi çeşitlendirilmiş hissedarlar hisse senedi satın almak yerine yatırım fonlarına yöneliyor. Bu fonlar sadece yatırım stratejilerinde değil aynı zamanda oy verme davranışlarıyla da farklılaşabiliyor.

Çevreye duyarlı yatırımcılar tüm paralarını çevre önerileri lehine oy kullanma taahhüdünde bulunan "yeşil" bir fona yatırırken, çevresel sorunlara daha az hassas olanlarsa aleyhte oy kullanacak olan "kahverengi" fonlara yatırım yapabiliyor.

Oylama için teklif oluşturmanın maliyetleri oldukça düşük ve birçok aktivist yatırımcı bunu halihazırda yapabiliyor. Bu noktada eksik olan genellikle yatırımcı desteği oluyor. Zingales bugün birçok yatırımcının nasıl oy kullanacağını bile bilmediğini söylüyor. Üstelik bazı ESG fonları dahi fon performansını öne çıkarmak istedikleri için ESG amaçlı tekliflerin aksi yönünde oy kullanabiliyor. İşletme profesörü çevre hassasiyeti olan yatırımcıların fark yaratmak için şirket yönetimlerindeki ESG tekliflerine destek olan fonların tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Deutsche Bank: ESG yatırımları kazandırıyor

 

Büyük yatırım evleri kâr satışı yapacak mı?

 

Marmara Denizi'nde en çarpıcı görüntü!

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)